Televizyon haberciliği ile yazılı basını kıyaslayan Akşam Gazetesi yazarı Serdar Turgut, katıldığı bir canlı yayın programında yaşadıklarını anlattı.
Abone ol Düşünemeden yorumTelevizyon haberciliğinin ritmi yazılı basına göre gerçekten çok farklı.
Yazılı basında muhabirlik yapmış olanlar sıkça hayatın ritminden, kendi işlerinin zamana karşı bir yarıştan ibaret olduğundan şikayet ederler.
Çok da haklıdırlar bu şikayette ama bir de televizyon dünyasını bilselerdi herhalde durumlarına şükrederlerdi.
Hız nedense çok önemli televizyon dünyasında.
Nedense dediğime de bakmayın gayet tabii ki anlıyorum hızın önemini de arada bir yarın sabah tüm gazetelerde yer alacağı kesin olan bir haberde bile neden ilk önce verme olayının önemli olduğunu arada bir kendime sorduğumu da itiraf etmeliyim.
Gerçi ben televizyon dünyasının içinde değilim ve bu durumdan da hayli memnunum ama bazen çeşitli kanallardan arkadaşlar telefon açıp bazı konularda neler söyleyeceğimi de soruyorlar.
Çok sık olmadığı takdirde hayli keyif aldığım bir iş bu. Çünkü canlı yayında konuşmak insanı fikirlerinde bir düzen kurmaya zorlayan bir iş.
Kısa sürede bazen çetrefil de olabilen bir meseleyi kolay anlaşılır bir şekilde sunmak gerçekten hem zor hem de tecrübe arttırıcı olduğundan keyifli bir uğraş.
Ama dedim ya hız gerekli bu dünyada ve bazen insan zor durumda da kalabiliyor.
Örneğin yorumcu olarak katılmaktan mutluluk duyduğum Habertürk kanalından aradılar geçen gün.
Beni yarım saat içinde canlı yayına telefonla almak istediklerini, CIA Başkanı'nın istifası ile düşüncelerimi alacaklarını söylediler.
Onlar telefon açıncaya kadar benim bu olaydan haberim yoktu, itiraf ediyorum ki habere hazırlıksız yakalanmıştım.
Onlara da itirafımı yaptım ve olayın gelişimi hakkında bir bilgim olmadığını söyledim.
Ama sonuçta yapılacak iş bir yorumdu ve onlar da bunu söyleyerek yarım saat içinde bana geri döneceklerini söylediler.
Dışarıda ama Allah'tan evin yakınlarındaydım. Acele koştum Internete girdim New York Times sitesine gittim. Rutin bir haber vardı sitede, üzerinde yorum inşa edilecek bilgi yoktu.
Hemen CNN ve Fox TV haber kanallarını açtım televizyonda.
Dünyada televizyoncular birbirine benziyorlar, onlar da hızla işe girişmişlerdi, telefonla bazı isimlere bağlanıyorlardı ancak bağlanan kişiler de olay çok yeni olduğundan, elde tam bilgi bulunmadığından telefonda genel laflar söyleyerek deyim yerindeyse durumu kurtarıyorlardı.
Açıkça söylemek gerekirse biraz paniklemeye de başladım o an. Çünkü ben para verip gazete alan okuyucuya da, o anda kanalı izleyen seyirciye de 'durumu kurtarma' türünden bir laf söylemeyi ayıp sayarım.
Bir insan seni okumaya, izlemeye vakit ayırıyorsa sırf köşe veya vakit dolsun diye laf üretmek gerçekten ahlaksızlıktır bana göre.
Ha yazdığım kötü olabilir veya söylediğim de sonuçta pek başarılı laflar olmayabilir ama en azından ben ne diyorsam o konuda farklı bir boyut mutlaka getirmekle zorunlu görürüm kendimi.
Tavrım böyle olduğundan dolayı da Türkiye'de saygı duyduğum yazarların sayısı 15'i geçmez taş çatlasa.
Neyse zor bela kısa bir hızlı okumayla farklı bir boyut yine yakaladım sanıyorum. O akşam ve bağlantı saati geldiğinde izleyenleri en azından 'eee yani ne olmuş' dedirtmeyecek bazı şeyler söylediğime inanıyorum.
Dedim ya televizyon dünyası çok hızlı, belki bana göre de değil ama bazen de insanı düşünce disiplinine zorladığından dolayı da içine çok isteyerek daldığım bir dünya.