Terör örgütü PKK, Kuzey Irak'taki otorite boşluğunu bakın nasıl doldurmuş?
Abone olMilliyet'ten Namık Durukan terör örgütü PKK'yı enine boyuna masaya yatırdı. Örgütünh iç yapısı ve Kuzey Irak'taki yapılanması hakkında bilgi veren Durukan'a göre Kandil'de mini bir şehir kurulmuş. PKK'nın iki küçük baraja sahip olduğunu daç sözlerine ekliyor. İşte Durukan'ın çarpıçı tespitleri.
Murat Karayılan son basın toplantısında Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını gündeme getirmedi. Karayılan, Öcalan'a bağlılığını vurgulasa da aralarında diyalog eksikliği yaşanıyor
PKK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ile Abdullah Öcalan arasındaki ilişkiler ne durumda? Öcalan, örgüte ve Karayılan'a istediği gibi söz geçirebiliyor mu?
Örgüt tarafından daha önce yapılan yazılı ve sözlü açıklamalarda Öcalan'ın koşulsuz olarak salıverilmesi vurgulanıyordu. Oysa Karayılan'ın 23 Ağustos'ta yapılan son basın toplantısında, Öcalan'ın serbest bırakılması ile ilgili bir koşul öne sürülmedi. Bu durum herkesin dikkatini çekti. Karayılan, Öcalan'a bağlılığını her defasında vurguluyor. Ancak aralarında bir diyalog eksikliğinin yaşandığı sır değil. Deyim yerindeyse, ilişkilerinde gevşeme seziliyor. Yine de Öcalan'ın mesajları avukatları aracılığıyla Karayılan'a ulaşıyor. Örgüt yönetiminin Öcalan'ın talimatlarını tam olarak uyguladığı söylenemez.
Öcalan baskı oluşturuyor
Bu arada, Öcalan'ın "Demokratik cumhuriyet" ve "Konfederasyon" gibi çıkışları ile Atatürk ve Türk ordusu hakkındaki açıklamaları örgüt zemininde tartışma yaratıyor. Ancak, Öcalan'ın örgüt tabanında ve Kürtler arasında büyük bir hayran kitlesi var. Bu durum örgütün dağ kadroları üzerinde bir baskı oluşturuyor.
Avrupa kadroları ile Öcalan arasındaki ilişkiler nasıl seyrediyor?
Avrupa kadroları, Öcalan'dan çok dağdaki örgüt yönetiminden talimat alıyor. Öcalan'ın verdiği talimatlar, Avrupa'ya Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren PKK Yürütme Konseyi üyeleri Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan üzerinden ulaşıyor. Karayılan daha çok Kandil bölgesinde barınırken, Bayık ve Kalkan, Kandil'e yakın kesimlerde yer alan Ranya çevresindeki kamplarda faaliyet sürdürüyor. Öcalan'ın yakalanmasından sonra Avrupa'ya çıkan örgütün başkanlık konseyi üyesi Rıza Altun, bir süre sonra örgütle bağlantısını tamamen kesti. Altun'un örgütün yüklü miktarda parasını alarak kayıplara karıştığı belirtiliyor.
DTP'nin dillendirdiği "af" formülü dağdakileri indirmek açısından etkili olur mu?
Pişmanlık türü yasalar, pek sonuç getirmiyor. Ancak bir genel afta durum farklı olabilir; bu af Öcalan'ı dışlasa bile... Bu takdirde örgüt saflarında faaliyet gösteren kadroların büyük bölümü silahlarını bırakıp teslim olabilir. Örgütte bu yönde bir eğilim mevcut. Örgütten ayrılan ve büyük bölümü Kuzey Irak'ta barınan 3 ila 3 bin 500 dolayındaki eski PKK'lı da Türkiye'ye dönmek için böyle bir yasanın çıkmasını bekliyor. Bunların büyük bir bölümü KYB ve KDP'nin denetimindeki kamplarda barınıyor.
PKK iki küçük baraja sahip
PKK unsurları dünyayla nasıl haberleşiyorlar? Dış dünyayla ulaşım hangi olanak ve araçlarla sağlanıyor?
PKK'nın gerek dağ kadrosu, gerek şehir örgütlenmesi haberleşmelerini daha çok Turaya adı verilen uydu telefonlar aracılığıyla sağlıyor. Bunun yanında bölgede bir süredir faaliyette olan Korek, Asya ve Sana mobil telefon şebekeleri ile görüşmeler yapıyor. Özellikle dağ kadrosu da zaman zaman bu şebekeleri kullanarak dünyaya açılıyor ve haberleşiyor. Bunun yanında örgütün başta Kandil dağı olmak üzere bölgede çok sayıda ana merkezde bilgisayar ağı kurulmuş durumda. PKK, 24 saat uydu üzerinden internet bağlantısı ile haberleşebiliyor.
PKK'lıların Kandil'deki yaşam koşulları hakkında ne söylenebilir?
PKK'lılar Kandil Dağı'nın eteklerinde 7 ayrı bölgede oluşturulan tek katlı kamufle edilmiş kerpiç ve briket yapılarda ve köylerde barınıyorlar. Örgüt, elektriğini, suyunu ve diğer ihtiyaçlarını köylerdeki imkânlarla gideriyor. Örgütün denetiminde Kandil'de küçük bir hastane, Latince alfabesi ile Kürtçe ders yapılan iki ilköğretim okulu ve bir lise faaliyet gösteriyor. Örgüt, İran sınırında kurduğu iki küçük barajdan elektrik enerjisi üretiyor. Üretilen enerji bölgedeki köylere ve kampın çeşitli birimlerine dağıtılıyor. Örgüt ayrıca yemekhane, çamaşırhane ve değişik ihtiyaçlar için bölümler oluşturmuş durumda. Örgüt üyeleri nöbetleşe iş bölümü yapıyor. Örgütün Kuzey Irak'taki gelir kaynakları ise İran sınırına kurulan gümrüklerden elde edilen gelir, bağışlar ve Avrupa'dan gönderilen paradan oluşuyor.
Türkiye'nin baskısı etkisini gösterdi
Irak hükümeti, PKK'nın Bağdat'taki bürolarını kapattı. PÇDK Başkanı Faik Gulpi Süleymaniye'de Talabani'ye bağlı peşmergelerce gözaltına alındı. Bu gelişmeler ne anlama geliyor?
Türkiye'nin gerek ABD, gerek Irak yönetimi üzerinde oluşturduğu baskı Kürt liderler üzerinde etkisini gösterdi. Aslında bölgedeki Kürt yönetimi, PKK'nın Bağdat'taki kurumlarının kapatılması öncesinde gerek PKK ve PKK çizgisindeki Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK)'ni izlemeye almıştı. Barzani'nin denetimindeki Erbil ve Zaho'daki parti binalarının basılması, çok sayıda parti üyesinin gözaltına alınması ardından Süleymaniye'de benzer uygulamaya geçildi.
Merkezi hükümetin PÇDK'yı yasadışı ilan etmesi ardından Barzani Erbil'deki büroyu kapattı. Talabani, Süleymaniye'de bu partinin faaliyetlerinin durdurulmasını istedi. Yerel mahkeme kapatılması için partiye tebligat gönderdi. Karara direnen PÇDK'ye baskın yapıldı ve 7 üyesi gözaltına alındı. Kısa süre sonra Faik Gulpi, peşmerge özel güçleri tarafından gözaltına alındı.
PKK ve paralelindeki kuruluşlara eskisi gibi müsahama gösterilmeyeceği anlaşılıyor. PKK'yı kendileri açısından da tehdit unsuru olarak gören Barzani ve Talabani'nin, örgüte eskisi gibi hoşgörü göstermeyecekleri görüldü. Ancak PKK'nın faaliyetlerini engellemede tam olarak başarı göstermeleri beklenmiyor. Böyle bir baskının PKK ile çatışmaya yolaçacağı biliniyor. Örgütün bölgede farklı isimlerle faaliyete geçmesi bekleniyor. Kürt liderler, PKK'ya, Türkiye'nin tepkisini gidermek için böyle bir operasyona kalkışıldığını da hissettirdi. Örgüt bu kapsamda gerekli önlemleri alarak operasyonu en az zararla atlatma peşinde.
Mahmur'da PKK söz sahibi
Mahmur kampı ile Kandil arasında nasıl bir bağ var? Kampı resmen kim yönetiyor, kim söz geçiriyor?
1993'te güneydoğudaki yoğun operasyonlar sırasında yaklaşık 15 bin kişi Kuzey Irak'a geçti. Bu kişiler Mahmur'daki BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin denetimindeki kampa yerleştirildi. Kampta şu an 12 bin kişi yaşıyor. Kamp BM'ye ait. Ancak PKK yönetiminde büyük ölçüde söz sahibi. Örgütün atadığı temsilci PKK yönetiminden talimat alıyor. Kamptaki çeşitli kurumlar, örgüt temsilcisinin belirlediği doğrultuda faaliyet sürdürüyor. Kamptaki ailelerin Türkiye'ye dönmesi konusunda BM ile Dışişleri Bakanlığı dört yıldır görüşüyor. Bölgede para kazanmaya başlayan aileler geri dönme konusunda istekli görünmüyor. PKK da dönmeleri konusunda şartlar öne sürüyor. Belediye başkanının da görev yaptığı kampta tam anlamıyla yerinden yönetim var. Aileler, Türkiye'ye dönmeleri halinde haklarında yasal işlem yapılmamasını, eski köylerine geri dönmenin koşullarının sağlanmasını, kendilerine ev ve iş kurmak için gereken desteğin verilmesini şart koşuyorlar.