Türkücü İbrahim Tatlıses bir süre önce yazı yazmaya başlayınca boy hedefi haline gelmişti.Eleştirenlerden birisi de Ali Atıf Bir olmuştu. Tatlıses yanıtı da çok sert oldu;
Abone olTürkücü İbrahim Tatlıses bir süre önce Bugün Gazetesi'nde yazı yazmaya başlamıştı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Tatlıses biranda bazı köşe yazarlarının boy hedefi haline geldi. Son olarak Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ali Atıf Bir'de İbo'yu hedef alan isim olmuştu. İbo'da altta kalmadı ve bugünkü köşesinde verdi veriştirdi Ali Atıf Bir'e.. Hem de ne vermek. İbrahim Tatlıses'in " Sayın Ali Atıf... Bir, iki, üç, dört, Beş" başlıklı yazısı çok ses getireceğe benziyor. Bakalım Ali Atıf Bir, bu yazıya nasıl cevap verecek. Bekleyip göreceğiz.. İşte Tatlıses'in yazısı;
Yazı: İbrahim Tatlıses
Kaynak:
Sayın Ali Atıf... Bir, iki, üç, dört, Beş
Sayın "Ali Atıf Beş". Niye mi beş? Bana bırak, sen karışma. Ben beş diyorsam beş, sen "Bir'sin" biliyorum ama iyi çalışan birini sıvazlamak lâzım, yoksa tembelleşir. Ne demişler iyi "bir" at yemini arttırır. Ben de yıldızını arttırdım, iyi etmiş miyim? Ulan amma bonkörüm haa, adamı bir'den beş'e çıkardım. Peki bu adam ne yaptı ki yıldızını bir'den beş'e çıkardın İbo Efendi? Daha ne yapsın abi? "Kıro" dediğiniz İbo'nun ipine sarıldı. Yıldız alması için bundan daha yüksek bir mevki var mı? Yahu kıro kardeş, benim anlamadığım şu, bu adam zaten profesör değil miydi? Tabi ki prof ama, adamın ruhu kıro'dan yana, ben ne yapayım. Babamın adı Hıdır elimden gelen budur. Eeee sıra yine "atıflaşmaya" geldi sayın profesör Ali Atış Bir. Atıflaşmak güzeldi ama siz işi "atışmaya" getirdiniz. Halbuki ben kim, siz kim? Zorla beni siz yaptınız; yani prof. Buraya gülme efekti rica ediyorum hah... hah... hah... Şimdi siz bana, "merhaba ya kıro" dediniz; ben de size "merhaba ya prof." dedim. Nasıl algılayabildiniz mi? Ya Atış Beş... Ben yine de anlatayım: Siz önemli bir profesörsünüz ya, bana cevap verdiniz. Ben ne oldum? Ben de profesör oldum. Peki siz bu arada ne oldunuz? ..........? Sayın Ali Atıf Beş hocam, üzülmeyin, kıroluk öyle sizin bildiğiniz kadar kötü bir şey değil. Bana 27 senedir "Allah'ın kırosu" diyorlar, ama ben gülüyorum. Çünkü "kıroluk" çok hoştur; insanları gülmekten "kırıp" geçiriyorsun. Aslında siz de çok komiksiniz hocam. Ben de size gülüyorum. Hani bir yarışmada ahkam-ı kamil kesiyorsunuz ya! Not: Bu söz üslup olarak bana aittir; bir daha köşenizde kullanırsanız telif ödersiniz; ya da sözümü çaldı diye hırsızlıkla suçlarım. Siz profsunuz; kimbilir sizde ne sözler vardır. Neyse konuya gelelim sizin jüri olduğunuz yarışmada, yarışmacının biri uzun hava okuyor; siz ona "Bravo türküyü çok güzel okudunuz" diyorsunuz. Yani hocam, olmasa yanı başınızda ARİF, uzun havayı bize türkü diye yutturup edecektiniz tarif; var olsun sağ olan Arif. Bu vesile ile sizden bir yıldız indiriyorum sayın Ali Atıf. Dört yapıyorum. Niye mi dört? Zevkten dört köşeyim de ondan. Gülme efekti rica edeyim hah... hah.. hah... Şimdi eleştirinize geliyorum. Hani diyorsunuz ya İbrahim Tatlıses'in yazılarını kim yazıyor? Doğru bilmişsiniz, İbrahim Tatlıses'in yazılarını sizin bildiğiniz "suret"teki İbrahim yazmıyor, "siret"teki İbrahim yazıyor... O "siret"teki İbrahim'i sen ve senin gibi Ali Atıf Bir'ler göremezsiniz; görmeniz için "siret" sıfatınızın olması lâzım. O sıfata sahip olabilmeniz için de, ehliyetinizin olması lâzım. O ehliyeti de Allah'a yakın olanlar hak eder. Çok şükür o ehliyetten bende bir tane var. Saygılarımı iletiyorum sayın Ali Atıf... son ki üç DÖRT...