BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,71
ALTIN 2.967,32

Tek tip teröristler ve Erdoğan'ın KHK talimatı!

Sivillere yargı dokunulmazlığı getiren KHK ile ilgili her kafadan bir ses çıkıyor. Muhalefet bu kafa karışıklığından feci halde nemalanmak istiyor. Abdullah Gül'ün çıkışı da, aslında net olan fotoğrafı daha da flulaştırdı.

"Güvenli İnternet"in hayata geçirildiği günleri hatırlıyor musunuz? 
Neler yazıldı neler...
Toplu yürüyüşler, protestolar, "sansür" çığlıkları...
Oysa yapılmak istenen belliydi...
AK Parti iktidarı İnternetteki zararlı içeriklerden bizi ve ailemizi korumak istiyordu.... İsteyen istediği profili seçecek, çoluk çocuğunu koruyabilecekti... 
Ama şer cephesi ve bu cephenin gemisine binenler binenler farklı şeyler söylüyordu. "İnternetime dokunma" kampanyaları başlatıldı. AK Parti iktidarına günlerce, ekranlarda, gazetelerde, İnternet sitelerinde saldırdılar... 

Tüm bu saldırıların sebebi neydi biliyor musunuz?
"Güvenli İnternet" millete iyi anlatılamamıştı.
Kimse ne olduğunu bilmiyordu... 

BTK Başkanı Tayfun Acarer'le bir olduk, "Güvenli İnternet"i ekran ekran dolaşarak dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Meslektaşlarımla toplantı üzerine toplantılar yaptık. Doğruları anlattık sadece... "Güvenli İnternet"in bir sansür olmadığını bilakis kullanıcılara özgürlük getirdiğini söyledik. 

Sonuç ortada...
Millet yıllardır çoluk çocuğunu "Güvenli İnternet" sayesinde İnternet'teki zararlı içeriklerden koruyor... Kimsenin şikayeti yok; isteyen istediği zaman "Güvenli İnternet" kullanımından vazgeçebiliyor.

Sözü, sivillere yargı dokunulmazlığı getiren 696 sayılı KHK'ya getireceğim. Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti'nin dünkü MKYK toplantısında, KHK'nın millete iyi anlatılması talimatı vermiş:

- (...) kimin ne didiği önemli değil. Biz işimize bakalım, doğruyu anlatalım. Mesele millete iyi anlatılmadı, siz iyi anlatın. KHK'daki sivillere dokunulmazlık getiren düzenlemenin 15-16 Temmuz 2016 günlerini kapsadığını dile getirin. Her hukukçu okuduğunu farklı değerlendiriyor. Yanlış anlaşılmalar oluştu. Bu yanlış anlaşılmaları doğru ve güzelce anlatın...

Erdoğan haklı...
Sivillere yargı dokunulmazlığı getiren KHK ile ilgili her kafadan bir ses çıkıyor. Muhalefet bu kafa karışıklığından feci halde nemalanmak istiyor. Abdullah Gül'ün çıkışı da, aslında net olan fotoğrafı daha da flulaştırdı. AK Parti kurmaylarının karşı cenahla laf yarışına girmesine gerek yok... O şunu demiş, şu şunu demiş...

Desinler... 

Yapılması gerekeni Erdoğan söyledi...
Ekranlarda, özel söyleşilerde, kapalı salonlarda ve meydanlarda sivillere yargı dokunulmazlığı getiren KHK'nın katil sürüsüne karşı canını ortaya koyan halkın korunmasına yönelik olduğu iyi anlatılırsa, kimin ne dediğinin önemi o zaman kalmayacak... 

Örneği yukarıda asılı duruyor!

TEK TİP TERÖRİSTLER

FETÖ teröristlerinin "tek tip" giyinecek olması, belli bir kesimi rahatsız etti. Kimi kalem erbabı, işi "insan hakları"na kadar indirgedi. 

Arkadaş siz neyin kafasını yaşıyorsunuz?
Şöyle bir etrafınıza bakın, hangi ülkeler teröristlere tek tip elbise giydiriyor bir bakın... 
ABD mesela... Yıllardır ABD, hapishanelerinde tek tip uygulaması var. İngiltere, 19. yüzyıldan itibaren mahkumlara tek tip giydirmiş... Almanya'da var, Çin'de var... 

Sözünü ettiğim ülkelerde, sıradan mahkûmlar bile tek tip kıyafet giyiyor. Bizde ise, bu mecburiyet sadece teröristlere getirildi. FETÖ'cülere, DEAŞ teröristlerine, PKK'ya... DHKP-C militanlarına... 

Siz neyin rahatsızlığını yaşıyorsunuz peki?
Kimi savunuyorsunuz?
Terörist haklarını mı, yoksa insan haklarını mı?
Söyleyin de bilelim... 

ZIRVA NİHAT'A SON SÖZÜM

Oda TV'deki köşesinde yine zırvalamış Nihat...
Diyor ki:
- (...) yazılarımızı alıp sitesinde (yazaroku.com) telif bedeli ödemeden yayımlıyor... 
Ah be Nihat... 
Sen adam olmayacaksın...
Benim "yazaroku" diye bir sitem yok bir kere...
Gazeteoku'yu kastediyorsan...
Senin o kirli yazılarını alıp gazeteoku.com da yayımladığım gün Allah benim canımı alsın... 
Diyor ki:
- Hadi Özışık ilkokul mezunu. 
O kadar iletişim mezunu varmış, ben nasıl olur da gazetecilik yapıyormuşum... Seninle aynı safta yer alan başka bir soytarının lafıyla lağım çukuruna düşmüşsün Nihat... 
Dilersen diplomamı sana da rulo yapıp göndereyim...
Son sözüm şudur sana Nihat...
Tedavin mümkün olabilir mi diye, senin ismini anarak ikidir buraları pislettim (okuyucularımdan özür dilerim) Ama gördüm ki, senin hastalığın kronik... Tedavin mümkün görünmediğine göre, seni kuduruk halinle baş başa bırakıyorum. 
Var git kendi pisliğinde boğul!
Yallah!