BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03
HABER /  GÜNCEL

Terör için barış küreselleşmeli

Başbakan Erdoğan, küresel barışı gerçekleştirmeden küresel terörün önünün alınamayacağını, öncelikle barışı küreselleştirmek zorunda olduklarını belirtti.

Abone ol

Erdoğan, San Francisco'daki ''World Affairs Council of Northern California'' ve ''Commonwealth Club of California'' isimli düşünce kuruluşlar tarafından Fairmont Oteli'nde düzenlenen toplantıdaki konuşmasında, ''Küresel barışı gerçekleştirmeden, küresel terörün önünü alamayız. Onun için, öncelikle barışı küreselleştirmek zorundayız. Türkiye olarak bu hedefe hızla, emin adımlarla yürüyoruz''dedi. Ortak tehditlere karşı kararlı ve akılcı bir şekilde işbirliği içinde mücadele etmenin en etkin yolunun ortak hareket olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Ancak, bunu bugün söylemiyorum. Partimizi kurduğumandan itibaren bunu söylemeye başladım. Çünkü biz terörü 11 Eylül'de yaşamadık, biz terörle 1978 yılından itibaren baş başayız. Ve bu teröre biz 40 bin insanımızı kurban verdik. Herhalde bunun başka bir eşi benzeri yoktur'' şeklinde konuştu. 11 Eylül terörü olduğu zaman Ankara'daki ABD büyükelçisine bir mektup yazdığını ifade eden Erdoğan, bu mektubunda, ''Uluslararası teröre karşı ortak bir mücadele platformunu oluşturmamız şarttır. Çünkü terörün dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur. Kimi nerede, nasıl, niçin, ne zaman vuracağı belli olmayan bir fenomendir'' ifadelerine yer verdiğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Geçen hafta ülkemde tren raylarına mayın döşemek suretiyle uzaktan kumandayla mayın patlatıldı ve beş vagonun devrilmesi sonucunda 6 askerimiz şehit oldu. İşte aynı terör New York, İstanbul, Madrid, bu defa Londra'da Londra metrosunda saldırganlığını yine ortaya koydu. Bugün aldığımız rakamlarla 33 ölü, bine yakın yaralı ki, bunların 45 tanesi ağır diye bize bildirildi. Temennimiz odur ki, bu sayı daha da artmasın. Burada yine saldırganlığını gösterdi. Huzurunuzda bir kez daha bu insanlık dışı saldırıyı gerek şahsım, gerekse milletim adına lanetliyorum.'' -''TERÖR BİR NETİCEDİR''- Terörün spesifik bir olay olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Terörün sınırları da yoktur. Ve tek başına ABD terörü halledemez, tek başına Rusya terörü halledemez, İngiltere halledemez, İspanya halledemez ve Türkiye halledemez. Kimse benim terörüm daha iyidir havasına girmesin. Çünkü nerede, ne zaman, nasıl vuracağı hiç belli olmaz. Onun için bir ortak akıl, onun için dayanışma ve ortak bir mücadele gerekmektedir. Zira terör bir neticedir. Öyleyse sebeplerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. İki önemli sebep vardır: Yoksulluk ve cehalet. Öyleyse buna karşı dünyanın ortak bir mücadele başlatması gerekmektedir. Militarist bir anlayışla bunu önlemek mümkün değildir. Terör yeşerecek bir zemin bulamamalıdır'' dedi. Terörün zemin bulmasını önlemenin yollarından söz eden Erdoğan, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: ''Bakınız 2004 yılı itibariyle bir rakam veriyorum sizlere: Dünyanın silahsızlanmaya ayırdığı rakam 900 milyar dolardır. Acaba bunun ciddi bir kısmını yoksulluğun giderilmesine, cehaletin giderilmesine ayırmış olsak, terör dünyada böyle bir zemin bulabilir mi? Ben kesinlikle inanıyorum ki bulamaz. Ve bu mücadelenin başını ABD çekmelidir. Terör ve kitle imha silahları kadar, açlık, fakirlik, bulaşıcı hastalık ve iklim değişimi gibi küresel sorunlarla mücadele de kesinlikle geçerli bir yoldur. Sorunlar ortak olduğu gibi ulaşmak istediğimiz çözümler de son tahlilde, unutmayalım ki, ortaktır. Bulabileceğimiz çözümleri kalıcı kılmak için uluslararası yapıları etkinleştirmenin yollarını geliştirmeliyiz. Az önce de ifade ettiğim gibi, küresel güç olmanın sorumluluğunu taşıyan ABD, gelişmiş dünyanın gelişmekte olan dünya tarafından daha iyi tanınmaması için bu fırsatı iyi kullanmalıdır. Biz bu konuda başından itibaren hep söyledik, yine söyleriz, biz Türkiye olarak her türlü desteği vermeye hazırız.'' Türkiye'nin dış politikada hem gerçekçi, hem de çağdaş ve ilkeli bir çizgi izlediğine dikkati çeken Erdoğan, ''ABD'nin de aynı yaklaşımı dile getirmesini memnuniyetle izliyoruz. Burada önemli olan iki ülkenin ortak genel hedefler doğrultusunda etkin, yapıcı ve başarılı yüksek politikalar geliştirmeleri konusunda birbirlerine yardımcı olmalarıdır'' dedi. -''TÜRKİYE YOL GÖSTERİCİ BİR TUTUM İÇİNDEDİR''- Başbakan Erdoğan, konuşmasında daha sonra şunları kaydetti: ''Türkiye'nin bölgesinde barış ve istikrarın hakim kılınması için ve ABD ile birlikte yapabileceği çok şey vardır. Bu konuda bölgedeki dengeleri çok iyi bilen bir ülkeyiz. Türkiye'nin Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika İnisiyatifi'nde bir ortak demokratik üye olarak yer almış olması bundan kaynaklanmaktır. Bu süreçte Türkiye'nin İtalya ve Yemen ile birlikte eş başkan olması bundan kaynaklanmaktadır. İhtiyaç duyulan, geliştirilmesi gereken yaklaşımlar arasında uzlaşma kültürü ve kazan-kazan anlayışını sayabiliriz. Türkiye bu konularda da yol gösterici bir tutum içindedir.'' Uluslararası ve bölgesel işbirliğini, ''ülkelerin ve halkların birbirlerini daha sağlıklı bir şekilde tanımalarını ve ortak çıkar ilişkilerini kurmalarını sağlayan bir dinamik'' olarak gördüklerini bildiren Erdoğan, ''Nitekim Türkiye sınırdaş olduğu Balkanlar, Karadeniz havzası, Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu ülkeleri ile bölgesel işbirliği mekanizmaları kurmuştur. Amacımız bu mekanizmaları önümüzdeki dönemde daha etkin kılmaktır'' ifadelerini kullandı. -KOMŞULARLA İLİŞKİLER- Türkiye'nin komşu ülkelerle olan ilişkilerine de değinen Erdoğan, bu konuda şunları söyledi: ''Komşularla ilişkilerimizi, bölgede barış ve istikrarı gözeten, aynı zamanda olumlu değişim için cesaret veren bir anlayışla geliştirmeye çalışıyoruz. Hedefimiz düşman kazanmaya yönelik değil, dost kazanmaya yöneliktir. Biz göreve geldiğimizde Türkiye birçok komşusuyla örüşmüyordu. Ama artık görüşmediğimiz komşumuz kalmadı. Bugörüşmeler oturup kahve içip ondan sonra dağıldığımız görüşmeler değildir. Ülkelerimiz arasında çözümler aradığımız ve çözüme vardığımız görüşmelerdir. Nitekim bunlardan bir tanesini Pazar günü Türkiye-Yunanistan arasında Meriç nehri üzerindeki köprüde Yunanistan Başbakanı, değerli dostum Kostas Karamanlis ile Yunanistan'a doğal gaz vermek için bir araya gelerek gerçekleştirdik. Ama daha önce Türkiye ile Yunanistan arasında neler olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Çünkü düşmanlıkla bir yere varmak mümkün değil. Masaya turacağız, dertlerimizi masada konuşacağız, ondan sonra omuz omuza dayanışma içinde, küresel barışa hep birlikte destek vereceğiz.'' -''BARIŞI KÜRESELLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ''- ''Küresel barışı gerçekleştirmeden, küresel terörün önünü alamayız. Onun için, öncelikle barışı küreselleştirmek zorundayız'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye olarak bu hedefe hızla, emin adımlarla yürüyoruz. Özellikle bölgesel istikrarsızlık yaratan unsurlara hoşgörü gösterme taraftarı değil, bunlarla baş etmek için kendi ilave imkanlarını devreye sokmanın gayreti içerisindeyiz. Bu çabalarımızın sonuç vermeye başladığını da memnuniyetle görüyoruz. Türkiye son 2,5 yılda bu konudaçok ciddi mesafeler kaydetti. Peki biz kaydettik de, komşularımız kaydetmedi mi? Onlar da kaydetti. -ERMENİSTAN'IN TUTUMU- Ne yazık ki üzülerek söylüyorum, bundan istifade etmek cesaretini gösteremeyen tek ülke var, o da Ermenistan. Ermenistan'ı uzak görüşlü, sağ duyulu bir çizgiden uzak tutan dinamiklerin bu halka zaman kaybettirdiğini düşünüyorum. Bu bağlamda ABD'deki Ermeni toplumunun da daha yapıcı bir tavır içerisinde olmasını istiyoruz. İlişkilerimizi yıpratan Ermeni iddialarının açıklığa kavuşturulması yönünde Türkiye olarak yaptığımız açılımın olumlu karşılık bulmasını umuyoruz. Çok açık ve net söylüyorum, kendine has bir tarih anlayışından hareketle, tarihten husumet çıkarılması, yani geleceği kin üzerine inşa etmek suretiyle genç nesillere nefret aşılanmasını asla doğru bulmuyoruz. ABD'deki dostlarımızın temelsiz propagandalara itibar etmeyerek, Türk-Ermeni ilişkilerine yapıcı katkı sağlamalarını bekliyoruz.'' Başbakan Erdoğan, göreve geldiklerinde ilk yaptıkları işin Erivan-İstanbul arasında kargo ve charter seferlerini başlatmak olduğunu kaydederek, ''Bu hava kapısını biz açtık. Bir şey yapılmıyor diyenlere bunu özellikle ithaf ediyorum'' dedi. Kısa bir süre önce ikinci bir adım daha attıklarını belirten Erdoğan, Van'ın Akdamar adasındaki Ermeni kilisesinin restorasyonunu Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla yaptırmakta olduklarını, bunu da Ermeni Patriği ile görüşerek ve onlardan da bir Ermeni mimar istemek suretiyle yaptırdıklarını anlattı. Erdoğan, ''Bizim içimizde kin yok. Fakat bu konuyla ilgisi olmayan birçok ülkede alınan siyasi kararlar, bilsinler ki bu işin çözümü değildir. Filanca parlamentodan şu karar çıkmış, filancada bu çıkmış, nereden çıkarsa çıksın. Onlardan daha önemlisi var, Avrupa Konseyi Karabağ'da Ermenistan'ı işgalci ilan etmiştir. Önce bu işgalden çekilsinler. Bunu yapmayacaksınız, ancak sürekli olarak oluşturduğunuz lobilerle kendinizi haklı çıkarmaya çalışacaksınız. Yok böyle bir şey'' dedi. -KIBRIS SORUNU- Güney Kıbrıs'taki gelişmelerin de kendilerini üzmekte olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bildiğiniz gibi 17 Aralık zirvesi öncesinde biz AB'deki dostlarımıza bir söz verdik. Bizden istenen şuydu: Her ne kadar Kopenhag siyasi kriterleri içinde Kıbrıs sorunu yoksa da, biz 24 Nisan 2004'te yapılacak olan Annan Planı ile ilgili referandumda Türkiye'nin desteğini bekliyoruz. Kaldı ki Sayın Annan'ın böyle bir müzakere sürecini başlatmasına bizzat şahsım Davos'ta kendisinden rica ile vesile oldum... Biz kendilerine bir şey söyledik, dedik ki, Türkiye her zaman Rumlardan bir adım ileri olacak. Burada tek hedefimiz var, bizim çözüm formülümüz kazan-kazandır. Bununla yürüdük, biz Rumları aldatalım, onların haklarını alalım veya onlar Kuzey Kıbrıs'ta Türkleri aldatarak Türklerin haklarını alsın, buna asla sıcak bakmıyoruz. 24 Nisan'da yapılan referandumda Kuzey Kıbrıs'ta Annan Planı'na yüzde 65 'evet' oyu çıktı, Güney Kıbrıs'ta yüzde 75 'hayır' oyu çıktı.Şu anda duygularımla size sesleniyorum: Kuzey Kıbrıs, 'evet' demesine rağmen, Kıbrıs'ta barışa, kardeşliğe evet demesine rağmen, maalesef bu işin dışında kaldı. Güney Kıbrıs 'hayır' demesine rağmen 1 Mayıs'ta AB üyesi oldu. İş bununla da kalmadı, hala Kuzey Kıbrıs'a dünyanın hiçbirinde uygulanmayan bir izolasyon uygulanmaktadır. Ne yaptı Kuzey Kıbrıs, neden bu uygulanıyor? Bu cezalandırma niçin? Bunun hangi insan hakları ile bağdaşır bir yanı var. Kopenhag siyasi kriterlerine rağmen Rum kesimi AB'ye dahil edilmiştir. En basitinden sınır sorunlarını çözemeyen bir Güney Kıbrıs AB'ye dahil edilmiştir. Ben bunları gıyapta konuşmuyorum, yüzlerine konuştuğum için konuşuyorum. AB'nin medeniyetler uzlaşmasının adresi olduğuna inandığım için, tabii Türkiye'nin katılmasıyla, bunu söylüyorum.'' Erdoğan, ilk adım olarak ABD'nin, özellikle üç Kongre üyesinin direkt olarak Kuzey Kıbrıs'a gitmiş olmasının, izolasyonun siyasi anlamda kırılması noktasından hareketle, çok isabetli olduğunu ifade etti.