Terörle İstikamet Vermeye Çalışıyorlarsa Bilsinler ki Geçti O Günler
Gezi davasında sanıkların aldığı cezalar onanmış olabilir. Karabağ özgürleşmiş ve tersine göç başlamış olabilir.. NATO’nun genişlemesiyle ilgili son sözü, yeni dönemi pazar günü başlayan TBMM söyleyecek olabilir.. Ama bunların hiçbirinin sizinle ilgisi yok.. Bu ülkenin, özgür iradesiyle vereceği hiç bir kararı eski model terör saldırıları ile etkileyemeyeceksiniz..
Başkent Ankara’nın göbeğinde bir terör saldırısı, kahraman polisimizin dikkati, refleksi ve deneyimiyle, çok büyük bir faciaya dönüşmeden püskürtüldü.. Allah korusun elbette çok daha büyük kitlesek ölümlerin yaşandığı bir saldırı da olabilirdi bu.. Zira teröristlerin kullandığı aracın içinden 8 kiloya yakın RDX C-4 patlayıcı madde ve 3 el bombası çıktı.. Bir zamanlar çok yakından takip ederdik, şükür ki artık unuttuk.. Ben yeniden hatırlatayım.. C-4, normal şartlarda sadece askeri envanterde bulunan yüksek kaliteli ve çok yüksek patlama hızına sahip askerî bir plastik patlayıcıdır. Eğer bu saldırı kalabalığın içinde gerçekleşseydi, alçak teröristler 8 kiloluk C 4’ü ateşleyebilmiş olsalardı, felaket olabilirdi.. Dedim ya İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü önündeki kahramanlar o el bombaları atılmadan, o C 4 ateşlenmeden saldırıyı bertaraf etmeyi başardılar..
**
Peki ama neden?..
İşte bu neden sorusunu sormadan önce, biraz daha dikkatlice bakmak gerekiyor.. Olay yerinde ele geçirilen roketatar, Sovyetler Birliği döneminde üretilen ve Suriye'de rejime ve PKK terör örgütüne hibe edilen silahlar arasında olan Rus RPO-A Shmel roketatar …
Polisimize ateş eden alçağın kullandığı silah ise ABD malı COLT M4 Carbine tüfeği.. Ayrıca; bir Glock marka susturucu takılı tabanca, bir Blow marka tabanca, bir AK-47 marka uzun namlulu silah da çıktı teröristlerin aracından… Bu silahlar; gerek Afganistan gerek Körfez Savaşı gerekse Irak ve Suriye'de aktif şekilde kullanıldı. Daha sonra da, DEAŞ'a karşı mücadele bahanesi ile PKK'lı teröristlere hibe edildi. Yani bu terör saldırısı özellikle silah ve bombalardan yola çıkarak yorum yapılacak gibi değil.. Rus malı silah da var ABD malı silah da.. Zaten PKK denilen cinayet şebekesini ihtiyaca göre bazen Ruslar bazen Amerikalılar kullanıyor.. Hatta bazen başka müttefiklerine kiraya veriyorlar.. O halde ‘NEDEN’ sorusunun cevabını, ‘kimi rahatsız ettik?’ diye düzelterek arayalım..
**
Bakın saldırı tam da TBMM’nin açıldığı gün gerçekleşti..
Son zamanlarda katıldığı tüm uluslararası toplantılarda Türkiye Başkanı Erdoğan NATO’nun genişlemesi ile ilgili tek bir söz söylüyor; "sizin nasıl senatonuz-kongreniz varsa bizim de meclisimiz var, son sözü orası söyleyecek" diyor, doğru mu?.. Yani İsveç’in NATO’ya katılımı ile ilgili dolayısıyla NATO’nun genişlemesiyle ilgili kararı verecek olan yer TBMM… O halde tam da TBMM’nin açıldığı gün böyle bir saldırı NATO mesajı içeriyor olabilir mi?.. Elbette olabilir.. Dahası belki de hedef İçişleri Bakanlığı değil TBMM idi.. Bakın saldırı girişiminin olduğu noktayı dik kesen Atatürk Bulvarı’nın kuzeyi İçişleri Bakanlığı güneyi ise TBMM.. Arada bir Akay Kavşağı var sadece.. Belki de teröristler sapağı kaçırdığı için TBMM’nin önüne ulaşmayı başaramadılar da karşısındaki İçişleri Bakanlığı önünde patlattılar kendilerini.. Olabilir mi?.. Elbette olabilir, neden olmasın?!...
**
Sadece NATO da değil.. Saldırı girişiminin olduğu gün, 30 yıl yakındır devam eden Karabağ’daki işgal bitmiş, Ermeniler tası tarağı toplayıp işgal ettikleri topraklardan geri dönmeye başlamışlardı.. İşte tam da bu süreçte voMa adı verilen ve ciddi anlamda PKK’nın lojistiğinden istifade eden bir Ermeni terör örgütü kafa kaldırmaya başladı.. Biz en fazla canımızı yakan Ermeni terör örgütü olarak ASALA’yı biliyoruz.. (Ermeni Devrimci Halk Kurtuluş Ordusu).. Özellikle Avrupa’daki diplomatlarımıza dönük suikastleriyle hatırlıyoruz.. Bir de JCAG var.. Justice Commandos for the Armenian Genocide (Ermeni Soykırımı İçin Adalet Komandoları).. Onlar da ASALA ile hedef birliği yapmışlardı.. Bunları Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia (Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu) ASALA-Revolutionary Movement… Bugün ise tüm bu yapıların mirası üzerine yerleşmeye çalışan bit voMa var.. Türkçesi hayatta kalma sanatı olan “VoxjMnaluArvest”’ın baş harflerinden oluşan Ermenice bir kısaltma.. Örgütün başında Ermeni asıllı Rus vatandaşı Vladimir Vartanov var.. 1965 doğumlu bir istihbarat ajanı
Bir mülakatında; “…1998 yılında Karabağ ihtilafının en başında meydanda miting yapanlar arasında ben de vardım ama sonra bunun yeterli olmadığını anladım.. Artık harekete geçmem lazımdı..” diyordu.. Şimdi saha çalışmalarına başladılar ve anlaşılan ufak ufak da harekete geçiyorlar.. Ankara’daki saldırı girişiminin arkasında bunlar olabilir mi?. Olabilir elbette, neden olmasın..
**
Bu örnekleri çoğaltabiliriz elbette..
Ama burada asıl dikkat çekmemiz gereken konu başka.. Evet Azerbaycan’ın antiterör operasyonuna tepki olabilir, evet NATO’nun genişmele sürecine destek olalım diye uyarı atışı yapmış olabilirler, evet GEZİ davası sanıkları için çıkan onama kararına cevap vermiş olabilirler kendilerince.. Hepsi olabilir.. Ama unutulmaması gereken bir şey var.. Türkiye artık o eski Türkiye değil.. Böyle bombalar patlatarak falan bize istikamet çizmeye çalışıyorlarsa sahiden, boşuna harcıyorlar demektir enerjilerini.. Geçti artık o günler.. Sararız yaralarımızı.. Aynı gün bir uçağımız Hakurk’u, Gara’yı, Kandil’i yerle bir eder, bir timimiz Suriye’nin kuzeyinde nokta operasyon yapar.. Onlar da öyle kenardan seyrederler.. Hiç denemesinler yani… Benden söylemesi..