Uluslararası Techland Yazılım Yarışmasında birinci olan proje, terörle mücadele ve operasyonel faaliyetlerde kullanılabilecek.
Abone olTürk ve Kanadalı öğretim üyelerinin ortaklaşa hazırladığı, uydu sistemlerinin devre dışı kaldığı durumlarda hayvanların kullanıldığı yerüstü haritalama-görüntüleme sistemi TEMOC Projesi ilgi görüyor.
Güney Kore’nin Seongnam kentinde gerçekleştirilen Ulusal Güvenlik Yazılımları temalı Uluslararası Techland Yazılım Yarışmasında birinci olan proje, terörle mücadele ve operasyonel faaliyetlerde kullanılabilecek. Yüz tanıma sistemi bulunan projede suçlular kaçamayacak ve ulusal tehditler minimum düzeye inecek.
Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Atça Meslek Yüksek Okulu Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı Öğretim Görevlisi Akan Yanık ile Simon Fraser Üniversitesi’nden Robert Belzberg ve Gerard B.Gartner tarafından geliştirilen sistem ile uydu sistemlerinin devre dışı kaldığı durumlarda hayvanların kullanıldığı yerüstü haritalama-görüntüleme yazılımı ve sistemi olan TEMOC projesi devam eden Ar-Ge çalışmaları ile ülke güvenlikleri için önemli yer oluşturmaya aday.
TEMOC projesinin 2004 yılında Google Maps’in ortaya çıkmasının ardından haritalarla ilgili karanlık noktaları aydınlatma projesi kapsamında ortaya çıktığını ifade eden Öğretim Görevlisi Akan Yanık; şöyle konuştu: “İlk önceleri haritalama yapan projemiz fon şirketinin yaptığı yarışmalar neticesinde çeşitli değişikliklere uğradı. Bugün görüntüleme ve haritalama sistemi olarak hizmet yapmaktadır. Biz projemizin başında tamamen canlı (organik) hayvanlardan yola çıktık. Canlı hayvanları kullanarak dikkat çekmeden istihbarat ağı oluşturulabilir mi gibi projeler üzerinde durduk. Fakat hayvanları detaylı incelediğimizde sadece canlı hayvanlardan yola çıkmakta bazı dezavantajlar olduğunu gördük. İşte bu noktada ‘Robotik Arı’ bu dezavantajları ortadan kaldırmak için ortaya çıktı. Köpek, tilki, kaplumbağa ve kuş üzerinde başladı projemiz. Kuş hariç diğer hayvanlarda bir sorun yaşamazken, kuşlarda özellikle yönlendirmeyle ilgili sorun yaşadık. Ses ve titreşim frekanslarında dengelerini kaybeden kuşlar istediğimiz pozisyonda olmamaya başladılar ve bizde havadaki görüntüyü alabilmek için Robotik Arıları ortaya çıkarmak zorunda kaldık.”
GERÇEK ARIDAN ESİNLENİLDİ
"Robotik arı, organik yani canlı bir hayvan kurgusunda yapıldı" diyen Akan Yanık; gerçek arılardaki gibi bu arılarında bir kozası olduğunu söyledi.
Robotik arının bu koza içerisinde barındığını anlatan Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü: "kraliçe arımızın sadece ses kaydı yapan altı işçi arısı bulunmaktadır. Kraliçe arımızı genel olarak tanıtmak istersek üst kısmında bir Chipset var. Bu Chipsetin üzerinde GPRS sistemi veya WİFİ desteğimiz var bu da uzaktan yönetim sağlamak için olan bazı destekler. Ayrıca, kanatları hareketlendirmek ve yön algısı sağlamak için 2 mm boyunda motorumuz var. Arımızın arka kısmında şarj ünitesi var. Arımızdaki kanatları uçması için değil, yön vermesi için kullandık. Orta bölümündeki helyum tankımız arının 20-25 metre yükselmesini sağlıyor. Kanatlar sadece yüzde 10 gibi bir uçmaya destek sağlıyor tamamen yön için tasarlanmıştır. İhtiyaç anında veya tehlike anında ses kaydı yapmak veya ortam sesi dinlemek için arının iğnesini andıran bir mikrofonumuz var. Aynı arılardaki gibi bu mikrofonda arının gövdesine girip, ihtiyaç anında çıkıyor.
Kameramız şu an 2 megapiksel boyutunda çekim yapıyor. Özellikle kamera noktasında Ar-Ge çalışmaları düşünmekteyiz. Yaklaşık 500 metre çapında bir hareket yeteneği var. Bunu kontrol ünitelerimizle uzaktan yönetebiliyoruz. İstihbarat anında o lokasyonda bulunuyorsak, kullandığımız özel o kumanda ile arıyı kontrol edebiliyoruz. Sistemimizde ana arıyı kontrol ettiğimizde gprs sistemi ile işçi arıları da otomatik olarak kontrol etmiş oluyoruz. Çünkü işçi arılarımız kraliçe arının etrafında eşit şekilde belirli açılarda uzaklaşarak çalışmaktadır. Eğer lokasyondan uzaksak arıları yönetmek için bir kontrol merkezimiz var. Kendi yazılımımız olan bu sistemde arımızı istediğimiz lokasyona yönlendirebiliyoruz. Arımız ses ve görüntü alabilmektedir.”
GELİŞTİRME AŞAMASINDA İKİ ÖDÜL ALDIK
Projenin yazılımları sırasında bazı özel yazılımlar ortaya çıkardıklarını ve bunların özel kolaylık sağladığını belirten Yanık; şunları söyledi: “Projemiz ilk olarak 2007 yılında bilgisayar üzerindeki prototip ile Microsoft Imagine Cup Yarışması'na katılacak olgunluğa erişti ve birincilik derecesini almıştı. 2012 yılında Güney Kore’nin Seongnam kentinde gerçekleştirilen Ulusal Güvenlik Yazılımları temalı Uluslararası Techland Yazılım Yarışması’nda 20 ülkeden 28 üniversitenin gönderdiği, toplam 52 projenin katıldığı yarışmada birinciliği ‘TEMOC Project’ adlı bu projemiz kazandı."
Ar-Ge çalışmalarının tamamının Kanada’nın Simon Fraser Üniversitesi’nde gerçekleştirildiğini anlatan Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yazılımı ortak yapmaktayız. Özellikle yazılım konusunda etkili çalışmaktayım. Şu an robotik arı setimizin maliyeti 10-15 bin dolar civarındadır burada setten kastettiğimiz 1 kraliçe arı, 6 işçi arı, koza ve kontrol paneli. Sistemimizde kraliçe arı multimedya görüntü alabilmekteyken işçi arılarımız yalnızca ses kaydı almaktadır. Buradaki amacımız ‘Soundlayer’ isimli özel bir yazılımımızla sesleri katmanlaştırıyoruz. Gürültü kaynaklarına işçi arıları yollayarak önemli, net sesi filtreme programıyla alıyoruz.”
AR-GE ÇALIŞMALARI ÜÇ AŞAMADA SÜRÜYOR
Ar-Ge çalışmalarının üç ayakta devam ettiğini ifade eden Yanık; sözlerine şöyle devam etti: “İlk olarak en çok projemizi tehdit eden kısım olan 2 megapiksellik kamerayı değiştirmek olacak. Yaklaşık 20-25 metrelik mesafeden 2 megapiksellik çekim şu an yeterli oluyor fakat ileride yeterli olmayacak. Bu noktada vektörel çekim yeteneği olan akit lenslere ihtiyacımız olacak. Tabii ki bu lensler maliyetleri artıracak ama bu arıları seri üretim yaptığımız zaman maliyetler yüzde 70 oranında azalacaktır. Robotik arımızda ikinci Ar-Ge çalışmasında ise tamamen GPRS destekli bir kontrol paneli yapmak istiyoruz. WİFİ destekli yönetimde elde ettiğimiz verilerin güvenliğini sağlayamıyoruz. Fakat GPRS’te nokta ulaşım olduğu için güvenlik üst düzeyde olacak. Ayrıca, bu sayede WİFİ’de gereken aracı bağlantı noktalarını kullanmak zorunda olmayacağız. Mekan sınırı olmadan robotik arılarımız çok rahat bir şekilde yönetilebilecek. Sadece arılarımız değil ses ve görüntü elde etmek için kullanacağımız köpek, tilki, kaplumbağa gibi canlılarda uzaktan yönetilebilecek."
Üçüncü Ar-Ge çalışmasının uçuş süresi ile ilgili olacağını anlatan Yanık, şöyle konuştu: "Şu an yaptığımız robotik arılarımızın uçuş süresi yaklaşık iki saat. Bu uçuş süresini artırmak için çalışma yapacağız. Şu anda kullandığımız lenslerin yerine kullanmak istediğimiz akit lensler çok hafif durumdadır. Ağırlık azaldıkça şüphesiz uçuş süresi artacak. Buna orantılı olarak ağırlık azalınca yükseklik de artacak. Ön gördüğümüz en fazla 50 metre yüksekliğe ulaşmak. Çünkü bu mesafelerin üstünde kullanılan daha başka büyük projeler var. Örnek verecek olursak ANKA var, fakat robotik arılarda çok farklı bir sistem var. Bizim sistemimizde multimedya görüntüsü, ses kaydı veya 3 boyutlu görüntü gibi farklı özellikler mevcut.”
MİKRO DÜZEYDE VERİLER SAĞLIYOR
Şu an terörle mücadelede insansız hava aracı ANKA’ların kullanıldığını hatırlatan Yanık; şöyle konuştu: “İsrail’den aldığımız çeşitli insansız hava araçları var. Bunların görevleri tabii ki çok büyük. Farklı görevlerde kullanılıyor. Uydulardan alınan görüntü ayrıntılanabiliyor fakat bizim robotik arılarımız daha mikro düzeyde veri almamızı sağlıyor. Örnek verecek olursak ANKA’da bir insanın en fazla başını veya ensesini görebilirsiniz. Ama robotik arılarda multimedya görüntüsünü, ortam sesini elde edebilirsiniz. Arıların konumlarını yönlendirerek yüzüyle ilgili veri elde edebilirsiniz. Elde ettiğiniz yüz bilgilerini ‘face fatal’ isimli bir yazılımımız var. Bu yazılımla yüz tanıma sistemimizde tehlike durumlarını öğrenebilirsiniz. İnsansız hava araçları makro düzeyde veri elde ederken, bizim robotik arılarımız ise mikro düzeyde daha ayrıntılı veriler elde edebilecek. Peki, bunun faydası ne derseniz. Makro düzeyde alınan bilgiler mikro düzeydeki verilerle karşılaştırılarak herhangi bir tereddüt etmeksizin operasyonel faaliyet öncesi netlik kazandıracak. Yardımcı unsurların kullanılması bu sayede ulusal güvenlikte kesinlikle fayda verecektir.”
SUÇLULARIN BELİRLENMESİNDE KULLANILABİLİR
Her projenin esnek olabildiğine değinen Yanık, Robotik Arı Projesi'nin de ihtiyaca göre değişebileceğini ifade ederek şu bilgileri verdi: “MOBOSE yazılımları yavaş yavaş yüz tanıma sistemleriyle birleştirilmekte. Fakat MOBESE sistemleri sabit sistem olduğu için hareket yetenekleri kısıtlı kalmaktadır. Bazen görüntü alınamamaktadır. Robotik arılar tamamen mobil olduğu için istediğimiz gibi yönlendirilmesinden dolayı büyük şehirlerde suçluların belirlenmesi ve yakalanması için büyük bir avantaj sağlayabilir. Programımız şu an 1 karede 7 yüz tanıma kapasitesine sahip. Yaklaşık 1 milyon yüz veri kapasitemiz var ve bu 1 milyon yüzü 8 saniye de tarayabiliyor. Tespiti olarak yazılımımız şu an iyi durumda ama tabii ki bunu geliştireceğiz. Şu an Ulusal Güvenlik açısından sınırlarda yazılımımız ihtiyacı rahatlıkla karşılayabilecek durumda ama tabii ki şehirler işin içine girince mutlak suretle hıza ihtiyacımız olacaktır bu nedenle de geliştirme yapmamız gerekiyor. Açıkçası şehirler için bir çalışma yapmadık ama proje fon şirketlerinin yönlendirmesi ile ilerlemekte ve bu nedenle onların direktifi, yönlendirmesi ile bu alana da kayabilir.”
PROJE YURT DIŞINDA GELİŞECEK
Robotik Arı Projesi'nin Türkiye’de gelişim sağlayamayacağından yakınan Akan Yanık; sözlerini şöyle sürdürdü: “TEMOC projesi için göstereceğim çabaların artık sonuna geldim ve açık söylemek gerekirse gerekli Ar-Ge altyapısı maalesef Türkiye’de biraz zor. Bu aşamadan sonra TEMOC, takım arkadaşım Gerard ve Robert ile birlikte fon kuruluşlarının sunduğu imkanlarla Kanada ve ABD’de devam edecek. Projenin gerçekleşmesini sağlayan manevi kuvvetlere teşekkür etmemek sanırım bencillik olacaktır. Öncelikle akademisyen olan, empatisini ve anlayışını hiç eksik sevgili eşime teşekkür ediyorum. Ayrıca çok değerli hocam ve doktora danışmanım Prof. Dr. Atila Yüksel’e bana olan sonsuz güveni ve özgüvenimi diri tutan kusursuz mentorluğu için teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.”
Yanık, konuşmasının sonunda Seongram şehrinde düzenlenen yarışmanın ödül töreninin 20 Mayıs 2013’de Güney Kore’deki Jeju İnternational Convention Centre’da gerçekleştirileceğini ve robotik arıların görüntülerinin ilk kez gösterileceğini sözlerine ekledi.