BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,85
ALTIN 2.973,77
HABER /  GÜNCEL

Tayyip Erdoğan'ı bekleyen kriz

Avusturya ürünü Red Bull, 4 yıldır Türkiye'ye giremiyor. Ancak Erdoğan'ın önünde Avusturya ziyareti var ve..

Abone ol

Aksiyon Dergisi'nin haberine göre, Avusturya’nın Amerikan kolasına karşı alternatif olarak ürettiği ve 86 ülkede satılan Red Bull, Türkiye’ye giremiyor. Red Bull yetkililerinin dört yıldan bu yana Ankara önlerindeki bekleyişi sonuç vermedi, elleri boş döndü. Bu içeceğin fikir babası Avusturya’nın en zengin adamı olan Dieterich Mateschitz. Fakat dünyada 1 milyar kutu satan içecek, Amerikan ürünleri karşısında elde ettiği başarı nedeniyle Avusturya’nın, dolayısıyla Avrupa’nın stratejik ürünü haline geldi. Bu nedenle Avusturya hükümeti olaya el atmaya hazırlanıyor. Avusturya, işler normal yoldan çözülmezse, Avrupa Birliği’ni de arkasına alarak bir ‘Ankara seferi’ düzenlemeyi planlıyor. Avrupa, Türkiye’den sağlam deliller istiyor Türkiye’yi Avusturya ile ‘kafein krizi’nin eşiğine getiren süreç, 2001 yılında üç İsveçli’nin şüpheli ölümüyle başladı. Avrupa’nın Red Bull’u yakın takibe almasının ardından MHP’li Tarım Bakanı Prof. Hüsnü Ziya Gökalp, “Türk gençliğini kafeine karşı korumak” için bu içeceğin Türkiye’ye girişini yasakladı. Aslında Red Bull Türkiye’ye AB’den aldığı serbest dolaşım ve kontrol belgesiyle girmişti. Yani AB standartlarına uygun bir ürün olduğu için Türkiye’de de serbestçe satılabilirdi. Bugüne kadar Türkiye’deki meşrubat pazarında ‘enerji içecekleri’ olmadığı için yasal bir düzenlemesi de yoktu. Sadece kolalı içeceklere ilişkin Alkolsüz İçecekler Yönetmeliği vardı. Tarım Bakanlığı bir tebliğ yayınlayarak, enerji içeceklerine yasal bir çerçeve getirdi. Bu tebliğde kafein sınırı 150 miligram olarak belirlendi. Oysa Dünya Ticaret Örgütü’nün bile tavsiye ettiği üst limit 350 miligram. Böylece 320 miligram kafein ihtiva eden Red Bull ile tebliğ arasında 170 miligramlık fark oluştu. Red Bull’un Türkiye’ye girişi engellenmiş oldu. Tarım Bakanlığı’nın bu kararı aralarında Hacattepe Üniversitesi’nden uzmanların da bulunduğu bir raporla destekleniyor. Rapora göre, Red Bull’daki 320 miligramlık kafein oranı sağlığa zararlıydı. Buna karşılık Red Bull Türkiye yetkilileri, Hıfzısıhha ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Bölümü’nün yolunu tuttu. İlginçtir, bu iki güvenilir kurumdan Red Bull için ‘insan sağlığı açısından sakıncası olmadığı’ yönünde rapor verildi. Yani bu olayda da şu bizim meşhur “bilirkişi vakası”yla karşı karşıya kaldık. Türkiye’de bütün bürokratik kanalların kilitlenmesi üzerine Red Bull genel merkezi devreye girdi. Red Bull, ilk önce Türkiye’ye benzer gerekçelerle ürünlerinin satışını yasaklayan Fransa’yı mahkemeye verdi. Avrupa mahkemeleri Fransa’yı haksız buldu. Türk makamlarıyla yapılan yazışmalardan sonuç alınamayınca Red Bull, konuyu AB’nin ilgili birimlerine bildirdi. Gümrük Birliği (GB), AB Türkiye Ortak Komisyonu detaylı bir inceleme başlattı. Geçtiğimiz aralık ayında tamamlanan incelemenin ardından bir de rapor hazırlandı. Komisyonun raporunda şöyle deniliyor: “Avrupa Birliği ürünlerine dair kısıtlamaların ilmi deliller ile desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye tarafından kamu sağlığının tehlikede olduğuna dair halen yeterli delil sunulmamıştır.” Raporun devamında, aksi halde ‘Türkiye’deki uygulamalarının Gümrük Birliği Anlaşması’na (ARB 1/95) aykırı olacağı kararına varılacağı’ uyarısında bulunularak, bu durumun da Türk yetkililerine bildirildiği belirtiliyor. Eğer Türkiye gerekli düzenlemeleri yapmazsa, Avrupa Birliği Türkiye Ortak Komisyonu, Avrupa mahkemeleri üzerinden Türkiye aleyhine, malların serbest dolaşımıyla ilgili anlaşmaları ihlal etmekten tazminat davası açacak. Red Bull Türkiye Genel Müdürü Aykut Ferah, dava kaybedilirse, Türkiye’nin Red Bull’un her yıl uğradığı 5—6 milyon dolarlık zararı karşılamak zorrunda kalacağını söylüyor. “Red Bull yerine dut pekmezi içiyorum!” Red Bull’la ilgili düzenlemelerin altında imzası bulunan eski Tarım Bakanı Hüsnü Ziya Gökalp’i arayıp, gelinen noktayı sorduk. Eski Bakan Gökalp, yüksek kafeinli Red Bull’un Türk gençliğine zararlı olduğu konusundaki ısrarını sürdürüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün tavsiyesinin 350 miligram olduğunu hatırlattığımızda Gökalp, “Türk halkı, Dünya Ticaret Örgütü’ndeki hı...ların kobayı değildir” diye tepki gösteriyor. Tartışılan tebliğin ‘bilimsel heyet raporu’ doğrultusunda yayınlandığının altını çizen Gökalp şunları söylüyor: “Ben altı aydır bakanlık koltuğunda oturmuyorum. Vicdanları rahat ediyorsa alsınlar içeriye. Yapılan işlemleri incelesinler, bilimsel heyeti de çağırsınlar hata varsa bulup yüzümüze vursunlar. Bildiğiniz gibi şüpheli ölümlerden sonra konu 2001 yılında yapılan Uluslararası Kodeks Konferansı’nda masaya yatırıldı. Yapılan tartışmalar sonucunda ülkelerin alacakları kararda serbest bırakılması benimsendi. Ayrıca illa Red Bull içmek zorunda değiliz ki. Ben şu anda sulandırıp dut pekmezi içiyorum.” Peki Avrupa bu sorunu nasıl çözdü? Avrupa Birliği, 18 Temmuz 2002 tarihinde yayınladığı etiket yönetmeliğine ilişkin tebliğle tartışmaya son noktayı koydu. Tebliğde, kafein limitlerine hiç değinilmeden enerji içecekleri kutularının üzerinde “kafeine duyarlı kişiler, diabetikler ve çocuklar kullanmamalıdır” şeklinde bir ifadeye yer verilmesi karara bağlandı. Kanada’da ise Red Bull kutularının üzerinde kafein miktarı kırmızı renkle gösterildi. Yani kafein oranı yüksek olan ürünleri tüketmek kişilerin kendi tercihlerine bırakıldı. Erdoğan’a Red Bull’u soracaklar Başbakan Tayyip Erdoğan, resmi bir ziyaret için önümüzdeki günlerde Avusturya’ya gidecek. O zamana kadar Red Bull ile ilgili bir gelişme kaydedilmezse Avusturya Hükümeti devreye girecek. Edindiğimiz bilgiye göre, Avusturya milli içeceklerine karşı yapılan işlemlerden duyduğu rahatsızlığı en üst düzeyde dile getirecek. Ziyaret sırasında Avusturya Ticaret Bakanı Dr. Martin Bartenstein, Başbakan Erdoğan’a, stratejik ürünleri Red Bull’un akıbetini soracak. Sadece sormakla yetinmeyip bir an önce sorunun çözümlenmesini talep edecek. Konunun Avusturya hükümetinin gündemine girmiş olması şu anda iki ülke arasında örtülü bir ‘kafein krizi’nin varlığını gösteriyor. Türk tarafından bir kez daha olumsuz bir yanıt alınırsa konu Avrupa mahkemelerine intikal edecek. Dolayısıyla Avusturya üzerinden Avrupa’yla “Birinci Kafein Meydan Savaşı!” başlamış olacak. Top Tarım Bakanı Sami Güçlü’de. Bilimadamları ve altına imza attığımız uluslararası anlaşmalardan haberdar olan bürokratlardan oluşan bir çalışma grubu bu bilmeceye son noktanın konulmasında yardımcı olabilir. Türkiye’nin imajına da zarar veren bu konunun bir an önce sonuca bağlanmasında yarar var. Aksi takdirde yanlış hesap Brüksel ya da Viyana önlerinden geri dönebilir.