BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,68
ALTIN 2.955,99
HABER /  GÜNCEL

Tatsız ve kokusuz bir yaşam nasıl sürdürülür?

Tat ve koku alma duyularının yaşamımızdaki yeri nedir? Bu duyuların yitimi ne tür sonuçlara yol açar?

Abone ol

Olimpiyatlarda çifte altın madalya kazanan James Cracknell, geçirdiği bir beyin travması nedeniyle tat ve koku alma duyularını yitirdiğini söylüyor. Bu duyular olmadan nasıl bir yaşam sürdürülür?

Duncan Boak ise 2005'te bir düşme sonucu ciddi bir beyin hasarı geçirerek koku alma duyusunu yitirmiş. Kokunun tat alma duyusunun %80'ini oluşturduğu düşünüldüğünde bu duyunun yitirilmesi büyük bir eksiklik yaratmış.

"Açıklaması çok zor ama koku alma duyusunun yitirilmesi sizde sanki kendi hayatınıza seyirciymişsiniz hissi yaratıyor, sanki bir camın ardından bakar gibisiniz" diye tarif ediyor bu duyguyu Boak.

"Etrafınızda olup bitenlere dahil değilsiniz sanki; yaşamın renklerini alıp götüren bir his."

Boak gibi Cracknell de ciddi bir beyin hasarına uğramış. 2010'da ABD'de bisiklet sürerken Cracknell'e bir petrol tankeri çarpmış. Bu travma sonucu tat ve koku alma duyusunu yitirmiş.

Onun için yemek yemek, hayatta kalmak amacıyla yerine getirmesi gereken bir zorunluluk, tıpkı arabaya petrol almak gibi.

Duyu yitiminin sonuçları

Tat alma duyusunun yitimi, ya da tıp dilindeki adıyla agüzi, nadir bir olay ve günlük yaşam üzerindeki etkisi daha az.

Tat alma duyusunu yitirdiğini düşünen birçok insan aslında koku duyusunu yitirmiştir. Tıptaki adıyla anozminin fiziksel ve psikolojik etkisi çok yönlüdür ve büyük tahribata yol açabilir.

Duyuları İnceleme Merkezi'nin kurucu ve yöneticisi Profesör Barry Smith, "Araştırmalar koku alma duyusunu yitirenlerin görme duyusunu yitirenlerden daha ağır ve daha uzun süreli depresyon geçirdiğini ortaya koyuyor," diyor.

"Koku fazlasıyla hafife alınan bir duyu. Onu yitirince sadece yemek yeme zevkini yitirmiyorsunuz, aynı zamanda hiçbir yer ve hiç kimse artık tanıdık gelmiyor size. Koku hafıza ile yakından bağlantılı. Bu duygusal yetinin yitimiyle baş etmek oldukça zordur."

Sue Mounfield ise üç yıl önce geçirdiği gribin ardından koku alma duyusunu yitirmiş. Kokusunu en çok özlediği şeylerin yemek olmadığını ifade ediyor.

"Çocuklarımın, evimin, bahçemin kokusunu özlüyorum en çok. Bunları kaybettiğinizde aslında bu kokuların ne kadar değerli ve rahatlatıcı olduğunu anlıyorsunuz. Size yerleşmişlik dugusu veriyor. Onlar olmadan sanki hayatıma dışarıdan bakıyor, onu yaşamıyorum" diyor.

Koku duyusunun yitimi ile dünya da daha tehlikeli hale geliyor. Smith, anne karnındayken bile vücudumuza yarayacak şeyleri alma, zararlı toksinleri reddetme bakımından koku ve tadın büyük önem taşıdığını vurguluyor.

Boak, depresyon nedenini kazadan altı yıl sonra anlamış, koku alma duyusu ile ilgili yazılar okuduktan sonra. Bunun üzerine İngiltere'nin ilk anozmi destek grubunu, Beşinci Duyu'yu kurmuş.

Hastalık habercisi

Kesin rakamlar bilinmemekle beraber, ABD ve Avrupa'da nüfusun %5'inin tat ya da koku alma duyusunu yitirdiği tahmin ediliyor.

Koku duyusu yitiminin değişik nedenleri var. Bazıları bu duyuya sahip olmadan doğabildiği gibi, bu sorun kafanın ön tarafında bir hasar ya da enfeksiyon sonucu da meydana gelebiliyor.

Yaşlanma da bir etken olarak gösteriliyor. 75 yaşından sonra tat ve koku duyuları hızla yitime uğruyor.

Tat ve koku duyusunda açıklanamayan yitimler MS, Parkinson ya da Alzheimer gibi bazı beyin hastalıklarının habercisi olabiliyor.

Doktorlar da çoğunlukla bu sorunu önemsiz görebiliyor. Mounfield "Acı çekmediğiniz çin doktorlar size sadece bu sorunla yaşamayı öğrenmenizi tavsiye ediyor" diyor.

Tedavi mümkün mü?

Tıp dışındaki alanlarda ise insanlar bunu ilginç ve komik bir olay olarak görüyor.

Tat ve koku alma duyusu kaybının ciddi fiziksel etkileri de olabiliyor. Yemekten zevk almadıkları için kilo kaybı sözkonusu oluyor.

Boak, duyu kaybından sonra yemek yemek çok zor geldiği için hastanelik olanlarla karşılaştığını söylüyor.

Anozminin tedavisi ona neden olan etkenlere bağlı. Bazıları zaman içinde bir parça daha iyi koku alabilirken, bazılarında kayıp daimi olabiliyor.

Duyu geri geldiğinde ise beyin onu yeniden kodladığı için hiçbir şeyin tadı ve kokusu eskisi gibi olmuyor. Yani çikolata et gibi kokabiliyor.

Fakat uzmanlar, görme ve işitme duyularının tersine koku alma duyusunun terbiye yoluyla geliştirilebileceğini söylüyor.

Almanya'da Dresden Üniversitesi Koku ve Tat Kliniği'ni işleten Profesör Thomas Hummel'in yaptığı araştırmalarda, gül yağı, limon ve karanfil baharatı gibi güçlü kokuların 12 hafta boyunca sürekli tekrar tekrar koklanması yoluyla koku alma duyusunda gelişme kaydedilebileceği görüldü.

Fakat Boak açısından sorun, elinde kalanla yetinip geliştirme sorunu. Hala tat alma duyusuna sahip olan Boak yiyeceklerdeki tatlı ve tuzlu tatları ayırabiliyor.

Yemeklerin kıvam ve dokusu da daha fazla önem kazanmış onun için.

"Koku alma duyumu yitirmeden önce hiç aklıma gelmezdi bu konuda uzmanlaşacağım ama şimdi doku farklarından farklı domates türlerini bile ayırt edebiliyorum" diyor Boak.