BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Tecavüzcüden canlı canlı sezeryan

16 yaşında kendisinden 20 yaş büyük sekiz çocuklı bir adamla evlendirilen kadının başına gelenler sizin de tüylerinizi ürpertecek

Abone ol

Kadına yönelik şiddette, akıllara durgunluk veren bir hikâye... İçinde tecavüz, canlı canlı sezeryan girişimi, bebek cinayeti ve tehdit olan... İddiaların ötesindeki gerçek ise Ş.T. şu an törenin ve ölümün kucağında...

HENÜZ 16'SINDA 8 ÜVEY EVLADI OLDU

Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Ormanardı köyünden 38 yaşındaki Ş.T., 12 çocuklu bir ailenin kızı, hiç okula gitmemiş. Hikâyesi 16 yaşında, kendisinden 20 yaş büyük, sekiz çocuklu bir adamla evlendirilmesiyle başlıyor. Kocası gibi üvey çocuklarının çoğu da kendisinden büyük. Bir yedi çocuk da o doğuruyor. Yedinci çocuğuna hamileyken kocasını kaybediyor. Buraya kadar yaşananlar yerine ve zamanına göre "normal"; ne oluyorsa bundan sonra oluyor. Genç ve dul bir kadın olarak küçük bir köyde barınmak zor. Peşine takılanlar oluyor. Ve anlattığına göre birisi, bu takiplerinin sonunda bir tarlada yalnız yakalıyor onu, tecavüz ediyor. Bir süre sonra hamile kaldığını fark ediyor Ş.T., ne yapacağını bilemiyor. Büyüyen karnını tecavüzcü A.Ö.'nün de fark ettiğini ve takip etmeye başladığını anlatıyor. Anlattıklarının bundan sonrası, inanılması güç iddialarla dolu:

AĞACA BAĞLADI KARNIMI YARDI

"Bir gün yine yalnız yakaladı, bir ağaca bağladı ve 'senden de bu çocuktan da kurtulacağım' diyerek jiletle karnımı kesmeye başladı, çok kan aktı, bebeğin kolu karnımdan dışarı fırladı." Çok bağırdığını ama sesini duyuramadığını anlatan Ş.T., bu manzarayı gördüğünde A.Ö.'nün afallamasından yararlanıp kollarını çözerek kaçtığını söylüyor. Babasının evine gidip ağaçtan düştüğünü söylemiş ve ağabeyinin kendisini hastaneye götürmesini istemiş. Bebeğini kaybettiği hastanede korkusundan aynı yalanı tekrarlamış ancak doktorları inandıramamış. Yine korkusundan kendisinin yaptığını söylemiş. Aklı çocuklarında kaldığından, hastaneden kaçtığını, savcıya götürülürken gerçekleri anlatmaya karar verdiğini belirtiyor.

TECAVÜZCÜM BİR KASAPTI

Açılan soruşturmada şimdi DNA testinin sonuçları bekleniyor. Doktor raporuna göre "bu kesik, herhangi birinin yapabileceği bir kesik değil, ancak sezaryeni bilen birisi yapmış olabilir!" Ş.T., tecavüzcüsünün kasaplık yaptığını söylüyor. Jandarma olay yerini incelediklerini, hiçbir ize, kan lekesine rastlamadıklarını belirtiyor. Ş.T., tecavüzcüsünün yere naylonlar serdiğini, önceden önlemini aldığını anlatıyor. Bütün bu muamma sürerken, Ş.T., öldürüleceğini mi, çocuklarının geleceğini mi düşünsün, bilmiyor. Biri henüz iki yaşında kucağında, diğeri dört yaşında eteğinde.

KORUMA İSTEDİ AMA SONUÇ YOK

Üvey çocuklarının, 14 yaşındaki oğluna "anneni öldür" baskısı yaptığı anlatılıyor. Kendisi de oğlunun davranışlarının değiştiğini söylüyor. Dava sürüyor, kim bilir daha ne kadar sürecek. Savcılığa koruma talebinde bulunulmuş, ancak henüz bir cevap yok. Çocukları bu olaylardan dolayı okula gidemiyor, evlenmiş ya da okullu olmayanlar da anneleriyle birlikte baskı altında. "Kızkardeşlerinin namusuna sahip çıkamamak ya da gereğini yapamamakla" suçlanan ağabeyleri de diğer yandan aynı baskıyı yaşıyor.

KÖYÜNE DÖNECEK

BU haber yazılırken, bölgenin sivil kuruluşları Ş.T. ve çocuklarının koruma altına alınması için girişimde bulundu. Ancak köyden gelen bir telefonla, Ş.T., yıllarca birikmiş bir öfkenin hakim olduğu köyüne geri dönmeye karar verdi. Yani her gün kadınların öldürüldüğü bir ülkede, yeniden töre denilen çok standartlı bir eşitsizliğin tekinsiz kollarında şu anda...

YALAN SÖYLÜYOR DİYEN DE VAR

Yaşadığı köyde her kafadan başka bir ses çıkıyor. Kimisi Ş.T.'nin kendi yaptıklarını gizlemek için yalan söylediğini anlatıyor, kimisi köy meclisinin toplandığını, "ailenin namusuna leke sürdüğü için" hakkında ölüm kararı çıktığını, kimisi de kocasından kalan mallara el koymak için üvey çocuklarının böyle bir senaryo hazırladığını...

KAYINBİRADERİ VE ENİŞTESİNİN TECAVÜZÜNE UĞRADI

HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN

[PAGE]

Kastamonu'nun Doğanyurt İlçesin'e Baldıran Köyü'nde 22 yaşındaki genç kadın 2 yıl önce kocasının ağabeyi tarafından tecavüze uğradı. Tecavüz'den tutuklu olarak yargılanan kayınbirader  18 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Tecavüze uğrayan 22 yaşındaki F.Ö., kendisine daha önce de kız kardeşinin eşi 26 yaşındaki A.A.'nın tecavüz ettiğini söyledi. F.Ö.'nün 2 yaşındaki kızının babasının da eniştesi A.A. olduğu Adli Tıp raporuyla ortaya çıktı. Enişte A.A. tutuklandı.

KIZ KARDEŞİ ÜZÜLMESİ DİYE SUSMUŞ

Doğanyurt'a bağlı Baldıran Köyünde A.Ö. ile evli olan F.Ö., iddiaya göre 2009 yılında kayınbiraderi H.Ö.'nün tecavüzüne uğradı. Vücudunda darp izlerine rastlanan F.Ö.'nün şikayeti üzerine tutuklanan H.Ö. hakkında İnebolu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkemenin karar duruşmasında son sözleri sorulan F.Ö., kendisine 2008 yılında da kız kardeşinin eşi A.A.'nın tecavüz ettiğini söyledi.

H.Ö.'nün 18.5 yıla mahkum olduğu duruşmada bugüne kadar kız kardeşinin üzülmemesi için sustuğunu söyleyen F.Ö.'nün şikayeti üzerine enişte A.A. da tutuklanarak İnebolu M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na gönderildi.

İki çocuğu bulunan F.Ö.'nün 2 yaşındaki kızının babasının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu'na DNA örneği gönderildi. Adli Tıp Kurumu'ndan gelen raporda, küçük kızın babasının F.Ö.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan A.A. olduğu anlaşıldı. A.A. ile ilgili soruşturma sürüyor.

SAPIK İLİŞKİ TEKLİF ETTİ ÖLDÜ!

HABERİ DİĞER SAYFADA

[PAGE]

İzmirin'in Torbalı İlçesi'nde, 50 yaşındaki Yaşar Koçak, evinde bıçaklanarak öldürüldü. Cinayet şüpheisi olarak gözaltına alınan üç kişiden 18 yaşındaki M.Ç. jandarmadaki sorgusunda, suçunu itiraf edip, Koçak'ı kendisine sapık ilişki teklif ettiği için öldürdüğünü ileri sürdü.

HIRSIZ GİRDİ ZANNETTİLER

Dün saat 11.00 sıralarında, Torbalı'daki bir ambalaj fabrikasında bekçi olarak çalışan Yaşar Koçak'ın, evinin kapı camının kırık olduğunu farkeden komşuları, hırsız girdiğini sanıp jandarmayı aradı. Olay yerine gelen jandarma ekipleri, eve girdiklerinde salonda bekar olan Koçak'ın yerde kanlar içindeki cesediyle karşılaştı. Koçak'ın, 2'si göğsü, 1'i kalbine isabet eden 3 bıçak darbesiyle öldürüldüğü belirlendi. Evde hırsızlık yapıldığına dair bir bulguya ise rastlamadı. Kanın kurumuş olmasından cinayetin bir gün önce işlendiği tespit edildi.

TELEFONU YAZILI NOT YAKALATTI

Jandarmanın evdeki aramasında Koçak'ın montunun cebinde telefon numarası yazan bir not kağıdı bulundu. Nottaki telefonun Koçak'ın 3 yıl önce bir tekstil fabrikasında birlikte çalıştıkları M.Ç.'ye ait olduğu belirlendi. Bunun üzerine jandarma, M.Ç.'nin İnönü Mahallesi'ndeki evine saat 22.00'da operasyon düzenledi. M.Ç. ile yanındaki arkadaşları 15 yaşındaki M.Ü. ve 19 yaşındaki F.K. gözaltına alındı. Zanlılardan M.Ç., jandarmadaki sorgusunda suçunu itiraf edip, Koçak'ı kendisine cinsel ilişki teklif ettiği için öldürdüğünü ileri sürdü. Bir süredir işsiz olduğu öğrenilen M.Ç.'nin ifadesinde, "Daha önce birlikte çalıştığımız Koçak, bana cinsel ilişki teklifinde bulunmuştu. O zaman kendisini uyarmıştım. Olay günü telefon edip, yine bu ahlaksız teklifini yineledi, tartıştık. Bunun üzerine evine gittim. Kapı camını kırıp, içeri girip, evden getirdiğim ekmek bıçağı ile kendisini öldürdüm" dedi. Jandarma, suç aleti bıçağı da M.Ç.'nin kaçarken attığını söylediği, yol kenarında buldu.

Gözaltına alınan üç kişinin işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi.

TECAVÜZE UĞRAYAN YAŞLI KADIN KAHRINDAN ÖLDÜ

HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN

[PAGE]

Adana'da 15 ay önce pencereyi kırarak girdiği evde 97 yaşındaki Ayşe Ulu'nun boğazına bıçak dayayıp, kulağındaki altın küpeleri aldığı ve tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklu yargılanan 20 yaşındaki Mehmet Fatih Ataş hakkında 36 yıl hapis cezası istendi. Mağdur kadının avukatı Abidin Kaleağası, müvekkilinin yaşadığı olay nedeniyle 3 ay önce kahrından öldüğünü söyledi.

Merkez Seyhan İlçesi'ne bağlı Demetevler Mahallesi'nde 6 Ekim 2010'da meydana gelen olayda yalnız yaşayan Ayşe Ulu'nun evine iddiaya göre pencere demirlerini keserek giren Mehmet Fatih Ataş, çalacak eşya aradı. Kulağı zor işiten yaşlı kadının evinde çalacak bir şey bulamayan Atay, yatağında tespih çekerek ibadet yapan Ulu'ya yaklaşıp para istedi. Olumsuz yanıt alan Ataş, kulağındaki altın küpeleri istedi. Ayşe Ulu'nun karşı koyması üzerine mutfağa gidip, aldığı bıçakla tehdit eden Mehmet Fatih Ataş,, küpeleri çıkartıp aldı. Daha sonra da yaşlı kadının üzerindeki elbiseleri yırtıp, ağzını kapatarak tecavüz etti.

BAŞKA BİR HIRSIZLIKTAN YAKALANDI

Evden çıkıp giden Mehmet Fatih Ataş, 4 ay sonra Pozantı İlçesi'nde karıştığı hırsızlık olayıyla ilgili soruşturma sırasında yakalandı. Parmak izi karşılaştırmasında Ayşe Ulu'nun evindeki parmak izleri ile uyuşması üzerine tutuklandı. Ayrıca, Ayşe Ulu'nun üzerinde bulunan meni lekesi ile DNA'sının da uyuştuğu belirlendi.

SUÇLAMAYI KABUL ETMEDİ

Çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Ataş hakkında 'Nitelikli yağma, nitelikli cinsel saldırı, nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme, mala zarar verme' suçlarından 39 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanık Ataş, görülen davada suçlamayı kabul etmeyip en yakın arkadaşının kendisine iftira attığını öne sürerek, "Şimdi cezaevinde bulunan en yakın arkadaşım, kendisine ait uyuşturucuyu satmadığım için bana iftira attı. Suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.

YÜZÜNE TÜKÜRDÜ

Geçen duruşmaya yürüme güçlüğü çektiği için tekerlekli sandalyede, torunlarının yardımıyla getirilen Ayşe Ulu, hakimin "Bu kişi miydi?" diye sorması üzerine "Buydu. Bu yaştan sonra namusumu kirletti" diyerek sanığın yüzüne doğru tükürdü. Kulakları ağır işiten Ayşe Ulu, ifadesinde "Saat 02.00 sıralarıydı. Ben tespih çekiyordum. Baktığımda başucumda gördüm. 'Ben hırsızım. Para ver para' dedi. Ben, param olmadığını söyleyince bıçağı boğazıma dayadı. 'Seni öldürürüm' dedi. Kulağımdaki küpeleri çıkarıp aldı. Üzerimdeki elbiseleri parçaladı. Sonra da tecavüz etti" diye konuştu.

Uğradığı cinsel saldırıdan dolayı Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nden ruh sağlının bozulduğuna dair rapor verilen Ayşe Ulu'yu, mahkeme heyeti ruh ve beden sağlının bozulup bozulmadığı konusunda bir kez daha araştırma yapılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk etti. Ancak Ayşe Ulu 3 ay önce, hem rapor aldırılamadan, hem de sanığın ceza aldığını göremeden kalp yetmezliğinden öldü.

YARGILAMADA SONA GELİNDİ

Yargılamada sona gelinince mahkeme savcısı mütalaasını verdi. Mütalaada, sanık Ataş hakkında yağma suçundan 15 yıl, cinsel saldırı suçundan 18 yıl ve mala zarar verme suçundan da 3 yıl olmak üzere toplam 36 yıl hapis cezası istendi.

Sanık Ataş ise savcının mütalaasını kabul etmediğini belirterek, "Benim suçlamalarla bir ilgim yok. Beraatımı talep ediyorum" dedi.

Ayşe Ulu'nun avukatı Abidin Kaleağası ise, "Merhum müvekkilim cinsel saldırıya uğradığı için tüm dünya ile irtibatını kesmiş, akrabaları ile dahi olaydan sonra görüşmeyerek adeta kahrından ölmüştür. Bu nedenle sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz" dedi. Sanık avukatı Mehmet Savrun, mütalaaya karşı yazılı beyanda bulunmak üzere süre talep etti.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DEHŞET GECESİ

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]

İzmir'in Buca İlçesi'nde, üniversitede ikinci öğretim hazırlık sınıfında okuyan 3 gence, okul dönüşü yolun karşısındaki durağa geçtikleri sırada bir otomobil çarptı.

Çarpmanın etkisiyle yola savrulan 3 gençten 19 yaşındaki Gökberk Çil'e, plakası ve sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen bir minibüs de çarparak kaçtı. Hastaneye kaldırılan 3 öğrenciden Gökberk Çil yaşamını yitirdi, yaralanan Lale Karakuş ve Seda Ağırman tedavi altına alındı.

Geçen yıl sınava giren ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nin ikinci öğretimini kazanan Gökberk Çil Denizcilik İşletmeleri Yönetimi Bölümü'ne, 18 yaşındaki Lale Karakuş İngilizce İstatistik Bölümü'ne, 18 yaşındaki Seda Ağırman da İngilizce Matematik Bölümü'ne yerleşti. Hazırlık sınıfında okuyan 3 gençten 2'si Dokuz Eylül Üniversitesi'nin öğrenci yurdunda, Lale Karakuş da aynı okulda öğrenci olan ağabeyi Murat Karakuş'un İzkent'teki evinde kalmaya başladı. Karakuş ile yurtta kalan arkadaşı Seda Ağırman, her gün okula birlikte gidip gelmeye başladı.

İLK ÇARPAN DA AYNI ÜNİVERSİTEDEN

Dün okula giden 3 genç, ders bitimi otobüse binip saat 22.00 sıralarında Menderes Caddesi'ndeki Buca Cezaevi karşısındaki durakta indi. Trafik ışıklarının bulunmadığı yerden, yolun karşısındaki durağa geçmek isteyen 3 gence, aynı üniversitenin Elektrik ve Elektronik Bölümü'nde okuyan 20 yaşındaki Azercan Kılıç yönetimindeki 35 KLP 41 plakalı otomobil çarptı. Yola savrulan 3 gençten Gökberk Çil'e, otomobilin arkasından gelen, plakası ve şoförünün kimliği henüz belirlenemeyen bir yolcu minibüsüçarptı Minibüs şoförü durmayarak kaza yerinden kaçarken, kazayı gören vatandaşlar polis ve sağlık ekiplerine bildirdi.

BİR YARALININ DURUMU AĞIR

İhbar üzerine kaza yerine gelen acil yardım ekipleri yaralılardan Gökberk Çil'i Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi'ne, Karakuş ile Ağırman'ı da İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırdı. Hastanede yapılan müdahalelere rağmen Gökberk Çil kurtarılamadı. Lale Karakuş tedavisinin ardından taburcu edilirken, tedavisi süren Seda Ağırman'ın hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi.

Kazanın ardından gözaltına alınan ve alkolsüz olduğu belirlenen otomobil sürücü Kılıç, Buca Polis Merkezi'ne götürüldü. Polisin, kaçan minibüsü ve sürücüsünü belirlemek için çevredeki işyerlerinin güvenlik kameralarının görüntülerini inceleyeceği belirtildi.

MİNİK GİZEM'İN SON SATIRLARI YÜREKLERİ BURKTU

HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN

[PAGE]

Bursa, Orhangazi'de birlikte girdikleri banyoda şofbenden zehirlenerek yaşamını yitiren Gizem Bera (11) ile ablası İrem Sılay Yüksel (12), olay günü, babalarına ait ajandayı alarak, bilmeden yaşamlarının son satırlarını yazmışlar.

BUGÜN OKULA GİTMEDİM

İrem günlüğünde, "Sevgili günlük, bugün günlerden pazartesi ve ben bugün okula gitmedim. Hastayım ama yarın gideceğim. Çünkü Teknoloji Tasarım dersi var. Ve ben o dersi çok seviyorum" yazmış. Günlük tutmaya zehirlendiği gün başlayan Gizem şunları yazmış: "Ben bugün yapmamam gereken şeyi yaptım. O da ne biliyor musun? Ablam İrem'le okuldan kaçtık ve de yanımızda bir kişi daha vardı. O da Büşra diye bir ablaydı. Ben bugünü çok güzel geçirdim ama bugünün sonunda annem bizi parkta yakaladı ve bizi okula götürdü. Annem Zerrin Öğretmen'le konuştu ve daha sonra rehberlik öğretmenimizin yanına götürdü. Öğretmen bize yarım saat bir saat kadar konuştu. Ve de ben artık böyle bir şey yapmamak için kendime söz verdim. Hoşça kal sevgili günlüğüm."

DAYAKÇI EŞİ AĞLATAN KARAR

HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN

[PAGE]

Adana'da mahkeme 65'lik dayakçı kocaya 3 ay eve yaklaşmama cezası verdi. Parkta yatıp kalkmaya başlayan Abdulhalim Ak, gözyaşları içinde karara isyan etti

Adana'nın Seyhan İlçesi'nde yaşayan Abdulhalim Ak (65) geçen ay yemek yapmadığı gerekçesiyle eşi Zekiye Ak (61) ile tartıştı. Tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü. Kavga sırasında Abdulhalim Ak, eşini iterek düşmesine neden oldu.

Ayağını inciten Zekiye Ak, polisi arayarak eşinin kendisini dövdüğünü ihbar etti. Olay yerine gelen polis Abdulhalim Ak'ı gözaltına aldı. Daha sonra Zekiye Ak, eşinden kendisini dövdüğü için şikâyetçi oldu. 6. Aile Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme, Abdulhalim Ak'a 3 ay kendi evi ve çocuklarının evine yaklaşmama cezası verdi. Kararın bildirilmesinin ardından Zekiye Ak, eşini eve almadı. Bunun üzerine çocuklarına da gidemeyen Abdulhalim Ak, hiçbir geliri olmadığı için parklarda yatıp kalkmaya başladı. Emekli olmadığını söyleyen Abdulhalim Ak, "Ben eşimle sadece tartıştıma onu dövmedim. Benim bir gelirim yok, emekli değilim şimdi nerede kalacağım? Hastayım, bu yaşta sokaklarda kaldım. Parklarda yatıyorum" diyerek gözyaşlarına boğuldu. Ak, sığınacak bir yer bulabilmek için İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne başvurmak istiyor. 

KÜÇÜK TANIKTAN KAN DONDURAN İFADE

HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN

[PAGE]

Arkadaşını öldürüp parçalayarak nehre atmaktan yargılanan Engin Payaz, cinayete eşinin karışmadığını söyledi. 11 yaşındaki kızları ise şunları anlattı: Zil çalınca babam dolaba saklandı. Annem 'Ben seni çağıracağım' dedi

Samsun'da eşiyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle 43 yaşındaki Sebahattin Yener'i baltayla öldürüp cesedini parçalayarak poşetlerle ırmağa attığı iddia edilen 39 yaşındaki Engin Payaz ile eşi 32 yaşındaki Reyha Payaz'ın Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılanmasına devam edildi. Kanıtları yok etme suçundan tutuklu yargılanırken tahliye olan Reyha Payaz duruşmaya katılmazken, tutuklu sanık Engin Payaz, eşinin olaya karışmadığını tekrarladı. Ancak, tanık olarak dinlenen çiftin 11 yaşındaki kızları A.P ise olay akşamını anlatırken, "Zil çalınca, babam dolaba saklandı" dedi.

EŞİMLE YATAKTA YAKALADIM

Olay, Samsun'un İlkadım ilçesinde 2008 yılı mart ayında meydana gelmişti. Sabahattin yener aniden kaybolunca, yakınları, arkadaşı Engin Payaz'dan şüphelenerek polise başvurdu. Fevzi Çakmak Mahallesi'nde oturan 2 çocuk babası Engin Payaz ile eşi Rehya Payaz gözaltına alındı.
Engin Payaz sorguda, arkadaşa Sebahattin Yener'i eşiyle yatakta yakaladığını, baltayla başına vurarak öldürdüğünü ve cesedini parçalayıp ırmağa attığını söyledi. Bunun üzerine Payaz çifti cinayetten tutuklanarak, Samsun 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalarına başlandı. Reyha Payaz, kendisinin cinayete karışmadığını, sadece eşinden korktuğu için delilleri yok ettiğini söyleyince, geçen yıl Eylül ayında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Yener ailesinin itirazı ve başvurusu üzerine Reyha Payaz hakkında "cinayete iştirak" suçundan ikinci bir dava açıldı. Bu dava diğer davayla birleştirildi.

ANNEM HALIYI KESİP YAKTI

Dünkü duruşmada, tutuklu olarak yargılanan Engin Payaz eski sözlerini tekrarladı ve cinayete eşinin katılmadığını ileri sürdü. Ancak Payaz çiftinin tanık olarak dinlenen kızları A.P. çok farklı şeyler anlattı. Sabahattin Yener'i annesinin çağırdığını belirten küçük kız şunları söyledi:

"Annem telefon edip Sebahattin amcayı çağırdı. Bir süre sonra zil çalınca babam yatak odasındaki dolaba saklandı. Annem 'ben seni çağıracağım' diyerek kapıyı çekip gitti. Sonra biz uyumuşuz. Daha sonra annem odaya geldi. Ağabeyimle bana bir tencere verdi. 'Tuvaletiniz gelince bunun içine yapın' dedi. Kapıyı kilitleyip gitti. Sabah kapıyı açtı. Annem halının birini kesip kesip sobada yaktı. Evde de temizlik yapıyordu. Banyoda yüzümü yıkarken lavabonun borusunda kan gördüm."
Küçük kızın ifadelerinin ardından Cumhuriyet Savcısı, Reyha Payaz'ın tutuklanmasını talep etti. Ancak mahkeme bu talebi kabul etmeyerek duruşmayı erteledi

ÇOCUKLARININ GÖZÜ ÖNÜNDE KENDİNİ VURDU

HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN

[PAGE]

Kırşehir'de bir polis memuru, çocuklarının gözünün önünde beylik tabancasıyla kendini vurdu.
Yenice Mahallesi 173. Sokak'ta oturan A.Y., akşam saatlerinde eşi ile yaşadığı tartışma sonucu sinirlerine hakim olamayarak kendini beylik tabancası ile sağ şakağından vurdu.


Korkunç olaya polis memurunun 11 ve 13 yaşında iki çocuğu da şahit oldu. Kırşehir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde 6 aydır görev yaptığı öğrenilen A.Y'nin cansız bedeni olay yerine gelen 112 ekiplerince Ahi Evran Üniversitesi Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken, şahsın Kayseri'den Kırşehir'e gelen yakınları sinir krizi geçirdi.


A.Y.'nin ikamet ettiği evde incelemelerde bulunan Kırşehir İl Emniyet Müdürü Metin Aşık, yaşanan olayla ilgili açıklama yapmadı.


Olayla ilgili inceleme sürerken, polis memurunun cenazesi Erciyes Üniversitesi'nde otopsisi yapılmak üzere memleketi Kayseri'ye getirildi.

İKİSİ DE CİNSEL TACİZE UĞRADI AMA...

HABER DİĞER SAYFADA TIKLAYIN

[PAGE]

Trabzon'da mahkeme, cinsel istismara uğrayan 9-10 yaşlarındaki iki çocuktan birinin ruh sağlığının bozulmadığına hükmederek cezada indirim yaptı.

Bir çocuk yuvasında kalan ilköğretim okulu öğrencisi 2 kız çocuğuna para verip kandırarak cinsel istismarda bulunduğu ve cinsel içerikli görüntüler izlettiği gerekçesiyle yargılanan sanık, 16 yıl 3 ay hapse çarptırıldı. Ancak ceza verilirken iki çocuğun mağduriyetine yönelik mütaala şaşkınlık yarattı.

Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısı, olay tarihinde 9-10 yaşlarında olan ilköğretim öğrencileri kız çocukları R.O. ile G.G'nin bir çocuk yuvasında kaldıkları ve zaman zaman para istemek için sanık H.Ç'nin işlettiği ikinci el eşya alım satımı yapılan dükkana gittiklerini anlattı.

Bu sırada sanığın her iki çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu, ayrıca cinsel içerikli görüntüler izlettiğini ve olayda R.O'nun ruh sağlının bozulmadığını, G.G'nin ise bozulduğunu belirterek, bu hususların dikkate alınarak, sanığın cezalandırılmasını istedi.

Kararını açıklayan mahkeme heyeti de sanık H.Ç'ye mağdur G.G'ye yönelik cinsel istismarı yüzünden G.G'nin ruh sağlığının bozulmasını da dikkate alarak 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası, ruh sağlığı bozulmadığı belirtilen R.O'ya cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle de 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi.