BIST 9.605
DOLAR 34,63
EURO 36,57
ALTIN 2.931,61
HABER /  GÜNCEL

Teziç'e göre suç ortaokullarda

YÖK Başkanı Teziç, ÖSS'de sıfır alanların sayısını, ortaöğretimin yoruma gerek bırakmayacak ihmaline bağladı. Teziç, kontenjanlar konusundaki sıkıntıya da değindi.

Abone ol

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, ÖSS'de sıfır alanların sayısının, ortaöğretimin yoruma gerek bırakmayacak kadar ihmal edildiğini ortaya koyduğunu belirterek, bu kadar ağır ders yüküyle ortaöğretim yapılmaması gerektiğini söyledi. Teziç, ''Bu sene katsayılarla ilgili kanunun çıkmaması, Türkiye'yi büyük bir badireden kurtarmıştır. Yoksa meslek liselerine gidiş azalacaktı. Bu tehlikeyi Türkiye'nin aşmış olmasını umut etmek istiyorum'' dedi. Prof. Dr. Teziç, YÖK'te eğitim muhabirlerinin sorularını yanıtladı. 2004-ÖSS'de 32 binin üstünde öğrencinin sıfır puan almasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Teziç, şunları söyledi: ''Doğrusu bu ortaöğretimin hangi düzeyde olduğunun tipik bir göstergesi. Ortaöğretimin yoruma gerek bırakmayacak kadar nasıl ihmal edilmiş olduğunu ortaya koyuyor. Ben lise müdürlüğü yaptığım dönemde de ortaöğretimdeki sorunları yaşamış bir yöneticiyim. Ders programlarının tekrar gözden geçirilmesi lazım. Bu kadar ağır ders yüküyle ortaöğretim olmaz.'' Meslek liseleri ile genel liselere devam eden öğrencilerin oranlarının belli bir dengeye oturması gerektiğini ifade eden Teziç, Avrupa ülkelerinde meslek lisesine giden öğrencilerin diğerlerine oranının yüzde 65-70 olduğunu anlattı. Türkiye'de bunun tam tersinin yaşandığına işaret eden Teziç, genel liselere giden öğrenci oranının yüzde 30-35 düzeyine çekilmesi gerektiğini kaydetti. ''TÜRKİYE BU TEHLİKEYİ AŞMIŞ OLMALI'' Teziç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Batıdaki ölçü budur. Avrupa Birliği sürecinde, bizim dahil olmamızdaki kriterlerin en başlıcalarından biri bu olacaktır. Onun için bu sene bu katsayılarla ilgili kanunun çıkmaması Türkiye'yi büyük bir badireden kurtarmıştır. Yoksa bu oran genel liseler boyutunda yükselecekti. Meslek liselerine gidiş azalacaktı. Türkiye'nin bu tehlikeyi aşmış olmasını umut etmek istiyorum. Gelişmiş ülkelerin eğitim-öğretim sistemi bu ayrımın hassasiyetle düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Türkiye bu konuda, bu programları gerçekleştirmek için çok büyük parasal destek aldı. Bir kez bunda bir delik açılırsa, 2-3 sene sonra üniversite kapısında sınava başvuran öğrenci sayısının 4 milyona çıkması gibi bir tabloyla karşılaşabiliriz.'' YASA TASLAĞI ÇALIŞMALARI Teziç, bir soru üzerine yükseköğretim yasa taslağı hazırlama çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Çalışmaların belli bir tarihte bitirilmesine yönelik takvim belirlemediklerini belirten Teziç, şunları söyledi: ''Takvimli çalışma olmaz. Biz hükümet istediği için değil ihtiyacımız olan değişiklikler var, bunun için çalışıyoruz. Üniversitelerin sıkıntısını siyasilerin değil, üniversitelerin bizzat kendilerinin belirlemesi lazım. Anayasa'nın bize yüklediği sorumluluk budur zaten. Anayasa'daki 130 ve 131. maddeler, bu önerilerin üniversitelerden gelmesinin isabetli olacağını düşündüğü içindir ki Anayasa'da yer alıyor. Siyasi iktidarlar inisiyatif almamalı. Bu uzlaşılarak, ortaklaşa yapılabilir. Veya biz hazırlar veririz, siyasi iktidar kendine göre düzenlemeyi ya değiştirir ya kabul eder. Ondan sonraki süreci bilemeyiz. Parlamentolar üniversiteye girişle ilgili hususları alanları, sayıları hangi ölçütlerin ele alınacağını düzenlemez. Üniversitelerin özerkliğinin bir parçası da ne tür öğrenci alacağının bizzat üniversitelerin belirlemesi.'' Yükseköğretim yasa taslağı çalışmalarını sürdürürken, Milli Eğitim Bakanlığı ile biraraya gelip gelmeyeceklerine ilişkin soruya, Teziç, şu yanıtı verdi: ''Ortak çalışma bir süre sonra verilen demeçlerle, gerek Bakanlık'tan olsun, gerekse üniversitelerden olsun öğretim üyelerinin verdikleri demeçlerle birdenbire gergin bir aşamaya dönüşüyor. Hiçbirimiz bu gerginliği bir daha yaşamak istemiyoruz. Onun için gergin olmadan sakin sakin görüşlerimizi verelim. İhtiyaçlarımızı biz tespit edelim. Hükümet kendine göre hareket edebilir ama ben olması gerekeni söylüyorum. Bence son 1.5 yıldır yaşadığımız deneyimlerden sonra bunun böyle olmasının daha isabetli olacağı kendiliğinden ortaya çıkıyor.'' Teziç, yükseköğretim yasa taslağıyla ilgili yaşananlardan sonra Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı ile bugüne kadar herhangi bir temasta bulunmadığını söyledi. ''SINIRLI SAYIDA ERKEK ÖĞRENCİ ALINMALI'' Teziç, öğrencinin ilköğretimden sonra genel liseye gidip gidemeyeceğine öğretmenlerin ve velilerin değerlendirmesiyle karar verilmesi gerektiğini ifade etti. Bu geçişin sınavla yapılmasının sıkıntı yaratacağını kaydeden Teziç, şöyle konuştu: ''Batıda üniversiteye girenlerin bakalorya sınavından geçmiş olmaları koşulu vardır. Üç-dört kademesi vardır bakaloryanın da. Fransa'da, Almanya'da meslek liselerinden mezun olan çocuk üniversiteye gitmek istiyorsa bakalorya sınavı için hazırlanma sürecine girer. Türkiye'de konu, meslek liseleri ve imam hatibe bağlandı. Bence bu isimleri telaffuz etmeden sistemin özünü ortaya koymak gerekirdi. İmam hatip liseleri meslek liseleriyse o meslek liselerinin tabi olduğu sisteme bağlı olmalı. Ama kanımca imam hatip liselerinin tekrar gözden geçirilmesi gerekir. Onun için meslek lisesi olarak mı genel lise olarak mı tartışmalarından çıkıp, belki imam hatipler için özel bir düzenleme yapılabilir. Ben bu okullara çok iyi bir sınavla ve sınırlı sayıda öğrenci alınmasından yanayım. Ankara, İzmir, İstanbul gibi yerlerde erkek öğrencilere sınırlı olarak, bu okullara öyle bir ders programı konur ki, Arapça, Farsça, İbranice, Latince, bir-iki batı dili çocuklara öğretilir. O yaştaki çocuk bunları alacak, hele hele iyi bir sınavla alınmış, yetenekli bir çocuksa... O zaman uluslararası planda da imam hatip mezunları Batı'daki üniversitelerde okuyup gelişmelerini sağlayabilirler. Uluslararası platformda da genel kabul gören bir alanın istenen, aranan, gelişmelere uyum sağlayabilecek, düşünce üretebilecek çok değerli elemanları çıkarılmış olur. Böyle olursa oraya gitmek isteyecekler artar, rekabet ortamına girer. Böyle bir program yapıldığında o çocuklar üstün başarılarıyla yalnız Türk toplumunda değil, Batı'da da önemli mevkilere gelecek çocuklar olurlar.'' ''KONTENJAN ARTARSA İŞSİZLİK DE ARTAR'' Teziç, ilahiyat fakültelerinin kontenjanlarını artırmanın çözüm olmayacağını, kontenjanların artırılması halinde ''işsizler ordusuna yenilerinin ekleneceğini'' ifade etti. Teziç, ''Bana mimar, mühendis, tabip odaları geliyor 'aman kontenjanları artırmayın' diyorlar. Çünkü işsizlik artmaya başlıyor'' diye konuştu. Bir soru üzerine Teziç, iletişim fakültelerinden gelen talepler nedeniyle bu fakültelerin ''sözel'' olan puan türünün ''eşit ağırlıklı'' olarak değiştirilmesi için çalışma başlattıklarını bildirdi. VAKIF ÜNİVERSİTELERİNE YENİ KRİTERLER YÖK Başkanı Teziç, vakıf üniversitelerinin, hangi koşullarda bölüm, fakülte ve anabilim dalı, yüksek lisans ve doktora programları açabileceklerine ilişkin kriterler belirlemesi için bir komisyon kurulduğunu bildirdi. Mevcut durumda vakıf üniversitelerinden gelen talepler için önce oraya denetleme ekibi gönderdiklerini daha sonra denetleme raporlarını dikkate alarak taleplerin değerlendirildiğini anlatan Teziç, kriterler olması halinde vakıf üniversitelerinin taleplerine daha hızlı yanıt vereceklerini, hem de herkese eşit davranacaklarını kaydetti. Teziç, ''Böylece kimse kendisinin ihmal edildiği, başkasının avantajlı kılındığı gibi bir düşünce içine girmez. Farklı davranıldığı yönünde bir takım izlenimler varsa o endişeler ortadan kaldırılacak'' dedi. Teziç, ÖSYM Başkanlığı'na da yakında bir atama yapılacağını, şu anda birkaç isim üzerinde durulduğunu ancak, henüz değerlendirmenin devam ettiğini bildirdi.