TİD bir bildiri yayınlayarak Türk Telekom'u ADSL konusunda gereğinin yapılması çağrısı yaptı.
Abone olGirişimci, sesini yükseltti: 'Türk Telekom; bırak biz de ADSL hizmeti verelim; piyasa kaliteyi görsün' Türk bilişim sektörünün sözcülerinden biri olan TİD (Tüm İnternet Derneği) bir bildiri yayınlayarak Türk Telekom'u ADSL konusunda gereğini yapmaya çağırdı: 19 Mart 2004 Cuma Biz Tüm İnternet Derneği üyeleri olarak halkımıza geniş bantlı ADSL hizmeti sunabilmek için iki yıldır Türk Telekom A.Ş ‘ nin verimli olarak kullanmadığı telefon hatlarını kullanmak istiyoruz. Bu hatlar üzerinden tüm yatırımını kendimizin yapacağı en modern sistemlerle geniş bantlı internet erişim hizmetini bütün ülkemize yaygın olarak vermek için hazırlandık. Ancak, Türk Telekom A.Ş. lisans sahibi olduğumuz halde, yatırım yapmamıza izin vermemekte ve verimli olarak kullanmadığı hatları bize kiralayacağı yerde, ithal malı teçhizat satın alarak kendisi kullanmak, bize de bayilik vermek istemektedir. Biz yatırımcı ve işletmeci olarak Türk Telekom A.Ş.den daha iyi hizmet vereceğimize inanıyoruz ve onun hizmetine güvenemediğimiz için onun bayii olmak istemiyoruz. Halkımızın biran önce geniş bantlı erişime kavuşmasını, özel teşebbüsün iç ve dış sermaye pazarlarından getirdiği yatırımını önleyen Türk Telekom A.Ş’nin bu tutumunu aşağıda ayrıntılarıyla kamuoyuna açıklıyoruz. Geçtiğimiz aylarda, Türk Telekom telefon hatlarını bize açmak yerine, kendisi satın alıp kurduğu ADSL portlarını bize kiralamayı tercih ettiğini açıkladı. Bunun üzerinde TİD, mevcut portların İSS’lere hangi sayılarda, ve hangi şartlarda verilebilecegi konusunda Türk Telekom ile bir çalışma başlattı. TT A.Ş., alımını yaptığı ilk 60.000 portluk ADSL kapasitesinden yalnızca 5000 adetlik kısmını derneğimizin büyük uğraşları sonucu İSS’lere açacağını vaad etti. Ancak portların coğrafi dağılımı, teknik model ve maliyetler üzerine Türk Telekom’dan hiçbir bilgi alma şansımız bu güne kadar olmadı. Geçtiğimiz aylarda TT A.Ş. yetkilileri ile defaten yaptığımız görüşmelerde yurtdışı örnekleri, detaylı maliyet analizleri ve açıklayıcı sunumlar desteğiyle istediğimiz model ve şartlar konusunda bir uzlaşmaya varılamadığından, Telekomünikasyon Kurumu’nun hakemliğine ihtiyaç duyuldu. Bu aşamada Telekomünikasyon Kurumu’ndan sektörün özellikleri, piyasa şartları, maliyetler göz önüne alınarak hakkaniyet ölçüsünde hazırlanacak bir düzenleme talep edildi. Ancak kurumdan derneğimize gönderilen 5 mart 2004 tarihli karara bakıldığında ilk 5000 port için hiçbir model önerilmediği, TT A.Ş.’nin önermiş olduğu son derece yetersiz, maliyetleri kurtarmaya muktedir olmayan indirim oranlarının ise Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylandığı görülmüştür. Kararda 5000 portluk dağıtımda öngörülen model “resell” modeline uymaktadır. Ancak bu model ile İSS’lar, TT A.Ş.’nin birer bayii konumuna getirilmektedir. Bayilik yapmak için ise herhangibir lisans gerekmemektedir Lisanslı servis sağlayıcılar olarak, Telekomünikasyon Kurumu’nun bu doğrultuda hareket etmesini ise Telekom sektörünü serbestleştirme ve adil rekabet ortamını sağlayıcı düzenlemeler yapma iddiası ile bağdaştıramadık. Başından beri bizim istediğimiz satış modelinin bu olmadığını Kuruma yazdığımız çeşitli yazılarda (Tid’in önerdiği bitstream modeli ve ERG’in bu konudaki Avrupa örneklerini özetleyerek) bildirmiştik. İSS’ler değer yaratan kuruluşlardır ve üzerinde hiçbir denetimlerinin olmadığı bir ADSL servisini vermek istememektedirler. Her türlü sorunda aranıp şikayet edilmeleri ve kötü kalite için suçlanmaları karşısında ellerinden hiçbir şey gelmemesi akla yakın değildir. İSS’lerin, verilen hizmetin büyük bir kısmının kendileri tarafından sunulduğu, kalite belirleme ve yetki seviyelerinin yüksek olduğu Bit Stream Access modeli ile hizmet vermeleri gerekmektedir. Aksi bir uygulamanın serbestleşme ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Bu nedenle eğer gerçek bir serbestleşme samimi olarak isteniyor ise TK’ndan beklenen Bitstream Access modeline uygun yeni bir hizmet paylaşımı yöntemi ve buna uygun (verilecek hizmetlerle orantılı) bir iskonto oranını en kısa sürede (200.000 portluk yeni kapasite devreye girmeden) belirlemesidir. Pazarda etkin ve adil bir rekabetin işlemesi için, TK'nun ivedilikle bitstream access, ve ardından yerel ağın paylaşımı uygulamalarının önünü açması gerekmektedir. Bir diğer sorun Kurum’un onaylamış olduğu tarife ile ilgilidir. Resell yöntemi için belki belirlenen iskonto oranları yeterli görülebilir. Ancak İSS’lerin bayi olmayacaklarını ve bitstream Access için yeni ve mantıklı iskontolar istediğimizi tekrar vurgulamak isteriz. Ayrıca bu tarifede, TT’nin indirim dönemleri ve normal dönemlerde farklı iskonto uygulaması öngörülmektedir. Yani, TT son kullanıcıya istediği kadar indirim yapacak, ancak bu indirim İSS’lara yansıtılmayacak ya da çok az yansıtılacaktır. Son kullanıcıya indirim yapılsa da İSS’lerin alış fiyatları hemen hemen aynı kalacaktır. Bu durum en azından iyiniyet ile bağdaşmayan, hukuksal olarak bakıldığında ise hakim durumun kolayca kötüye kullanılabilmesine ve rekabet ihlaline olanak sağlayan bir ortam yaratmaktadır. TT A.Ş.’nin bu konudaki geçmiş tutumu dikkate alındığında durum son derece büyük endişe yaratmaktadır. TK kararındaki diğer eksiklikleri sıralamaya çalışırsak; 1) Dağıtılan portların nerelerde olduğu, Türk Telekom'dan nasil alınabileceği, sipariş, teslimat, iade prosedürü konusunda her hangi bir bilgi yoktur. Bu konularda acil bilgiye ihtiyacımız bulunmaktadır. Türk Telekom ADSL müşterisinin başka bir İSS’a geçmek istemesi durumunda devir yönteminin nasıl olacağının düzenlenmesi çok çok önemlidir. 2) Kararda dağıtım oranını belirleyen formülle ilgili bilgi verilmemiştir. Portların eşit olarak dağıtılmayan % 50’lik kısmı için kullanılan pazar payı tanımı ve kullanılan formül belirtilmemiştir. Zira pazar payı hesapları için kullanılan verinin ciro, müşteri sayısı ya da kontör olması durumunda farklı sonuçlar çıkabilecektir. Bunların hangisinin doğru kriter olacağı önemli bir problemdir. Bu nedenlerle kullanılan formülün açıklanmasını talep etmekteyiz. 3) 5000 portluk dağıtımda öngörülen dağıtım adetleri ve yöntemi ile indirim oranlarının -TK’nun yazısında açıkça belirtilmediğinden dolayı- bundan sonraki ilk 200.000 portluk ve sonrasındaki ihalelerde alınacak portlara emsal ve içtihad teşkil edip etmeyeceği çok önemli bir sorundur. Son olarak; yıllardır süren çabalarımıza rağmen ADSL’in açılması konusu çözüme kavuşmuş değildir. Bu durumun sektörü tehdit etmeye devam etmesi son derece üzücüdür. Telekomünikasyon Kurumu, sektördeki düzenleyici rolünü bir kez daha gözden geçirmeli, tek amacı kar maksimizasyonu olan TT A.Ş. yi korunması gereken bir devlet kuruluşu olarak değil, AB kapısındaki bir ülkenin serbestleşmiş Telekom Sektörü’nün özel bir anonim şirketi olarak görmeye alışmalıdır. Rekabet ortamını sağlamaya yönelik diğer kurumları by-pass ederken yerine işlevsel bir şeyler koyması gerekmektedir. Bu yüzden, Telekomünikasyon Kurumu’nun ivedilikle ve azami şeffalıkla ADSL konusundaki düzenlemeleri yapmasını bekliyoruz.