BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Tecavüze uğradıysan belgesini getir!

Bir kadın düşünün. Evli, 43 yaşında. Irzına, namusuna musallat olmuş bir ırz düşmanı var.

Bir kadın düşünün. Evli, 43 yaşında. Irzına, namusuna musallat olmuş bir ırz düşmanı var. Tehditlerle, şantajlarla belli zaman dilimlerinde bu kadına tecavüz ediyor. Canı her çektiğinde ya kaçırıyor, ya da tehdit ederek bir izbe köşede kadının bedeninde kendini tatmin ediyor.

Polise gidiyor, olmuyor. Savcıya gidiyor, yetmiyor. "Bize nasıl tecavüze uğradığının belgesini getir" deniyor.

Koruma istiyor, verilmiyor.

Günün birinde tekrar tehdit edilince canınıza tak ediyor. Çekip bıçağı adamı ense kökünden deşiyor, "Alın size kapı gibi belge" diyor!

Aylarca kapısını aşındırdığı, "Beni koruyun, beni kurtarın" diye neredeyse ayaklarına kapandığı polis ve savcı hemen harekete geçiyor. Keklik avlar gibi şıp diye avlıyor ve kodese tıkıyor. Tasarlayarak adam öldürme suçundan ömür boyu hapisle yargılanıyor.

Hikaye burada bitmiyor.

Asıl bundan sonra başlıyor.

Devam edelim..

Çıkıyor hakimin karşısına, olanı biteni anlatıyor..

Ali Kalkan'ın Hatay'ın Dörtyol İlçesi'nde portakal topladığı bahçede bekçilik yaptığını, bekçi kulübesinde kendisine tecavüz ettiğini ve tecevüzün görüntüsünü çektiğini, eşi ve ailesine göstereceği tehdidiyle birlikte olmaya devam ettiğini belirtip şunları söylüyor:

"Sürekli beni telefonla tehdit ediyor, nereye kaçsam beni buluyordu. Eşim durumu öğrenince kendisini öldürmeye karar verdi ama bulamadı. 8-10 kez aynı şekilde tehdit ve şantajla bana tecavüz etti. Nevşehir'e kaçtım geldi beni buldu. Savcılığa şikayetçi oldum, tutuklanmadı. Dörtyol Cumhuriyet Savcılığı'nda da şikayetlerim var. Hepsinden de delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verildi. En son beni çağırdığında bıçağı aldım, gittim sırtından bıçakladım. Kaçtı ve ben de dönüp eve geldim..."


Mahkeme başkanı kadını dinliyor, önce bir çenesini sıvazlıyor, sonra dönüp sağındakine ve solundakine soruyormuş gibi yapıyor ve kararı açıklıyor:

Beraat!

13 yaşındaki N.Ç. için "Onlarca erkeğin altına kendi rızasıyla yatmış" diyen mahkeme, nefsi müdaafadan dolayı serbest bırakıyor!

İlk etapta insanın, "Helal olsun o hakimlere ve o mahkeme heyetine! İşte adalet budur bee!" diye haykırası geliyor değil mi?

Ama değil işte...

Verilen kararın içinde adaletin "a"sının olmadığı, serin kanlılıkla düşünülünce göze çarpıyor.

Nasıl mı?

Anlatayım...

Kararı veren hakimler, "Biz devlet olarak seni koruyamamışız, hatamızı anladık. E sen de kendi adaletini kendin tecelli ettirmişsin. Bu seferlik bizim hatamızı görmezden gel, biz de senin cinayetini görmezden gelelim" diyor.

Bir başka mesaj daha veriyor.

Kadınlara, "Bakın biz herkesi koruyamayız kızlar. Siz siz olun tecevüze uğramayın. Uğradıysanız, aklınız varsa kendi işinizi kendiniz halledin, bizi uğraştırmayın" diyor.

Kısacası verilen kararla, demokratik hukuk devletinde hukuksuzluğun başladığı mahkeme tarafından ilan ediliyor.

Şu anda bulunduğumuz ülkede kaç kadının tecavüze, tacize maruz kaldığını bilmiyoruz. Acaba sperm fazlası yaratıkların bu iğrenç saldırılarına maruz kalan kadınlar, birer ikişer sapıklarını öldürmeye başlarsa ne olur diye düşünmekte yarar var sanıyorum..

Yazdıklarım pek çoğunuzu mutlu etmeyecek biliyorum ama, Yargıtay'ın bu skandal kararı onamaması tek dileğim..

Son olarak...

Bir kadına, "Tecavüze uğradıysan belgesini getir" diyen savcı ve polisin nasıl bir belge istediğini çok merak ettim. Sözlükte bu durumu eleştirecek uygun bir cümle bulamadım. Kafamda da şekillendiremedim. Bu işlerin belgesi nasıl bir şeydir bilen var ise beni de aydınlatırsa sevinirim!