BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,72
ALTIN 2.967,82
HABER /  GÜNCEL

Tek tıkla ekonomi gündemi

Ekofinans'la ekonomi gündemi başlıyor. Türkiye ve dünyanın önde gelen ekonomi haberlerini sizin için derledik.

Abone ol

Ekonomist Atilla Yeşilada, zayıf dolar ve İspanya'daki faiz krizinin altına destek sağlayacağının altını çizerek, altının 1,900 doları kısa vadede göremeyeceğini söyledi.

Atilla Yeşilada, zayıf ABD doları, İspanya'nın faiz krizi ve beklentilerin altında kalan ABD milli gelir verisinin ardından yeniden canlanan FED'in parasal genişleme yapacağı umudunun altına destek sağladığını söyledi.

1,660 dolar seviyelerinden işlem görüyor

Altın yaklaşık üç ay önce zirvesine çıkarak, 1,800 ile 1,900 dolara kadar tırmanmıştı. Bugünlerde ise altın onsu 1,660 dolardan ve dar aralıkta işlem görüyor. Yeşilada, altının kısa vadede eski zirvelerine yaklaşacağı umudunu düşünen kimsenin olmadığına dikkat çekti.

Altında uzun vadeli pozisyonlar azalıyor

Futures piyasalarda (vadeli işlemler) traderlerin uzun pozisyonlarını son dört haftada üçüncü kez azalttıklarını ifade ederek, teknik analiz uzmanlarının altında gerilemenin 1,520 dolara kadar süreceği görüşünde olduğunu belirtti.

Altını bu hafta yukarı tetikleyecek veriler

Atilla Yeşilada, ABD Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) verisinin zayıf olmasına rağmen, Amerika Merkez Bankası'nın (FED) henüz parasal genişleme yapmasını gerektirecek kadar olumsuz olmadığını söyledi.

Bu hafta altında yukarı hareketi tetikleyecek verilere dikkat çeken ekonomist Yeşilada, ABD'den gelecek ISM ve tarım dışı istihdam datalarında bozulmanın doları zayıflatmak yoluyla altına yarayacağını ifade etti. Ayrıca, Avrupa'da ise İspanya'daki Devlet İç Borçlanma Senetleri krizinin İtalya'ya bulaşmasının altın fiyatlarını yukarı yönlü destekleyeceğini vurguladı.

Yeşilada, euro/dolar paritesinin 1,32 seviyelerini yukarı kırsa bile, doların daha fazla güç kaybedeceğine yönelik belirgin nedenler olmadığını söyleyerek şöyle yazdı:

"Euro/dolar için kritik tarih AMB faiz kararı ardından Draghi açıklamaları. LTRO henüz gündemde değil. AMB’nın AB’deki resesyon yüzünden parasal gevşemeye geçeceği beklentisi hem dolar hem de altına yarayabilir, fakat Draghi bu hafta bu yönde sinyal vermez."

HAYRET!!! DEVLET VERGİ ALMAYACAK

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ilk kez bir dolaylı vergiden vazgeçtiklerini açıkladı. Şimşek, Avrupa Kültür Vergisi'ni kaldıracaklarını söyledi.

İlk kez bir dolaylı vergiden vazgeçtiklerini belirten Şimşek, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi'ne kaynak sağlamak amacıyla, Haziran 2008'de, bazı vergilerin artırıldığını hatırlattı.

Bu çerçevede, benzin türlerinde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tutarlarının 1,5 kuruş, motorin türleri Özel Tüketim Vergisi tutarlarının ise 1 kuruş artırıldığını kaydeden Şimşek, Meclis'te gündeme getirilen talepleri de dikkate alarak hazırlanan kararname taslağının, Başbakanlığa gönderildiğini bildirdi.

Bakan Şimşek, kararname taslağı ile söz konusu tarihte vergi tutarları artırılan petrol ürünlerinden alınan özel tüketim vergisi tutarlarının
sıfırlandığını söyledi. Şimşek, son kararın Bakanlar Kurulu'nca verileceğini de kaydetti.

95 oktan kurşunsuz benzinde halen alınmakta olan 1.8915 TL olan mevcut ÖTV, Avrupa Kültür Vergisi'nin kaldırılması ile birlikte 1.8765 liraya inecek. Motorinde de 1.3045 liradan 1.2945 liraya inecek.

DEVLETİN KASASINI AKARYAKIT DOLDURDU!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Akaryakıt ürünlerinden elde edilen dolaylı vergi 2012 yılında 39,2 milyar liraya ulaştı. Akaryakıta ödenen paranın neredeyse üçte ikisi vergiye gitti.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından hazırlanan 2011 Petrol Piyasası Sektör Raporu verilerinden yapılan derlemeye göre, 2011 yılı sonu itibariyle Türkiye'de 6 adet rafinerici lisansı bulunuyor, bunlardan 2'si ise henüz faaliyette değil.

Rafineri lisansı sahiplerinin yerli üretimden temin ettikleri ham petrol miktarı yıllık olarak yaklaşık 2,5 milyon ton düzeyinde sabitlendiği için, ham petrol ihtiyacındaki artışlar doğal olarak dışa bağımlılığı artıcı yönde etki yaratıyor.

Bu çerçevede geçen sene rafinerici sahiplerinin ham petrol ithalatı 18 milyon 92 bin tonu buldu.

Geçen sene rafinerici lisansı sahipleri tarafından temin edilen ham petrolün sadece yüzde 12'lik kısmı yerli üretimden karşılandı, geri kalan bölümün tamamına yakını önceki yıllarda olduğu gibi İran, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Irak ve Kazakistan'dan ithal edildi.

17,5 milyon ton akaryakıt temin edildi

Geçen sene dağıtıcı lisansı sahipleri tarafından yaklaşık toplam 17,5 milyon ton akaryakıt temin edilirken, bu miktarın 10 milyon tonu rafinerilerden, 7,5 milyon tonu ise ithalat yoluyla temin edildi.

Rapora göre, dağıtıcı lisansı sahiplerinin benzin türleri satışları bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 5 azaldı, motorin satışları ise yüzde 6 oranında artış gösterdi. Benzinle güçlü bir ikame ilişkisi bulunan otogaz LPG satışları da yüzde 6 oranında arttı.

33,6 milyar liralık petrol ithalatı

Lisans sahiplerinin 2011 yılında yapmış oldukları 33,6 milyar lira tutarındaki petrol ürünleri (benzin türleri, motorin türleri, fuel oil türleri, havacılık yakıtları, rafineri ara ürünleri, kondensat ve ham petrol) ithalatının 13 milyar lira tutarındaki kısmı motorin, 14,5 milyar lira tutarındaki bölümü ise ham petrolden kaynaklandı.

Geçen sene dağıtıcı ve rafinerici lisans sahipleri tarafından yaklaşık 20,7 milyon metreküp akaryakıt da ulusal marker ile işaretlendi.

Sektörde 48 dağıtıcı

Rapora göre, 2011 yılında akaryakıt dağıtım sektöründe 48 firma yer aldı. En yüksek pazar payına sahip ilk 10 şirketin pazar payları toplamının düşüş eğiliminde olduğu dikkat çekti.

Bu arada geçen sene dağıtıcı lisansları sahipleri arasında toplam 928 bayi geçişi gerçekleşti.

Vergi oransal olarak düştü

Petrol Piyasası Sektör Raporu'nda akaryakıt fiyatlarını oluşturan bileşenler de incelendi.

Buna göre, 2011 yılında pompa fiyatı litre başına ortalama 4,19 lira olan 95 oktan kurşunsuz benzinin 1,28 lirasını vergisiz rafineri fiyatı, 1,8915 lirasını ÖTV, 0,00187 lirasını gelir payı, 0,20 lirasını dağıtıcı payı, 0,18 lirasını bayi payı, 0,64 lirasını da toplam KDV oluşturdu.

Pompa fiyatı litrede 3,64 liradan satılan motorinin rafineri vergisiz fiyatı 1,39 lira, ÖTV 1,3045 lira, gelir payı 0,00187l lira, dağıtıcı payı 0,21 lira, bayi payı 0,19 lira, toplam KDV 0,56 lira oldu.

2005 yılında litre fiyatı ortalama 2,30 lira olan 95 oktan kurşunsuz benzinin yüzde 74,49'unu vergi oluştururken, vergi oranı 2006 yılında yüzde 68,09'a (litre fiyatı 2,58 lira), 2007 yılında yüzde 64,33'e (litre fiyatı 2,78 lira), 2008 yılında yüzde 63,07'ye (litre fiyatı 3,09 lira) indi. Vergi oranı 2009 yılında yüzde 68,77 (litre fiyatı 2,79 lira) çıkarken, 2010 yılında yüzde 65, 94 (litre fiyatı (3,74 lira), 2011 yılında ise yüzde 60,40'a düştü.

Motorin fiyatlarında ise 2010 yılında yüzde 57,38 olan oran, geçen sene yüzde 51,16'ye indi.

39,2 milyar lira vergi geliri

2011 yılında akaryakıt satışlarından 27,6 milyar lirası ÖTV, 11,6 milyar lirası da KDV olmak üzere toplam 39,2 milyar lira dolaylı vergi geliri elde edildi.
Geçen sene toplam 301,7 milyar lira toplam vergi geliri dikkate alındığında akaryakıttan alınan dolaylı vergilerin toplam vergi geliri içerisindeki payı yüzde 13 oldu.

Dünya petrol talebi

Bu arada rapora göre, geçen sene petrol talebi bir önceki yıla göre yüzde 0,8 oranında artarak günlük ortalama 89 milyon varil olarak gerçekleşti.
Petrol tüketimlerinin yıllar itibariyle seyrine bakıldığında, genellikle gelişmiş ülkelerin üyesi olduğu OECD ülkelerinin toplam tüketiminin azalma eğiliminde olduğu, Çin diğer Asya, Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika gibi OECD üyesi olmayan ülkelerin taleplerinin ise sürekli arttığı görüldü.

2011 yılında OECD üyesi olmayan ülkelerin talebindeki günlük 1,3 milyon varil artışa karşılık, OECD ülkelerinin talebi günlük 0,6 milyon varil azaldı.

SİGARA YASAĞINA UYMAYANA BÜYÜK CEZA!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Sağlık Bakanlığı, sigara yasağını delen büyük işletmelere küçük cezalar kesilmesi üzerine harekete geçti. Kural ihlali durumunda cezaları katlayacak düzenleme yolda.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sigara yasağıyla ilgili yeni bir yasal çalışma yaptıklarını, sigara yasaklarına uymayanlara verilecek cezaları tekrarı halinde artırmaya dönük bir yeni düzenleme getireceklerini açıkladı.

STAR’a konuşan Bakan Akdağ “Mesela bin lira ceza veriliyor. Adam 20 defa ceza almış her seferinde bin lira. Mülki idare amirine bırakmışız ama her seferinde aynı ceza olur mu? Müessesenin büyüklüğüne göre verilmesi lazım. Bir yakaladın bin lira ikincide 10 bin lira yazarsın” uyarısında bulundu.

Kanunların donuk biçimde uygulanması halinde başarılı olunamadığını ifade eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, insanların sürekli pozisyon değiştirdiklerini kaydetti. Akdağ, sigara yasağının yüzde 90 oranında başarıyla uygulanmasına karşın, aynı büyük işletmelere aynı miktarda küçük cezalar kesildiğini tespit ettiklerini ifade etti.

Düğün 40 bin lira, sigara içerseniz 50 bin lira

Düğün dernek için kiralama yapılırken “Fiyat 40 bin lira. Ama sigara içerseniz 50 bin lira” şeklinde fiyatlandırmalar yapıldığını duyduğuna dikkati çeken Bakan Akdağ, yeni bir teklif hazırlandığına, cezaların tekrarında cezaları artırıcı hüküm getirileceğine işaret etti. Bakan Akdağ, kabine üyelerine sigarayı bırakma konusunda da destek verdiğini belirterek, son olarak Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a sigarayı bıraktırdıklarını söyledi. Sigarayı bıraktırma hattının iyi çalıştığını, kanuni tedbirlerin uygulanıp uygulanmadığının da bizzat takipçisi olduğunu belirten Bakan Akdağ, 2 yıl içinde 2 milyon kişinin sigarayı bıraktığını açıkladı.

'Kaçak alkollü içki miktarında yüzde 24 azalma oldu'

Geçen yıl, ele geçirilen kaçak alkollü içki miktarında bir önceki yıla göre yüzde 24’lük bir azalma oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın (KOM) 2011’de gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin raporuna göre, bu azalmanın sebebi, 2011’de 21 içki imalathanesine yapılan operasyonlar oldu. 2009’da 1.2 milyon, 2010’da 362 bin, 2011’de ise 291 bin şişe alkollü kaçak içki ele geçirildi. 2011’de gerçekleştirilen operasyonlarda, 10 milyon litre kaçak akaryakıta el konuldu. 2011’de 69.7 milyon paket kaçak sigara yakalandığı kaydedilen rapora göre, 2010’da 43.5 milyon paket, 2009’da ise 10.1 milyon paket sigara ele geçirildi. Kaçak cep telefonunda ise patlama yaşandı. Geçen yıl operasyonlarda ele geçirilen kaçak cep telefonu sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 201 arttı. 2010’da 39 bin, 2011’de ise 120 bin kaçak cep telefonu ele geçirildi.

S&P TÜRKİYE'NİN NOTUNU DÜŞÜRDÜ!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Standard & Poor's, Türkiye'nin kredi notu görünümünü, "daha düşük dış talep ve kötüleşen ticaret haddi" dolayısıyla, "pozitif"ten "durağan"a düşürdü. TL değer yitirdi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P'un yaptığı açıklama sonrası Türk Lirası son altı günde ilk kez düşerek dolar karşısında, 1.76 lira seviyesine indi.

Tahvil ve bono piyasası ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsası bugün tatil nedeniyle kapalı. Yarın bu haberin borsayı olumsuz etkilemesi bekleniyor.

S&P, açıklamasında, "Azalan dış talep ve kötüleşen dış ticaret haddi (ihracat fiyatları ile ithalat fiyatlarını karşılaştıran oran), bizim görüşümüze göre, ekonominin yeniden dengelenmesini daha zor hale getirdi ve yüksek dış borç ve dolaylı vergi gelirlerine dayanan devlet bütçesi dikkate alındığında, Türkiye'nin kredibilitesine yönelik riskleri artırdı" şeklinde görüş bildirdi.

SEZON ÜRÜNLERİ ENFLASYONU DÜŞÜRDÜ!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

İstanbul'da perakende fiyatlar yüzde 2,60'lık artış gösterirken, son 6 yılın en düşük ikinci nisan ayı enflasyonu gerçekleşti. Giyim, gıda ile kültür, eğitim ve eğlence gruplarında yapılan fiyat ayarlamaları enflasyonda etkili oldu.

İTO verilerine göre, perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan ve 2012 Mart ayında yüzde 0,59 oranında artış gösteren 1995 bazlı İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi, nisan ayında yüzde 2,60 oranında yükseldi.

Söz konusu bu oran, nisan ayları itibariyle son altı yılın ikinci düşük enflasyon oranı oldu.

Sezon ürünleri etkili oldu

Nisan ayında giyim harcamaları grubunda yeni sezon ürünlerin devreye girmesi, gıda harcamaları grubunda yer alan bazı ürünlerin maliyet kaynaklı fiyat artışları enflasyon üzerinde etkili oldu.

Giyimde yüzde 33,49, kültür, eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 3,70, ev eşyasında yüzde 0,81, gıdada yüzde 0,78, sağlık ve kişisel bakımda yüzde 0,05 oranında artış, konutta yüzde 0,19, ulaştırma ve haberleşmede yüzde 0,10 oranında azalış kaydedildi.

Geçen yıl nisan ayında yüzde 4,86 olan yıllık perakende fiyat artış oranı, 2012 yılının aynı ayında önceki yıla göre yüzde 9,99 olarak gerçekleşti. Yıllık ortalama artış oranı ise 2011 Kasım ayından itibaren girdiği artış eğilimini devam ettirerek, 2012 Mart ayında yüzde 7,89 oranına ulaştı.

Toptan fiyatlar yüzde 0,33 arttı

Toptan fiyat hareketlerini yansıtan ve 2012 Mart ayında yüzde 0,67 oranında artan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise nisan ayında yüzde 0,33 oranında artış gösterdi.

Yakacak ve enerji, madenler ile işlenmiş maddeler gruplarındaki ürünlerin fiyat hareketleri ile yurt içi ve yurt dışı borsalarına bağlı olarak ürün fiyatlarının artış göstermesi, inşaat malzemeleri ile kimyevi maddeler gruplarında bazı ürünlerde kaydedilen maliyet kaynaklı fiyat artışları, enerji ve akaryakıt ürünlerine yapılan fiyat ayarlamaları artışın ana nedenlerini oluşturdu.

Nisan ayında, yakacak ve enerji maddelerinde yüzde 1,71, madenlerde yüzde 1,65, işlenmiş madenler gurubunda yüzde 0,82, kimyevi maddelerde yüzde 0,33 oranında artış izlenirken, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 0,09 oranında azalış gözlendi.

Gıda grubunda fiyatlar değişti

Gıda grubunda nisan ayı itibariyle kayda değer bir artış olmazken, mensucat grubunda fiyat değişimi izlendi.

Yıllık fiyat artış oranı, 2012 yılı nisan ayında bir önceki yıla göre yüzde 9,13, yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 13,18 olarak gerçekleşti.

İTO'nun değerlendirmesine göre, 2012 yılının ilk üç aylık döneminde yurt dışı kaynaklı finans riskinin azalması tüm piyasalarda finansal yatırım yapma isteğini arttırdığı belirtilen değerlendirmede, şunlar kaydedildi:

''Euro bölgesinde İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerden kaynaklanabilecek olası krizlerin EU Merkez bankası desteği ile soğutulması iyimserlik seviyesini arttırmıştır. Ancak yinede ABD piyasalarındaki ekonomik verilerin stabil olmaması, Çin;de sanayi üretiminin yavaşlaması ve enflasyonda artış olasılığı ile tüm dünya enerji piyasalarındaki fiyat belirsizlikleri gibi nedenler piyasaların henüz normalleşme sürecini tamamlamadığını göstermektedir.

Dünyada bu gelişmeler sürerken ülkemizde kriz olasılığını düşük tutmak için sıkı para politikası uygulamalarına devam edilmiştir. Ancak yurt dışı kaynaklı enerji fiyat artışları, emtia ve madenler piyasalarında oluşan fiyat hareketleri 2012 Nisan ayı enflasyon oranını etkilemiştir. Özellikle enerji fiyatlarından kaynaklı hareketlerin önümüzdeki dönemde de enflasyon üzerinde belirleyici rol oynamaya devam edebileceği düşünülmektedir.''

KAYA GAZI TÜRKİYE'Yİ İHRACATTA UÇURUR!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

TPAO 3 farklı bölgede büyük miktarda kaya gaz-petrol rezervi olduğunu belirledi. Bunu duyan ve dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olan Shell, Türkiye'de yeni petrol çalışmaları için kollar sıvadı.

Doğalgazda en büyük ithalatçı olan ABD'yi ihracatçı konuma getirerek Rusya'dan daha fazla üretim yapmasını sağlayan ve doğalgaz piyasasında çığır açan kaya gazı (Shale gas) metodu Türkiye'nin yeni umudu oldu.

Sabah gazetesinin haberine göre, Shell, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olmasına rağmen "Petrol var mı? Yok mu?" tartışmalarının devam ettiği Türkiye'de yeni petrol çalışmaları için kollar sıvadı.

Milli petrol şirketi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Türkiye'de Diyarbakır, Erzurum ve Trakya'daki üç alanda kaya gazı-petrol baseni olduğunu belirledi. TPAO, bu bölgelerde 20 trilyon metreküp doğalgaz ve 500 milyar varil petrol rezervi taşıyabilecek kaya yapılarının olabileceğini belirledi.

SEZARYENLE PETROL

Dünyada yeni model olan kayaların içindeki gaz ve petrolün bulunmasını "Sezaryenle petrol bulma" şeklinde yorumlayan TPAO yetkilileri, Türkiye'de bu metodla ciddi petrol ve gaz rezervi olabileceğini söyledi. Telaffuz edilen rakamlar Türkiye'yi petrol ve gaz ihracatçısı konumuna getirecekken, yetkililer konuya ihtiyatlı yaklaşıyor. Sondajlar sonunda asıl tablonun görüleceğini belirten yetkililer, "Ancak ciddi potansiyel var. Emareler güçlü" değerlendirmesi yapıyor.

TALİPLİ ÇOK

Yetkililer, her gün birkaç yabancı şirketin Türkiye'deki bu alanlar için ortaklık teklifi yaptığını söyledi. Shell ile yapılan anlaşmaya göre, bu bölgelerde yapılacak sondajların tamamının masrafını Shell ödeyecek. Bulunacak petrolün yüzde 70'i TPAO'ya ait olacak.

20 YIL ÖNCE TERK EDEN SHELL GERİ DÖNDÜ

Türkiye'yi 20 yıl önce terkeden Shell de Akdeniz'in yanı sıra kaya gazı metodlarla bulunacak kayaç yapısı için Türkiye'ye geri geldi. Yetkililer, "Rakamlar hacimsel hesapla yapıldı. Haziranda ilk çalışmalar başlayacak. Önemli rezervlere ulaşabiliriz. Ancak Shell'in büyük bir istekle bu çalışmayı yapması bile olumlu gelişme" değerlendirmesinde bulundu.

TPAO'DAN KARADENİZ'E YENİ SONDAJ ÇALIŞMASI

Akdeniz'e açılan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Karadeniz'de de sessiz sedasız sondaj çalışmalarına devam ediyor. Türkiye'den ayrılan Deep Water Champion sondaj gemisinin Romanya'nın Karadeniz açıklarında gaz keşfi yapmasının ardından TPAO da yeni sondaj çalışmalarına koyuldu. TPAO yetkililerinden alınan bilgiye göre Tekirdağ İğneada'da 5 bin metrelik sondaj çalışmalarına başlandı.

MEMUR 5 AYLIK GECİKMENİN FARKINI ALACAK!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Türkiye tarihinde ilk kez memurlar toplu sözleşme için hükümet ile masaya oturdu. İlk görüşmede taraflar bundan sonraki görüşmelerin gündemini belirlerken, masaya çok önemli bir teklif geldi.

Edinilen bilgiye göre; yılbaşından bu yana zam bekleyen memura, bu 5 aylık gecikme için de fark ödenecek. Bunun için bir süredir formül aranıyordu. Sendikalar gecikme faizi ödenmesini talep ederken, bu teklif kabul görmedi. Bunun üzerine dün, memurların tamamına alacakları zamma ilaveten 1 puan da gecikme zammı yapılması gündeme geldi.

Buna göre; memur yüzde 5 zam alırsa, buna 1 puan daha ilave edilerek yüzde 6 olarak uygulanması sağlanacak. Böylece memurların 5 aylık hak kayıpları bir nebze de olsa önlenirken, sürekli sahip olacakları bir zamma da kavuşmaları imkanı doğacak. Toplu sözleşme görüşmelerinin ilk oturumunda kamu görevlileri sendikaları ile hükümet tarafı bir araya gelirken; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik görüşmelerin çalışma takvimini belirlediklerini açıkladı.

SON GÜN 21 MAYIS

21 Mayıs'ta nihai zam oranının belirlenebileceğini belirten Bakan Çelik, şunları söyledi: "Bugün her ne kadar karşılıklı heyetler halinde oturmuş olsak da, masanın diğer tarafı ile bu tarafı bizim için aynıdır. Çünkü biz rakip değiliz. Aynı gemide bulunduğumuzun bilincindeyiz." Bakan Faruk Çelik, 12 Eylül'de yapılan referandumun en en önemli sonuçları arasında kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınmasının da yer aldığını vurguladı. Sendika başkanları ise hükümet tarafının bir dahaki toplantıya zam teklifiyle gelmesini istedi.

ÇALIŞMA HAYATINDA YENİ DÖNEM

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, toplu sözleşme görüşmelerinin start alması ile Türkiye'de çalışma hayatında yeni bir dönemin başladığını söyledi. Toplu sözleşme masasında kamu görevlilerine yeni kazanımlar üretilmesi dileğinde bulunan Gündoğdu, "Sermayeye ve üst düzey kamu görevlisine fabrikatör Hulusi Kentmen gibi davrananların, memura Turist Ömer tavrı göstermesini normal karşılamayız'' dedi.

SENDİKALARIN ZAM TALEPLERİ

Memur-Sen: Kamu çalışanlarının maaşlarına 2012 yılı için yüzde 16, 2013 içinse yüzde 14 oranında yüzdelik zam yapılmasını istiyor. Taban aylığa ise 2012 için 120, 2013 içinse 80 TL artış yapılmasını talep ediyor.

Türkiye Kamu-Sen: Yüzdelik artış olarak 10+10 olmak üzere 2012 yılı için yüzde 20 zam istiyor. Ayrıca tüm kamu görevlilerine ve emeklilerinin taban aylığına yansıtılmak üzere 100 TL ve ayrıca özel hizmet tazminat puanlarının artırılarak 100 TL artış talep ediyor.

KESK: Tüm kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 30 zam yapılmasını ve 2012 yılı için bu düzenleme yapılırsa, 2013 yılı için gerçekleşen enflasyon+büyüme oranı+refah payı kadar ücret artışı istiyor.

2B ARAZİSİ ALACAK VATANDAŞIN İŞİ ZOR!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

2B'nin yasalaşmasının ardından satışlar gündeme gelirken konuşulan yüksek rayiçler yüzünden arazileri satın almaya gücü olmayanlar beklemeye geçti.

Kamuoyunda '2B Yasası olarak bilinen “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun”un Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından gözler 2B arazisi alma hakkı bulunan fakat bu arazileri rayiç bedelleri üzerinden satın alacak gücü bulunmayan vatandaşlara çevrildi. Rayiç bedellerin yüksek belirlenmesi ihtimali ise vatandaşları sıkıntıya sokacak gibi görünüyor.

Milliyet gazetesinden Yavuz Karaman'ın haberin göre, satışların piyasa rayiçleri üzerinden yapmayı planlayan Milli Emlak’ın uzun bir süredir gizli elemanları aracılığıyla 2B arazilerinin bulunduğu bölgelerde vatandaşlara sorarak rayiç bedelleri öğrendiği ve satışta bu bedellerin istendiği konuşuluyor. Fakat arazisinin daha değerli olması için rayiçleri yüksek gösteren vatandaşların ise bu yüksek bedeller karşısında sıkıntıya düştüğü ifade ediliyor.

‘TOKİ hak sahibine ev versin’

İstanbul’da Beykoz, Göktürk ve Çekmeköy gibi lokasyonlarda bulunan 2B hak sahiplerinin fiyatları milyon dolarları bulan 2B arazilerini satın alacak güçleri olmaması da ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Ali Güvenç Kiraz da 2B arazilerinde rayiç bedellerin çok çok üstünde çıktığını belirterek, “2B’lerde yeni güncellemeyle hak sahibi olan ama bu arazileri satın almaya gücü olmayanlara devlet bir hak vermeliydi.
Mesela burada yapılacak inşaattan TOKİ, 2B sahiplerine pay verilebilirdi. Bu sayede hem suiistimallerin önüne geçilirdi hem de vatandaşlar mağdur olmazdı” dedi.

Bazı bölgelerde 2B rayiçlerinin milyon dolarlara çıktığını ifade eden Kiraz, “Vatandaşlar bu parayı ödeyemez. Burada inşaat firmaları vatandaşların yerine bu parayı ödeyip proje yapmak isteyebilir. Bu da farklı sıkıntıları gündeme getirebilir” diye konuştu.

Fiyata itiraz edilemeyecek

2B üzerine çalışmalar yapan Avukat Ali Rıza İlgezdi de, komisyonların belirlediği rayiç bedellere itiraz edilemeyeceğini belirterek, “Parsel parsel rayiçler belirlenecek ve fiyat ne yazılırsa o olacak. Rayici belirlemenin de bir kuralı yok” dedi. Vatandaşların çoğunun 2B arazilerini satın almaya gücünün olmadığını ifade eden İlgezdi, “Çünkü çoğu işgalci. Bazıları boğaza nazır bir yerde oturuyor ama 40 yıl beklese orayı rayicin üzerinden satın alamaz. Çekmeköy, Şile, Sarıyer, Göktürk çok değerli yerler. Vatandaşın buralara gücü yetmez” diye konuştu.

İlgezdi, bu durumda fırsatçıların vatandaşlardan bu arazileri toplayabileceğini belirterek, “Vatandaşın bu arazileri satmaktan başka çaresi kalmıyor. Simsarlar da dolaşıp arazileri topluyor” dedi. İlgezdi, yasanın çok yeni olduğunu belirterek, “Henüz hiçbir şey netleşmedi. Yasaya dava açılacak mı bilemiyoruz ama burada mağduriyet olacağı bir gerçek” görüşünü dile getirdi.

KOBİ'LER YERLİ UÇAK YAPMAYA SOYUNDU!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Başbakan'ın yerli oto üretmelerini istediği TÜSİAD adım atmazken, KOBİ'ler ise THY Teknik'le birlikte yeri uçak üretimine soyundu. Yerli uçağa Boeing de destek veriyor.

Sabah gazetesinde yer alana bir habere göre, Türkiye büyük ölçekli firmaların üreteceği yerli otomobili beklerken, başını Anadolu sermayesinin çektiği Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) uçak üretimine çoktan başladı.

Ulaştırma Bakanlığı ve Türk Hava Yolları Teknik A.Ş'nin geçen yıl sessiz sedasız başlattığı çalışmalar sonucunda 50'ye yakın firma yerli uçağın parçalarını üretiyor. Bugüne kadar kamuoyuyla pek paylaşılmayan çalışmalara göre THY Teknik, yerli uçak üretimi için 2010'da motor, kabin, iç panel ve dış panel olmak üzere 4 ayrı alan belirleyerek üretim konusunda adım attı.

Boeing tamamen sökülerek dev bir hangarda sergilendi

En stratejik hamle ise 2011 Nisan ayında geldi. THY'ye ait bir Boeing uçağı tamamen sökülerek dev bir hangarda sergilendi. Üç milyon parçadan oluşan uçağın bütün parçaları özellikleri ve fiyatlarıyla birlikte tek tek görücüye çıkarıldı. 300'e yakın firmanın katıldığı organizasyonda şirketler, üretebilecekleri parçaları THY Teknik'e bildirdi. 50'ye yakın firma yerli da uçağın parçalarını üretmek için kolları sıvadı. Organizasyona Amerikalı Boeing, Kanadalı Bombardier, Brezilyalı Embraer ve Hollandalı Fokker da katıldı.

Ar-Ge masrafları cebimizden

Yerli uçak projesinde elini taşın altına koyarak üretime geçen firmalardan SEM Plastik, Angora Halı, Baykar Makine, Kayalar, Kaleaero, Partek, Anel Elektrik, Gate Elektrik, Timsan Mühendislik ve Mikes ön planda yer aldı. Dünyada 70 havayolu şirketine yemek servis ekipmanları üreten SEM Plastik, yerli uçak projesinde plastik ve kompozit parçaların üretimini üstlendi. THY Teknik'in istediği parçaları yüzde 100 yerli olarak üretmeyi başardıklarını anlatan SEM Plastik Genel Yavuz Eroğlu, "Yerli uçak projesi, yerli otomobil çalışmalarından çok daha hızlı ilerliyor. Geçen yıl THY Teknik'in yerli şirketlere özel düzenlediği sergiye katıldık. Biz de üretebileceğimiz parçaları tespit ettikten sonra bu parçaları üretmeyi başardık. Bu konuda en ufak bir teşvik almadık" açıklaması yaptı.

Uluslararası sertifikalar alınıyor

Yerli uçak üretiminden en önemli konuların başında sertifikalama işlemleri geliyor. Bu noktada üretici firmaların European Parts Approval (EPA) sertifikası alması şart. THY Teknik, üretime dahil ettiği firmaların bu sertifikayı almasına da destek oluyor. Sertifikalar alındıktan sonra yerli uçak projesine ek olarak milyar dolarlık uçak yedek parça sektörünün de kapıları şirketlere sonuna kadar açılmış oluyor.

Sulandırmayın

Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) tarafından önceki gün düzenlenen 'Made in Turkey' panelinde teşvik paketini yetersiz bularak, 'Yerli oto olmaz' açıklaması yapan CEO'lara Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün'den sert tepki geldi. Özellikle teşvik üzerinden yerli otomobil konusunu sulandırmaya kimsenin hakkı olmadığını belirten Ergün CEO'lara , "Biz hiç kimseden hiçbir parça almayalım, dünyayla entegrasyonumuzdan vazgeçelim, cıvatasını bile biz yapalım, demiyoruz. Bundan bahsetmek, bu projeyi sulandırmaktır" dedi. OYDER'in toplantısında en olumsuz tabloyu Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün çizmşti. "Yerli markayı nasıl kuracaksınız? Ekonominin böyle bir şeye ihtiyacı var mı" diyen Yenigün, "Ben yerli otomobil yapacağım ' diye ortaya çıkmak hiçbir sanayicinin elini altına sokacağı bir taş değil. Olayı popülizmden kurtarmak lazım. Otomotive özel bir teşvik de yok' dedi. Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu ise "Teşvikte nakit şartı yok. Önce üreteceksiniz, sonra kazanacaksınız sonra vergiden düşeceksiniz. O yüzden sıfırdan başlayıp yapmanız zaten zor " açıklamasıyla teşvik politikasını eleştirmişti.

DOLAR DÜŞMEYE DEVAM EDECEK Mİ?

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Merkez Bankası'nın dolara baskısı ve ardından faizlerin yukarı yönlü hareketi, yurtdışı yatırımcının iştahını kabarttı. Yabancılar, dolar bozdurup TL'ye yönelince, kurlar tepetaklak aşağı gelmeye başladı.

Dolar TL kurunda geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Merkez’in enflasyon raporu sonrasında belirgin bir hareketlilik gözleniyor. Merkez Bankası'nın enflasyon tarafında çok net bir tavır takınması ve daha şahin bir profil çizmesi hareketlilikte etkili oluyor. Merkez Bankası'nın faiz koridorunun üst bandına yaptığı vurgu, yabancı yatırımcıların faiz piyasasına ilgisini artırıyor, bu da piyasada yabancı girişini tetikliyor. Bono tahvil piyasasının özellikle uzun tarafına olan ilgi, piyasaya yabancı para girişini beraberinde getiriyor.

TL değerleniyor

TL’deki değer artışı diğer gelişmekte olan para birimlerinden daha net bir şekilde kendini belli ediyor. Daha öncesinde paralellik göstermesine alışık olunan kurlarda özellikle de Merkez’in fonlama miktarını arttırması ile geçtiğimiz hafta 23 Nisan’da 1.7960 seviyesinde olan kur kademli olarak gerilerken en belirgin hareketini 25 Nisan’da 1.7642’li seviyelere gelerek gösterdi. Yeni haftada haftanın ilk işlem gününde 1.75’lerden başlayan günde sepet kur tarafında da 2.04’lere kadar gevşeme yaşandı.

TL değer kazanırken diğer gelişmekte olan ülke kurlarında TL’ye paralel artış gözlenmiyor. Son 3-4 günden beri dolar karşında değer kazanan TL özellikle son bir haftadır enflasyon raporundan beri daha şahin bir merkez bankasının etkisi kendisini gösteriyor.

Dolar 1,75'e yaklaştıkça alıcı geliyor

Piyasa uzmanlarının konuya dair yaptıkları açıklamada TL’de bir miktar değer kazancına yer olduğu düşüncesi hakim. Gün içinde 1.76 üzerinde gelen alımlar ile kur gün sonunda olurken sepet kur tarafında da seviyelerine gelindi. Ancak genel kanı, dolar/TL'nin 1.75'li seviyelere yaklaştığı sürece yerli kurumlar tarafından dolar alımını gerçekleştiği yönünde. Bu algı, kurdaki aşağı yönlü hareketi sınırlıyor.

Piyasaların yatay gittiği günlerde kendi faizi yüksek olan para birimlerinde yukarı yönlü hareket görüldüğünü kaydeden piyasa uzmanları fonlama aracı olarak kullanıldığına dikkat çekiyorlar.

Son günlerde petrol fiyatında artış olsa da İran’da yapılan görüşmelerin iyiye gittiği düşüncesi de petroldeki köpüğün alındığı öngörüsü TL’yi yukarı çeken bir başka etken.

TL orta vadede değer kazanmaya devam edecek

Genel kanı orta vadede TL’nin değer kazancının devam etmesi yönünde. 1.75’li seviyelere hızlı gelindiğini kaydeden piyasa oyuncuları bir süre tutunmanın devam edeceğini bu dönemde TL uzun pozisyonu alınabileceğini dile getiriyorlar.

Analistlere göre; dolar/TL, yeniden 1,77 üzerine çıkamaz ise, uzun vadeli yükselen trend yapısı bozulacak ve aşağı eğilimli bir trend sürecine girecek. Bu durumda ilk destek 1,73-1,75 bandı olsa da teknik hedef 1,69-1,70 seviyeleri olacak.