BIST 9.673
DOLAR 35,26
EURO 36,69
ALTIN 2.963,77
HABER /  GÜNCEL

Terör asla rehavet kaldırmaz

Erhan Öztürk'ün izlenimlerine göre, Metro City, güvenlik uygulamalarıyla ilgili ibret verici bir durum sergiliyor.

Abone ol

HSBC katliamına tanık olan Metro City’yi duyarsızlık sardı Kontrollerin yerini, araçların aramasız girdiği bir çarşı aldı Erhan ÖZTÜRK / İSTANBUL İSTANBUL’DA geçtiğimiz yıl 15 ve 20 Kasım tarihleride Neve Şalom, Beth İsrael, İngiliz Konsolosluğu ve Levent’teki HSBC Bankası’nda patlayan bombaların ardından özellikle alışveriş merkezlerine yönelik saldırıların devam edeceği ihbarı yetkililerce bir süre ciddiye alınmıştı. Tercüman okurlarının gazetemizi arayarak “Metro City’de araçlar otoparka giriş çıkışta aranmıyor, güvenlik hak getire. Bu alışveriş merkezine gitmeye korkuyoruz” şikâyetleri üzerine 20 Kasım’da Levent’deki HSBC Bankası’nın hemen karşısında olan ve HSBC’ye yapılan bombalı saldırıda büyük zarar gören Metro City alışveriş merkezinin altında bulunan otoparka arabamızla girdik. Otoparkta korkuyla dolaştım Doğrusu İstanbul’daki bombalı saldırıların hemen ardından olay yerine giden ve oradaki dramı, tahribatı, gören bir gazeteci olarak bundan sonra özellikle alışveriş merkezleri çok ciddi önlem alır, bu tür saldırıların önüne geçilir diye düşünüyordum. Ancak 20 Kasım’daki patlamadan nasibini alan HSBC Genel Merkezi’nin hemen karşısındaki Metro City’nin otoparkına girerken bu endişem yerini korkuya bıraktı. Alışveriş merkezinin otopark giriş ve çıkışında güvenlik birimi durmasına rağmen hiçbir arama yapmaya gerek bile duymuyorlar. Ancak otoparkın giriş ve çıkışında bekleyen özel güvenlik elemanlarının burada bir suçunun olduğunu söylemek doğru değil. Bu tamamen yönetim zaafiyeti. Yönetim alışveriş merkezinin otoparkına giriş çıkış yapan araçların bagajlarının kontrol edilmesi, aynalarla alt kısımlarının aranması ve araç içinin kontrol edilmesiyle ilgili bir talimat vermemiş. Görüşecek yetkili bulamadık Metro City Alışveriş Merkezi’nin yetkililerine görüşme talebimizi defalarca iletmemize rağmen bugüne kadar bize dönülmedi. Haberi yayına hazırladığımız sırada Metro City yetkililerini tekrar aradım. Telefona Genel Müdür Yurdaer Kahraman’ın asistanı çıktı. Asistan, “Kahraman’ın yurt dışında olduğunu, konuyu Teknik Müdür Umut Korkmaz’a ileteceğini” söyledi. Daha sonra gaze-temizi arayan Genel Müdür Asistanı Özge Kahraman, konuyla ilgili Umut Korkmaz’la görüştüğünü, Korkmaz’ın, “Ben açıklama yapamam. Genel Müdür dönünce açıklama yapabilir” dediğini iletti. Cerrah: Kontroller yapılmalı İSTANBUL Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, alışveriş merkezlerinin güvenlik kont-rollerinin özel güvenlik birimlerince yapıldığını söyledi. Meselenin tamamen kendi dışlarında bir olay olduğunu söyleyen Cerrah, “İstanbul büyük bir metropol. Her yerde güvenlik önlemi almamız sözkonusu değil. Ancak ihbar ve ciddi bir durum sözkonusu olursa o zaman her türlü tertibat alınır. Ayrıca özel güvenlik şirketlerinin kuruluş amacı zaten bu. Alışveriş merkezinin kendi özel güvenlik birimi kontrolleri yapmalı” diye konuştu. Aramalar nasıl yapılıyor? Akmerkez: Aynalarla aracın altı kontrol ediliyor. İçi ve bagajı ise bomba uzmanı köpeklerle denetleniyor. Capitol: El dedektörleri, aynalar ve bomba uzmanı köpekler kullanılıyor. Carousel: Normal günlerde 3, yoğun günlerde ise 5 güvenlik görevlisiyle arama yapılıyor. Aynalar ve bomba uzmanı köpekler kullanılıyor. Tepe Nautilus: Güvenlik gereği açıklama yapmadı. Ancak kamera ile kontroller yapılıyor. Galleria: Bina altına giren kiracı araçları sıkı bir aramadan geçiriliyor. Dışarıdaki otoparkta ise şüphelenilen kapalı kasa araçlar aranıyor. Carrefour: Kapalı kasa ve şüpheli araçlar detaylı aramadan geçiriliyor. Ayrıca otoparkta kapalı devre kameralı sistemle araçlar takip ediliyor. Emniyetle sürekli bilgi alışverişinde bulunuluyor. Konuyla ilgili Aydın Candabak ise şöyle yazdı. DÜNYANIN, özellikle de demokratik dünyanın artık kabusu olan terör, Türkiye için maalesef hiç yabancı olmayan bir kavram. Onyıllardır bu belanın her çeşidiyle boğuşan bir ülke olarak, terörle birlikte yaşamaya alıştık ama galiba bir türlü ders alamadık. Ders alamayınca da, tedbirlerimiz bir büyük felaketin ardından birkaç gün sürüyor, sonra yine bildik umursamaz tavrımıza dönüyoruz. Sinegoglar, HSBC ve İngiliz Konsolosluğu'na yapılan saldırıların ardından dökülen yüzlerce insanımızın kanı bile henüz kurumadı. Sadece hayatını kaybeden veya yaralanan insanlarımızın değil, toplumun acısı da dinmedi. Olaylar ve bıraktıkları izler bu kadar sıcak ve üstelik henüz üç gün önce bir yeni 'çifte intihar saldırısı' daha yaşanmışken, binlerce insanın girip çıktığı yerlerde, toplu mekanlarda tam bir vurdumduymazlığın hakim olması, insanı hayretler içinde bırakıyor. Maalesef çabuk unutuyoruz, ders almıyoruz, hemen rehavete kapılıyoruz. ARKADAŞIMIZ Erhan Öztürk'ün 'Gözlem Haber'ini ibretle okuyacaksınız. Hemen her gün onbinlerce kişinin girip çıktığı, binlerce işyerinin bulunduğu alışveriş merkezlerini, güvenlik tedbirleri açısından mercek altına almak istedik. Saldırıların hemen ardından, özellikle otomobil ve kamyonetler üzerinde yoğunlaştırılan 'bomba' aramaları sürüyor muydu, yoksa yine eskisine mi dönülmüştü? Erhan Öztürk'ün inceleme ve gözlemlerini, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın uyarılarını ve ilgililerin yaklaşımlarını haberinde bulacaksınız. Tedbirlerini yoğun olarak sürdürenler de var, gevşetenler veya hiçbir şey olmamış gibi davrananlar da. Metro City, gerek bulunduğu bölge, gerekse güvenlik uygulamasıyla gerçekten ibretlik bir durum oluşturuyor. İntihar eylemcilerinin bomba yüklü kamyonetle havaya uçurmak istedikleri Levent'teki HSBC Genel Müdürlük binasının durumu hala tüm 'çıplaklığı'yla tam da karşılarında dururken, bu büyük ve lüks alışveriş merkezinin inanılmaz bir rahatlık içinde bulunması dikkat çekiyor. Kapalı otoparka giriş çıkışlarda en küçük bir güvenlik tedbirine rastlanmıyor. Oysa o hazin günde, facianın yaşandığı o patlama anında, bu alışveriş merkezinin de camları yerle bir olmuş, enkaz parçaları kapısına kadar dayanmıştı. Yani, felaketin en yakın tanığı onlar olmuştu. En çok ders alması gerekenlerin gerekli sorumluluğu göstermedikleri anlaşılıyor. TERÖR, dün de Avrupa Birliği üyesi bir ülkeyi, İspanya'yı vurdu. Başkent Madrid'i kan gölüne çeviren saldırılar, terör dalgasının sürdüğünün işareti. Dünyada hiçbir ülke artık teröre karşı rahat değil. ABD, Avrupa, Ortadoğu, Rusya, Asya hiç fark etmiyor. Terör, her yerde, her an vurabiliyor. O halde, dünyayı tehdit eden bu büyük tehlikeye karşı, küresel bir mücadele şart. Ama ondan da önce ve belki de önemlisi, teröre karşı asla rehavete kapılmamak... Devlet, kurum ve bireysel anlamda bu duyarlılığı göstermemiz lazım. ÖYLE anlaşılıyor ki, terör artık dünyanın karşısına bir 'güç' olarak çıkıyor. Süper güç ABD'nin dünyayı yönetme, bir bakıma ele geçirme çabalarına duyulan tepkiler, maalesef terörü besliyor ve ona tehlikeli bir güç kazandırıyor. Amerikan topraklarından sonra Türkiye'nin, şimdi de İspanya'nın teröre hedef olmasına bu açıdan bakmalı. Irak'taki durum malum... Sıradaki İngiltere mi olur, İtalya, Fransa veya Almanya mı, bilinmez.. Ama demokratik dünyanın terör tehdidi altında olduğu bir gerçek. O halde sürekli teyakkuzda olmalı, asla rehavete kapılmamalıyız.