İşkence kurbanlarının yakınları ile görüşen Nuyami, hamile kalan kadınların aileleri tarafından öldürüldüğünü saptadı.
Abone olIrak’ta Ebu Garib Cezaevi’ndeki işkenceleri araştıran Bağdat Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Huda An Nuaymi, ürperten iddialara yer verdi. İşkence kurbanları ve yakınlarıyla görüşen Nuyami, erkek çocukların bile cezaevinde defalarca tecavüze uğradığını, hamile kalan kadınların ise aileleri tarafından öldürüldüğünü saptadı. NUR’un mektubu aylardır tüm Iraklıların dilinde. Cezaevinden küçük pusulalar halinde dışarı çıkan notlar birleştirilerek mektup haline getirilmiş ve tüm camilere dağıtılmış. Direnişçi kardeşini ele geçirmek isteyen Amerikalı askerler tarafından bir gece yarısı evinden alınıp Ebu Garib cezaevine götürülen Nur, Abu Garib cehenneminde başından geçenleri küçük kağıt parçalarına yazarak dışarı sızdırmış. Uğradığı işkenceyi açık açık dile getirirken satır aralarında tecavüze uğradığını, bunun tüm kadınların ve erkeklerin başından geçtiğini yazıyor. TÖRELER BASKIN ÇIKIYOR Mektubu okuyup etkilenen Bağdat Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim görevlisi Dr. Huda An Nuyami, işkence üzerine doktora tezi hazırlamaya karar verdi. Al Nahiran Üniversitesi mezunu, 3 çocuk annesi Dr. Nuyami, araştırması sırasında karşılaştığı gerçekler karşısında dehşete kapıldı. Cezaevinde tecavüze uğrayıp hamile kalan genç kızlar ve kadınlar, tahliye edildiklerinde töreler gereği aileleri tarafından öldürülüyordu. Bu durumu çevresindeki ileri gelenlere iletti. Ancak, bazı camilerdeki imamlar, vaazlarında cezaevindeki kadınların suçsuz ve dışarıdaki insanlardan daha kutsal olduğunu söylerken bazı camiler törelerin karşısında sessiz kalıyor. DIŞARI ÇIKAN HAMİLE 5 ay önce, Dr. Nuyami’nin konuşmaya ikna ettiği ilk mağdur aile Bağdat’ın Adhamiya semtinde yaşıyordu. Evin babası Saddam rejiminin istihbarat servisi El Muhaberat’ta çalışmıştı. Evlerine Amerikalılar baskın yapmış, babayı bulamayınca karısını ve kızını gözaltına almıştı. Anne ve kızı, Saddam’ın eşi için yaptırdığı ve Amerikan birliklerinin üs olarak kullandığı Kasr-ı Sacide’ye götürüldü. Eski sarayda başlayan tecavüz ve işkence Ebu Garib cehenneminde de devam etti. Onlarla beraber, aynı mahalleden bir başka kız, kardeşi direnişçi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Serbest bırakıldıklarında hem bu kız, hem de istihbaratçının kızı hamileydi. Aile kızları bir gece yarısı ansızın semtten taşındı. Dr. Nuyami, kızın öldürüldüğünü öğrendi. Aynı şey kardeşi direnişçi olan kızın da başına gelmişti. Dr. Nuyami ‘Tecavüze uğrayanlar bunu dile getirmiyor. Cezaevinden çıkan kadınlar bir daha semtlerinde görülmüyor. Çoğunun ailelerince öldürüldüğü biliniyor’ diyor. İdam bölümü hazırdı EBU Garib Cezaevi, Saddam döneminden beri Iraklıların korkulu rüyası. Geçmişte infaz bölümünde günde 2-3 idam gerçekleşiyordu. Şu anda ise koalisyon güçlerinin elinde, hücrelerinde tecavüz ve işkencenin belgelendiği bir cehennem. Bağdat-Felluce arasında yer alan ve uzaktan bile fotoğrafının çekilmesine izin verilmeyen Ebu Garib, daha önce yağmacıların talanına uğramış, yol geçen hanı gibiydi. İdam infaz hücrelerinin arkasındaki arazide yapılan kazılarda Saddam döneminde de işkenceyle öldürülmüş mahkûmların cesetleri çıkarılmıştı. Doğum kontrol hapı istiyorlar AMİRİYE Dahiliye Camii’nde tanıştığım, adını vermeyen bir imam, Ebu Garib’de ve İngiliz yönetimindeki Basra’da bir süre hapsedildiğini ve işkence ve tecavüz uygulandığını söyledi. İmam, ‘Bizi yan yana diz çöktürterek yüzümüze işiyorlardı. Bizi idarları değil, idrarlarındaki alkol rahatsız ediyor’ dedi. Aynı imam, genç kızların cezaevlerinde hamile kalmamak için dışarıdan doğum kontrol hapları istettiklerini de sözlerine ekledi. Erkek mahkûma striptiz işkencesi DOKTOR Nuyami, Bağdat Üniversitesi’nden T. adındaki 40 yaşındaki bir meslektaşının da bir ay Ebu Garib’de kaldığını, eğitim düzeyi yüksek olmasına rağmen yaşadıklarını anlatamadığını söylüyor: ‘Tecavüze uğrayıp uğramadığını defalarca sordum, suskun kaldı. Bir kadın olarak onun tecavüze uğradığını hissediyorum. Erkek mahkûmlar da aynı durumda. Direnişçiler tek kişilik hücrelere konuyor. Hücrelere çıplak Amerikalı kadın askerler gönderiliyor. Ayrıca mahkûmların gözleri önünde açık açık sevişiliyor. Meydana toplanan çırılçıplak erkek mahkûmların karşısında bir projektör altında kadın askerler striptiz yapıyorlarmış. 37 kişi tarafından tecavüze uğrayan 16 yaşındaki erkek çocuğun ailesi mahkemeye gidecek.’ İşkenceden benim haberim yok EBU Garib cezaevinden sorumlu General Janis Karpinski önceki gün ABC Televizyonu’nun ‘Good Morning America’ programında Iraklı esirlere işkence yapıldığının bilgisi dahilinde olmadığını, ancak resimlerdeki askerlerin kendi personeli olduğunu belirtti. Skandalın patlak vermesinin ardından çok sayıda esirin salıverildiği bildiriliyor. İşkence pisliğine CIA da bulaşmış ABD’li askerler tarafından Iraklı esirlere işkence yapılarak insanlık dışı davranışlarda bulunulması olayları, Washington’da giderek büyüyor. CBS TV’si, utanç verici işkence olaylarına CIA’nın da karıştığını haber verdi. Buna göre, Iraklı tutukluların sorgulanmalarında, zaman zaman CIA yetkilileri de yer aldı. Olaylardan aylardır haberdar olduğu belirtilen Pentagon yeni bir soruşturma başlatırken, CIA da harekete geçti. Kadın General Janice Karpinsky, ise kötü muamelede bulunan ABD’li askerlerin, kendisinden değil, askeri istihbarat subaylarından emir aldıklarını söyledi. TEBRİK ALMIŞLAR Askeri mahkemede yargılanacak olan işkenceci Çavuş Chip Frederick’in ise ailesine e-mail mesajları yollayarak, ‘Onları, yaptıklarımızla konuşturduğumuz için, askeri istihbarat çok iyi iş yaptığımızı bildirdi’ dediği ortaya çıktı. ABD Genelkurmay Başkanı General Richard Myers, önce olayları münferit olarak niteledikten sonra, ‘Yaygın olup olmadığı konusunda emin değilim’ diyerek çelişki sergiledi. Senatör Jeff Bingaman, Pentagon’un Ocak ayından beri olanları bildiklerini, Myers’in açıklamalarının ve 53 sayfalık Taguba Raporu’nu okumamasının kabul edilemeyeceğini söyledi. MYERS SANSÜR İSTEDİ ABD askerlerinin Irak’ta esirlere işkence yaptığını gösteren fotoğrafları yayınlayan CBS TV’sinin, Myers’ın kişisel isteği üzerine haberini geç yayınladığı ortaya çıktı. CBS’in ‘60 Dakika’ programı yapımcısı Jeff Fager, Myers’ın, CBS haber spikeri Dan Rather’ı haber yayınlanmadan 8 gün önce arayarak, kendilerine zaman verilmesini istediğini söyledi. Kaynak : Hürriyet