BIST 9.949
DOLAR 35,16
EURO 36,73
ALTIN 2.977,33
HABER /  GÜNCEL

Tek tıkla ekonomi gündemi

Ekofinans'la ekonomi gündemi başlıyor. Türkiye ve dünyanın önde gelen ekonomi haberlerini sizin için derledik.

Abone ol

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2B arazilerinde uygulanacak süreci anlatırken 6 ay beklemeden bu hafta başvuru beklediklerini söyledi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2B arazilerinde hak sahiplerinin 6 ay beklemeden hemen bu hafta itibarıyla başvurmalarını arzuladıklarını belirterek ''Çünkü biz bir an önce bu süreci başlatmak istiyoruz'' dedi.

Şimşek 2B ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

''Hak sahipleri bu kanunla getirilen büyük bir fırsatı kaçırmış olacaklar. Hatta bazı yaptırımlarla karşı karşıya kalacaklar. Çünkü artık burası Maliye Bakanlığı'na devredilmiş standart bir Hazine mülküne dönüşmüştür'' 

Tüm Türkiye'de 2B alanlarında ortalama metrekare fiyatı 8,5 lira. Yapılan tespitlerde rayiç bedel toplamı 26,5 milyar lira ve tamamının peşin ödenmesi durumunda 14,8 milyar lira gelir elde edilecek.

Mehmet Şimşek, 2B alanlarındaki satışlarda amaçlarının bütçeye gelir elde etmek değil, ülkenin sorunlarını çözmek olduğunu belirtti. Şimşek, ''Burada amaç ülkemizin sorunlarını çözmek; tamamen bütçeye gelir eksenli olarak bakmıyoruz. 30 yıldan fazladır mülkiyet sorunu ve çarpık kentleşme söz konusu. Bir yandan kentlerimizi güzelleştirelim, bir yandan vatandaşlarımızın sorunlarını çözelim, bir yandan da kamunun karşı karşıya kaldığı bir sürü davayı çözelim'' dedi. 

S&P'nin kırık notu faiz lobisinin işi!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

 Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''Faiz lobisi gözünü tekrar Türkiye'ye dikerek, Türkiye'yi hak etmediği bir şekilde bir puanla karşı karşıya bırakarak, yeniden faizleri yükseltmeyi amaçlıyor'' diye konuştu

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan İhracatçılar Birliği'nin (DENİB) Colossae Otel'de düzenlediği ''İhracatın Yıldızları 2011 Ödül Töreni''nde yaptığı konuşmada Denizli'nin, Türkiye'nin ihracatında 8. il olmasına vesile olanlara teşekkür etti.

Yaklaşık 27 yıl sanayicilik yaptıktan sonra 5 yıldır bakanlık yaptığını ifade eden Çağlayan, ''Siyaset nereye kadar gider bilmem. Ama siyaset bittikten sonra tekrar iş hayatına gireceğim'' dedi.

10 yıl önceki Türkiye'yi hatırlayın

Türkiye'nin diğer ülkelere anlatacağı çok başarı hikayesi olduğunu belirten Çağlayan, şöyle devam etti:

''Biz hükümet olarak, milletimize hükmetmeye değil, hizmetkar olmaya gelmiş bir anlayış içindeyiz. Bundan dolayı bakanlık olarak bizler her zaman sizlerin hizmetkarı olmaktan onur duyacağız. Çünkü sizler Türkiye'yi büyütüyor, geliştiriyorsunuz. 10 sene önceki Türkiye'yi zaman zaman hatırlamakta fayda var. 2001 yılında 1 milyar dolar borç almak için IMF'nin kapısında gece gündüz yatan bir Türkiye vardı. IMF'den 1 milyar dolar parayı alamasa Türkiye memurunun maaşını ödeyemeyecekti. Size Milattan Önce'den, Taş Devri'nden bahsetmiyorum. O tarihte 4 haneli faizlerle karşı karşıyaydık. Türkiye'nin sadece IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu vardı. Merkez Bankası'nın kasasında 27 milyar doları vardı. Türkiye güya bir kitap atmaktan kaynaklandığı ifade edilen çok büyük bir krizle karşı karşıyaydı. Aslında o günde çiçek, leblebi bile atılsa kriz çıkacaktı. Çünkü Türkiye yanlış yoldaydı. Çünkü Türkiye'nin kamu borçları hemen hemen milli gelirinin yüzde 75'ine denk geliyordu. Bütçe disiplini diye bir şey yoktu. Aradan geçen 10 yıl içinde IMF'ye eyvallahı olmayan bir Türkiye var. 4 senedir IMF ile hiçbir anlaşma olmadan dünyanın en hızlı ikinci büyüyen ülkesi olma şerefine nail olduk. Şimdi Türkiye'nin başarısı, tüm dünyada bir başarı öyküsü olarak her yerde bizlerden konuşuluyor.''

"S&P Türkiye'yi eski günlerine getirme çabası içinde''

Bakan Çağlayan, konuşmasında, 3 yılda 150'ye yakın ülkeye seyahat yaptığını anlatarak, ''Gittiğimiz her yerde Türkiye mucizesinden bahsediliyor'' dedi.

Türkiye'nin artık kendisine güvenen bir ülke olduğunu dile getiren Çağlayan, şunları söyledi:

''Türkiye artık, kendisine, insanına, özel sektörüne güveniyor. Standard & Poor's (S&P) denen standardı bozulmuş ve kaçmış olan kuruluş, Türkiye'yi eski günlerine getirme çabası içinde. Artık Türkiye'den nemaları kesilmiş, faizleri kesilmiş olan lobisinin büyük bir tezgahıdır bu. Eskisi gibi sömürecek bir Türkiye yok. Eskisi gibi sürekli borçlanma içinde olan bir Türkiye yok. Bu durumda lobisi gözünü tekrar Türkiye'ye dikerek, Türkiye'yi hak etmediği bir şekilde bir puanla karşı karşıya bırakarak, yeniden faizleri yükseltmeyi amaçlıyor. Hevesleri kursağında kalır bunların. Artık Türkiye o günleri geride bıraktı. Türkiye'nin yeni idealleri var. 10 yıl önce, 10 dakika sonra ne olacağını bilmeyen Türkiye, şimdi 10 yıl sonrasını planlıyor.''

2023 onurlu bi yıl olacak

Çağlayan, 2023 yılının son derece onurlu bir yıl olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümü. Bizim atalarımıza karşı boyun borcumuz var. 1923'te milli mücadeleyi başlatıp bugünkü bağımsızlığımızı, hürriyetimizi, istiklalimizi bize armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu ülke için kanını akıtan bütün gazilerimize, şehitlerimize minnet borcumuz var. O gün topla, tüfekle, silahla, taşla yapılan milli mücadeleyi şimdi artık dünya ölçeğinde adeta ekonomiyle, ihracatla, üretimle, yatırımla, istikrarla yapıyoruz. Bir ülkeye giderken bırakın vize almayı, bir ülkenin girişinde polis köpeklerine arattırıldığımız günden bugüne, üzerinde şanlı şerefli ay yıldızlı bayrağımız olan pasaportlarımız ve Türk olmak bize şeref veriyor.''

Malkoçoğlu gibi oldum

Çağlayan'ın konuşmasının ardından sektörel bazda en fazla ihracat yapanlara ödülleri verildi.

Denizli Valisi Abdülkadir Demir de Ekonomi Bakanı Çağlayan'a Osmanlı döneminde askerlere pala üreten Yatağan beldesinde imal edilen kılıç hediye etti.

Kılıcı alan Çağlayan, ''S&P daha önce bu fotoğrafı görseydi, kesin böyle (Türkiye'nin kredi notu değerlendirmesi ile ilgili) bir yanlışlık yapmazdı. Malkoçoğlu gibi oldum'' dedi.

Törene, AK Parti milletvekilleri Nihat Zeybekci, Mehmet Yüksel, Bilal Uçar, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkanı Süleyman Kocasert ve işadamları katıldı.

İMKB'nin adı İstanbul Borsası olacak

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

[PAGE]Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sermaye piyasalarını geliştirmek için önlemler alacaklarını belirterek, “Sermaye piyasalarıyla ilgili hazırlanan yasada yeni unsurlar ve kavramlar var. İMKB’nin adı İstanbul Borsası olacak." diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan“Sermaye piyasalarıyla ilgili hazırlanan yasada yepyeni unsurlar ve kavramlar var. İMKB’nin adı İstanbul Borsası olacak. A.Ş. olması dahil tüm çalışmaları Meclis kapanmadan tamamlamayı hedefliyoruz” diye söyledi.

Hürriyet'in haberine göre Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, piyasalarını geliştirmek için tasarrufu artırma konusunda aldıkları önlemlere benzer önlemler alacaklarını söyledi. Babacan, “Sermaye piyasalarıyla ilgili hazırladığımız yasa şu anda Başbakanlık’ta. Geçen hafta bu konuda geniş bir toplantıyla değerlendirme yapıldı. Bakanlarımız ve ilgili bürokratlarımızla yasayı tekrar gözden geçireceğiz. İçinde yepyeni unsurlar ve kavramlar var. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) yeniden yapılandırılması, anonim şirket (A.Ş) haline gelmesi ile ilgili unsurları da o yasanın içerisine koyacağız. Artık İMKB değil de ‘İstanbul Borsası’ diyebileceğimiz daha büyük bir çatı kuruluş haline gelecek. Sonra halka arzı söz konusu olabilecek. Umarım Meclis tatile girmeden biter. Biterse piyasası açısından çok daha faydalı olur” dedi.

Bankalara vergi indirimi

Babacan, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından düzenlenen “İstanbul’u Önemli bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek” konulu konferansta şunları söyledi: “Küresel ekonominin yarattığı baskılar nedeniyle Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede bankalara yeni vergiler getirilmesi söz konusu. Türkiye ise, daha rahat durumda. Bütçe açığı ve kamu borcu düşük seyrediyor. Dolayısıyla vergilerin Türkiye’de düşük seviyede kalmasını bekliyoruz. Bazı alanlarda, sektörlerde bütçemiz elverdikçe vergi oranlarını aşağı çekmeye çalışacağız. Çok da vaatkâr olmak istemiyorum. Çünkü çok hassas bir konu. İlerledikçe, önümüzdeki birkaç sene içinde bu düzenlemeler yapılacak.”

Eylem planında yazılı

Babacan şöyle konuştu: “Söz konusu vergi indirimlerinin ne olduğu, İstanbul Finans Merkezi Projesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda işaret edilmiş durumda. Bu belgelerde, ‘Eğer günün birinde bütçe imkanlarımız müsait olursa, o zaman belli alanlarda vergi indirimleri söz konusu olabilir” demiştik. Ama bugün için verilmiş bir karar yok. İleriye doğru baktığımız, uluslararası piyasalarla mukayese ettiğimizde indirilebilecek vergi alanlarını Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda belirtmiştik.”

İş piyasasında esneklik

Yapısal reformların önemine işaret eden Babacan, “İş piyasasındaki reformlar önemli. Şu anda daha fazla esneklik sağlayacak bir paket üzerinde çalışıyoruz, kıdem tazminatıyla ilgili olarak. Bu anlamda piyasayı destekleyecek bir takım adımlar atmaya çalışıyoruz. Daha esnek çalışma şekilleri oluşturmak için girişimlerimiz var. Reformlar yatırım ortamını desteklemeli, Türkiye’ye mutlaka daha çok yatırım çekmeli.”

Hafif ticaride ÖTV etkisini inceliyoruz

Hafif ticari araçlarla alakalı yüzde 5’lik vergi artışının temel sebebinin binek otomobillerle hafif ticari araçlar arasındaki vergi farklılığının çokluğu, yani binek otomobil yerine insanların hafif ticari araca yönelişi ve bu araçların aslında binek otomobil olarak kullanılması olduğunu anımsatan Ali Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hafif ticari araç diye satılan araçların bazıları zaten binek otomobil gibi kullanılıyordu. Şu anda gelişmeleri izliyoruz. Değerlendirmeleri yapacağız. Sadece basit şekilde hafif ticari araçtan binek otomobile kayış olabilir. Bu da arzu ettiğimiz ve hedeflediğimiz şey. İnsanlar eğer binek otomobil istiyorsa, hafif ticari araç alıp da koltuk koyup kullanmayacak. Gerekirse adımlar her zaman atılabilir. Ama bugün için bir kararımız yok.”

Kendimizi İstanbul Finans Merkezi’ne adadık

Uluslararası Finans Enstitüsü (IFF) Yönetim Kurulu Üyesi ve Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, şunları söyledi: “Küresel düzeyde finans merkezi olma yolunda İstanbul’un dünyaya iki önemli mesajı var. Biri ‘İstanbul güveni temsil ediyor’ diğeri de, ‘İstanbul barış ve refahı temsil ediyor’.
Krizin ardından, piyasaların toparlanması için güvenin önemini gördük. Kendimizi İstanbul’un finans merkezine dönüştürülmesine ve sürdürü-lebilir kent yapmaya adadık.”

IIF: İstanbul’a gereken desteği vermeye hazırız

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Genel Direktörü Charles Dallara, Türkiye mali sisteminin sağlamlığı ve bankacılık sisteminin gücünün tesadüf olmadığını söyledi. Eskiden İstanbul’un finans merkezine dönüştürülmesinin hayal olduğunu belirten Dallara “Bugün bu hayal gerçeğe dönüşüyor. Bunu görmek çok heyecan verici. Yetkililerin bu projeye kendilerini adamaları çok önemli. IIF olarak İstanbul’un finans merkezi olması için gereken desteği vermeye hazırız” diye görüşlerini belirtti.

S&P: Kırık not için özür dilemedik!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, 'analistlerin tecrübesizliğinin kabul edilip özür dilendiğine' dair bazı yayınlarda çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını duyurdu.

Hükümet kanadından gelen sert eleştirilere rağmen raporunun arkasında duran S&P raporunun o gün geçerli güncel verilere dayandığını savundu.

Habertürk'ün haberine göre S&P'nin Türkiye Müdürü Zeynep Holmes imzasıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Son zamanlarda çeşitli yayınlarda yer alan haberler doğrultusunda kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla bir açıklama yapmak istedik.

Öncelikle analistlerin tecrübesizliğinin kabul edilip özür dilendiğine dair Standard & Poor's yönetimine atfedilen iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Standard & Poor's bu açıklamaları ve 1 Mayıs 2012 tarihinde yayınlanan Türkiye Kredi Notu Görünümü Değişikliği'ne ilişkin raporda kullanılan verilerin doğruluğunu sorgulayan açıklamaları kesinlikle reddetmektedir. Raporun hazırlanmasında hata yapılmamıştır ve rapor o gün geçerli güncel verilere dayanarak hazırlanmıştır.

Türkiye'de veya Türkiye dışında görev yapan hiçbir Standard & Poor's yöneticisi ve çalışanı özür dilememiştir. Raporun hazırlanmasından açıklanmasına kadar geçen süreçte Standard & Poor's tüm süreçleri usullere uygun olarak yürütmüştür ve bütün yükümlülüklerini yerine getirmiştir. Bu yükümlülükler çerçevesinde rapor yayımlanmadan 12 saat önce ilgili yetkililere gönderilmiş ve yine ilgili yetkililere verilerin ve diğer detayların doğruluğunun kontrol edilebilmesi için raporu inceleyebilme imkânı tanınmıştır."

1 Mayıs'ta görünümü indirdi

S&P, 1 Mayıs'ta Türkiye'nin yerel para cinsinden görünümünü pozitiften durağana çekmişti. Haberin yayılmasının ardından Başbakan Erdoğan konuşmasında değişikliğin gerçeği yansıtmadığını, notun olması gerekenden daha yukarıda olması gerektiğini söylemişti. Başbakan'ın sözleri, hem hükümet kanadından, hem de çeşitli finans kuruluşlarından destek görmüştü.

Uzmanlar: Altın, bono ve fona dikkat!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Türkiye'de bireysel yatırımcılar için yatırım iklimi son 5 yılda oldukça değişti. Küresel krize rağmen faizler hızla aşağı düştü. Bugün artık mevduat faizleri yüzde 10 civarında seyrediyor. Yatırımcıların eldeki varlığını nereye yatıracağı çok önemli.

Dünya'dan Ece Ceyhun ve Jülide Yiğittürk Gürdamar Türkiye'nin önde gelen bankalarının tepe isimlerine bireysel yatırımcılar için önerilerini sordu.

İşte o öneriler

Bankacılar özellikle son yıllarda yatırımcıların riskten uzak durmaya çalıştığını ve risksiz, anaparayı koruyan ürünleri daha çok tercih ettiğine değinerek "Mutlaka sepet oluşturun" tavsiyesinde bulundular. Yatırımcılar için mevduatın öneminin devam edeceği değerlendirmesinde bulunan bankacılar daha fazla reel getiri için vadenin uzatılması ve internet üzerinden mevduatın avantajlı oranlarından yararlanabileceğine değindiler.

Sepette neler olmalı?

Bankacılara göre yatırımcının sepetinde mevduatın yanında mutlaka ya da şirket bonosu, altına dayalı bir ürün ve bir miktar da anapara garantili bir bulunması gerekiyor. Uzmanlar, "Yatırımcılar risk alma derecelerine göre öncelikle mevduat hesabı da dahil olmak üzere, tahvil-bono, bonosu gibi sabit getirili yatırım araçlarını tercih edebileceği gibi sınırlı miktarda olmak üzere daha riskli olan hisse senetlerini veya daha az riskli olan gibi değerli madenlere, hisse senedi endekslerine veya emtia gibi çeşitli varlıklara dayalı anapara korumalı fonları da tercih edebilirler. Önemli olan, yatırımcının risk alma iştahına bağlı olarak bu tip yatırım araçlarının toplam yatırımlarındaki risk oranını belirlemesidir" değerlendirmesinde bulunuyor.

Mevduat faizi çok değişmez

Bu yıl enflasyon oranlarının bir süre daha hedefin üzerinde seyredeceğini, enflasyonun hedefle uyumlu patikaya girmesi içinde Merkez Bankası'nın sıkı para politikası uygulamalarının devam edeceği öngörülüyor. Bu nedenle bankacılar, kısa vadede mevduat fiyatlamalarının mevcut seviyelerini koruyacağını, aşağıya yönlü önemli bir değişiklik göstermeyeceğini düşünüyor. Mevduat faizleri 2012 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9 - 11 bandında hareket ederken yılın ikinci yarısında da yüzde 9 – 10 bandında hareket etmesinin beklendiğini ifade etti. Benzer şekilde, Hazine bonolarında da yüzde 9-10 bandındaki seyrin koruyacağı düşünülüyor.

Mevduat dışı hızlı büyüyecek

Türk yatırımcısı için mevduat önemli bir alan. Bankalar için de önemli bir kaynak. Son dönemde yapılan ihraçlarda bankalar yatırımcılarını özel sektör tahvil ve bonolarına yönlendirse yapılan ihraçlar umut verici. Bankacılar, reel olarak yüksek getiri sağlamasa da, kriz dönemlerinde anaparayı koruyan mevduatın hâlâ cazip olmasını beklemenin doğal karşılanması gerektiğini savunuyor. Bununla birlikte, önümüzdeki bir kaç yılda özellikle BES ve mevduat başta olmak üzere mevduat dışı yatırım ürünlerinde önemli sıçramalar olacağını düşünüyor.

Bankaların yeni ürünleri yolda

Bankaların önümüzdeki dönemde yeni ürünler çıkarmaya da devam edecek. DÜNYA'ya yeni ürünleri hakkında da bilgi veren bankacılar ağırlıklı olarak nispeten daha az riskli olarak görülen dayanak varlıklara endeksli hazırlıkları içinde olduğu dikkat çekiyor. Mevduata endeksli, altına endeksli, emtialara endeksli fonlar çıkartacaklarının sinyalini veren bankacılar, bankacılığı ürünleri ile yeni mevduat ürünlerinin de yolda olduğu mesajını verdi.

Yatırımcılar açısından parayı nerede değerlendireceğim sorusunun cevabı ne kadar önemliyse Türkiye ekonomisi açısından da tasarrufları nasıl büyütürüz sorusunun cevabı çok önemli. 1990'lı yıllardaki yüzde 30 mertebelerindeki reel faizlerin neredeyse sıfıra yaklaşması, kredi imkanlarının artması, birinci dünya ülkelerine yakınsama, orta sınıfın güçlenmesi Türkiye'de tasarruf oranlarını yüzde 24'lerden bugün neredeyse yarısına kadar düşürmüş durumda.

Tasarruf teşvikleri olumlu

Bugün Çin'in tasarruf oranları ise yüzde 40'lardan yüzde 50'lerin üzerine çıkarken Hindistan'da da yüzde 25'lerden yüzde 40'lara yaklaştı. Bankacılar Dünya Bankası'nın son dönemde yayımladığı bir raporuna göre, yüzde 5 civarında istikrarlı büyümek için tasarrufların milli gelire oranının en ez yüzde 20 civarında olması gerektiğini ifade ederek, "Bu da şu andaki seviyemizin neredeyse iki katı kadar tasarruf yapmamızı gerektiriyor.

O yüzden açıklanan tasarruf teşviklerini son derece isabetli buluyoruz. Gerek mevduatta uzun vadenin vergiyle destekleneceğinin açıklanması, gerekse BES ile ilgili vergi avantajının katkısının daha görünür olması ve daha geniş kitleleri kapsaması nedenleri ile BES'i daha çekici hale getirecektir. Sektörde en önemli sorun olan kısa sürede BES'ten ayrılma ve ödemelere devam etmemeye, açıklanan yeni düzenlemeler çare olacaktır. Şu anda BES fonları mili gelirimizin sadece yüzde 2'sini oluşturuyor. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 70'lerin üstünde. Bizim orta vadede yüzde 10 seviyelerini hedeflememiz gerekir.

Tüketici yine kredi kartına yüklendi!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Mevduat bankalarının tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları kullanım tutarı 4 Mayıs itibarıyla, bir haftada 1,4 milyar lira artarak 225 milyar 885 milyon 78 bin lira oldu.

Merkez Bankası haftalık bültenine göre tüketici kredileri de 166 milyar 996 milyon 427 bin liradan 167 milyar 496 milyon 464 bin liraya yükseldi.

Tüketici kredilerinin 70 milyar 967 milyon 273 bin lirası konut, 6 milyar 906 milyon 752 bin lirası taşıt kredisi, 89 milyar 622 milyon 439 bin lirası da diğer kredilerden oluştu.

Aynı dönemde, bireysel kullanım tutarı ise 893 milyon 186 bin lira artarak, 58 milyar 388 milyon 614 bin liraya yükseldi.

TL cinsinden bireysel kullanım tutarı da 58 milyar 318 milyon 147 bin lira olarak hesaplandı. Bu miktarın 27 milyar 861 milyon 218 bin liralık kısmı taksitli, 30 milyar 456 milyon 929 bin liralık kısmı da taksitsiz kullanımı olarak hesaplandı.

Yabancı para cinsinden bireysel kullanım tutarı da yaklaşık 98 bin lira artarak, 70 milyon 467 bin lira oldu.

Cep'te en yüksek vergiyi Türkler ödüyor!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

''Türkiye'de Mobil Telefon Hizmeti ve Vergilendirme Raporu''na göre Türkiye'deki mobil tüketiciler, mobil hizmet maliyetlerinin oranı olarak dünyadaki en yüksek vergiyi ödüyor.

Küresel çapta mobil operatörleri temsil eden tarafından Türkiye'de mobil telefonculuğun ve mobil vergilendirmenin ekonomiye etkisini incelemek amacıyla Deloitte'a hazırlatılan ''Türkiye;de Mobil Telefon Hizmeti ve Vergilendirme'' raporu tamamlandı.

Rapora göre Türkiye'deki mobil tüketiciler mobil hizmet maliyetlerinin oranı olarak dünyadaki en yüksek vergiyi ödüyor. Raporda, ''2011 yılındaki vergiler, yüzde 18,2'lik global ortalamaya karşılık, bir Türk tüketici için toplam mobil mülkiyet maliyetinin yüzde 48,2'sini ifade etmiştir. Sonuç olarak Türkiye'deki mobil penetrasyon, diğer Avrupa ülkelerinin ve komşu ülkelerin gerisinde kalmıştır. 2000 yılında Türkiye'den daha düşük bir penetrasyona sahip olan ülkelerin analizi, tüm bu ülkelerdeki penetrasyonun 2011 yılına kadar Türkiye'yi geçtiğini göstermektedir'' denildi.

GSMA Kamu Politikalarından Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Gabriel Solomon, rapora ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'de mobil tüketiciler üzerindeki vergilendirmenin hafifletilmesi gerektiğine dikkati çekerek, ''Vergilerin düşürülmesi, tüketiciler, devlet ve endüstri için iyi olacaktır. Türkiye hükümetini bu konuda daha esnek bir yaklaşım benimseyerek, vergi stratejilerini incelemeye çağırıyoruz. Mevcut ekonomik ortamda, ekonomik büyümeyi teşvik etmek hükümetler için çok önemlidir'' dedi.

Raporda, vergilerin azaltılmasının orta vadede devlet gelirlerini artıracağı ifade edildi. Rapora göre mobil haberleşme endüstrisi, 2011 yılında, Türk ekonomisine 28,8 milyar lira katkıda bulunmuş ve yaklaşık 150 bin yarattı.

Raporda, Türkiye'de mobil tüketicilere uygulanan vergiler şöyle sıralandı:

''Doğrudan mobil kullanıcılar tarafından ödenen ve KDV'nin yanı sıra sesli çağrı ve kısa mesajlara uygulanan kullanım üzerindeki yüzde 25'lik Özel İletişim Vergisi; sesli çağrı ve SMS kulllanımı için 43 liralık bir verginin (KDV ÖİV), net fiyata ek olarak yerel tüketiciler ve iş yerleri tarafından ödenmesine neden olmaktadır.

Mobil cihazlar Türkiye'de ağır bir vergi yüküne tabidir. İthal edilen her bir mobil cihaz için maliyet, sigorta ve nakliye ücretine yüzde 25 oranında bir Özel Tüketim Vergisi uygulanmaktadır. Özel Tüketim Vergisine ek olarak, cihaz fiyatı da, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun faydalandığı yüzde 6'lık bir bandrol ücretine tabidir.

İlk abonelik ücreti, Özel İletişim Vergisi'nin sabit bileşenidir ve yeni SIM kart satın alındığında tüketiciler tarafından bir kere ödenecek sabit bir miktardan oluşmaktadır. Her yıl enflasyona göre değerlendirilmekte olup 2001 yılında 34 lira olarak uygulanırken, 2012 yılı için 37 lira olarak belirlenmiştir.

Ruhsatname ücreti, ayrıca yeni bir sim kart satın alındığında tüketiciler tarafından ödenmektedir. Bu bir nevi kayıt ücreti olarak düşünülebilir ve bağlantı ister ses hizmetleri, isterse mobil geniş bant için kullanılsın her durumda ödenmektedir. Her yıl enflasyona göre değerlendirilmekte olup 2011 yılında 13,2 lira iken, 2012 yılı için 14,56 lira olarak belirlenmiştir.

Yıllık kullanım ücreti, kullanıcıların aktif abonelikleri için yıllık olarak ödedikleri bir kullanım bedeli olarak uygulanmaktadır. 2011 yılında 13,2 lira iken, 2012 yılı için 14,56 lira olarak uygulanmaktadır.

Standart olarak kurumlar vergisi, spektrum ve numaralandırma ücretlerine ek olarak Türkiye'deki mobil operatörlerin, brüt cirolarının yüzde 15'i hazine payı olarak ödenmektedir. Ancak, sabit telekom operatörüne uygulanan hazine payı özelleştirilmesinden önce 2004 yılında kaldırılmıştır. Mobil ağ operatörler ayrıca, düzenleyici kurumun giderlerine katkı payı olarak yıllık net satış hasılatının yüzde 0,35'ini kurum masraflarına katkı payı olarak ödemektedir.''

Stratejik bölgelerde yabancıya mülk yok!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, yabancılara mülk satışını düzenleyen Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu'nda değişiklik yapan tasarının yasalaşmasıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar yabancılara mülk satışını düzenleyen Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu'nda değişiklik yapan tasarının yasalaşmasıyla ilgili ''Bu yasa Türkiye'de yabancıların mülk edinmelerini düzenleyen yasadır. Mütekabiliyet var yine'' dedi. Bayraktar, Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) tarafından Hasköy İplik Fabrikası'nda düzenlenen '' 12. Gayrimenkul Zirvesi''nin açılışının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

Kentsel dönüşüme ilişkin soru üzerine Bayraktar, ''Kentsel dönüşüm Türkiye'nin gelişmesini, kalkınmasını hızlandıracak, tetikleyecek'' dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM TÜRKİYE'Yİ GELİŞTİRİR

Bayraktar, kentsel dönüşümle şehirlerin ve binaların güzelleşeceğini ifade eden Bayraktar, kentsel dönüşümle inşaat sektörünün ve teknik müşavirlik sisteminin de gelişeceğini kaydetti.

Böylece inşaat malzemesi üretiminin de artacağını ve ucuzlayacağını dile getiren Bayraktar, üretilen inşaat malzemelerinin daha çok ihraç edileceğini söyledi.

Bayraktar, ''Kentsel dönüşüm, Türkiye'nin gelişmesine yeni bir gelişme seferberliği olacak'' diyerek, kentsel dönüşümün sadece binaları ''yıkmaktan yapmaktan'' ibaret olmadığını, insanların refahına yönelik bir çalışma olacağını dile getirdi.

Bu konuda basına ciddi ihtiyaçları olduğunu, bir yandan kendilerini denetlerken, öte yandan iyi yapılan işlerde de destek vermelerini istediklerini belirten Bayraktar, ''Kentsel dönüşüme ilişkin yasa önümüzdeki hafta meclisten geçecek'' dedi.

YABANCILARA STRATEJİK ALANLARDA YER YOK

Bakan Bayraktar, yabancılara mülk satışını düzenleyen Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu'nda değişiklik yapan tasarının yasalaşmasına ilişkin bir soru üzerine de ''Bu yasa, Türkiye'de yabancıların mülk edinmelerini düzenleyen yasadır. Mütekabiliyet var yine. Ülke menfaatleri neyi gerektiriyorsa, ekonomik bakımdan, stratejik bakımdan, ülkenin tarihi dokusu bakımından, geleceği bakımından, ülkenin menfaatlerini kollayarak, modern dünyanın yaptıkları neyse biz de onu yapmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.

Bu alanda öz güveni olan, gelişmiş ülkelerin yaptıklarını yapmaya çalıştıklarını ifade eden Bayraktar, askeri ve stratejik bölgeler ile tarihi doku bakımından önemli bölgelerden satış yapılmayacağını vurguladı.

Bayraktar, gerçek kişilerin de Medeni Kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde mülk edinebileceğini ifade ederek, oturmak için iznin söz konusu olduğunu ve bunun süresini uzatmak için de çalışma yaptıklarını belirtti.

Türkler en çok hangi parayı kullanıyor?

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Merkez Bankası'nın Yıllık Raporu'ndan derlenen verilere göre Türk halkının en çok kullandığı para birimi belli oldu. Bakın en çok hangi parayı kullanıyoruz?

Merkez Bankası'nın Yıllık Raporu'ndan derlenen verilere göre tedavülden kaldırılan banknotlar hariç tutulduğunda 30 Aralık 2011 tarihi itibariyle, tedavülde bulunan 974 milyon 476 bin 421 adet banknot'un 258 milyonu 100 TL'lik banknot.

EN YÜKSEK PAYA SAHİP KUPÜR 100 VE 50 TÜR LİRASI

Banknotların toplam değeri ise 54 milyar 688 milyon 118 bin 702,5 lira.

Emisyon hacminin kupür dağılımında, adet olarak en yüksek paya sahip olan kupürler ise 100 ve 50 Türk lirası.

Tutar olarak en yüksek paya sahip ilk iki kupür 100 ve 200 Türk lirası olarak belirlendi.

En yüksek paya sahip 100 ve 50 TL'lik banknotun toplam içindeki payı ise adet olarak yüzde 45,2 oranında bulunuyor.

Tedavülde bulunan en az banknot ise 61 milyon 505 bin 297 adetle 200 TL. Ayrıca tedavülde 144 milyon 142 bin 683 adet 20 TL, 146 milyon 911 bin 486 adet 10 TL ve 133 milyon 152 bin 591 adet 5 TL bulunuyor.

Kooperatifçiliğe yeni sistem geliyor!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye'de ilk defa kooperatifçilik strateji belgesini hazırladıklarını, önümüzdeki günlerde kooperatifçiliğe yeni bir bakış açısı getirilecek olan belgenin resmi gazetede yayınlanacağını açıkladı.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı Türkiye sponsorluğunda Capital ve Ekonomist Dergilerinin düzenlediği Club toplantısında yaptığı konuşmada, yönetim anlayışlarına göre devleti insanların var ettiğini ifade ederek, devletin görevinin onu oluşturan halkına hizmet etmek, engelleri kaldırmak ve yol göstermek olduğunu söyledi.

Bakanlıklar yeniden yapılandırıldı

Milletin menfaatinin korunduğunu anlatan Yazıcı, şunları aktardı:

''En kaliteli ve seri hizmet üretmeyi nasıl gerçekleştiririzi düşündüğümüzde seçimlerden önce çıkarttığımız kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları yeniden yapılandırdık. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı da böyle oluştu. Bazen bunu eleştirenler oldu. Genel hatlar itibariyle Ekonomi Bakanlığı'nın mali vergilerle ilgili aldığı kararları gümrükler uygular. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nda 9 tane genel müdürlük var. Bütün bunlara baktığınızda 2011 yılı itibariyle Türkiye'nin dış ticareti 375 milyar dolardır. Bunun giriş ve çıkış yaptığı gümrüklerin bütün sorumluluğu Bakanlığımızdadır. Muhafaza olarak baktığınızda hem ürün bazında hem de kaçakçılığın takibi bakanlığın üzerinde bulunuyor. Risk yönetimi de Bakanlığımız tarafından yapılıyor. Gümrüklerde yakalanan ürünlerin tasfiyesini de bizim Bakanlığımız sağlıyor. Van'da gördüğüm manzara hiç iç açıcı değildi. Çok kısa süre içerisinde satışın tasfiyesinde o ürünü satalım, ürün bekleyeceğine para beklesin.''

Yazıcı, Türkiye'de var olan 75 milyon vatandaşın hepsinin tüketici olduğunu ve tüketicinin korunmasının Bakanlığının görev alanı içerisinde bulunduğunu belirterek, ''Tüketicinin korunması kapsamında reklam kurulu var. Yanıltıcı reklamlar, bu birim tarafından takip ediliyor. Bu alanla ilgili bir düzenleme yapıyoruz. Daha işlevsel hale getirmeyi amaçlıyoruz. Tüketici alanı, giderek önem kazanıyor'' diye konuştu.

Kooperatifçiliğe yeni bir bakış açısı

Bakan Yazıcı, Birleşmiş Milletler'in (BM) bu seneyi ''Dünya Kooperatifçilik Yılı'' olarak ilan ettiğini anımsatarak, ''Türkiye'de ilk defa kooperatifçilik stratejik belgesini hazırladık. Önümüzdeki günlerde resmi gazetede yayınlanacak ve kooperatifçiliğe yeni bir bakış açısı getirilecek'' dedi.

Yeni Türk Ticaret Kanun, bu yıl 1 Temmuz'da yürürlüğe gireceğini ve zaman açısından kesinlikle bir değişikliğin olmayacağını ifade eden Yazıcı, ''11 yıl Türk Ticaret Kanunu hazırlanmak için çalışma yapıldı. TBMM'de grubu bulunan partilerle 1535 maddeden oluşan kanun meclisten geçti. Kanun teknik ayrıntıları içeren bir kanundur. Kanunun herhangi bir maddesinde bir değişiklik önerisinin verilmesi kanun bütünü bozardı'' diye konuştu.

''Bu kanunu okuyup da eleştiren çok az'' diyen Yazıcı, şunları kaydetti:

''Bu kanunun kayıt dışılığı esas almış olması, şirket sermayesinin korunmasına yönelik düzenlemeleri şeffaflığı ön görmesine ilişkin düzenlemelere yönelik kaygı ve eleştiriler var. Bağımsız denetim açısından eleştiriler var. Bu konuları, 2011 yılı sonuna kadar konuşan olmadı. 2012 başlarında bazı yazarlar eleştiri ortaya koyunca tartışmalar başladı, aslında iyi de oldu. TOBB ve yeminli müşavirlerin çatı örgütüyle birlikte bilgilendirme toplantıları yapıldı ve biz de katıldık. Baştan itibaren dinlemek istedik. Bugün geldiğimiz noktada birkaç maddede düzenleme yapılması konusunda doğru olacağı kanısındayım. Kanunu çıkaran Adalet Bakanlığı ama uygulama sorumluluğu bizim üzerimizde bulunuyor.''

Sembolik ortaklar olmayacak

Şirket ortaklarının borç alabilmesine yönelik eleştirilerin bulunduğunu ifade eden Yazıcı, ''Türkiye krizler yaşadı ve biz bunlardan deneyimler elde ettik. Bankalar neden battı? Para alınıyor oraya aktarılıyor, buraya aktarılıyor. Benim buna somut şahitliğim de var. Şirket yapılarını bugünün Ticaret Kanunu'nun öngördüğü gibi değil, gerçekliği esas alarak yapılaşma öngörüyoruz. Sembolik ortaklarla sayı tamamlanıyordu artık bu ortadan kalkıyor. Sermaye şirket sizin de olsa onu kullanmamanız lazım. Şirketten borçlanamayacaksınız ama bunun bir istisnası var. İkincil düzenlemeyi yapacağız. Kar payı avansına mahsuben ortaklara kar payı dağıtıp, dağıtılma zamanı gelmeden parasal bir ihtiyaç varsa o paya mahsuben onu alabilecek. Bu alanı çok fazla esnetmenin doğru olmayacağını düşünüyorum. Şirketin, vergi numarası, sicil numarası genel müdürlerinin ortaklarının sermayenin yer alması gibi düzenlemelerin çok gerek olmadığı kanısı içerisindeyiz. O alanda da bir düzenleme yapılması gerektiği kanısındayız.''

İzmirliler VOB'un taşınmasını istemiyor!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, VOB'un İzmirlilerin girişim becerisiyle kurulan ve başarılı olan Türkiye'nin ilk ve tek türev borsası olduğunu belirtti.'un

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli '' VOB gibi değerlerin İzmir'de güçlendirilerek devam ettirilmesi bölgesel gelişmişlik farkının büyük sorun olduğu ülkemiz için önemli bir güç ve motivasyon kaynağıdır'' dedi.Yaşar Üniversitesi'nde düzenlenen ''Ticaret ve Finans Merkezi İzmir'in Borsacılık Serüveni'' konulu panelde konuşan Kestelli İzmir'in hayatın her alanında ilkleri başarma geleneğine sahip olduğunu söyledi.

Nişli Hacı Ali Efendi ve arkadaşlarının 1891 yılında kurduğu Ticaret Borsası'nın ve Türkiye'nin ilk türev borsası olan VOB'un ilk kadın başkanı olarak görev yapmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Kestelli, ''Ülkemizde 1900 yılından önce kurulan ve hala yaşamını sürdüren şirket sayısının sadece 18 olduğunu düşünürsek 121 yıllık borsa geleneğinin anlamı daha da çarpıcı hale geliyor'' dedi.

Avrasya'nın en büyük ticaret borsalarından biri olan Ticaret Borsası'nın, VOB'un kuruluşuna öncülük ettiğini hatırlatan Kestelli, İzmir'in girişimci bir ruha sahip olduğunu ve borsacılık geleneğine sahip bulunduğunu ifade etti.

150 kat büyüdü

VOB'un 4 Şubat 2005'ten itibaren hizmet verdiğini ve 150 kat büyüdüğünü kaydeden Işınsu Kestelli, ''İşlem hacmi 440 milyar liraya ulaştı. VOB birkaç yıl içinde dünyanın 30 büyük türev borsasından biri oldu'' diye konuştu.

VOB'un ulaştığı hacim ve duruşuyla çok başarılı olduğunu söyleyen Kestelli, şöyle konuştu:

''O kadar başarılı oldu ki pekçok talibi çıktı. Bu taliplerden biri de hükümetimiz. Ekonomi yönetimi, İstanbul'u bir finans merkezi haline getirmek istiyor. Bu plan dahilinde VOB'un İstanbul'a taşınması arzusu da bir süredir alttan alta dillendiriliyor. VOB'un İstanbul'a taşınması konusunun gündeme gelmesi bile VOB'un ne kadar önemli işler başardığının, sermaye piyasamızda ne kadar önemli bir yer edindiğinin göstergesidir.''

İstanbul'a taşınmasına gerek yok

VOB'un merkezinin İstanbul'a taşınmasının gerekmediğini savunan Kestelli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''VOB, İzmirlilerin girişim becerisiyle kurulan ve başarılı olan Türkiye'nin ilk ve tek türev borsasıdır. VOB'un İstanbul Finans Merkezi Projesi'nde güçlü bir yapılanma ile bu projeye omuz vereceğinden kimsenin şüphesi olmasın. İşbirliğine sonuna kadar açığız. Biz, Türkiye'de türev ürünlerin VOB'da bir an evvel işleme açılmasını istiyoruz. VOB, katma değer, istihdam oluşturan, kar eden, vergi veren, İMKB ve SPK'ya da kaynak yaratan bir kurumdur. VOB'un ihtiyaç duyduğu şey önünün açılmasıdır. VOB gibi değerlerin İzmir'de güçlendirilerek devam ettirilmesi bölgesel gelişmişlik farkının büyük sorun olduğu ülkemiz için önemli bir güç ve motivasyon kaynağıdır. Umuyor ve diliyorum ki hükümetimiz de sağduyu gösterecek ve bu güçlü talebi göz ardı etmeyecektir.''

İZKA Kalkınma Kurulu Başkanı Kemal Çolakoğlu da İzmir'de büyük emek ve zaman harcanarak kurulan VOB'un, başka bir yere transferine kimsenin kolaylıkla razı olmayacağını kaydetti.

Kalkınma Bankası KOBİ'lere kredi buldu!

Haberi okumak için sonraki sayfaya geçiniz...

 [PAGE]

Türkiye Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası'ndan 75 milyon avro tutarında kredi aldı. Kredi, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerinin finansmanında kullanılacak.

Kalkınma Bankası'ndan yapılan açıklamada banka ile AYB arasında dün 75 milyon avroluk ''KOBİ'ler ve Büyük İşletmeler için Geliştirme Kredisi/B (Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği için TKB Geliştirme Kredisi)'' adı altında yeni bir anlaşması imzalandığı bildirildi.

Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerinin finansmanında kullanılmak üzere Hazine Müsteşarlığı garantörlüğünde sağlanan anlaşmasına ilişkin imza töreninin Hazine Müsteşarlığı'nda yapıldığı ifade edildi.

Türkiye Kalkınma Bankası'nın 2002 yılından beri AYB ile sürdürdüğü başarılı işbirliği kapsamında yaptığı anlaşmalarla 4625 milyon avro tutarında kaynak sağladığı belirtilerek, bu sürecin devamı niteliğinde olan yeni anlaşma ile AYB'nin belirlediği sektör kısıtlamaları dışında kalan ve çevresel avantaj sağlayacak, iklim değişikliğini önlemeye, sera gazı salınımlarının azaltılmasına yönelik yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, elektrik dağıtım kayıpları ve co-jenerasyon yatırımlarının destekleneceği kaydedildi.

Söz konusu kaynak ile toplam yatırım tutarı 50 milyon avroyu geçmeyen projelerin, yatırım tutarının yüzde 50'si oranında kredilendirilebileceği bildirildi.

Açıklamada, imza töreninde konuşan Kalkınma Bankası Genel Müdür Vekili Metin Pehlivan'ın, 2011 yılı sonu itibarıyla Bankaca ve enerji verimliliği yatırımlarıyla ilgili 132 adet projenin değerlendirildiğini, kurulu kapasitesi 1.286 Mw olan 85 adet projeye 2 milyar 784 milyon lira (1,6 milyar dolar) tahsisi yapıldığını söylediği kaydedildi. Pehlivan'ın, bugün itibarıyla 24 tesisin elektrik ürettiğini açıkladığı bildirildi.

Açıklamada bugüne kadar destekleriyle KOBİ'lerin yanında olan Kalkınma Bankası'nın sağladığı yeni kaynaklarıyla sanayi, turizm, sağlık, eğitim, bilgi teknolojileri, ve enerji verimliliği sektörlerindeki yatırımcıları desteklemeye devam edeceği vurgulandı.