Terörizmin tarihi
Sonuçta ne olursa olsun gelinen son noktada insanoğlu kendi ile savaşıyor. Her canlı hayatta kalmak için mücadele ediyor. Ancak yalnızca insanlar birbirlerini “değerler” uğruna öldürüyor.
Terörizm, birinci yüzyıl da aktif Yahudi bir grup olan “Sicarii” ile başlıyor. Roma’nın Yahudi “işbirlikçilerine” ve de Roma yetkililerine karşı suikastler de dahil olmak üzere, Roma İmparatorluğuna şiddetle karşı çıkıyorlar.
Bir sonraki kayda değer siyasi terörizm, onbirinci ile onüçüncü yüzyıl, Pers ve Suriye'deki Haşhaşi veya suikastçiler. Haşhaşi, grubun son varoluş döneminde Osmanlı İmparatorluğunu idare eden Türk yetkililere, Hristiyan ve Şii olmayan Müslümanlara yönelik saldırılar düzenledi.
Fransız Devrimi sırasında modern terörizm döneminin “Terör Rejimi” ile başladığı düşünülmekte. Eylül 1793 ile Temmuz 1794 arasında 40 bin kişinin devrim karşıtı oldukları iddia edilerek giyotin ile öldürülme olayı terörün, politik değişimi etkileme amacıyla bir popülasyonda korku aşılamak için kullanımı.
Ondokuzuncu yüzyıl, Mikhail Bakunin’in Rus Çarlık karşıtı hareketi, o yüzyılda aktif olan anarşistlerin en ünlüsü arasındaydı ve grubunun, Çarlık yetkililerine yönelik saldırıları, dünyanın en şiddetli saldırıları arasındaydı.
Protestan İngiliz’in, Katolik İrlanda egemenliğine karşı nefreti ve direnişe dayanan İrlanda Cumhuriyetçiliğinin ortaya çıkması (İRA), 100 yıldan fazla bir süredir Kuzey İrlanda ve İngiltere’de bir terörizm savaşı başlatacaktı.
Birleşik Devletler’de Ku Klux Klan’ın Sivil Savaş sonrası ortaya çıkması, terörün Amerika’nın Güney’ine yayılmasının, siyahları ve aynı zamanda Yahudileri ve Katolikleri hedef almasına tarih tanık olacaktı.
Ondokuzuncu ve yirminci yüzyıl da terörizmin bir araç olarak kullanımı tüm dünyada artmaya devam etti.
Birinci Dünya Savaşı, bir Sırp milliyetçisinin 1914 Haziran'ın da Avusturya’daki Arşidük Franz Ferdinand’a suikast düzenlediği bir siyasi terör eylemiyle ateşlenecekti.
Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri, Halk Ordusu anlamına gelen FARC, 1960'larda Kolombiya Komünist Partisi'nin askeri kolu olarak kuruldu. Bu örgüt kısa zaman sonra siyasetten ayrıldı ve silahlı eylemlere başladı.
Almanya’da büyüyen ulusal sosyalist hareketin yürüttüğü politik terörizm, Nazi Almanyası’nın ve Holokost’un yükselişini tetikleyecekti.
Politik terörizm, 1970'lerde ve 1980'lerde, Almanya'daki Baader-Meinhof çetesi (Kızıl Ordu Grubu), İtalya'daki Kızıl Tugaylar ve Doğrudan Eylem gibi sol kanatlı gruplar Batı Avrupa toplumunun önemli bir özelliği olacaktı.
1970'li yıllarda dünyada yükselen gençlik hareketlerinin Türkiye'ye yansıması nedeniyle ülkemizde birçok yasadışı terör örgütü kurulmaya başlamıştır. Bunlardan biri de Küresel terör örgütü PKK.
PKK’nın asıl amacı Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini de içine alacak şekilde Suriye, İran ve Irak toprakları üzerinde sözde Kürdistan olarak adlandırdıkları bölgede Marksist-Leninist ilkeler doğrultusunda gene sözde bağımsız birleşik demokratik bir Kürdistan devleti kurmaktır. Bu amacını gerçekleştirmek için silahlı mücadeleyi esas almıştır.
Sovyet karşıtı ve Komünist karşıtı isyancılara yönelik Sovyet işgali, El Kaide’nin yükselişinin ve modern terör çağının öncüsü sayılıyor.
Taliban, El-Kaide, PKK, DHKP-C, Boko Haram, El-Nusra, DAEŞ, FETÖ, PYD, YPG...
Terörizmin dünya siyasetine etkileri.
Genel olarak, terörizm dünya siyasetini daha karmaşık ve zor hale getirmektedir. Bunun nedeni, terörist grupların “açıkça” devletlerle bağlantılı olmamasına rağmen terörizmin çok önemli sorunlara neden olabilmesidir. Dünya üzerinde gerçek bir etkiye sahip olabilecek devlet dışı aktörlerin varlığı dünya politikasını zorlaştırıyor.
Bunun örneklerini bugün görebiliriz. En iyi örnek El Kaide'dir. 11 Eylül saldırıları, ABD'ye saldırmış olması ve net bir düşman vermeden ABD'ye zarar vermiş olması. Japonya, 1941'de Pearl Harbor'a saldırdığında, ABD'nin Japonya ile savaş halinde olduğu açıktı.
11 Eylül'den sonra bu netlik yoktu. ABD, Afganistan ve daha sonra Irak'la savaşa girdi, ancak ABD, 11 Eylül saldırganlarının çoğunluğunun memleketi olan Suudi Arabistan ile savaşa girmedi...
Afganistan, Irak ve Suudi Arabistan hükümetleri saldırılara doğrudan katılmamış, saldırılara nasıl cevap verileceğini bilmek biraz karmaşık ve zor olmuştur.
Terörizm, özellikle ABD'nin tüm Müslümanlara karşı savaşta olduğunu savunmayı mümkün kılarak işleri zorlaştırıyor. Bir ülke ABD'ye saldırmış olsaydı, ABD o ülkeye misilleme yapabilir.
Bunun yerine ABD, birçok ülkede bir dereceye kadar var olan (DAEŞ örneğinde olduğu gibi) radikal guruplara karşı misilleme yapmaya çalışıyor.
Dolayısıyla terörizm, dünya politikasını daha karmaşık hale getirmektedir.
Sonuçta ne olursa olsun gelinen son noktada insanoğlu kendi ile savaşıyor. Her canlı hayatta kalmak için mücadele ediyor. Ancak yalnızca insanlar birbirlerini “değerler” uğruna öldürüyor.