BIST 9.903
DOLAR 35,18
EURO 36,70
ALTIN 2.969,26
HABER /  DÜNYA

TAVİZ VERMEMİZ ASLA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "AP’nin Türkiye’de gerçekleştirilen reformlara ve yakın dönemde başlayan çözüm sü...

Abone ol

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "AP’nin Türkiye’de gerçekleştirilen reformlara ve yakın dönemde başlayan çözüm sürecine destek mesajı verip sürecin başarıyla neticelenmesi çağrısında bulunması ve PKK’nın terörist eylemlerini güçlü biçimde kınaması memnuniyet vericidir" dedi.
Bakan Bağış, AB üyelik sürecinde Türkiye’de kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği 2012 Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raporu’nun AP Genel Kurulu’nda yapılan oylamanın ardından bugün kabul edildiğini hatırlattı. Raporun bugüne kadar AP Genel Kurulu tarafından kabul edilen 6. rapor olduğunu belirten Bakan Bağış, AP’nin Türkiye Raportörü Hollandalı Hristiyan Demokrat Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan raporun AP Dış İlişkiler Komitesi’nde (AFET) iki kez görüşüldükten ve AP üyeleri tarafından verilen 415 değişiklik önergesinin görüşülmesinden sonra genel kurula sunulduğunu kaydetti. Genel kuruldaki oylama öncesinde AP’deki siyasi grupların toplam 40 değişiklik önergesi sunduğunu belirten Bağış, bu önergelerin dün görüşüldüğünü anımsattı. Raportör Ria Oomen-Ruijten’in çabaları, AP siyasi gruplarının ve AP milletvekillerinin çoğunluğunun sağduyulu yaklaşımı neticesinde Türkiye’de gerçekleştirilen siyasi reformlara ve önemli dönüşüme raporda yer verildiğinin görüldüğüne dikkat çeken Bağış, "Raporun lafzı ve ruhunun genel anlamda hükümetimizin reform kararlılığını teyit ve takdir ettiği anlaşılmaktadır. Bu çerçevede Bakanlık olarak Türkiye’nin kendi İlerleme Raporu’nu hazırlaması yönünde aldığımız kararın ve hazırladığımız İlerleme Raporu’nun isabetli olduğu da değerlendirilmektedir. Bu vesile ile başta AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Sayın Füle ve Raportör Ruijten olmak üzere AP Türkiye Raporu’nun müzakereleri sırasında Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin yapıcı, sağduyulu konuşmalar yapan dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Ekim ayında görevi sona erecek olan Avrupa Ombudsmanlığı’na Avrupa Halkları Partisi (EPP) tarafından aday gösterilmesinden dolayı Raportör Ruijten’i de tebrik ediyoruz" dedi.

"2012 YILI RAPORUNUN 2011 YILI RAPORUNA GÖRE DAHA OBJEKTİF OLDUĞUNU SÖYLEMEK MÜMKÜN"
Bağış, bu kapsamda yakın zamanda yürürlüğe giren Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu, 4. Yargı Reformu Paketi ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile kadın hakları alanında Türkiye’nin katettiği mesafeden raporda memnuniyetle bahsedildiğini vurguladı. AP’de bulunan aşırı sağ ve sol siyasi gruplar ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) temsilcisi AP üyelerinin verdikleri değişiklik önergeleriyle raporun dengesini bozma girişimlerinin raportörün ve AP siyasi grup temsilcilerinin uzlaşısıyla büyük ölçüde giderildiğinin altını çizen Bağış, 2012 yılı raporunun 2011 yılı raporuna göre daha objektif olduğunu kaydetti. Bağış, böylelikle Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan 2012 Türkiye İlerleme Raporu’nda Türkiye’deki gelişmeleri büyük ölçüde gözardı eden yaklaşımın AB halkını temsil eden AP üyesi parlamenterlerin hazırladığı bu raporla kısmen de olsa telafi edildiğine işaret etti.

"RAPORDA TÜRKİYE’NİN STRATEJİK KONUMU VE ÖNEMLİ BÖLGESEL BİR GÜÇ OLDUĞU KONUSUNA DA VURGU YAPILMIŞTIR"
Geçen yıl raporda AP üyesi parlamenterlerin Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinde 23. ve 24. fasılların açılması yönünde yer alan çağrılarının bu yıl da tekrarlandığını kaydeden Bağış, "Ayrıca enerji başlıklı 15. faslın, sosyal politika ve istihdam başlıklı 19. faslın, bölgesel kalkınma başlıklı 22. faslın müzakerelere açılması yönünde çağrıda bulunulmuştur. Bazı AB üyesi ülkelerin Türkiye’nin müzakere sürecini siyasi mülahazalarla engellemeye devam ettikleri bir dönemde AP’nin Türkiye’de gerçekleştirilen reformlara ve yakın dönemde başlayan çözüm sürecine destek mesajı verip sürecin başarıyla neticelenmesi çağrısında bulunması ve PKK’nın terörist eylemlerini güçlü biçimde kınaması memnuniyet vericidir. Bununla birlikte AB’nin terörist örgütler listesinde olan PKK’nın faaliyetlerinin ’çatışma’ olarak nitelendirilmesi, AB’nin konuyla ilgili algı ve değerlendirmesinin yanlışlığını göstermektedir. Raporda, Türkiye’nin stratejik konumu ve önemli bölgesel bir güç olduğu konusuna da vurgu yapılmıştır. Bu kapsamda ülkemize sığınan Suriyelilere sağladığımız insani yardıma dikkat çekilerek, Suriye’deki duruma ilişkin AB ve Türkiye arasında ortak stratejik bir vizyon oluşturulması çağrısında bulunulmuştur" değerlendirmesinde bulundu.

"ULUDERE OLAYININ YANSITILMA ŞEKLİ TÜRKİYE İÇİN KABUL EDİLEMEZ NİTELİKTE"
Bağış, raporda Türkiye’deki bazı gelişmeleri göz ardı eden haksız eleştirilere de yer verildiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"AB’nin 2005 yılından beri KKTC ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesine rağmen raporda GKRY Dönem Başkanlığı sürecindeki haklı tutumumuzun eleştiri konusu yapılması ve Kıbrıslı Türklerin egemenlik haklarının gözardı edilmesi raporun yansızlığını bozan unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, KKTC’ye uygulanan siyasi ve ekonomik izolasyonun kaldırılması ve bu kapsamda başta AB Genel İşler Konseyi’nin Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ne ilişkin 26 Nisan 2004 tarihli kararının uygulanması olmak üzere bu konuda verilen değişiklik önergeleri GKRY’yi temsil eden AP üyelerinin çabaları sonucunda raporun yazım aşamasında reddedilmiştir. Öte yandan, Uludere olayının yansıtılma şekli Türkiye için kabul edilemez niteliktedir. Raporda Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanmasına önem atfedilmektir. Ancak bu konuda Türkiye’nin hassasiyetlerini içeren bir yol haritasının hazırlanması gerektiği konusundaki yaklaşımımız unutulmamalıdır. Müzakere eden aday ülke statüsüyle Türkiye, Avrupa halklarının temsilcisi ve AB kamuoyunun sesi olan AP’den adil ve objektif olmasını beklemektedir ve bu beklentisi karşılandığı ölçüde bu rapora değer verecek ve dikkate alacaktır. Hükümet olarak reform kararlılığından taviz vermemiz asla söz konusu değildir. Son dönemde bu kararlılığımızın Avrupa Birliği nezdinde de karşılık bulmaya başlaması, sürecin yeni bir ivme kazanmasına yönelik karşılıklı mesajların verilmesi yeterli olmamakla birlikte önemlidir. Bilhassa Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yapacağı katkıların anlaşılmaya başlanması ve daha açık bir şekilde ifade edilmeye başlanması dikkat çekicidir. Türkiye karşıtı, ayrılıkçı çevrelerin istismar çabaları dahi bu gerçeklerin üzerini artık örtememektedir. Biz Avrupalı dostlarımıza şunu bir kez daha hatırlatmak isteriz ki ’Gece hırsızın, ışık hakikatin dostudur.’ Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecini gecenin karanlığından çıkarıp hakikatin ışığı altında devam ettirmek herkes için en iyi seçenektir."