BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,28
ALTIN 2.912,75
HABER /  GÜNCEL

Teşekkür ve tebrik telgrafları aldım

Başbakan Erdoğan, 1915 olaylarıyla ilgili yayımladığı mesajın ardından Ermeni vatandaşlarından teşekkürler ve tebrik telgrafları aldığını be...

Abone ol

Başbakan Erdoğan, 1915 olaylarıyla ilgili yayımladığı mesajın ardından Ermeni vatandaşlarından teşekkürler ve tebrik telgrafları aldığını belirten söyledi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başkasının özgürlük alanının ihlal etmediği müddetçe özgürlükleri yaşamanın herkesin hakkı olduğunu söyledi. Bundan kimsenin korkmasına gerek olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, “77 milyon hepimiz aynı devletin vatandaşları, aynı milletin mensuplarıyız. Aynı devletin sahipleri mensupları olarak hepimiz biriz beraberiz birlikte Türkiye’yiz” dedi.

“ASIRLARDIR BİZİ BÖLÜNMEKLE KORKUTUYORLAR”
Başbakan Erdoğan, bu ortak değerlerin altında herkesin farklılıklarını koruduğunu, istediği gibi ifade ettiğini ve yaşadığını belirterek, bugün hala belli konularda korkuları olanların, korkutulan vatandaşların da bu korkularını cesaretle sorgulamalarını istediğini vurguladı.
“Asırlardır bizi bölünmekle korkutuyorlar. Bölünürüz parçalanırız dağılırız. Hep böyle diyerek asırlardır özgürlüklerin önüne set çekiyorlar” diyen Başbakan Erdoğan, “İşte şu 12 yılda bize asırlardır korkuttukları bu konularda biz cesur adımlar attık. Ne oldu Türkiye bölündü mü? Diyarbakır’a giderseniz Kürt meselesi derseniz Türkiye bölünür diyorlar. Ben 2005’te dedim. Ne oldu bölündü mü? Farklı dil ve lehçelere izin verirsek Türkiye bölünür diyorlar ne oldu. Bu ülkede anneler babalar çocuklarına istedikleri ismi veremediler. Niye bölünürüz diyorlardır. Biz serbest bıraktık. Ne oldu bölündük mü? Çıkartılmış her yasanın her reformun karşısına Türkiye bölünür diye karşı çıktılar. 12 yıldır yaptığımız hangi reform Türkiye’yi böldü, hangi yasal düzenleme Türkiye’nin dağılmasına sebep oldu” diye sordu.

“İŞTE BU İRTİCA İSE HEPİMİZ MÜRTECİYİZ”
Bir başka korku aracının da ‘irtica’ korkusu olduğunu sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“150 yıldır milletin değerlerine sahip çıkmasına, inançlarını yaşamasına irtica gelir korkutmasıyla karşı çıktılar. Akif diyor ki; ‘Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale, bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğrenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu… İrticaın şu sizin lehçede ma’nası bu mu? İşte buyurun Akif merhum bu da böyle anlatıyor. Eğer bu irtica ise hepimiz mürteciyiz. Üniversitelerde başörtüsünü özgür hale getirdik, irtica mı geldi? Kamuda başörtülü çalışma imkanı getirdik irtica mı geldi? İmam hatip liselerinin kuran derslerinin Siyer-i nebi derslerinin önünü açtık, irtica mı geldi? On yıllarca tahkir edilen horlanan selam verdiği, namaz kıldığı, oruç tuttuğu için aşağılanan insanımıza özgürlük ve özgüven temin ettik, irtica mı geldi? Yaptığımız reformlar ne Türkiye’yi böldü ne de Türkiye’yi geri götürdü. Tam tersine Türkiye daha bir oldu, daha bir kardeş oldu, bütün oldu. Özgürlüklerle demokrasi ile Türkiye her alanda çok daha ileri seviyeleri yakaladı.”

“GÖRÜYORUZ Kİ BAŞÖRTÜSÜ O UYDULARIN KUYRUĞUNA TAKILMIYORMUŞ”
Başbakan Erdoğan, “Ne diyorlardı? Uzay çağında başörtüsü mü takılır, böyle diyorlardı. İşte şu anda başörtüsü serbest. Türkiye de uzay çağını uzaktan izlemiyor. Tam aksine artık yaşıyor. Ardı ardına uyduları uzaya bu iktidar gönderiyor. Ya başörtüsüne karşı çıkanlar uzaya uydu falan göndermedi. İnsansız hava araçlarını bu iktidar üretiyor. Görüyoruz ki başörtüsü o uyduların kuyruğuna takılmıyormuş. 12 yıl içinde korkuların, endişelerin, çekincelerin ne kadar yetersiz, asılsız olduğunu gördü. Asırlardır bizi korkuttukları meselelerin çözümünün aslında ne kadar basit, kolay olduğunu gördük” dedi.

“TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ KORKU DUVARLARINI YIKIYORUZ”
Korkuları ile yaşayan, korkularını yaşatan ve sürekli çoğaltan bir millet olamayacaklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, “Yüz yıl öncesine ait korkuların bugün hala toplumu ve siyaseti şekillendirmesi için istismar edilmesine biz müsaade edemeyiz. En az 200 yıl bölünürüz parçalanırız dağılırız geriye gideriz korkutmalarıyla Türkiye’de siyaset ve toplum baskı altına alınmak istendi. Korkan bir millet geleceği inşa edemez, korkan bir devlet dünyada iddia sahibi olamaz. Korkularıyla yaşayan toplumlar reform yapamaz. 100 yıl 200 yıl öncesinin korkularını hafızalarından ve ruhlarından söküp atamayanlar küresel denklemde kendilerine yer bulamaz. Bizim İstiklal Marşı’mızın millete ilk talimatı korkma talimatıdır: ‘Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak. Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak! O benim milletimin yıldızıdır parlayacak. O benimdir o benim milletimindir ancak!’ İşte biz 12 yıldır lafla değil fiiliyatta korkmuyoruz. Bu milletin korku içinde yaşamasının hiçbir nedeni olmadığını da her fırsatta vurguluyoruz. Biz geçmişin ağırlıklarından, prangalarından, zincirlerinden cesaretle kurtuluyoruz. Geçmişin korkularını tek tek söküp atıyor, Türkiye’nin önündeki korku duvarlarını yıkıyoruz” diye konuştu.

“BİZ KORKMAYACAĞIZ!”
“Bizim kadim tarihimizde utanacağımız, korkacağımız, yüzleşmekten, çekineceğimiz hiçbir hadise bulunmuyor” diyen Başbakan Erdoğan, “Her hadise ile yüzleştik ve yüzleşiriz. İşte Dersim hadisesi ile yüzleştik. Ana muhalefetin genel müdürü yüzleşebildi mi? Dersim’in gerçek destekleyicisi onlardı. O katliamın arkasında faili onlardı. Ayıplayabiliyor mu? CHP hala bunun hesabını verebildi mi? Veremedi, veremez. Ama bakın CHP’nin genel müdürü kalkıp bu konuda bir kelime edemedi. Niye? Hayatı bu. Faili meçhullerle yüzleştik. Diyarbakır cezaevi ile yüzleştik. Sivas Çorum Kahramanmaraş, Gazi Mahallesi olayları ile yüzleştik. Bizim iktidarımızda olmadı bunlar. Devletin devamlılığında hareketle bunları da ortaya çıkardık. Korkularla yasaklarla yüzleştik. Siyasetçi olarak biz üzerimize düşeni yaptık, yapmaya çalıştık. Karanlık her hadisenin aydınlatılması için cesaretlendirici yüreklendirici olduk. Yazılamayanların yazılmasını konuşulmayanların konuşulmasını temin ettik. Korkuların yersiz asılsız olduğunu gösterdik. Biz korkmayacağız. Biz tarihi farklı yazanlardan çarpıtanlardan tarihinden utananlardan ve korkanlardan olmadık ve olmayacağız. Tarihinde ne yaşanmış olursa olsun hiçbir millet tarihinin esiri olamaz. Tarihinin esiri olan milletler geleceğin tarihini kendileri yazamaz, kendileri inşa edemez. 1914 - 1922 arasında dedelerimiz onlarca devletle savaş yaptılar. Rusya İngiltere Fransa Yunanistan İtalya ile savaştılar. Bütün Arap coğrafyası ile mücadele verdiler. Gazi Mustafa Kemal 29 Ekim 1923’ten itibaren tüm devletlerle yeni bir sayfa açtı. Gazi Kemal Osmanlı ordusunun bir zabiti olarak neredeyse tüm cepheleri görmüştü. Yaşanan acılara şahit olmuştu. Ama kin gütmedi, küsmedi. Uluslararası ilişkileri intikam duygusu üzerine tesis etmedi. 100 yıl öncenin kinine takılıp kalsak, bugün bölgemizdeki hemen hiçbir ülke ile iyi ilişkilerimiz olamaz. Esasen fertlerin devletlerin ve milletlerin psikolojisi asırlık acıların üzerine de bina edilemez. Asırlık acılarla yüzleşmekten korkuluyorsa bu devletler ve milletler adına sağlıklı bir ruh hali olamaz.”

“BİZ ARŞİVLERİMİZİ AÇMAYA HAZIRIZ”
Tarih ile yüzleşmeye hazır olduklarını ve hafızalardaki korkuları gidermeye hazır olduklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, bunu başaracak olan siyasetçilerden önce bilim insanları olduğunu vurguladı. Arşivleri açmaya hazır olduklarını yineleyen Başbakan Erdoğan, “Bizim şu anda arşivlerimiz açık. Diyoruz ki hıçkırıkları durduralım gözyaşlarını dindirelim önyargıları bir kenara bırakalım. Taraftar gözlüğü ile değil objektif biçimde tarihi gerçekleri ortaya çıkaralım. Birbirimize karşı korkuları kini nefreti çoğaltmayı bırakalım, birbirimizin acısını anlamaya çalışalım. Biz Türkiye olarak bun hazırız, bizim korkumuz yok. Büyük devletlerin milletlerin korkusu olmaz, bizim de korkumuz yok. Çok büyük acılar çekmiş bir millet olarak yeryüzündeki her milletin her ferdin acılarını anlarız, acı çekenlerin hissiyatını çok iyi biliriz. Biz tarihi aydınlatmaya hazırız. Biz ortak acılarımızı paylaşmaya ve anlamaya hazırız. Korkmadan, çekinmeden, sıkılı yumruklarla değil tokalaşarak konuşmaya hazırız. Büyük bir devlet ve millet olarak tarihinden ve istikbalinden korkmayan bir ülke olarak, bir asır önceki hadiselerin aydınlatılmasını isterken, acıları paylaşırken, karşı taraftan da bunu görmeyi arzu ediyoruz. Umut ediyorum ki gerek Ermenistan devleti gerek Ermeni diasporası bizim bu yürekli adımımızı görürüz. Aynı yürekli aynı cesur tavrı onlardan da görür ve bekleriz. Biz geçmişin acıları, acı hatıraları üzerine değil, umut üzerine barış, dostluk dayanışma üzerine bir gelecek inşa etmek istiyoruz. Bu yolda bizimle yürüyen herkesle biz de yürürüz. Bir kez daha 99 yıl önceki hadislerde hayatını kaybeden tüm Osmanlı vatandaşlarına, taziyelerimizi ifade ediyor Rabbim bize ve hiçbir millete bu tür acılar yaşatmasın diye dua ediyorum” şeklinde konuştu.

“SİZ ÜRKEKSİNİZ SİZ KORKAKSINIZ”
1915 olaylarına ilişkin mesajının ardından Ermeni vatandaşlardan ve bu konuda gazetelerde tebrikler, telgraflar aldıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, “Şimdi de bazı ziyaretler için randevu talepleri oldu. Bizimle yaşayanlar bu işin farkında ama bizimle yaşamayıp da diasporanın kontrolü altında olanlar, hala dünyayı karıştırmanın gayreti içindeler. Dünyada da samimi olan ülkeler bizim bu resmi açıklamamızdan sonra 8 ayrı dilde yapılan bu açıklamalardan sonra onlar da bu konudaki olumlu yaklaşımlarını ifade etmeye başladılar. Biz bu duruşumuzu aynen devam ettireceğiz, devam ettiririz. 24 Nisan’da yayınladığımız bu mesajın ardından CHP ve MHP’nin derhal istismar siyasetine başladıklarını gördük. Açıkçası ben şaşırmıyorum. Zira Türkiye’nin asırlık korkularını istismar konusu yapmak CHP ve MHP için her zaman siyasetlerinin merkezlerinde olmuştur. Bunlar zannediyorlar ki AK Parti attığı adımları bize sorarak atar. Veya bizden çekinerek atar. Biz kararlarımızı istişare ile alırız. Sizin bu konudaki duruşunuzu zaten biliyoruz. Sizin atacağınız adım olsaydı 100 yıl boyunca atardınız. Siz bu adımları atamadınız çünkü siz ürkeksiniz siz korkaksınız. Şimdi savundukları konulara bakın. AK Parti karşısında ya da reformlar karşısındaki tutumlarına bakın. Bu iki partinin her zaman korkulardan tehditlerden ve acılardan beslendiğini göreceksiniz” dedi.
(İHA)