Tayyip Erdoğan bana neler söyledi!..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gözleri ile bir anda karşı karşıya gelip "Bak dinle kardeşim" diye hislerine tercüman olmak nasıl bir duygudur...Gelin dinleyelim..
Bir anda karşımda onu gördüm…
Şaşırdım…
Heyecanlandım…
Göz göze geldik…
Gözleri ışıl, ışıl parlıyordu…
Gözlerinin içine bakarken bir anda Mehmet Akif’in İstiklal Marşımızdaki şu mısraları aklıma geldi..
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Çünkü…
Ülkesinin bütün sorunlarını omuzlarken yorulmak nedir bilmeyen, doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen yüzündeki kalın çizgilerin her geçen gün belirgin bir şekilde artan bir duayen dünya lideri ile bir anda karşı karşıyaydım adeta...
Dilim tutuldu bir anda…
“Söyleyeceklerimi iyi dinle.” diye başladı sözlerine..
***
Bak Osman kardeşim...
Böylesine çarpık ve mazlumları sömürge anlayışına dayalı dünya düzenine karşı tek başına mücadele eden, dünyada kaç tane “VİCDAN”sahibi devlet ve lider var?
Ülkesine içeriden ve dışarıdan yapılan saldırıların üstesinden gelmeye çalışırken, mazlum dünyanın da gür sesi olmayı ihmal etmeyen dünyada kaç tane devlet ve lider var?
Ne diyordu üstat; “Gayemiz şahıs değil, şahısta tecelli eden DAVA…”
İşte bu davanın şahısta tecelli ettiği adam olmaya çalışıyoruz biz kardeşim...
Çünkü sadece milletimin değil bütün mazlumlarında umudu olmayı üzerimde yük olarak görüyorum..
Çünkü bakıyorum;
Onur ve gurur ayaklar altına alınmışsa yeryüzünün bir bölümünde. Öldürenden çok ölen suçlanır olmuşsa masum topraklarda.
Küçücük bedenler kin ve nefret dolu bakışların altında parçalanarak toprağa düşüyor…
Muktedir olanlar saltanatlarını sürdürmek için gözlerini kapamışlar vahşete.
Kendi milletim bile alınan tavrın farkında değil..
Cebi dolar dolu Arap henedanları Basra Körfezi’ne karşı gün aşırı nargilelerini çekiyor ciğerlerine. Ümmetin varlık mücadelesini bütün cihana haykıran Esmalara Tahrir Meydanı’nı dar ediyor çağdaş firavunlar,
Mısırın darbecisi şehit Mursi için “Önce İsrail Devletiyle görüşülmeliydi”diyor,
Ne yazık ki kendisine Müslüman denilen ve adı da Müslüman adı olanlar, varlıklarını batının ve Siyonistlerin varlıklarına armağan etmiş..
Vicdanlar satılmış akıllar tutsak olmuş. Dünya büyümüş ve cennet küçülmüş gözlerde. Dünya“İmtihan aleminden”,“Haz alemi” ne evrilmiş inananların gözünde.
Akdeniz'den, sınırlardan adeta birer toplama kampını, birer hapishaneyi andıran mülteci kamplarından yansıyan fotoğraflar görülmez olmuş..
Aylan bebeğin sahile vuran cansız bedenini unuttuk mu?
100 binlerce umut yolcusunun yaşadığı trajedinin en acı ifadesi değil miydi?
Bizden başka bütün bunlara karşı kim mücadele ediyor kim sesini yükseltiyor diye soran var mı ?
Bu insanları sahipsiz çaresiz mi bıraksaydık?
Kabir çukurunu zihninden çıkaran Müslümanlar, dünyalıkları büyütmenin derdine düşerek ümmete mezar kazıyorlar aslında…
Hem batıyla hem doğuyla yedi düvelle aynı anda mücadele etmek zorunda kalıyorum. Ama arkamda tam destek göremiyorum Osman kardeşim buna beni üzüyor…
İnsan hakları, birey hürriyeti gibi tamamen kendileri için uydurdukları hiçbir evrensel kurala, konu Müslümanlar olunca batılı sahip çıkıyor mu?
Hayır...
Bizim dışımızda sahip çıkan kim var?
Her sabah dünya mazlumlarının iniltisi farklı bir coğrafyadan geliyorsa. Mazlumların sesine sözde uygar dünya kulaklarını tıkamışsa bendde kulaklarımı tıkayayım!.
Batının gadrine uğramış ezilmiş ve sömürülmüş halklara bizler sahip çıkarken o halkların “Hani bizimde böyle bir liderimiz olsa” demeleri benim ülkem için onur vesilesi değil mi?
Osman kardeşim..
Allah aşkına biz bunca büyük mücadeleler içine girerken benim halkımı yanımda görmek istemem hakkım değil mi?
Mesele benim varlığımın meselesi değil Büyük Türkiye, Bağımsız Türkiye meselesidir.
Mücadelemiz hak mücadelesidir..
Nihayi davamız ilayi kelimetullahtır.
Kızıl elma mefkuremizdir.
Ama üzülüyorum...Gelecek yüzyılı Türkiye yüzyılı yapma idealimi kendi milletime anlatmakta zorlanıyorum!..
Ne çabuk unuttuk yakın tarihi..
2002 öncesi batan Türkiye’yi bankaları batan, hortumlanan, bir gecede fakirleşen Türkiye’yi bu genç nesle kim anlatacak?
Sizler anlatacaksınız bilenler bilmeyenlere anlatacak kardeşim...
Bütün yük benim üzerimde mi olacak?
Bu dava benim davam mı?
Hepimizin değil mi?
Eğer Türkiye bugün;
Başta ABD olmak üzere küresel güçlere karşı maddi ve manevi eğilmeden onurlu bir şekilde “Bağımsız Türkiye” mücadelesi veriyorsa…
Eğer Türkiye bugün;
Terör örgütlerine karşı gerek içeride gerekse sınır ötesinde ödün vermeden bir büyük başarı öyküsü yazmaya devam ediyorsa…
Eğer Türkiye bugün;
Faiz ve enflasyonla mücadelemizde “Sizi ekonomik olarak mahvederiz”diye tehdit edenlere karşı başarılı isek, birileri "Dolar 10 tl olacak.yüzde 40'ı bulacak" diye algı operasyonu yaparken bugün dolar hızla 5 tl seviyesine gelmeye başlıyorsa enflasyon haziran ayı itibarıyla yüzde 15,7 ise, gelişmeler, enflasyonun önümüzdeki aylarda tek haneli seviyeleri göreceğimizi işaret ediyorsa
Eğer Türkiye bugün;
Bugün dünyada “Acaba Türkiye ne söyleyecek ne yapacak?”diye bütün gözlerin üzerine çevrildiği, kıskanılan bir büyük devlet konumuna gelmiş ise bunu kim başarıyor?
Hepimiz değil mi?
Eğer bugün;
MİT eski MİT değilse…
Ordumuz eski ordu değilse…
Polisimiz eski polis değilse…
Devletin içi nerede olursa olsunlar hainlerden temizleniyorsa…
Bu hepimizin beklentisi değil mi?
Eski siyasette ABD’ye, istihbaratta CIA ve MODSAD’a göbekten bağlı iken
Bugün;
Hiçbir tehdit karşısında boyun eğmeyen, uluslararası haklarını sonuna kadar kullanan, üzerine oynanan bütün oyunları bozan bir Türkiye varsa bu nasıl oldu?
Elinizi vicdanınıza koyun…
Her şeyi ben mi anlatacağım?
Bu ülkenin nereden nereye geldiğini her gün ben mi söyleyeceğim?
Eğer Türkiye dün hayal denilen bütün projeleri bugün gerçeğe çevirmişse, nükleer enerji santralini kendi yapıyor, kendi silahını, tankını, uçağını kendi üretiyorsa , büyüyüp gelişiyorsa bu neden benim ülkemde bazı insanları rahatsız ediyor?
Rahatsız olanlara tepkiyi hep ben mi koyacağım?
Bak kardeşim...
İktidara geldiğimizde savunma sanayisinde Türkiye'nin yüzde 20 gibi bir imkana sahipti. Bugün yüzde 70 gibi bir imkana yerli ve milli olarak sahibiz. Bunu yeterli görüyor musunuz? Haşa. Yüzde 100'e doğru ilerlemek, bunu yapacağız.
O konuşuyor, ben soluksuz dinliyordum...
"Ya içimizdeki vefasızlar" diyor devam ediyordu..
Partimizin A takımında yer almış, onun rüzgarında yelken açıp, yol almış daha sonra kerameti kendinde sanan eski yol arkadaşlarımın yaptıklarına bakar mısın?
Sadece bizim partimizden alacakları birkaç puan için parti kuruyorlar?
Yazık değil mi bu milletin geleceğine..
Türkiye düşmanlarının değirmenine su taşımaktan başka ne işi yarayacak?
Osman kardeşim!..
Ben halkımın sağduyusuna her zaman inandım inanmaya da devam edeceğim..
Bir insan düşün. Bulunduğu konum icabı sizin görmediğinizi görüyor, ülkesi adına bilmediğiniz fırsatları ve tehditleri biliyor.
Ayrıca her an halkına hesap vermesi gerekiyor.
Ama herkes ile her şeyi konuşamıyor. En doğru zamanda en doğru işleri yapması gerekiyor..
Bütün bunlar için halkından sabır ve çalışmalarının sonuçlarını beklemelerini istemem doğal değil mi?
Hangi sözü verdim de yapmadım?
Türkiye bizim dönemimizde kime boyun eğdi?
Söyleyin..
Ülkemin onuru ile bir gün dahi oynattın mı?
Hangi dayatma karşısında teslim oldum…
“S-400’leri alacağız” dedim…
ABD “Alamazsın” dedi..
AB karşımıza çıktı..
Peki ne oldu?
Aldık…
Bir düşünün biz bunlarla uğraşırken birileri patlıcan soğan oyunları yolumuzu kesmeye kalktı…
Üzülmemek mümkün mü?
“Doğu Akdeniz’de sondaj çalışması yapamazsınız “dediler..
Yedi düvel oraya topladılar…
Peki ne oldu?
Arama yapıyoruz…
Terör ile mücadelede terör örgütlerini silip süpürüyor muyuz?
Süpürüyoruz…
Sınır ötesi harekat yapmamıza karşı çıktılar…
Ne oldu?
Kandilin kapısına dayandık…
Kahramanlarımız köklerini kazıyor...
Fırat'ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte kararlıyız. Bunun için de bir yerlerden izin almamıza ihtiyacımız yok. Biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmesini biliriz.
Bugün bölgedeki yabancı güçlere güvenerek kabadayılık yapanlar yarın ya toprağın altına girecek ya da zillete razı olacaktır.
Bütün bunlar ne için?
Benim milletimin benim ülkemin bekası ve refahı için değil mi?
Bu devlet küresel güçlerin İstihbarat oyunları ile boğuşurken benim ülkemin bazı odakları nasıl o istihbarat savaşının piyonu olabilir?
Bak kardeşim…
Ben olduğum sürece Türkiye gemisinde delik, Türkiye kalesinde gedik asla açtırmam…
Bunu herkes böyle bilsin…
Allah’tan başka kimseye boyun eğmedim eğmem…
Milletimden tek isteğim üzerimize oynanan oyunun Türkiye’nin yolunu kesme oyunu olduğunu bilmeleridir.
Oyuna gelmesinler, sabırla, umutla Büyük Türkiye davasına sahip çıksınlar. Türkiye artık eski Türkiye değil.
İhtiyacım olan tek şey halkımın gönlündeki yerim ve onların bizlere verecekleri desteğin devamıdır…
Elbette eksiklerimiz, hatta hatalarımız da olabilir ama hiç kimse samimiyetimizden, gayretimizden, ülkemize ve milletimize olan muhabbetimizden şüphe etmesin.
Eksiklerimizi gidereceğiz..
Milletimizin uyarını dikkate almadığımızı kimse sonmasın…
Asıl büyük zaferler ise şu anda önümüzde duruyor. Bu zafer levhasına ismini yazdırmak isteyenlerin yapmaları gereken ise çalışmaktır, daha çok çalışmaktır, daha hasbi çalışmaktır.
Kalın sağlıcakla...
***
İşte böylesine adeta milletine mektup yazdı.
Soluksuz dinledim…
Çelik gibi bir irade vardı karşımda..
Zaman, zaman ülkem ve milletim adına duygulandım.
Böyle bir lidere sahip olduğumuz için gururlandım..
Çünkü konuşan kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı…
"Peki bu görüşme nasıl oldu? "diye soruyorsunuz haklı olarak..
Evet…
Bir dostumun ofisinde otururken gözlerim masasının yanı başında duran Cumhurbaşkanlığı forsunun bulunduğu Recep Tayyip Erdoğan posterindeki gözlere takıldı.
Adeta göz göze gelir hissettim kendimi..
O şimşek gibi gözler, o dingin yüz anlatırken adeta içini döker gibi oldu.
Bende böyle bir duyguyu yaşayarak Sayın Cumhurbaşkanımızın affına sığınarak sizlerle paylaştım...
Allah uzun ömürler versin milletimize bağışlasın…