Beşiktaş'ın yıllarca yöneticiliğini yapan İhsan Kalkavan teşvik primini TEMPO'ya anlattı.
Abone olTempo Dergisi'ni konuşan İhsan Kalkavan, şu açıklamalarda bulundu: Teşvik primi olmazsa şike olur Türkiye'de, futbolda olanları bilip ilk defa duyuyormuş gibi yapanlara şaşıyorum. Anadolu kulüpleri zor durumda. Teşvik primini engellerseniz şike artar. Bir insana yenebilmesi için gösterdiğin her türlü gayret spor içerisinde mubahtır.. Ligin zirvesi kızışıp Sinan Engin de bir-iki hafta önce, "Rakiplerimiz bize karşı daha mücadeleci oynuyor"diyerek imalı konuşunca, akla geliverdi: Teşvik primi. Her sezonun sonuna doğru çıkan ve mutlaka konuşulan üç-beş konunun en muhabbetlisi. Kimi yazarlara göre bunları konuşmak, gereksiz ve anlamsız. Çünkü her şey sahada bitiyor. Bitiremeyenler bahane bulmak için yan konuları gündeme getiriyor. Şike ve teşvik primi. Bunlar birer hayal ürünü ve başarısızlığı örtbas etmenin bir yolu mu? Yoksa tüyleri diken diken ettirecek kadar ürpertici gerçekler mi? Beşiktaş'ın en başarılı döneminde futbol şubesi sorumluluğunu yapmış, futbol sahalarının ve kulislerinin tozunu toprağını yutmuş İhsan Kalkavan ile konuştuk. Anlattıkları tüyler ürpertici. Şikenin dahi çok rahat konuşulduğu bir ülkede, teşvik primine dikkatler çekilip adeta şikeler çok rahat yapılıyor. Teşvik primleri şikeyi ortadan kaldırır. Bir Anadolu takımı eskiden -şimdi ekonomik olarak biraz daha düzeldiler-kramponlarına kadar haciz gelmiş haldeyken, sizin rakibinizle maç yapacaksa; yöneticileri ayrı ayrı arar, futbolculardan arayanlar olur, o şehrin esnafı, valisi, emniyet teşkilatından insanlar zaman zaman arar: "Yenersek ne düşünüyorsunuz, bir şeyin olacak mı bu insanlara? " diye. Üç aydan beri maaş alamayan bu futbolculara sizin rakibiniz diyor ki; "Şu kadar tokat atarsak sana şu kadar para." Bu mudur Türkiye'deki futbol adaleti, diye düşünmek çok doğaldır. Ahmet Çakar bu işleri benden bin kat daha iyi bilen biri. Sanki ilk defa duyuyormuş gibi tavırlar sergiliyor. Bu ülkede şike 9 sütun manşet edildi, telefon konuşmaları deşifre edildi, insanlar tutuklandı. Hemen el altından bırakıldı. Medyanın da sesi kesildi. Sen çok büyük bir insansan, çok da mangal yürekliysen; bu yapılanları kovala. Bir insana yenebilmesi için gösterdiğin her türlü gayret spor içerisinde mubahtır. Sen teşvik ettiğin zaman "Birbirlerini sakatlıyorlar" diyorlar. Ha! Sen o zaman kendi futbolcuna da para verdiğin zaman "Git kolunu kır, belini kır" mı diyorsun. Ben böyle bir şey duymadım. Hiçbir futbolcu para alarak meslektaşını sakatlamaz. Ali Tandoğan para aldığı için mi arkadaşını sakatladı. İnsanları şikeye teşvik ediyorlar. Aç insanın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Adam futbolcu olmuş; çocuğu hasta, baktıramıyor, okutamıyor, yakıtını ödeyememiş, o adamı mücadele için sahaya sürüyorsun. Futbolda paranın bu kadar çok dönmediği zamanlarda bu işler çok yapılırdı Dar alanda eski emekli futbolculardan öyle şeyler duyuyorduk ki, dudaklarımız uçukluyordu. Bunu şimdi espri olarak anlatıyorlar. Ama o zamana göre facia. Ben inanıyorum ki, şu anda oynayanlar, ileride bu tarz yaşadıklarını arkadaş sohbetlerinde anlatacaklar ve yeni nesiller de tüyleri diken diken dinleyeceklerdir. Ben şunu da gördüm: "Abi bize şu takımdan bu kadar teklif var. 100 verecekler. Sen 10 ver, biz namusumuzla yenmeye oynayalım. 100'e yatmayalım'. Böyle acze düşmüş futbolcular gördüm. Bu duruma hiçbir futbolcu düşmek istemez. Çünkü Türkiye'de şöyle bir bakış vardır. Bugün maç satan yarın namusunu satar. Türkiye'de bunlar yaşanıyor ve bunları oturup da sanki kendisi uzaydan gelmiş, ilk defa duyuyormuş gibi yapanlar var. Ben isim vermeyeceğim. Fenerbahçe ve Galatasaray ile maçı olan bir takıma göğüs reklamı verdim. Bu maçlardan birer puan alırsanız reklam bedeli bu, üç puan alırsanız reklam bedeli bu, puan alamazsanız zaten verdiğim bedel bu dedim. Reklam veren firma olarak iki avantajım var. Birincisi benim şirketimin adı daha fazla duyulacak, ikincisi rakiplerim puan kaybedecek. * Özhan Canaydın; Ergun Gürsoy, Yurdeşen Karahasan ve Abdurrahim Albayrak'la Florya'da zirve yaptı. Bu duayen ve başarılı isimlerle fikir alışverişinde bulunması akıllıca. Şampiyonluğa giderken yöntemler vardır. Bu yöntemler neler, hangilerini şimdi uygulayabiliriz, uygulayamayız? Neticede başarılı olmuş yöneticiler bunlar. Ben de olsam onlara rağmen mücadele vermem. Olayın içine alırdım. Fenerbahçe camiası hiçbir zaman sinerji oluşturamadı. Yönetime kim geldiyse, giden muhalefete geçip belden aşağı vurdu. Başarısızlıkta bunun katkısı elbette büyük. Marifet iltifata tabidir. Ne kadar iltifat edersen o kadar marifet alırsın. Volkan diye bir adam mı vardı? Volkan ne kadar konuşulursa o kadar başarılı işler yapacak. Ama Volkan'ı 15 gün medyadan çekin, 15 gün sonra voleybol takımında kadroya alamazsınız. Ben bunu çok yaşadım. Şifo Mehmet'in en popüler olduğu dönemlerde Şifo her gün manşetti. Ama popüler olduğu için değil, manşet olduğu için popülerdi. İlhan manşetlere çıksın, yine vurduğu gol olur.