Türkiye ve dünyada öne çıkan ekonomi ve finans haberlerini sizler için derledik...
Abone ol‘MB'deki kara liste’nin bankalara devredilmesi çalışması sona gelindi. ‘Sicili bozuk’ ve ‘temiz’ listeleriyle tüketicinin borçları takip edilecek
Kamuoyunda ‘kara liste’ olarak bilinen Merkez Bankası bünyesindeki kredi bilgilerinin yer aldığı ‘risk merkezi’nin Türkiye Bankalar Birliği’ne (TBB) devredilmesiyle ilgili çalışmalarda sona gelindi. Bankalar tarafından oluşturulacak yeni listede kredilerin yanı sıra elektrik su telefon gibi borç bilgileri de yer alacak.
Star gazetesinin haberine göre yeni kara liste tüm finans kuruluşlarına açık olacak ve kuruluşlar kara listeden hizmet almak için belirli bir ücret ödeyecek.
Finans kurumları yararlanacak BDDK’nın yayınlama aşamasına geldiği yönetmeliğe göre Merkez Bankası bünyesindeki kara liste bilgilerinin tamamı Bankalar Birliği’nin oluşturacağı merkeze devredilecek. Bankalar tarafından oluşturulacak kara liste iki ayrı sınıftan oluşacak. Birinci sınıfta ‘sicili temiz olan’ müşterilerin bilgileri yer alacak. İkinci listede ise sicili bozuk olan kredi borçlarını düzenli ödemeyen kişilerin bilgileri bulunacak.
Bankalar tarafından oluşturulacak kara listenin kapsamı da genişletiliyor. Yeni risk merkezine tapu Maliye Bakanlığı telefon şirketleri elektrik ve su şirketlerinden de bilgi alma hakkı verilecek. Böylece risk merkezinde tüketicilerin vergi elektrik telefon ve su borçları da sorgulanabilecek. Bankalar tek tuşla tüketicilerin tüm bilgilerini görebilecekler.
Bu yöntemle çek işlemleri ve kredi işlemlerine disiplin getirilmesi sağlanacak. Yeni kara listeden finans kurumlarının tamamı yararlanabilecek. Ancak sistemden yararlanmak için belirli bir ücret ödemek gerekecek. Sorgulama işlemlerine disiplin getirmek için hizmet satın alma bedelinin yüksek tutulması da planlanıyor. İlerleyen dönemlerde ise kara listenin finans kurumları dışındaki kurumlara da açılması öngörülüyor.
Listeyi 9 kişilik kurul yönetecek Vergi ve prim alacaklarına ödeme kolaylığı getiren torba yasada Merkez Bankası bünyesindeki kara listenin Türkiye Bankalar Birliği’ne devredilmesine ilişkin hükme yer verilmişti. BDDK Merkez Bankası ve Bankalar Birliği yeni kara liste için çalışmalara başladı. Bankalar arasındaki anlaşmazlık nedeniyle yeni kara liste ile ilgili yönetmelik bir türlü hazırlanamamıştı. Şimdi bankalar arasında uzlaşma sağlandı. BDDK da yeni kara listenin uygulama esaslarına ilişkin bir yönetmelik hazırladı. Yönetmeliğin önümüzdeki günlerde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. Yönetmeliğin ardından ise yeni kara listenin yönetimi için 9 kişilik yönetim kurulu oluşturulacak. Yönetim kurulunda kamunun üyeleri de yer alacak.
OTOMOTİVDE ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR...
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]Şubat ayı otomotiv üretimi, iç pazarda yaşanan talep düşüklüğü, ÖTV artışı ve Avrupa'ya yapılan ihracattaki azalış yüzünden yüzde 5 düşüşle 94 bin 549 adete geriledi.
Otomotiv Sanayi Derneği'nin (OSD) averilerine göre iki aylık dönemde üretim yüzde 6 gerileyerek 178915 adete indi.
OSD'nin açıklamasında 'Özellikle ÖTV artışına maruz kalan hafif ticari araçlarda 2011'in son aylarındaki talep azalmasının giderek büyümesi 2012 ilk 2 aylık dönemde de ihracattaki daralma ile birlikte üretimi olumsuz etkilemeye devam ediyor. Pazarı şubatta yüzde 30 düşerek 43 bin 778 adet olarak gerçekleşti' denildi.
İHRACAT DA DÜŞTÜ
İHRACAT ise şubat ayında yüzde 9 daralarak 65681 adete inerken Ocak- Şubat dönemindeyse ihracat 124.665 adet oldu. Ocak-Şubat verilerine bakıldığında toplam üretim yüzde 6 ihracat yüzde 8 iç pazar satışlarıysa yüzde 32 oranında düşüş gösterdi.
SEVGİLİSİ OLAN DUL KADINA MAAŞ YOK!
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]Eşi vefat eden kadınlara yapılacak aylık 250 liralık yardım projesinin detayları belli oldu. Aylık, kadının bir erkekle birlikte yaşadığı tespit edildiği anda kesilecek.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde açıklağı eşi ölen kadına 250 lira maaş uygulamasının detayları netleşti.
Akşam'ın haberine göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın Boğaziçi Üniversitesi ile ortaklaşa yaptığı araştırma sonucunda güvence siz muhtaç kadınların sayısı 150 bin olarak belirlenmişti. Bakanlık temel ihtiyaçlarını karşılayamayan bu kadınlara yönelik düzenli nakdi sosyal yardım projesini hayata geçiriyor.
2 AYDA BİR 500 LİRA
Hedef kitledeki kadının hanesindeki yakınlarının düzenli nakdi sosyal yardım almaları eşi vefat etmiş kadınlara maaşa engel olmayacak. Yardımlar iki ayda bir 500 lira olarak verilecek. İhtiyaçlarının olması durumunda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından şartlı eğitim ve sağlık hizmetiyle yakacak ve gıda yardımlarından yararlanmaları da sağlanacak. Kadının tekrar evlenmesi nikah kıydırmasa bile fiili olarak bir erkekle yaşadığının tespit edilmesi ya da muhtaçlık durumunun ortadan kalktığının saptanması halinde yardımlar iptal edilecek.
ÇALIŞABİLEN İŞE YERLEŞTİRİLECEK
Yardım süreci şu 8 aşamadan oluşacak:
Hedef kitledeki kadınlar Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde kayıtlı oldukları il/ilçe sınırları içindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvuracak.
Başvurudan itibaren tüm işlemler Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi üzerinden yürütülecek.
Sistemde dosyası bulunanların durumu güncellenecek ve mütevelli heyetine gönderilecek.
Dosyası bulunmayanlar için dosya oluşturulacak. Hane ziyareti yapılarak sosyal inceleme raporu düzenlenecek yine mütevelli heyetine gönderilecek.
Başvuru sahibi çalışabilecek durumdaysa İŞKUR'a kaydı yapılacak.
Yardım yapılıp yapılmayacağına mütevelli heyeti karar verecek.
Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü nakdi yardımı bankaya yatıracak.
Hak sahiplerinin sosyo-ekonomik ve medeni durumlarında değişiklik olup olmadığı her ay sistemden yapılacak sorgulamalar ve her yıl yapılacak sosyal incelemelerle takip edilecek.
BORSA VE ALTIN YATIRIMCISINA KAYBETTİRDİ...
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE]Hisse senetleri haftalık bazda yüzde 2,66 değer kaybetti, 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı da yüzde 0,10 geriledi. Yatırımcının yüzü bu hafta gülmedi. İşte haftanın piyasa özeti...
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 266 değer kaybetti.
İMKB 100 Endeksi haftalık bazda 1.62198 puan azalarak 60.90241 puandan 59.28043 puana geriledi. Haftalık bazda 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 010 gerilerken Cumhuriyet Altının satış fiyatı değişmedi.
Önceki hafta sonu 9685 lira olan 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı 9675 liraya gerilerken 67500 lira olan Cumhuriyet Altınının satış fiyatı ise aynı kaldı.
Bugünkü kapanışa göre haftalık bazda Amerikan Dolarının satış fiyatı yüzde 136 avronun satış fiyatı
Yatırım fonlarına katılma belgelerinden emtia fonları yüzde 007 oranında fon sepeti yüzde 016 oranında esnek fonlar yüzde 026 oranında para piyasası fonları yüzde 013 oranında tahvil bono fonları yüzde 010 oranında uluslararası fonları yüzde 022 oranında artarken hisse senedi yoğun fonlar yüzde 069 oranında karma fonlar yüzde 003 oranında borsa yatırım fonları yüzde 103 oranında geriledi.
İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında ağırlıklı ortalamalara göre çeşitli vadelerdeki bono ve tahvillerin haftalık net getirileri ise yüzde 011 ile yüzde 019 arasında gerçekleşti.
Önde gelen ve değerlendirmeye alınan 10 kamu ve özel bankanın faiz oranlarına bakıldığında mevduat faizinin haftalık net getirisi bir aylık mevduatta yüzde 011'i buldu.
Önceki hafta sonunda ortalama faizleri yüzde 7 dolayında olan haftalık reponun net getirisi de yüzde 013 olarak gerçekleşti.
TÜRKİYE İSTİKRARI YAKALADI...
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yeni teşvik sistemine Başbakan tarafından son şeklinin verileceğini belirterek, ancak büyük teşvikin ''istikrar'' olduğunu söyledi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yeni teşvik sistemine Başbakan tarafından son şeklinin verileceğini belirterek ''Aslında en büyük destek istikrardır'' dedi.Türkiye'de teşviklerle büyük sıçrama yaşandığını ancak büyük teşvikin ''istikrar'' olduğunu söyledi.
Bakan Şimşek AK Parti İl Başkanlığınca Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Ortak Akıl Çalıştayı''nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin 1992-2002 döneminde faize ödediği paranın 52 milyar liraya çıktığını belirterek şimdi bu rakamın 422 milyar liraya düştüğünü anımsattı.
2001 yılında devletin dış borç stokunun 88 milyar lira olduğunu hatırlatan Şimşek ''Bizim dönemde şu anda 3. çeyrek sonu itibarıyla 42 milyar liraya inmiş. Bu devletin net dış borcu. Döviz rezervini çıkartıyorsunuz net borç öyle ortaya çıkıyor. Aslında biz haziranda sıfırlamıştık. Fakat kurun etkisiyle bir de Merkez Bankası müdahaleleri oldu. Sonuçta gelinen nokta bu. O nedenle hakikaten ülkemiz çok mesafe kat etti'' diye konuştu.
Türkiye'deki kamu yatırımlarının 10 yıl önce 8 milyar lira olduğunu bugün ise 37 milyar lirayı aştığını ifade eden Şimşek şöyle devam etti:
''Diyeceksiniz ki daha fazlasını yapıyoruz. Eskiden hava alanlarını da devlet yapıyordu otoyolları da enerjiyi de santralleri de devlet yapıyordu. Halbuki biz modeli değiştirdik. Özel sektörün yatırımlarını buraya koysak fırlamış gider. Diyelim ki 2002'de devletin bir projesi var bunun tamamlanma ortalama süresi 8-9 yıldı. Şimdi bunu 3 yıla indirdik. Artık projeler başlayınca bitiyor.''
Şimşek eskiden Türk Lirası'nın alay konusu olduğunu ancak şimdi biraz daha makul daha saygın bir noktada bulunduğunu ifade etti. Şimşek liranın yeni logosunun daha anlaşılır özgün ve akılda kalan bir yapıya dönüştüğünü belirtti.
Türkiye'nin dış ticaret hacminin de 88 milyar dolardan yaklaşık 376 milyar dolara geldiğini anlatan Şimşek ülkenin dünya ticaretinden giderek daha fazla pay almaya başladığına dikkati çekti.
Bakan Şimşek ''Dünya hızla gidiyor. Çin büyüyor başka ülkeler büyüyor. Ama bakın dünya ticaretindeki payımız eskiden 07 iken şimdi yüzde 1 noktasına geldi. Ama bu yetmez artırmamız lazım. Eskiden 1 milyar üzerinden sadece 9 ürün ihraç ediyormuşuz. Şimdi 32'ye çıkmışız. Eskiden kaç ülkeye 1 milyar dolardan fazla ihracat yapabiliyorduk? 8 ülkeye. Şimdi 30 ülkeye 1 milyar dolardan fazla ihracat yapılıyor'' dedi.
İstanbul Finans Merkezi Projesi
Bütün ülkelerin yarış içerisinde olduğunu ve son yıllarda küresel doğrudan yatırımların Türkiye'ye gelmesini de bir güven oylaması olarak değerlendiren Bakan Şimşek şunları söyledi:
''Herkes bize de yatırım yapılsın bizden de ihracat yapılsın denmiyor mu? Bu da çok güzel bir şey. Rekabet iyidir. Beraberinde verimliği getirir refah artışı getirir. O yüzden dünyada bir yarış var. Herkes yatırımlar bize gelsin istiyor. Türkiye maalesef 1980-2002 döneminde yaklaşık 15 milyar dolar küresel yatırım çekmiş. Halbuki son 9 yıl içerisinde Türkiye yaklaşık 110 milyar dolar civarında küresel sermaye çekmiş.''
Bankacılık sektöründe de iyileşme yaşandığını ve geçmişte bankaların topladığı tasarrufu hazineye borç olarak verdiğini belirten Bakan Şimşek ancak son 9 yılda bankaların özel sektöre kredi vermeye başladığını ve toplam kredi hacminin 49 milyar liradan 683 milyar liraya çıktığını bildirdi.
Bir çok ülkede bankaların battığını ifade eden Şimşek Türkiye'de hiç bir bankanın sermaye sorunun bulunmadığını onları daha güçlü şekilde denetleyerek düzenlemeleri doğru yaptıklarını kaydetti.
Hedeflerinin İstanbul'u uluslararası finans merkezi haline getirmek olduğunun altını çizen Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çünkü ülkemizin en büyük sorunlarından bir tanesi bizim tasarruflarımız düşük. Hızlı koşmaya çalışıyoruz. Hızla büyümeye çalışıyoruz. Ama bizim enerjiye sermayeye ihtiyacımız var. Fakat bizim tasarruflarımız yetersiz kalıyor. Bu tasarrufları çeşitlendirmek için bu tasarrufları artırmak için İstanbul'u finans merkezi haline getirmek önemlidir. O nedenle bu projeyi hayata geçiriyoruz.''
Ülkenin uzun vadede geleceğini belirleyen en önemli faktörlerden birinin beşeri sermayenin kalitesi olduğunu vurgulayan Şimşek Türkiye'nin doğal kaynaklarının yetersiz olduğunu bu yüzden ülkenin geleceğini insanlarının üzerine kurgulanması gerektiğini söyledi. Şimşek bu bilinçle hareket ettiklerini ve son 10 yılda milli eğitim ve yüksek öğretime ayrılan payı 103 milyar liradan 56 milyar liraya çıkarttıklarını kaydetti.
Cari açık
Türkiye'nin en büyük sıkıntısının cari açık olduğunu anlatan Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çok büyük cari açığımız var ve bunu daha makul düzeylere çekmemiz lazım. Peki bunu nasıl başaracağız? Tabii ki rekabet gücünü ve tasarrufları artırarak yapacağız. Enerjide dışa bağımlılığı azaltarak yapacağız. Ama en önemli konulardan birisi bizim bilgi yoğun teknoloji yoğun ürün üretmemiz lazım. Bunu yapmamız için de ARGE yapmamız lazım. Türkiye maalesef düşük ve orta altı teknoloji hem ihracatta hem de üretimde yüzde 60-70 bir paya sahip. Bu dünya ile rekabette zorlanan kar marjı düşük ürünler demek. Hem ihracatta hem üretimde çok düşük. Şimdi bizim esas yüksek ve orta üssü teknolojiyi yüzde 70'lere çıkartmamız lazım. Tersini yapmamız lazım. Bunu başarmamız için de bizim ARGE yapmamız lazım. Bakın açık bir örnek; bir kamyon domates eşittir bir tane iPad. 1800 kilo domates. Bir yıl boyunca bakıyorsunuz üretiyorsunuz topluyorsunuz gönderiyorsunuz onun değeri bir tane iPad. Bakın bu iPad'i üreten firmanın değeri 500 milyar dolar. Bütün her şey dönüp dolaşıyor ARGE'ye inovasyona geliyor. Onun için bir gecelik kolaycı çözümler peşinde değiliz. Bugün eğitime yatırdığımız para 40 yıl sonra semeresini verecek. Göreceksiniz.''
Devletin en çok ARGE'sinin gittiği yerin savunma sanayi olduğunu ifade eden Şimşek ''Kıbrıs harekatını biliyorsunuz. Satın aldığınız ekipmanı dahi kullanamıyorsunuz. 2002 yılında Türkiye savunma sanayi bütün araç gereç mühimmat ihtiyacının yüzde 75'i ithaldi. Şimdi yüzde 48'e kadar indi. Bugün TAİ'de dünyada 17 ayrı uçak tipine parça üretiliyor. Daha önce orası boş bir hangardı. Şu anda 4 bin tane mühendis teknisyen harıl harıl çalışıyor. O nedenle biz ARGE'yi ciddi şekilde artırdık. Daha da artırmamız lazım çünkü çözüm burada'' şeklinde konuştu.
''En büyük destek istikrar''
Hazırlanan yeni teşvik sisteminden de bahseden Şimşek özellikle cari açığı azaltmak için buna büyük önem verdiklerini belirtti.
Daha önce 5084 kapsamında 54 il ve bölgeye teşvik verdiklerini ve o teşviklerle büyük sıçrama yaşandığını kaydeden Şimşek 2009 yılında ise bu teşviki bölgesel sektörel boyutlarını ön plana çıkarttıklarını hatırlattı.
Yeni teşvik sistemine son şeklinin verileceğini ve kendisinin şu anda detaylara girmesinin doğru olmayacağını belirten Şimşek şöyle dedi:
''Başbakanımız tarafından nihai şekli verilecek. Ama şunu bilmenizde büyük fayda var; Kahramanmaraş gerçekten büyük sıçrama kaydetti. Tabii ki teşvikin desteği oldu. Aslında en büyük destek istikrardır. 1980'li yılları hatırlayın. Güneydoğu'ya destek verildi ama bir mesafe katedilemedi. İstikrar güven bunlar sihirli sözcükler. Faiz tek hanede olacak. Memleket büyüyecek. Tabii ki sektörel teşvik bölgesel teşvikler önemlidir. Amacımız cari açığı azaltmaktır. Amacımız bölgeler arası kalkınmışlık farkını azaltmak. Amacımız terörle mücadele. Amacımız Türkiye'nin katma değeri yüksek alanlara sermayesini kaydırması. Eminim yeni teşvik sistemi açıklandığında her ilimiz her bölgemiz ve Türkiyemiz için güzel unsurlar olacak.''
DOĞALGAZDA ZAM SİNYALİ VERİLDİ...
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE]Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, olası bir doğalgaz zammını istemediklerihni ama artan ham perol fiyatlarından kaygı duyduğunu açıkladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız olası bir doğalgaz zammına ilişkin ''Şu ana kadar biz doğalgaz zammından daha ziyade vereceğimiz hizmetleri düşündük ama takdir edersiniz ki ham petrolün fiyatı son aylarda çok fazla arttı bunlar bizim hoşlanmadığımız şeyler'' dedi.Yıldız Şanlıurfa'da düzenlenen DEDAŞ bölge toplantısının ardından AK Parti İl Başkanlığını ziyaret etti. Burada AK Parti Şanlıurfa milletvekilleri ve partililer tarafından karşılanan Yıldız daha sonra basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin ''Benzine zam geldi doğalgaza da zam gelir mi?'' şeklindeki sorusu üzerine Yıldız bu yıl olumsuz hava koşulları ve çok sert geçen kışa rağmen herhangi bir sorun yaşanmaması için çabaladıklarını söyledi.
Kar ve yağmurun bereket olduğunu ve bu yağışlarla aynı zamanda barajların da dolduğunu ifade eden Yıldız şöyle konuştu:
''Şu ana kadar biz doğalgaz zammından daha ziyade vereceğimiz hizmetleri düşündük ama takdir edersiniz ki ham petrolün fiyatı son aylarda çok fazla arttı bunlar bizim hoşlanmadığımız şeyler. Bölgemizdeki siyasi olumsuzluklar siyasi istikrarın sıkıntıya uğraması 'Arap Baharı'nın getirdiği yükler enerji sektörüne olumsuz yansıyor. Dolayısıyla dünyanın bize bu manada yük olduğunu görüyoruz. Ham petrolün hemen hemen yüzde 92'sini ithal eden doğalgazın da yüzde 975'ini ithal eden bir ülke olarak da ham madde fiyatlarının döviz fiyatlarının artmış olmasından hoşlanmadığımızı bir kez daha belirtmek isterim.''
Başka bir gazetecinin Suriye'de yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmesini sorduğu Bakan Yıldız bu konuyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ilgili bakanlıkların son derece dikkatle izlediklerini belirtti.
Şanlıurfa'daki güneş enerjisi potansiyeli
Toplantının son bölümünde Şanlıurfa'nın sahip olduğu güneş enerjisi potansiyelini de değerlendiren Bakan Yıldız ''Bu bölge güneş ışığı açısından aldığı ışınım açısından son derece zengin. Bu zenginlikleri harekete geçirmek istiyoruz. Şanlıurfa bu potansiyeliyle yalnızca Türkiye'de değil bölgesinde de söz sahibi olabilir'' diye konuştu.
Toplantının ardından kentte yayın yapan üç yerel televizyon kanalının ortak canlı yayınına katılan Bakan Yıldız programın ardından Ankara'ya gitmek üzere havaalanına hareket etti.
TÜRKİYE KALKINMA HAMLESİNİ BAŞLATIYOR...
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE]
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, araştırmacılarla, özel sektörle birlikte üniversitelerin de kalkınma sürecine katkıda bulunucaklarını söyledi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz araştırmacılarla üniversitelerle özel sektörle birlikte 'Bu araştırma merkezlerini nasıl bir modelle yönetirsek en verimli şekilde sonuç alırız?' konusunu irdeleyen çalışmalar ve analizler yapıldığını belirterek ''Yeni bir model ortaya koyuyoruz. Özel sektörle yönetişime daha açık daha sürdürülebilir kamu desteklerinin daha kurallara dayalı bir şekilde sağlandığı ve sürekli sağlanabildiği akreditasyon mekanizmasının işlediği 7 gün 24 saat kullanımı öngören bir model'' dedi.
Yılmaz Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde düzenlenen ''İşletim Modeli Sektörel Katılım ve Erken Sonuçlar'' toplantısında artık sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın araştırma- geliştirme ve üretim faaliyetinden bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi.
Dünyanın her yerinde üretim yapmanın mümkünken bilgi teknoloji ve yenilik üretmenin önemine işaret eden Yılmaz ''Bugün bilgi teknoloji üretmeyen ülkeleri gelişmiş kategorisinde değerlendirmek mümkün değil'' dedi.
Yılmaz 2007-2013 dönemini kapsayan 9. Kalkınma Planına değinirken bu yıl 2014-2023 dönemini kapsayan 10'uncu planın hazırlıklarına başlandığını kaydetti.
Son yıllarda ciddi yatırımlar yapıldığını ifade eden Yılmaz ''Kamu yatırımları olarak sadece söyleyecek olursak 2003 yılında 238 milyon lira ARGE'ye kamu yatırımı tahsis ederken 2012 yılında bu rakam 18 milyar liraya çıkmış durumda sıçramış durumda'' diye konuştu.
Yılmaz 2023 vizyonu çerçevesinde ihracatın kompozisyonunu da yüksek teknoloji tabanlı ürünlerin payını artırmak hedefleri çerçevesinde ARGE'ye daha fazla önem verdiklerini ifade ederek şunları anlattı:
''Kamu ve özel toplam ARGE harcamalarının milli gelire oranı 2002'de 053-054 civarında iken 2010 itibariyle 084'e geldi. Bu ciddi bir sıçrama. Aynı dönemde milli gelir 230 milyar dolardan 736 milyar dolara çıktığını düşünürseniz milli gelirde 3 katından fazla bir artış var bir taraftan da ARGE harcamalarının milli gelire oranında 053'lerden 084'lere bir artış söz konusu. Dolar bazında ifade edecek olursak 12 milyar dolardan 62 milyar dolara çıkmış toplam ARGE harcamalarımız. Bu çok güzel bir artış. Avrupa ülkeleri OECD ülkeleri ile mukayese ettiğimizde 3-4 ülkeden daha fazla ARGE harcaması yaparken Türkiye geçmişte bugün AB ülkesi 9-10 ülkeden daha fazla ARGE harcaması yapıyor milli gelire oran olarak söylüyorum. En az bunun kadar önemli olan özel sektörün ARGE'ye yaptığı harcamalar. Bizim 2023'te bir hedefimiz var ARGE ile ilgili bir hedefimiz var. ARGE harcamalarının milli gelire oranını yüzde 3'e çıkarmak istiyoruz. Bunun da üçte ikisini özel sektörün üçte birini kamu sektörünün yapmasını istiyoruz.''
ARGE harcamalarının katma değere yeniliğe dönüşümünde en kritik hususun özel sektördeki ARGE harcamalarını artırmak olduğuna dikkati çeken Yılmaz özel sektörün ARGE harcamalarının yüzde 40'ı aştığını bunun yüzde 60'lara ulaşmasını ümit ettiklerini dile getirdi. Yılmaz ARGE personeli sayısının 2010 yılı itibariyle 74 bini bulduğunu 2023 hedefinin 300 bin olduğunu kaydetti.
Yılmaz 2012 yılında üniversitelerin altyapısı için 454 milyon lira ayrıldığını bunun özel sektörün üniversite ile işbirliği içinde yararlanabileceği olanaklar oluşturduğunu anlattı.
Üniversitelerin kalkınma sürecine katkı yapacak
Altyapıları iyi çalıştırmak ve maksimum düzeyde verim elde etmenin öneminin altını çizen Yılmaz şu bilgileri verdi:
''Başbakanımızın başkanlığında Bilim Teknoloji Yüksek Kurulumuz var. Orada tartışmalar sonucunda Kalkınma Bakanlığı ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ortaklaşa yeni bir model geliştirmesi istendi. Böyle bir çalışma başlattık bazı çalıştaylar gerçekleştirdi arkadaşlarımız. Araştırmacılarla üniversitelerle özel sektörle birlikte 'Bu araştırma merkezlerini nasıl bir modelle yönetirsek en verimli şekilde sonuç alırız?' konusunu irdeleyen çalışmalar yapıldı analizler yapıldı. TÜBİTAK'la Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla bizzat bakanımızla bu konuları çeşitli şekillerde ele aldık ve sonuçlandırmak üzereyiz. Yeni bir model ortaya koyuyoruz. Daha özel bir model özel sektörle yönetişime daha açık bir model daha sürdürülebilir bir model kamu desteklerinin daha kurallara dayalı bir şekilde sağlandığı ve sürekli sağlanabildiği bir model akreditasyon mekanizmasının işlediği bir model 7 gün 24 saat kullanımı öngören bir model... Dolayısıyla bu zaten araştırmacıların fikirleriyle zenginleşmiş olgunlaşmış bir model. İnşallah en yakın zamanda gerçekleştireceğiz. Üniversitelerimizde çok çeşitli altyapılar var onları sınıflandıracağız. Değişik kategorilerde araştırma merkezleri tarif edeceğiz. Yönetişim modeliyle daha verimli birimler haline getirilecek. Bu modeli çok önemsiyoruz.''
Cevdet Yılmaz üniversitelerin kalkınma sürecine daha fazla katkıda bulunması gerektiğini Türkiye'nin bölgeler arası dengesizliklerini gidermede daha dengeli bir kalkınma sürecinin gerçekleştirilmesinde üniversitelerin katkısına ihtiyaç duyulduğunu söyledi
ARTIK ELEKTRİĞİNİ KENDİN ÜRET DÖNEMİ BAŞLIYOR...
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE]
Enerji Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ, Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlandı.
Yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla konjenerasyon tesisi kuran gerçek ve tüzel kişiler lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf tutulacak. Enerji Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlandı.
Tebliğe göre mikro kojenerasyon veya kurulu gücü azami 500 kilovat saat olan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinde üretim yapacak gerçek veya tüzel kişiler lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf olacak.
Her bir tüketim tesisi için bir adet kojenerasyon tesisi ya da mikro kojenerasyon tesisi ya da yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi kurulması esas olacak. Ancak dağıtım sisteminde yeterli kapasite bulunması halinde bir tüketim tesisi için birden fazla yenilenebilir enerji kaynağına dayalı üretim tesisi ya da tesisleri kurulmasına izin verilebilecek. Bu tesislerin toplam kurulu gücü 500 kilovatsaatten büyük olamayacak. Bir gerçek veya tüzel kişi her bir tüketim tesisi için sadece bir adet mikro kojenerasyon tesisi kurabilecek.
Hidroelektrik tesislerde elektrik üretimi yapmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler başvurularını üretim tesisleri kuracakları ilin il özel idaresine yapacak.
-Lisanssız elektrik üretimi yönetmeliğinde değişiklik-
Öte yandan ''Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik'' de Resmi Gazete'nini bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Buna göre dağıtım şirketince dağıtım sistemine bağlantısı yapılacak olan üretim tesisinin bağlantısına ilişkin değerlendirmede bir yıllık tüketimi olmayan başvuru sahiplerinin yıllık tüketimleri mevcut aylık tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak yıllık bazda hesap edilecek.
Bağlantı başvurularına ilişkin gerekçeli değerlendirme neticesini ve bağlantı noktası uygun bulunmayan başvurular için varsa alternatif bağlantı önerisi ınternet sitesinde 1 ay süreyle ilan edilecek hidroelektrik üretim tesisi talepleri bakımından ilgili il özel idaresine yazılı olarak bildirilecek.
Hidroelektrik üretim tesisleri bakımından il özel idaresinden su kullanım hakkı izin belgesini alan; diğer kaynaklar bakımından bağlantı başvurusu uygun bulunan veya dağıtım şirketince teklif edilen alternatif bağlantı noktası önerisini kabul eden gerçek veya tüzel kişilerin hidroelektrik üretim tesisleri bakımından su kullanım hakkı izin belgesinin verilme tarihinden diğer kaynaklar bakımından bağlantı başvurusuna ilişkin dağıtım şirketince düzenlenen Bağlantı Anlaşmasına Çağrı Mektubunu tebellüğ tarihinden itibaren 180 gün içerisinde gerekli belgeleri dağıtım şirketine eksiksiz sunması halinde dağıtım şirketi kendileriyle 30 gün içerisinde bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarını imzalayacak.
Organize Sanayi Bölgesi dağıtım şebekesi içinde kurulacak üretim tesislerinden sisteme verilen enerji ancak OSB dağıtım şebekesine bağlı tüketim tesislerinde tüketilebilecek.
İhtiyaç fazlası enerjinin bedelinin tesbiti ve ödenmesinde dağıtım şirketleri bölgelerinde bulunan bu Yönetmelik kapsamında üretim başvurusunda bulunan başvurusu olumlu sonuçlananlar ile olumsuz sonuçlananlar ve işletmeye girenlere ilişkin kurulu güç üretim miktarı kaynak türü gerilim seviyesi üretim teknolojisi il-ilçesi ve Kurumca belirlenecek diğer kıstaslara uygun bildirimleri Kurumca belirlenecek formlarla her yılın Ağustos ayında Kuruma sunacak.
GÜMRÜKLERDE YENİ UYGULAMAYA DİKKAT!
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE]
Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, ''Hedef, Türkiye'yi ticaretin en kolay, ancak en güvenli şekilde yapıldığı bir ülke haline getirmek" açıklaması yaptı.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı Yeni Türk Ticaret Kanununa işaret ederek ''Hedef Türkiye'yi ticaretin en kolay ancak en güvenli şekilde yapıldığı bir ülke haline getirmek Türk tüccarı ve sanayicisinin rekabet gücünü artırmak ticari ve sınai faaliyetlerin daha şeffaf bir şekilde sürdürülmesini sağlamak ve rekabet gücünü geliştirmek'' dedi.İstanbul Madeni Eşya Sanatkarları (İMES) Sanayi Sitesi'nin 2011 Yılı Olağan Genel Kurul toplantısında konuşan Yazıcı İMES'in küçük ve orta ölçekli işletme faaliyetlerinde bir marka olduğunu belirterek İMES'in 1050 küçük veya orta ölçekli işletmenin faaliyetini yürüttüğü 12 binden fazla çalışana sahip olduğunu anlattı.
''İMES sanayicinin tüccarın üretim yapan kişilerin okuludur. Burada sanayici olarak faaliyete başlayan birçok kişi işini daha da büyütmüş ve bugün Türkiye'nin sayılı önde gelen sanayicileri arasında yer almıştır'' diyen Yazıcı İMES'in bir okul görevi görmesinin Türk ticaretinin gelişmesi açısından son derece önem taşıdığını belirtti.
Yazıcı İstanbul'un şehirden öte bir sanayi kenti ve ticaret merkezi olduğunu kaydederek bu şehir içerisinde İMES'in sanayi ve ticaretin başladığı yer konumunda bulunduğunu ifade etti.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada imkanlarını son yıllarda en iyi şekilde kullanan ve değerlendiren bir ülke pozisyonuna geldiğini ve etkin bir aktör olduğunu dile getiren Yazıcı dünyada da uluslararası çerçevede Türkiye'nin etkin bir konumda yüz ağartıcı çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti.
Bakan Yazıcı şöyle devam etti:
''İki gün önce ilgili kurumun açıkladığı verilere göre Türkiye'de sanayi üretimi 2011'de yüzde 15 oranında büyümüş. Dünyada yaşanan krize rağmen... 2012 ile alakalı da hükümetimiz bütün dünyada yaşanan gelişmeleri ekonomik gidişatı finansal sektörlerin faaliyetlerini ve her alandaki gelişmeleri sektörel bazda izlemek ve takip etmek suretiyle gündemini canlı tutmaktadır. Hangi alanda bir düzenleme yapıyorsak düzenleme yaptığımız alandaki sorunları gidermeyi amaçlıyoruz sorun üretmeyi değil. Dolayısıyla Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun sorun üreteceğine ilişkin eleştiriler kimseyi abluka altına almasın. Çünkü Yeni Ticaret Kanunu Türkiye'nin ihtiyacı gözetilerek çıkartılmış bir kanun. Şu anda mevcut ticaret kanunu 1957 tarihli 55 yıllık bir kanun. Dünya değişti teknoloji baş döndürücü bir şekilde değişiyor mesafeler kısaldı keskin bir rekabet var şeffaflık dönemini yaşıyoruz keskin bir rekabet var.''
Şirketlerin güçlü olabilmesi için sermaye ve idari yapılarının güçlü olması gerektiğini aktaran Yazıcı bu çerçevede şirket kuruluşundan yönetimine denetiminden bilançolarına ek yeni düzenlemelerin çağdaş anlayış ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak suretiyle bu kanunda yer aldığını bildirdi.
Yazıcı kanunda hedeflerini engelleyici bir durum söz konusu olduğunda hemen düzenlemeye gidileceğini ve kanunun o durumdan izole edileceğini belirterek ''Yeni Türk Ticaret Kanunuyla hedef Türkiye'yi ticaretin en kolay ancak en güvenli şekilde yapıldığı bir ülke haline getirmek Türk tüccarı ve sanayicisinin rekabet gücünü artırmak ticari ve sınai faaliyetlerin daha şeffaf bir şekilde sürdürülmesini sağlamak ve rekabet gücünü geliştirmek'' diye konuştu.
Kanunla ilgili eleştiriler
Bakan Yazıcı kanunla ilgili en çok yapılan eleştirilerden birisinin ''Şirket ortağının şirketinden para alamayacağı'' konusu olduğunu aktararak kar payı dışından alınan parayla şirketin kaynağının faizsiz olarak kullanıldığını ve bu durumun maliyenin denetiminde olduğunu dile getirdi.
Şirket ortağının şirketinden ''kar payı avansı'' adı altında para alabileceğini söyleyen Yazıcı bu şekilde ''şirketten borç alamaz'' kuralının yumuşattıklarını vurguladı.
''Sermaye siteleri internet sitesi oluşturmak zorunda '' maddesinin de çok eleştirildiğini belirten Yazıcı zaten sermaye şirketlerinin hemen hemen tamamının internet sitesi olduğunu ve bu şirketlerin yeni bir site açmasının gerekli olmadığını kaydetti.
Bakan Yazıcı şirketlerin sadece şu anda kullanmakta oldukları sitenin belli bir kısmını bu kanunun ön gördüğü bilgileri yayınlamaya tahsis edeceklerini ifade ederek şu şekilde devam etti:
''Ticari sır olarak nitelendirilen üretim ve müşteri bilgileri sınai mülkiyete ilişkin bilgiler sitede elbette yer almayacak. Bugün yürürlükte bulunan kanuna göre şirket genel kurulları yapılır burada şirketlerin bilançosu okunur ve buna dair bütün veriler tutanaklarda yer alır yöneticilerin maaşları bu kurullarda belirlenir bunlar da genel kurul tutanaklarında bulunur. Bu tutanaklarda yer alan bilgiler Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanır. Biz şimdi onun ötesinde internette yayınlansın dedik tek fark bu.''
Gümrük ve Ticaret Konseyi
Yazıcı ticari hayatın bütün aktörlerinin temsil edildiği özel ve kamu kuruluşlarının yer aldığı Türk ticaretinin ve ekonomisinin gelişmesi amacıyla bütün ticari aktörlerin sorunlarının dillendirileceğini ve bu sorunlara çözümlerin aranacağı ''Gümrük ve Ticaret Konseyi'' kurduklarını belirterek bu konseyle ilgili kanunun önümündeki günlerde Resmi Gazete'de yayınlanacağını bildirdi.
Esnaf Şurası ilişkin yönetmeliği hazırlayıp Başbakanlığa sunduklarını anlatan Yazıcı esnaf ve sanatkarın sorunlarını bu yapı ile takip edeceklerini söyledi.
-''İnsansız ve kağıtsız bir gümrük hedefliyoruz''
Gümrüklerde yeni uygulamaları hayata geçirdiklerini gümrük kapılarını yenileyerek modernize ettiklerini ve uygulamalarda teknolojik yöntemleri hayata geçirdiklerini aktaran Yazıcı ''İnsansız ve kağıtsız bir gümrük hedefliyoruz. Bu çerçevede başlattığımız uygulamayla özellikle onaylanmış kişi statüsüne sahip yani gümrüklerde yaptığı işlerde güven kazanmış bu anlamda kendilerine 'onaylanmış kişi' statüsü verilen ihracatçılarımızın internet ortamında gümrüğe gelmeden elektronik ortamda gümrük işlemlerini yapabilecekleri bir seviyeye geliyoruz. Bunun uygulamasına başladık ve bu statüye sahip olanlar 2012 sonuna kadar gümrüğe gelmeden işlemlerini yapar hale gelecek'' diye konuştu.
Yazıcı hayata geçirecekleri ''tek pencere'' uygulamasıyla gümrükte farklı farklı yerlerde yapılan işlemlerin tek bir yerden yapılmasına olanak sağlayacaklarını sözlerine ekledi.
Yazıcı konuşmasının sonunda İMES'in en yaşlı iki üyesi olan İbrahim Uzun (90) ve Hüseyin Özalp'a (85) günün anısına plaket takdim etti.