BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,34
ALTIN 2.842,07
HABER /  GÜNCEL

Tek tıkla ekonomi gündemi

Ekofinans'la ekonomi gündemi başlıyor. Türkiye ve dünyanın önde gelen ekonomi ve finans haberlerini sizin için derledik.

Abone ol

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Mart'ta bütçe açığının 5,5 milyar, Ocak-Mart'ta 6,4 milyar TL olduğunu belirtti. Birinci çeyrekte bütçe gelirleri yüzde 12,6 oranında artış gösterdi.

Maliye Bakanı Şimşek bütçe rakamlarını açıkladı. Şimşek brüt/borç oranının yüzde 39'a, net borç/gsyh oranının yüzde 22 civarına indiğini söyleyerek, bu sene ilk çeyrekte bütçe açığı performasının iyi olmadığını belirtti. Faiz giderlerinin yüksek olmasının bütçeyi olumsuz etkilediğini kaydeden Şimşek, bu durumun borcun vade yapısıyla ilişkili olduğunu belirtti. Şimşek, faiz giderlerinin bu sene öngörülenlerin altında olacağını da sözlerine ekledi.

Şimşek, ilk çeyrekte giderlerin yüzde 15,1 artarak 83,8 milyar TL olduğunu, gelirlerin yüzde 12,6 artarak 77,5 milyar TL olduğunu belirtti.

Şimşek ''Mart'ta bütçe açığı 5,5 milyar, Ocak-Mart'ta 6,4 milyar TL oldu. Brüt Borç/GSYH oranı %39'a, Net Borç/GSYH oranı %22 civarına indi. Gelir tarafında sıkıntı yok, geçen yıla göre daha iyi durumdayız.'' diye konuştu.

Büyüme sağlıklı

Sağlıksız büyüme yapısına karşın ciddi tedbirler aldıklarına değinen Şimşek, yılın 2.yarısında büyümenin sağlıklı hale geldiğini bildirdi. Şimşek, ''Geçen senenin ilk yarısında net ihracat, büyümeyi 5, 2 puan aşağı çekti. İç talep 2.yarısında yüzde 4,8'e geriledi, ihracatın etkisin yılın ikinci yarısında pozitife döndü'' diye konuştu.

''Yılın ilk çeyreğinde büyümede yavaşlamanın devam ettiğini görüyoruz'' diyen Şimşek, 2012'de yumuşak inişin başarılabileceğini, yüzde 4'lük büyümeye ilişkin kaygının olmadığını ifade etti.

Cari açıkta daralma devam edecek

Şubat ayında enerji dışında cari dengenin fazla verdiğini kaydeden Şimşek, ''Cari açıktaki daralma devam etmesini bekliyoruz. Finansman kalitesinde iyileşme söz konusu. Borç yaratmayan fon girişlerinin etkisi çok önemli. Öncü göstergelere baktığımızda cari açık hedeflerimiz doğrultusunda daralmaya devam ediyor'' dedi.

Yeni teşvik sisteminin büyük heyecan yarattığını kaydeden Şimşek, ''2B arazilerinin satılması konut inşaat sektöründe yeniden canlanmaya sebep olabileceğimi, mütekabiliyetin dış kaynaklı talep yaratabileceğini dile getirdi. Şimşek, ''Büyüme muhtemelen yılın ikinci yarısında ivme kazanacaktır. 2011 yılı seçim yılı olmasına rağmen çok güçlü bir performansla kapatılmış bir yıldır.'' diye konuştu.

"Geçen yılı yüzde 1'in altında açıkla kapattık"

Şimşek, ''Geçen seneyi yüzde 1'in altında açıkla kapattık. Altyapı, eğitime ilave kaynak ayırmasaydık geçen sene bütçe fazlası vermiş olacaktık.
Türkiye hem açıklarını hem de borçlarını azalttı. Son 9-10 yıldır bütçe disiplini memleketimize çok şey kazandırdı. Mali disiplin var, makro ihtiyati yaklaşımlar var. Aylık rakamlar büyük dalgalanmalar gösteriyor. Önemli olan 2012 yılının tam yıl performansı. Yıllık hedefi gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapacağız.'' diye konuştu.

İlk çeyrekte faiz dışı dengenin 10,9 milyar dolar fazla verdiğini söyleyen Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü :

"Yıl sonu hedefi yüzde 37.4'üne denk gelmekte. Geçen senenin ilk çeyreğinde geçen sene yüzde 39,7sini oluşturuyordu.

2012 Ocak-Mart bütçe gelirleri yüzde 12,6 oranında arttı. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 23,2. ekonominin yavaşlaması bizim gelir performansımızı tabii ki etkiler. Buna rağmen bütçeyi muhafazakar hazırladığımız için giderlerde artış var. İlk çeyrekte gelirler yüzde 12,6 arttı.

Vergi gelirlerindeki artış giderlere göre nispeten düşük kaldı. Vergi giderlerinin faiz dışı fazlayı karşılama oranı yüzde 97. Şu an tedbir ihtiyacı görmüyorum. Öncü göstergelere bakarsanız toparlanma söz konusu. Giderleri sıkı kontrol altında götüreceğiz. ilave harcama taleplerini kabul etmiyoruz."

Akaryakıt ürünlerine vergi düzenlemesi yok

Şimşek, akaryakıt ürünlerine vergi düzenlemesi üzerinde çalışma yapmadıklarına işaret ederek, "En büyük vergi indirimini 2 hafta önce Başbakan açıkladı. Yeni teşvik sistemiyle yatırımı, üretimi, ihracıtı desteklemk için en büyük vergi indirimine gittik. en büyük vergi indirimi yapılmıştır. 2009 sonundan akaryakıttan alınan ÖTV'de zerre kadar artış olmadı. KDV de artmadı. AKP döneminde akaryakıt ürünleri üzerinde vergi yükü artmamış azalmıştır. Vergi yükü yüksektir fakat biz vergi indirimi yaptık. Petrol fiyatları 5 kat, benzinin litresi 3 kat arttı. Bu bile verginin artmadığını gösteriyor" dedi.

Memur maaşlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Şimşek, toplu sözleşme sürecinin söz konusu olduğunu, hakem heyetinin kararının söz konusu olacağını belirtti. Kıt kaynaklar çerçevesinde toplu sözleşme sürecinin yönetilmesi konusunda gereğini yapılacağını kaydeden Şimşek, "memur maaşlarındaki artış makul seviyede olacağını, ilave tedbirlere gerek görülmeyeceği kanısındayız. Her sene enflasyon farkını ödüyoruz. Geçen sene enflasyon saptı, farkını hemen ödedik. Enflasyon farkının çok üzerinde maaşları arttırdık" diye konuştu.

İŞSİZLİK YÜZDE 10'NUN ÜZERİNE ÇIKTI!

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…
[PAGE]
Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı işsizlik rakamlarına göre, Ocak ayında işsizlik arttı. Aralık-Şubat döneminde işsiz sayısı 2,664 millyona yükseldi.

TÜİK'in açıkladığı işsizlik rakamlarına göre Ocak ayında işsizlik yüzde 10.2 oldu.

Önceki dönem yüzde 9.8'di

TÜİK'in açıkladığı Aralık Şubat döneminde işsizilik rakamları yüzde 10.2 artış gösterdi. Önceki dönemde veri yüzde 9.8 olmuştu.

Tarım dışı işsizlik artıyor

Tarım dışı işsizlik yüzde 0.4 artış gösterdi. Aralık Şubat döneminde mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 8.9 oldu.

Aralık Şubat döneminde işsiz sayısı 2.664 milyona yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması ''2012 Ocak Dönemi Sonuçları (Aralık 2011-Ocak Şubat 2012)''na göre, 2011 yılı Ocak döneminde 3 milyon 44 bin kişi olan işsiz sayısı, 2012'nin aynı döneminde 2 milyon 664 bin kişiye geriledi.

İstihdam ise 22 milyon 461 bin kişiden, 23 milyon 475 bin kişiye çıktı.

2011 ve 2012 Ocak dönemleri itibariyle Türkiye genelinde mevsim etkilerinden arındırılmamış temel işgücü verileri şöyle:

VATANDAŞ KREDİ KARTI TAKSİDİYLE YAŞIYOR!

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

Tüketici, kredi kartına taksit yaptırmayı seviyor. Kredi kartıyla ay sonunu getiren tüketicinin, kredi kartı borçlarının yüzde 47'si taksitli borçlardan oluşuyor.

Kredi kartına yüklenerek ay sonunu getiren tüketicinin 6 Nisan 2012 itibarıyla 57 milyar 767 milyon TL düzeyine ulaşan borçlarının yüzde 47.4’ünü taksitli borçlar yüzde 52.6’sını taksitsiz borçlar oluşturdu. Taksitli borçlar bu dönemde 3.2 puan artış gösterdi. Son 1 yılda harcamaları tutarında yüzde 30 oranında artış yaşanırken, taksitli harcamalarında yüzde 39.2, taksitsiz harcamalarda yüzde 22.5 oranında artış yaşandı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Haftalık Bülteni’nde açıkladığı geçici verilere göre bankacılık sektöründe krediler toplamı (mali kesime verilenler dahil) 6 Nisan itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre (8 Nisan 2011 baz alındı) yüzde 24.3 oranında artışla 707 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Krediler 6 Nisan itibarıyla bir önceki haftaya oranla 0.3 oranında, 1 milyar 910 milyon TL tutarında azalış gösterdi. Mali kesim hariç krediler toplamı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25.1 artışla 647 milyar 939 milyon TL oldu.

Tüketici kredileri bir haftada 172.2 milyar TL'nin üzerinde arttı

6 Nisan itibarıyla mali kesim hariç, katılım bankalarının dahil edildiği tüketici kredileri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21.6 oranında artarak 172 milyar 176 milyon TL oldu. Tüketici kredilerinde bir önceki haftaya göre 402 milyon TL tutarında, yüzde 0.2 oranında artış yaşandı.

Konut kredileri 75 milyar TL'yi geçti

Tüketici kredilerinin dağılımı incelendiğinde 6 Nisan itibarıyla 75 milyar 655 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Konut kredileri bir önceki haftaya göre yüzde 0.3, 2011 yılı sonuna göre yüzde 1.4, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.9 oranında artış gösterdi.

Taşıt kredileri 7 milyar TL

Taşıt kredileri bir önceki haftaya göre yüzde 0.2 artışla 7 milyar 294 milyon TL oldu. Taşıt kredileri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20.8 oranında artış gösterdi.

6 Nisan itibarıyla ihtiyaç kredileri bir önceki haftaya göre yüzde 0.3 artarak 62 milyar 714 milyon TL oldu. İhtiyaç kredileri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22.2 oranında artışla 62 milyar 714 milyon TL oldu. Anılan dönemde diğer tüketici kredileri bir önceki haftaya göre değişmeyerek 26 milyar 515 milyon TL düzeyinde gerçekleşti.

Kredi kartı kullanımı yaklaşık 58 milyar TL oldu

6 Nisan itibarıyla bireysel harcamaları bir önceki haftaya göre yüzde 0.1 oranında, 83 milyon TL artışla 57 milyar 767 milyon TL oldu. Bireysel harcamaları 2011 yılı sonuna göre yüzde 5.1 oranında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 oranında artış gösterdi. Kredi kartı harcamalarının yüzde 47.4’ünü oluşturan 27 milyar 365 milyon TL’si taksitli, 52.6’sını oluşturan 30 milyar 402 milyon TL’si ise taksitsiz borçlardan oluştu. Kredi kartına yaptırılan tutar son 1 yılda yüzde 39.4 artış gösterirken, taksitsiz borç tutarındaki artış yüzde 22.5 düzeyinde gerçekleşti. 8 Nisan 2011 itibarıyla 44 milyar 440 milyon TL düzeyinde olan borçlarının yüzde 44.2’si taksitli, yüzde 55.8’i taksitsiz borçlardan oluşuyordu.

Bu arada 6 Nisan itibarıyla tüketicinin krediler ve kredi kartları aracılığıyla yaptığı harcamaların toplamı 230 milyar TL düzeyine yaklaştı.

735 milyar TL mevduat

Bankacılık sektöründe mevduat (bankalararası dahil) 1 haftada 2 milyar 297 milyon TL azalışla 734 milyar 950 milyon TL oldu. Mevduat 2011 yıl sonuna göre yüzde 0.2 oranında artarken, son 1 yıllık dönemde ise mevduat yüzde 12.9 oranında artış gösterdi.

ARAP BAHARI ARAP EKONOMİSİNİ ÇARPTI!

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

Ortadoğu ile Kuzey Afrika ülkelerinde Arap Baharı olarak adlandırılan değişim dalgasının, Mısır, Tunus ve Libya başta olmak üzere, ilgili ülkelerde yaklaşık 75 milyar dolarlık zarara yol açtığı açıklandı.

Arap baharı diktatörleri yerlerinden etti ama ekonomide de ciddi hasarlara yol açtı. Libyan Foreign Bank Genel Müdürü Muhammed bin Yusuf Şark el-Evsat gazetesine yaptığı açıklamada söz konusu zararın, iktidarların yıkıldığı değişim sürecinde ekonomik faaliyetlerin sekteye uğraması ve nakit rezervlerinin azalmasından kaynaklandığını belirtti. Ekonomiyi rayına oturtacak önlemleri içeren bir yol haritası hazırlanmadıkça zararın her geçen gün artacağını savunan Yusuf, bu çerçevede Mısır ile Tunus'ta turizm, Libya'da ise petrol sektörünün eski işleyişine kavuşturulması gerektiğine işaret etti.

Yusuf, Arap ülkelerinin, Avrupa ile Amerika'da yaklaşık 2 trilyon dolarlık yatırımının, küresel ekonomik krizler nedeniyle 400 milyar zarara uğradığını hatırlatarak, bu birikimin Arap coğrafyasındaki yatırımlar için değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

MERKEZ BANKASI'NIN DÖNEM KARI 8.5 MİLYAR LİRA

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

[PAGE]Merkez Bankası'nın 80. Olağan Genel Kurulu yapılıyor. Genel kurulda dağıtılan yıllık rapora göre, Merkez Bankası'nın dönem karı 8 milyar 565,2 milyon lira olarak belirlendi.

Merkez Bankası'nın 80. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı son dönemde açıklanan verilerin ithalat artış hızının aldıkları tedbirler doğrultusunda yavaşladığını, ihracatta ise dış talepteki göreli zayıf seyre rağmen kademeli toparlanmanın devam ettiğini gösterdiğini söyledi.Başçı, Merkez Bankası 80. Hesap Dönemi Olağan Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, 2011 yılında gerçekleşen küresel ekonomik gelişmeleri ve Türkiye'de yaşanan temel makro ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.

Erdem Başçı, 2011 yılında gelişmiş ülkelerin, uygulamakta oldukları oldukça büyük ölçekli parasal genişlemeye rağmen, zayıf ve kırılgan bir büyüme görünümü sergilediğini, bu durumun, küresel büyüme üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaya devam ettiğini söyledi. ABD ekonomisinde, özellikle işgücü ve emlak ve piyasalarında güçlü bir toparlanmanın henüz başlamadığına işaret eden Başçı, bunun yanı sıra, Avro Bölgesi'ndeki kamu borcu krizinin giderek derinleşmesi ve sorunun çözümüne ilişkin belirsizliklerin artmasının, 2011 yılında küresel büyümeyi olumsuz etkileyen en önemli faktör olduğunu kaydetti.

Küresel kriz sonrasında gelişmiş ülkelerde süregelen zayıf ve kırılgan görünümün, gelişmekte olan ülkelerdeki dış talebi yavaşlatarak büyümeyi sınırlandırdığını anlatan Başçı, 2011 yılında gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarının da kriz sonrasında sergiledikleri hızlı toparlanmanın ardından büyük ölçüde yavaşladığını ve bu durumun, gelişmiş ülkelerdeki büyümeye ilişkin zayıf ve kırılgan görünümle birleştiğinde, küresel büyümeyi olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Emtia fiyatlarında ise krizin en yoğun dönemlerinin ardından 2009 yılında başlayan artış eğiliminin 2010 ve 2011 yıllarında da devam ettiğini, özellikle petrol fiyatlarının dikkat çekici düzeylere ulaşmasında etkili olan bu eğilimde, küresel ölçekte uygulanan parasal genişlemenin etkili olduğunu anlatan Başçı, şöyle konuştu:

''Bu dönemde, Kuzey Afrika ve Ortadoğu;da yaşanan siyasi gelişmeler, arz yönlü ilave bir baskı unsuru oluşturarak enerji fiyatlarındaki yükselişi güçlendirdi. Bu çerçevede, uluslararası Brent tipi ham petrolün varil fiyatı 2011 yılının Nisan ayı başında 126 ABD doları düzeyiyle, 2008 yılının Temmuz ayından bu yana kaydedilen en yüksek değerine ulaştı. Yılın ilk yarısında, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ekonomilerde kayda değer bir yükseliş gösteren enflasyon oranları, yılın ikinci yarısından itibaren daha ılımlı bir eğilim sergiledi. Bu gelişmede, temel olarak, yılın ikinci yarısından itibaren küresel iktisadi faaliyetin yavaşlayacağına dair yoğunlaşan beklentiler etkili oldu.

2011 yılının ikinci ve üçüncü çeyreklerinde, gelişmiş ülkelerin merkez bankaları ek parasal genişleme uygulamalarının sonlandırılacağına dair sinyaller verdiler.Öte yandan, yılın son çeyreğinde, Euro Bölgesi;nde yaşanan kamu borcu krizinin derinleşmesi ve giderek zayıflayan küresel büyüme görünümü, para politikalarının normalleşme sürecini kesintiye uğrattı. Buna bağlı olarak, gelişmiş ülkelerde politika faizlerinin uzunca bir müddet daha düşük tutulacağına ve parasal genişleme politikalarına devam edileceğine dair algılamalar güçlendi. Bu gelişmeler karşısında, gelişmekte olan ülkeler, kısa vadeli sermaye akımlarının olumsuz etkilerini en aza indirmek amacıyla, 2011 yılı boyunca ağırlıklı olarak makro ihtiyati tedbirleri kullandı.''

Türkiye'ye ilişkin temel makroekonomik gelişmeler

Başçı, 2010 yılındaki hızlı toparlanmanın ardından Türkiye ekonomisinin 2011 yılında da hızlı büyümeye devam ettiğini, 2011 yılında, GSYİH büyümesindeki olumlu görünümün, iş gücü piyasalarında da toparlanmayı beraberinde getirdiğini, bu doğrultuda, gerek iş gücü gerekse istihdamda, önceki yıla oranla önemli artışlar sağlandığını belirtti. Buna ek olarak, bu dönemde istihdam artışlarının iş gücüne katılan kişi sayısında meydana gelen artışlardan daha yüksek olmasının, işsizlik oranlarının bir önceki yıla göre hızla gerilemesine neden olduğunu ifade eden Başçı, ayrıca, 2010 yılında iş gücü verimliliğinin tüm sektörlerde artmasıyla gerileyen reel birim iş gücü maliyetlerinin, 2011 yılında da bu eğilimini sürdürdüğünü kaydetti.

2011 yılının ilk yarısın da, iç talepteki güçlü seyre bağlı olarak ithalatta yüksek oranlı artışların yaşandığını belirten Başçı, ''İç ve dış talep arasındaki dengelenmeyi sağlamak amacıyla aldığımız politika tedbirleri yılın ikinci yarısından itibaren ithalatta öngördüğümüz belirgin yavaşlamaya yol açtı. Ancak, aynı dönemde, Avro Bölgesi'nde kamu borçlarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin artması ve ABD'de toparlanmanın öngörülenden daha yavaş olacağının anlaşılması dış talep koşullarını önemli ölçüde zayıflattı. Buna ek olarak, risk iştahının bozulmasıyla yaşanan sermaye çıkışları Türk lirasında ilave değer kayıplarına neden oldu'' dedi.

Başçı, Türkiye'nin geleneksel dış pazarlarında hüküm süren zayıf dış talep koşullarına rağmen, döviz kurlarının sağladığı rekabet avantajı ve pazar çeşitlendirmesinin de katkısıyla, ihracatın yıl genelinde ılımlı bir artış sergilemeye devam ettiğini, ithalat artış hızında yılın ikinci yarısında gözlemledikleri yavaşlamaya karşın, 2011 yılında dış ticaret açığının artışını sürdürdüğünü söyledi. Aynı dönemde, cari işlemler açığının milli gelire oranının, 2010 yılındaki yüzde 6,4 seviyesinden, yaklaşık yüzde 10 seviyesine yükseldiğini ifade eden Başçı, şöyle devam etti:

''Son dönemde açıklanan veriler, ithalat artış hızının aldığımız tedbirler doğrultusunda yavaşladığını, ihracatta ise dış talepteki göreli zayıf seyre rağmen kademeli toparlanmanın devam ettiğini gösteriyor.

Öte yandan, aldığımız makro ihtiyati tedbirlerin de katkısıyla, cari açığın finansman yapısı sağlıklı bir yönde değişmeye başladı. 2011 yılında bir önceki yıla kıyasla Türkiye'ye yönelen kısa vadeli sermaye akımlarının cari açığın finansmanındaki payında önemli bir azalış ve uzun vadeli sermaye akımlarının cari açığın finansmanındaki payında ise belirgin bir artış gözlüyoruz. Bu durumun, cari açığın sürdürülebilirliği açısından son derece olumlu bir gelişme olduğunu ise özellikle vurgulamak istiyorum.''

Hızla genişleyen cari işlemler açığına ek olarak, 2010 yılı ortalarından itibaren etkili olan hızlı kredi büyümesini de makro finansal riskleri artırıcı bir unsur olarak değerlendirdiğimizi birçok defa dile getirdik. Bu kapsamda, kredi büyüme hızını daha sürdürülebilir düzeye çekebilmek amacıyla 2010 yılı sonundan itibaren zorunlu karşılık oranlarını önemli ölçüde artırdık. Buna ek olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) başta olmak üzere, ilgili diğer kurumlar da aşırı kredi genişlemesine karşı gereken tedbirleri aldı. Alınan tedbirlerin katkısıyla, 2011 yılının ortasından itibaren, krediler daha makul bir büyüme hızına ulaştı. Kredi artış hızının arzu edilen ölçüde yavaşlamasında, uyguladığımız sıkı para politikasının ve Avro Bölgesi'nde artan belirsizliklerin de etkili olduğunu gözledik.''

'ALTIN YÜKSELİR, GÜMÜŞÜ DE SÜRÜKLER'

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

Altın Borsası Başkanı Osman Saraç, altının bu yıl 2 bin doları test etmesini beklediklerini ifade ederek, siyasi ve ekonomik pek çok faktörün bu yükselişi desteklediğini söyledi.

Akşam Gazetesi muhabiri Ayfer Arslan İstanbul Altın Borsası Başkanı Osman Saraç ile görüştü. Altın fiyatlarındaki hareketliliğin İstanbul Altın Borsası'ndaki işlem hacimlerine de yansıdığını belirten Saraç ilk 3 ayda işlem hacminin geçen yıla göre yaklaşık yüzde 38 arttığını ve depo hesaplarının 56 kat büyüdüğünü söyledi.  Osman Saraç muhabirin altın piyasası konusundaki sorularını ise şöyle yanıtladı :

Altın fiyatlarına ilişkin beklentiniz?

Piyasa yapıcısı kuruluşları, bankaları, fonların analizlerini takip ediyoruz. Piyasalarda ağırlıklı 2000 dolar seviyesinin test edileceği beklentisi hakim. Bunu tetikleyen unsurlar var. Uzakdoğu rezervlerini güçlendirme çerçevesinde başladığı altın alımını durdurmuş değil. İkincisi; riskler bitmiş değil.

Fiyat hareketliliği İAB'daki işlem hacimlerine nasıl yansıdı?

Geçen yıl ilk 3 ayda altında 37 ton civarında olan işlem hacmi, bu yıl 51 tona çıktı. Yani hala talep canlı. Gümüşte ise geçen yıl ilk 3 ayda 97 ton işlem hacmi bu yıl 127 tona çıktı. Geçen yılın ilk 3 ayında 60 kilo gümüş ithalatı yapılırken, bu yıl 48 ton ithalat yapıldı. Çünkü bu yıl altından ziyade gümüşte daha çok fiyat dalgalanması bekleniyor.

Körfez'de 500 milyon dolarlık fon bekliyor

Gümüşte piyasalarda fiyat olarak ne bekleniyor?

Gümüşte spekülasyon, ticaret, hacim daha büyük. En yüksek 50 doları test etti. Altın 2 bin doları denerse gümüş kesinlikle 50 doları görür.

Peki gümüşteki beklentinin nedenleri?

Her şey ekonomik gerekçelere dayanmıyor. Bazı şeyler şişirilir. İşin içerisine spekülasyon kazandırılır. Sadece Körfez bölgesinde gümüş için ayrılmış 500 milyon dolarlık bir fon büyüklüğü var, bu müthiş bir rakam. Bu da ciddi bir fiyat beklentisi anlamına gelir.

Son 6 yılda altın hesapları 56 kat arttı

Talep bankacılık sistemine giren altın miktarını nasıl etkiledi?

BDDK Ocak 2012 verilerine göre, 14 milyar 50 milyon liralık kıymetli maden ve depo hesabı var. 37 yatırım fonu, 1 yatırım ortaklığı ve 2 borsa yatırım fonu var. Bu 40 fonun 17'sii aktif. Bu 17 fonda ise 14 tonun biraz üzerinde altın var. Bunun da değeri 1.350 milyar TL. 15.5 milyar TL finans kesiminin elinde bir büyüklük var. Kıymetli depo hesapları son 6 yılda 56 kat büyüdü.

Darphane 64 ton altın bastı

Bankacılığın dışında fiziki altına talep nasıl ?

Evet orada da talep devam ediyor. Ata, Cumhuriyet altınlarının hepsi dahil yıllık Darphane'nin üretimi 60 tonlar seviyesini en son 2007'de gördü. 2008'de 57 ton, 2011'de tekrar 64 ton. Kuyumculara açılanı krediler de bu sektörün ne kadar canlı olduğunu gösterir. 2010'da 1 milyar TL'ydi 2011'de 1.5 milyar TL oldu.

Yüzde 20 ÖTV yükü nedeniyle Elmas Piyasası çalışmıyor

İAB bünyesindeki Elmas ve Kıymetli Taş Piyasası'na talep var mı?

Şu anda 123 üyemiz var ama çalışıyor mu? ÖTV yükü nedeniyle çalışmıyor. Yüzde 20 oranında bir vergi, adı ne olursa olsun dünyanın hiçbir yerinde yok. Modern dünyada bu vergiler yüzde 1 gibi fevkalade düşük düzeyde. Aslında hammadde olan bir üründen bahsediyoruz. Bu hammadde işlenip mücevherat haline dönüp tüketiciye geldiği zaman zaten vergilendirilecek ve vergilendirilmesi gerekir. Ama o taşı ilk daha imalatçı alırken yüzde 20 vergi ile karşılaşıyor. Mücevherata döndüğünde de ayrıca vergilendiriyor.
Bugün insanlar bir uçağa atlayıp dünyanın herhangi bir yerinden bunu vergisiz bir şekilde alabilir.
Pırlanta dediğiniz şey küçücük bir şey. Her cebe girer. Hiçbir elektronik cihaz yakalayamıyor.

Merkez'in altınlarına talip

Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıklarda altın rezervlerini artırmasının İAB'na yansıması olur mu?

Merkez Bankası'nın bu karşılık olarak ayırdığı miktarların saklanması meselesi var. Bu konuda görüşmeler oldu ama daha netleşmedi. Bankaların altın varlığını zaten biz saklıyoruz. Bankaların Merkez Bankası'na verdiklerin karşılıkların saklanmasına talibiz. Hali hazırda Bank of England'da saklanıyor.

Parayı verimsiz kullanıyoruz

İAB Başkanı olarak yatırımcılara önerileriniz?

Tasarruflarını artırsınlar. Türkiye'de tasarruf oranı çok düşük. Yüzde 12'lik tasarruf oranı gelişmekte olan bir ülkeye, dünyanın 16. büyük ekonomisine yakışmıyor. Lüzümsuz tüketim var. Parayı da verimsiz kullanıyoruz. Hangi yatırım aracı? Hepsine yatırın . Bankaya yatırın, hisse senedine yatırın. Altın alın. Ne yaparsanız yapın, ama tasarruf yapın.

KONUT FAİZLERİ 0 SINIRA DAYANACAK MI?

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

[PAGE]Konut kredisinde faizlerin kısa dönemde düşmeyeceği düşünülürken bazı görüşler bunun tam da tersini söylüyor!

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 1'lik büyümeyle 70 milyar lirayı geçen yıl sonunda ise 76-80 milyar lira arasında olması öngörülen kredisi sektöründe 120 ay vadede yüzde 1,40'lara varan faiz söz konusuyken, faizlerde psikolojik sınır olan yüzde 1'in altı seviyelerin görülüp görülmeyeceği merak ediliyor.

Akbank Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Galip Tözge, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2011 yılında kredi pazarının yüzde 21 büyüme göstererek 69,6 milyar liraya ulaştığını, bu büyümenin yüzde 16 gibi önemli bir kısmının ekonominin daha iyimser olduğu yılın ilk yarısında gerçekleştiğini belirtti.

Temmuz ayı itibariyle Avrupa'daki borç krizinin etkilerinin hem faizlere hem de kurlara yansıması sonucu piyasasının ani şekilde yavaşladığını anımsatan Tözge, şunları kaydetti: 

"2012 yılına da 2011'in dördüncü çeyreğinde en yüksek seviyeye ulaşan belirsizlik ve buna bağlı yüksek faiz ortamıyla başladık. Bunun yansıması olarak Ocak'ta ve bağlantılı olarak kredisi piyasasında 107 milyon liralık bir daralma yaşandı. Şubat ayına ise Avrupa'da aksiyonların alınmasının olumlu havasıyla, sakinleyen faiz ortamıyla girildi. Piyasa, tekrar büyümeye başladı. Şubat ayında pazar büyümesi, ocak ayındaki daralmayı telafi etti ve sene sonunun 50 milyon lira üzerine çıktı. Mart ayında büyüme hızlandı ve ilk çeyrek itibariyle pazar bakiyesi 70,3 milyar liraya ulaştı. Bu rakam, pazarda ilk çeyrekte yüzde 1'lik bir büyümeye işaret ediyor. Pazarın mevsimsel olarak yılın ikinci çeyreğinde daha fazla büyüme göstermesini bekliyoruz. Ancak, sektörün ilk çeyrekteki seyri senelik büyümenin de sınırlı olacağının habercisi niteliğinde."

"Konut sektörü son iki seneye göre yavaş seyredecek"

2012 yılındaki makroekonomik beklentilere paralel olarak sektörünün son iki seneye göre yavaş seyretmesini beklediklerini belirten Tözge, "Sektördeki soğumaya paralel olarak, kredileri pazarında da büyümenin sınırlı olmasını bekliyoruz. Faizlerin düşme trendine girmesi veya ekonominin beklentilerin üzerinde büyümesi durumunda, sektörü ve kredileri pazarı hızla kendini toparlayabilir. Pazarın yüzde 10-12 gibi bir oranda büyümesi ve 76-78 milyar lira ile seneyi kapatması mümkün görünüyor" yorumunu yaptı.

Piyasanın genelinde, mart ayının ikinci yarısında faiz oranlarında düşme beklentisi bulunduğuna işaret eden Tözge, son gelişmeler ışığında TL faizlerde ve dolayısıyla kredisi faizlerinde kısa dönemde bir düşüş beklemediklerini, piyasanın açıklamalara karşı hala çok hassas olduğunu, tüketicinin beklediği faizlerin gerçekleşmesi için yurt dışı kaynaklı volatilitenin ve enflasyon üzerindeki baskının azalması gerektiğini belirtti.

"Faizlerde kısa vadede büyük düşüşler beklemiyoruz"

Garanti Mortgage Genel Müdürü Cemal Onaran da 2011'de mortgage faiz oranlarının uzun bir süre yüzde 1'in altında seyrettiğini hatırlatarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Merkez Bankası tarafından alınan tedbirlerle kredisi faiz oranlarının 2011'in son çeyreğinde yüzde 1,20 seviyesinin üstüne geldiğini anımsattı.

2012 yılına aynı şekilde yüksek faiz ortamıyla başlandığına dikkati çeken Onaran, bunun neticesinde kredisi hacimlerinin yılın ilk iki ayında sadece yüzde 0,4 oranında büyüdüğünü, geçtiğimiz yıl bu oranın yaklaşık yüzde 4 seviyesinde olduğunu ifade etti.

Daha sonra Avrupa'nın finansal sistemle ilgili sorunlarını yavaş da olsa çözmeye başlamasının piyasayı bir miktar hareketlendirdiğini ve bunun karşılığında faiz oranlarında bir miktar düşme gözlemlendiğini hatırlatan Onaran, 16 Mart itibariyle katılım bankaları hariç toplam 69,9 milyar liraya ulaşan kredisi sektörünün yıl sonunda 80 milyar lira seviyesine geleceğini, dolayısıyla yüzde 15'lik büyüme beklediklerini kaydetti.

Bundan sonrası için ise yurt içinde ve yurt dışında herhangi bir olumsuz gelişme yaşanmaması halinde faizlerin bir miktar daha gevşeme olabileceğinin altını çizen Onaran, "Ancak bu sene faizlerin yüzde 1'ler civarında kalmasını beklemek mantıklı olacaktır. Faizlerdeki bu olası gevşeme, sektöründe bazı lokasyonlarda yoğun olan stokun erimesi anlamında da olumlu bir gelişmedir. Ancak 2012, bu anlamda özellikle yeni satışları bakımından rekabetin yoğun yaşanacağı bir yıl gibi görünüyor. Konut kredisi faizlerinde kısa vadede çok büyük düşüşler beklememekle beraber, mevcut faiz seviyesi de almak açısından makul bir düzeyde" şeklinde değerlendirme yaptı.

"İndirimlerin aşağı yönlü trendi gösterdiğini söylemek için erken"

TEB Özel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi de 2012 ilk çeyreğinde, kredi faizlerinde tüketiciler lehine fiyat revizyonları yapılmaya başlandığını, ancak bu indirimlerin, aşağı yönlü bir fiyat trendini gösterdiğini söylemek için erken olduğunu belirtti.

Konut kredisi fiyat yönünü genel ekonomik göstergelerin performansının belirleyeceğini dile getiren Mendi, fiyatların bu seviyelerde olması ile sektörde yüzde 5-6 arasında temkinli büyüme yaşanmasını beklediklerini bildirdi.

Gökhan Mendi, "2011 yılında talebinde kredi faiz oranlarındaki yükselme ile kredi iştahında yavaşlama, 2012 yılının ilk 3 ayında da devam etmiştir. Bankaların kredisi kullandırma eğilimlerinde yavaşlama beklentisi ve üreticilerin tüketiciye yönelik kampanyalarının devam edeceği 2012 yılında, talebinde sınırlı artış beklentisi mevcuttur"yorumunu yaptı.

Konut kredisinde, 2011 yılında beklentilerin üzerinde gerçekleşen faiz oranlarından sonra 2012 yılına daha ılıman bir havada girildiğinin altını çizen Mendi, ancak yüzde 1'in altındaki faizlerin 2012 yılında henüz gerçekleşmediğini, bununla birlikte yüzde 1'e yakın seyreden cari faiz oranlarının alımı için yine de "avantajlı bir fiyatlama" olarak müşterilere sunulduğunu belirtti.

Mendi, yıl sonu itibariyle kredisi toplam hacminin 85 milyar liraya ulaşacağının tahmin edildiğini ifade etti.

"Yüzde 1'in altı gerçekleşir"

TSKB Gayrimenkul Değerleme AŞ Teminat Değerleme Departmanı Yöneticisi Onur Çakmaklı da Şubat ayının ikinci haftasından itibaren bankalarda faiz indirimi yapılacağı söylentileri ve ardından Merkez Bankası'nın faiz koridorunu 1 puan daraltmasıyla bankalarda faiz oranı indirimlerinin gerçekleşmeye başladığına değinerek, bankaların bugünlerde 120 ay vadeli yüzde 1,08 ile yüzde 1,44 aralığında kredisi kullandırmaya başladığını, bankaların faiz indirimi yarışına girmesi ile önümüzdeki aylar itibariyle bu oranın psikolojik sınır olarak görülen yüzde 1'in de altına inmesinin beklendiğini kaydetti.

Faiz oranlarının yüzde 1'in altına inmesiyle bekleme safhasında olan tüketicinin alımlarına yöneleceğini, piyasanın süregelen durgunluğunu atacağını ve canlanacağını vurgulayan Çakmaklı, kredisi faiz oranının yüzde 1'in altına inmesinin çok kısa bir zamanda gerçekleşeceğini, yılın ikinci yarısına kadar beklemeyeceğini düşündüklerini bildirdi.

TÜRK İŞADAMLARINA BÜYÜK FIRSAT!

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün önderliğinde bir heyet bugün Hollanda'ya gidiyor. TOBB tarafından koordine edilen işadamları ile Hollanda tarafı arasında ticari anlamda tarihi adımların atılması bekleniyor.

Hollanda ziyareti öncesi her iki ülkenin yöneticileri ve işadamları çantalarına birden fazla teklif koyacak. Türk işadamlarının çantasında tarım ve gıda işbirlikleri bulunacak.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından koordine edilen işadamları ile tarafı arasında ticari anlamda tarihi adımların atılması bekleniyor.

Somut adımlar atılacak

Açılışını Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yapacağı İş Forumu’nda tarafının somut öneriler getireceği öğrenildi. Bu konuda açıklama yapan Türkiye - Dostluk Derneği Başkanı Edip Aktaş dünyanın gıdasını Hollanda’nın ürettiğini ya da tedarik ettiğine dikkat çekerek “Böyle bir potansiyele sahip olan bir ülke bize birlikte “Gıda Vadileri” kuralım diyecek.Gıda üretiminde ve teknolojisinde çok önemli bir noktada. Hayvancılıkta da çok iyi durumdalar. Bizim işadamlarımıza sizinle işbirliği yapalım. Türkiye’de üç Gıda Vadisi kurulam diyecekler. Hem üretim hem de teknoloji konusunda bize destek vermeye hazırlar” bilgisini verdi.

Türkiye’de üretip dünyaya satacak

Türk işadamlarının vadi teklifini kabul etmesi durumunda Hollandalı işadamları ile ortaklıklar kurulacağını belirten Aktaş, “Böylece ARGE çalışmalarını, labaratuarları birleştirme şansımız olacak. Ayrıca tarafı gıdayı üretin lojistik üssünü de hemen yanında kuralım dünyaya biz dağıtalım diyecek” şeklinde konuştu. Ziyaret sırasında bir de CEO Forumu yapılacak. Bu foruma Shell, Unilever gibi dünya devlerinin CEO’larının katılması bekleniyor.

'KAÇAK ELEKTRİK KULLANAN KUL HAKKI YİYOR'

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…
[PAGE]
Taner Yıldız, kaçak elektrik kullanan vatandaşların hem devlet, hem de kul hakkına girdiğini belirterek, “Bu bir kültür. İnşallah yerleştikçe vatandaşlarımızın bu konuda daha fazla hassasiyet göstereceğine inanıyorum” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız Ak Parti Karabük İl Kongresi’ne katılmak için geldiği ilde Karabük Valiliğini ziyaret etti. Yıldız, bir gazetecinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kaçak kullanımların bedelinin, diğer bölgelerdeki tüketiciler tarafından karşılanması ile ilgili sorusu üzerine, Ak Parti’nin 10 yıllık iktidarı döneminde, elektrikte kayıp kaçak oranının 25’ten yüzde 15’ler seviyesine düştüğünü ifade etti.


Yıldız, Avrupa Birliği (AB) standartlarında kayıp kaçak oranının yüzde 9 - 10’lar civarında olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“2015 yılına kadar gerek özelleştirme programları gerekse kamudaki dağıtım hizmetlerimizle birlikte, AB standartlarını yakalarız. Dolayısıyla bu problem de ortadan kalkmış olacak. Şu anda ulusal tarife uyguladığımız, Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a varıncaya kadar bütün artılar, eksiler bir havuza dökülüyor. Ve o havuzdan çıkan fiyat değerlendiriliyor. Biz bu manada herhangi bir bölgeyi ayırt edemeyiz. Şu anki yapımız bunu gerektiriyor. İnşallah bu problemin de üstesinden geliriz.”

HES eylemleri doğalgaz İthalatı olarak dönüyor

Biz gazetecinin hidroelektrik santralleri (HES) yapımı konusunda zaman zaman sivil toplum örgütleri tarafından yapılan protestolar hakkındaki sorusu üzerine Yıldız, “Elektrik üretiminde olabildiğince yerli kaynakları kullansak iyi değil mi? Eğer biz yalnızca doğalgaz fiyatlarına kalsaydık, maliyetlerimiz daha da artardı. Geçen yıl tükettiğimiz elektriğin dörtte biri HES’lerden elde edilen elektriktir. Vatandaşlarımız bu manada yaptıkları protestoların bu ülkeye yol, su, köprü olarak değil de doğalgaz ithalatı olarak döndüğünü bilmeleri lazım.”

HOLLANDA İLE 400 YILDIR TİCARET YAPIYORUZ

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

ÖZEL/ Hollanda ile diplomatik ilişkilerimizin başladığı 400. yıl. Bu nedenle Türkiye ve Hollanda arasında çeşitli etkinlikler yapılıyor. Sivil Toplum Kuruluşları da kültürel ve ekonomik alanlarda kalıcı etkinlikler yapılması için çalışmalarını sürdürüyor.

Resmi ilşkilerin başlamasının 400. yılı nedeniyle bu yıl ve Türkiye'de çeşitli etkinlikler yapılacak. Temel hedefin iş ve ticari ilişkilerimizi geliştirmek olduğu bu etkinlikler çerçevesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir heyetle birlikte Hollanda'ya gidiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da önümüzdeki aylarda iş adamlarından kurulu başka bir heyetle Hollanda'ya gidecek. Hollandlı idarecilerinde bazı etkinliklerde bulunmak için Türkiye'ye geleceği biliniyor.

2012 yılının Türkiye ve arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 400. yılına denk gelmesi, Sivil Toplum Kuruluşu üyelerini de harekete geçirdi. Her iki ülkede bu yıldönümü vesilesi ile kültürel, ekonomik ve akademik alanlarda kalıcı etkinlikler yapılması için çalışmalarını sürdürüyorlar.

TÜHOD'UN ÇABASI ÖVGÜYE DEĞER

Bu kuruluşlardan biri de Türk Dostluk Derneği. (TÜHOD). Lahey Büyükelçiliği Eski Maliye Gümrük Müşaviri ve Emekli Gümrük Müsteşar Yardımcısı Edip H. Aktaş'ın başkanlığını yaptığı dernek, 400 yılın layıkı ile
kutlanması ve iki ülke arasında ticari ilişkilerin gelişmesi için var gücüyle çalışıyor. İki gün önce birlikte bir akşam yemeği yediğimiz Aktaş, uzun yıllar Hollanda'da görev yapmış eski bir bürokrat. Hollandalıların tanıdığı biri ve çok seviliyor. 2012 yılının önemi nedeniyle yaptıkları çalışmalar konusunda şunları söyledi.

''Hollanda'da 250 km.lik bir yarım daire çizdiğinizde, karşınıza Avrupa'nın en önemli sanayilerinin bulunduğu bir alan çıkar. Son 10 yıllık ikili dış ticaret rakamlarına baktığımızda, ile aramızdaki ticaret hacmi sürekli artış gösteriyor. 2010 yılında, ithalatımız 2.4 milyar dolar,2011 yılında ise, yüzde 75'in üzerinde bir artışla 4 milyar dolar oldu. İhracatımız ise yine yüzde 75 gibi bir artışla 3.250 milyar dolara ulaştı. Son 10 yılda gelinen noktaya baktığımızda, 2001 yılında 2 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2011 yılına yüzde 375'lik bir artışla 7.250 milyar dolara ulaşmıştır. Hollanda, ihracatımızda 11, ithalatımızda 16. sırada yer alıyor.''

Avrupa ülkeleri arasında son on yılda ülkemize en büyük yatırımı Hollanda'nın yaptığını vurgulayan Aktaş, şöyle devam ediyor: ''Türkiye'de iki bine yakın sermayeli firma faaliyet gösteriyor. Son 10 yıl içinde 15 milyar doların üzerinde yatırım gerçekleştirdiler. Ticaret kurumu (Dutch Trade Board) ülkemizi Rusya ve ile birlikte ticari ve ekonomik ilişkilerin yoğunlaştırılacağı 'Hedef Ülkeler' arasına aldı.''

BİR ÇOK SEKTÖRDE İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ

Su yönetimi, liman inşası ve işletmesi, lojistik, denizcilik, çevre ve atık yönetimi, otomotiv, alt yapı, enerji, yüksek teknolojiye bağlı gıda, tarım ve seracılık, turizm gibi işbirliği yapılabilecek önemli sektörleri bulunan
Hollanda'da 400 binin üzerinde vatandaşımız yaşıyor. Türk vatandaşlarının işlettiği yaklaşık üç bin işyeri bulunuyor. 16 milyon nufuslu Hollanda'dan, her yıl ülkemize yaklaşık 1.2 milyon turist geliyor.

17 Mart 1612 yılında ülkesine Cornelis Haga’yı ilk elçi olarak göndermesiyle, diplomatik ilişkilerimizin başladığı Hollanda, bugün dünyanın en büyük ekonomileri arasında 16, Türkiye ise 17. sırada bulunuyor.

HOLLANDA İÇİN BAZI BİLGİLER

Siyasi Hayat

Hollanda’da siyasi rejim esasına dayanan anayasal bir monarşidir. Kraliyet makamı, kral, kraliçe ve bakanlardan ibarettir. Kralın anayasaya göre dokunulmazlığı vardır. Bakanlar parlamentoya karşı sorumludurlar. Hanedan Orange Sülalesindendir. Parlamento iki meclisten ibarettir. Senato 75 üyeli olup, üyeler vilayet meclisleri kanalıyla dereceli olarak seçilirler. Millet Meclisi 150 üyeli olup, üyeler halk tarafından doğrudan doğruya seçilirler.

Ekonomi

30 Nisan 1980'den bu yana Kraliçe Beatrix Wilhelmina Armgard'ın yönetiminde ki Hollanda ekonomisinin temeli tarım ve hayvancılığa, bazı sanayi kollarına ve transit ticarete dayalıdır. İkinci Dünya Harbinden sonra büyük bir gelişme kaydetmiştir.

Hollanda dışarıya tabii gaz, tuz ve sanayi mamülleri satar. İhracat milli gelirin % 47’sini teşkil etmektedir. Belçika, Fransa ve Batı Almanya’ya boru hattı ile tabii gaz ihraç eder. Hollanda Ortak Pazara üyedir. Çeşitli Avrupa ülkeleriyle anlaşmalar sonunda gümrük işlemleri uygulanmamaktadır. Dışarıdan hammadde satın alır ve işleyerek dışarı satar.

KIDEM TAZMİNATINDA BOŞLUKLAR DOLDU!

HABERİ OKUMAK İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ…

Türkiye'de milyonlarca çalışanın merakla beklediği 'kıdem tazminatı reformu' şekillenmeye başladı.

Türkiye'de milyonlarca çalışanın merakla beklediği 'kıdem tazminatı reformu' şekillenmeye başladı.

Reforma ilişkin çalışmaların hızlanması ile birlikte gözler yaklaşık 11 milyon çalışanın kazanılmış tazminat hakları için nasıl bir formül bulunacağına çevrildi

Star gazetesininin haberine göre, reformu hazırlayan ekip de çalışmalarını kazanılmış haklar üzerinde yoğunlaştırdı.

Öncelikle kazanılmış hakların tamamı korunacak. İkinci olarak kıdem tazminatları için bir milat belirlenecek. Örneğin, 1 Ocak 2013 tarihinden önceki tüm tazminatlar olarak kabul edilecek. Üçüncü olarak da konusunda çalışanlara seçenekler sunulacak. Çalışan kazanılmış hakları konusunda seçimi kendisi yapacak.

NE TÜR SEÇENEKLER SUNULACAK?

Henüz kesinleşmemekle birlikte, kazanılmış haklar konusunda çalışanlara, 'mevcut sistemde devam etme''tazminatlarını dondurma' ve 'tazminatlarını fona aktarma talebinde bulunma' gibi üç ayrı seçenek sunulacak. Örneğin, emekliliğine 1 veya 2 yıl kalmış bir çalışan, mevcut sistem ile devam etme kararı verebilecek. Bu seçimi yapan çalışan, yeni sisteme geçmeyecek.'Tazminatının dondurulması' seçeneğini kabul eden çalışan ise milat olarak kabul edilen tarihden önce hakettiği tüm tazminatların dondurulmasını isteyebilecek.

Bu tarihe kadar olan tazminatlar, veya işten atılma gibi durumlarda işveren tarafından ödenecek. Bu seçenekte işveren, milat olarak belirlenen tarihten sonrası için işçi adına, fona prim yatıracak. Üçüncü seçenekte ise çalışan kazandığı kıdem tazminatlarının fonda, adına açılan hesaba yatırılmasını talep edebilecek. Bu durumda ise işveren, çalışanının kazanılmış tazminatını belirli bir takvim içinde fona ödeyecek. Milad olarak kabul edilen tarihten sonra işe giren tüm çalışanların kıdem tazminatları ise fonda toplanacak.

SEÇENEKLERİN SAYISI ARTABİLİR

Yetkililer, taslağın son aşamaya gelmesinin ardından işçi ve işveren temsilcileri ile masaya yatırılacağını bildirdiler. Dolayısıyla yapılacak görüşmelerin ardından, mevcut haklar konusunda çalışanlara sunulacak seçeneklerin sayısının artabileceği veya azaltılabileceği vurgulandı. Oluşturulacak fonuna, sadece işveren ve devlet katkı yapacak. İşçilerden ise kesinti yapılması düşünülmüyor.