BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

T.C. - Tabela Cumhuriyeti!

Geçtiğimiz pazar günü Bayrampaşa'da twitter ve facebook ahalisinin katıldığı bir kahvaltı tertip ettik. Günler öncesinden duyurduk ve yaklaşık 120 kişi katılacağını beyan etti.

Geçtiğimiz pazar günü Bayrampaşa'da twitter ve facebook ahalisinin katıldığı bir kahvaltı tertip ettik. Günler öncesinden duyurduk ve yaklaşık 120 kişi katılacağını beyan etti.

Ama...

Kahvaltıya gelenlerin sayısı 50'yi bulmadı iyi mi? Kayseri'den, Ankara'dan, Bursa'dan, Kocaeli'den gelenler vardı ama İstanbul'da oturup, "gelirim" diye söz verenlerin büyük bölümü gelmedi.

Meğer o sırada, "T.C" kavgasına tutuşmuş da ondan gelememişler!

Ben de akşam eve gelince farkına vardım olayın vahametinin. Sosyal medyaya bir göz atayım dedim. Bir baktım ki herkesin isminin başında, "TC" yazıyor.

Saf saf sordum "Niye herkes isminin başına TC eklemiş" diye... Dalga geçip, "Abi Tecavüzcü Coşkun'un kısaltması" diyen de oldu, işi ciddiye bindirip, "Tayyip Cumhuriyeti" diyen de...

İşin aslını sonradan öğrendim. Ziraat Bankası ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı "Sağlık Ocakları"ndaki tabelalarda yer alan, "T.C" ibaresi kalkınca tepki olsun diye bu eylem yapılmış.

Dönüp Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun bu konuyla ilgili açıklamasına göz attım. "Kaldırılan T.C'nin yerine 'Türkiye Cumhuriyeti' ibaresi konulacak" diyordu.

Bunun üzerine eyleme katılanları, "T.C'nin açılımı, Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bu açılıma bile karşı çıkıyorsanız burada bir sakatlık var" diyerek eleştirdim.

Aboooww.

Ne PKK'lılığım kaldı, ne kahpeliğim. Belli bir kısmı öfkeye tutunmuş, kalbindeki ateşi o öfkeyle besleyerek saldırıyordu adeta.

O talihsiz cümleyi kurduğum 1 dakikacık zaman zarfında ve bir anda vatan haini diye mimlendim.

Biliyorum ki onlara, "Aaaaa tüh tüh tüh. Yahu bu uygulamayı anlamamışım kardeşler, Yazıklar olsun bunu yapanlara" dediğim an yeniden vatanperverler makamına alınacaktım ama, susmayı tercih ettim!

Hele biri vardı ki bana sormayın. vatan, bayrak, toprak nutukları çekip, "Canımla, kanımla, çocuklarımla bu ülkeyi savunacağım. T.C'yi ölümüne savunacağım. Bu benim namus borcum olsun ulannn" diye döktürürken  ilginç bir gelişme oldu. Bana mesaj atan bir hanımefendi aynen şöyle yazdı:

"Şu samimiyetsiz sefile aldırmayın. Şu anda size yazarken, diğer yandan da bana yazılıyor!"

Neyse işte...

O günden beri hain hain dolaşırken bugün gözüme bir haber ilişti.

"Ticari Ünvanında Türk, Cumhuriyet ve Milli" olan şirketlere isminizi değiştirin diye baskı yapılıyor" deniliyordu haberde.

Haber nasıl verilmiş biliyor musunuz?

"Sonunda Cumhuriyet ismini de siliyorlar" diye şerefsizce, namussuzca bir başlıkla...

Araştırma gereği duyup ona buna sorarken bir dost imdadıma yetişti, "Bahsi edilen yasa yeni değil" diye uyardı. Sağolsun ilgili yasayı da beraberinde gönderdi.

Meğer bu yasa 1956 yılının Haziran ayının 9'unda çıkmış. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu Yasası'nda aynen şu cümleler yazıyor:

"Tek başına ticaret yapan hakiki şahıslar ticaret unvanlarına bir şirketin mevcut olduğu zannını uyandıracak ilaveler yapamazlar. (Türk), (Türkiye), (Cumhuriyet) ve (Milli) kelimeleri bir ticaret unvanına ancak İcra Vekilleri Heyeti kararıyla konabilir"

Bu yasanın çıkma nedeni, Milli ve manevi değerler üzerinden ticari kazanç sağlama uyanıklığının önüne geçmek.

Neyse...

Gel zaman, git zaman, bu tarihe kadar gelmişiz ve kimsenin gıkı çıkmamış, yasanın gerektirdiği uyarı ve cezalar uygulamaya konmamış.

Efendime söyleyeyim...

2011 yılında bahsi edilen yasa güncellenmiş ve o güncellemeden hemen sonra kategoriye giren tüm şirketlere uyarı yazısı gönderilmiş. Uyarı metninde, "Ticari ünvanınızdaki Türk, Türkiye, Cumhuriyet gibi ibareleri çıkarmanız için 2 yıl süreniz var" denmiş.

Yıl kaç?

2013. Yani 2 yıllık süre sona erdi erecek.

Uyarıya rağmen bazı şirketler kılını kıpırdatmayınca son bir uyarı yazısı daha gönderilmiş, "Sevgili şirketimiz. Sizin için ayırdığımız sürenin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Ya ismini değiş, ya da sonra biz yaptırım uygulayınca ciyaklama" denmiş.

Mesele anlaşıldı mı?

Umarım anlaşılmıştır.

Ama dedim ya, sadece kendilerine gelen tekzip metnini doğru girmek dışında baştan sona yalan haberlerle toplumu kıştırtmaya çalışan kimi gazeteler işi böyle anlatıyor okurlarına.

Şimdi burada durup, "AK Parti hükümeti suçsuzmuş kardeşim" diyeceğimi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. O doğruluktan uzak manşeti atana değil, biraz da attırana bakmak da lazım gelmez mi?

Önce tabelalardaki değişiklikle başlayalım.

Yani Allah aşkına!...

Bu milletin tavuk karası olanlardan oluştuğunu falan mı düşünüyorsunuz? Ya da zekası kıt mı sanıyorsunuz? Bir gece tabelaları değiştirip, "Nasılsa farkına varmazlar" diyecek kadar aptal mı buluyorsunuz?

Tamam sağlıkta dönüşüm projesi gereği sağlık ocakları tüm kurumların altında bir kurum haline geleceği için başlarındaki T.C ifadesi kalkıyor, anladık.

Ama yani...

Bu kadar bulanık, bu kadar karışık bir süreçte hiç de acelesi olmayan tabela değiştirme gibi bir kararı almak için çok düşündünüz mü? Kendini bu ülkenin tek sahibi sanan (Hepsi demek haksızlık olur. Belli bir kesim)  bazı gayrimeşruların ortada şövalye edasıyla dolaşmalarına zemin hazırlamak neyin nesi?

Hele Sağlık Bakanlığı...

Daha dün, "Tabelalardaki T.C ibaresi kalkmayacak. Yerine Türkiye Cumhuriyeti ibaresi konulacak" diyen Bakan bugün, "T.C. ibaresine gerek yok" diyerek meseleyi kestirip atıyor.

Harika!

Hastanelerde sağlık çalışanları işkencehanelere alınmış gibi dövülüyor, bıçaklanıyor, kurşunlanıyor ve öldürülüyor. Görmedikleri zalimlik kalmadı. Aylardır çığlık çığlığa bakana seslerini duyurabilmek için dövmedikleri kapı, eman dilemedikleri kimse kalmadı. Sen bunlar için kılını kıpırdatma, üstüne üstlük en kritik zamanda, en hassas süreçte tabelalardaki "T.C." ibaresini kaldır, "Buna gerek yok" açıklaması yap!

Budur!

Artık hastanelerdeki sorunları bitirdik! 

T.C. yerine "Fransa" ismini de yazdınız mı, baytar yerine hastaneye dalan öküzler bir anda centilmenleşir, sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar da böylece son bulur!

Firmaların milli ve manevi ikbal amacıyla kullandıkları isimlerin değiştirilmesi kararı peki?

Yurdunu canından aziz bilen insanları "PKK ile pazarlık masasına oturuluyor. APO salıverilecek. Türkiye bölünüyor. Siz makarnacı koyunlar, siz oy satan namussuzlar halen uyanamadınız" diyen felaket simsarlarının, şehit sevicilerin, klavye manyaklarının hakaretlerine muhatap etmenin gereği var mı?

Hani eski yasalar ve kanunlar köhne idi? Hani sırf bunun için yeni anayasa çalışmaları yapıyordunuz?

Eski anayasa ve eski kanunlar köhne idiyse niye 1956 yılının küflenmiş yasasını millete dayamaya çalışıyorsunuz? Yok eğer eski yasalar iyiyse niye yeni anayasa çalışmalarıyla zaman öldürürsünüz? İstendiğinde Meclis'te bir gecede yasa çıkaran sizler, bu yasanın getirdiği cezai hükümlerin bir yıl ertelenmesini beceremez miydi?

Fitne ve vesvese üretenlerin ekmeğine yağ sürmekten öte ne işe yarıyor bu zamansız kararlar? Eğer farkında değilseniz sıradan bir vatandaş olarak söyleyeyim. Bu yapılanlar ülkeye huzursuzluk, topluma kötülükten başka bir iş vaadetmiyor.

Savaşın ritmi, barış isteyenlerin sessizliğinin üzerinde hüküm sürüyor. Kürt-Türk olarak bölünsen ne, bölünmesen ne? Toplum, orta yerinden ikiye hıyar gibi bölündüğünü bağıra bağıra anlatıyor.

Toplumun yüzde 5.6'sıyla barış olsun. İstemeyen namerttir. Ama yüzde 5.6'lık kesimle barış olacak diye aynı toplumun yüzde 50'sini yüzde 40'ına kırdırmanın, düşman etmenin manası ne?

Kabul...

Toplum barış sürecine ciddi anlamda destek veriyor. Lakin sürece destek verenler her gün gerek terör örgütü kanadından gelen haberlerle, gerek alınan bu saçmasapan kararlarla aşağılandığını düşünüyor.

Unutmamak gerek. Bu toplumun insanı herşeye tahammül eder ama millet olarak aşağılanmaya asla tahammül etmez, edemez. Etmek istese bile edemez çünkü genlerinde yok böyle bir şey!

Aşağılanmasına vesile olanları aşağılayacağı yeri ve zamanı çok iyi bilir ve bu bedeli misliyle ödetir. Sizden önce bedel bu azabı tadanlara sorarsanız anlatırlar.

Eğer adına "çözüm süreci" dediğimiz bu doğru karar böylesine yanlış yönetilirse ki yönetildiği kabak gibi ortada...

O zaman Allah şahit, değil 63, 66 bin 663 Akil İnsan bile sizi sizden öncekilerle aynı bedeli ödemekten kurtaramaz!