BIST 9.827
DOLAR 34,74
EURO 36,57
ALTIN 2.955,97
HABER /  GÜNCEL

Tatlıses'e batı müziği çevreleri tepkili

İbrahim Tatlıses'in, senfoni orkestrası ile Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda vereceği konsere klasik Batı müziği çevreleri tepkili.

Abone ol

Konseri ‘kültürel yozlaşmanın geldiği son nokta’ ve ‘kültüre ihanet’ olarak değerlendiren klasik müzikçiler, Tatlıses’le aynı sahneyi paylaşacak olan senfoni orkestrasının şefi Orhan Şanlıel’e de baskı yapıyor. Batı müziği ile uğraşan bazı akademisyenleri suçlayan Şanlıel, “Beni, bundan sonra konser yaptırmamakla, programlara davet etmemekle tehdit ediyorlar.” dedi. Klasik müzik çevrelerinin artık bu tutuculuğu bırakmasını isteyen Şanlıel, dünyanın en prestijli salonlarında orkestra yönettiğini, en ünlü solistlerle aynı sahneyi paylaştığını; ancak Tatlıses’ten daha iyi bir ses görmediğini söyledi. Halen Bursa Devlet Senfoni Orkestrası’nın (BDSO) şefliğini yapan, başta Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası olmak üzere birçok orkestrada ‘misafir şef’ olarak konserler veren Şanlıel, klasik Batı müzikçilerinin İbrahim Tatlıses’e olan tepkilerinin nedenini anlayamadığını söylüyor. Dünyanın en ünlü solistleriyle aynı sahneyi paylaştığını; ancak İbrahim Tatlıses gibi bir solist görmediğini söyleyen Şanlıel, “İbrahim Bey, çok güçlü bir sese sahip; ama bu gücü çok kontrollü kullanıyor. Bana tepki gösterenler Tatlıses’i dinleseler aslında ne kadar yanlış yaptıklarının farkına varacaklar. Daha konseri dinlemeden, ne yapacağımızı görmeden eleştiri oklarını bana yönelttiler.” dedi. Bir süre yurtdışında da çalışan Şanlıel, Türkiye’ye çok sesli müzik kavgalarını bitirmek için geldiğini söylüyor. Türkiye’nin snop bir dönemden geçtiğini, her alanda dünyaya açılan ülkemizin klasik müzikte saygın bir isminin olmadığını, yurtdışında tanındığını iddia eden birkaç ismin de sadece reklamını iyi yaptığını savunan Şanlıel, klasik müzikçilerin çoğunu, yetiştiği ve ekmeğini yediği ülkenin müziğini dinlememekle, çalmamakla ve bilmemekle suçladı. Bir dönem TRT’nin zorla halka klasik müzik dinlettiğini, bu uğurda, başta Orhan Gencebay olmak üzere birçok isme kapılarını kapattığını belirten Şanlıel, “Halk o dönemde TRT’yi dinlememek için komşu ülkelerin şarkılarını dinlerdi. Çünkü onları kendine daha yakın bulurdu.” dedi. 50 kişilik senfoni orkestrası ve 20 kişilik kendi saz heyetiyle çıkacağı konserde ‘Ayağında Kundura’, ‘Leylim Ley’, ‘Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş’ gibi türküleri yorumlanacak olan İbrahim Tatlıses ile Orhan Şanlıel’i buluşturan ortak bir nokta daha var. Tatlıses’in sevilen şarkıları arasında yer alan ‘Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş’ın bestecisi, Orhan Şanlıel’in babası Rıfat Şanlıel. Doç. Dr. Hakan Şensoy - (İTÜ Öğretim Üyesi) ‘Para kazanmak için verilen bir konser’ Tatlıses ile Şanlıel tamamen ticari bir ortaklık kurarak daha fazla para kazanmak istiyorlar. Bu da onların en doğal hakkıdır. Tatlıses kendi sahasında aslanlar gibi işini yaparak son 25 yıldır adını yaşatmış ve hiçbirimizin hayal dahi edemeyeceği bir servete kavuşmuştur. Toplumsal olarak da tamamen kendi olabildiği ölçütte mesajlar vermiştir. Bu mesajları ben sindiremezken pek çok kesim söz konusu yaklaşımı kendine bayrak etmiştir. Türk kültürüne her hangi bir katkı sağlamış olduğunu ise düşünmüyorum. Kendisinden tavrıyla arka arkaya bir Ege türküsü, ya da Trakya, ya da Karadeniz türküsü dinlediğimi anımsamıyorum. Konuya dahil olan orkestra isimleri, projede sadece para kazanmak için yer alan çalgı emekçileri, diğer devlet orkestraları, müzik direktörleri, izin alındığı iddia edilen Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bu projenin tartışma ortamında dolaylı olarak yerini almışlardır. Anjelika Akbar - (Kompozitör-Piyanist) ‘Batı müziğindeki fanatizme karşıyım’ İbrahim Tatlıses çok büyük bir potansiyel. Türkiye’de değil de mesala Rusya ya da Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde doğmuş olsaydı, çok önemli bir opera sanatçısı olurdu. Onun kişiliği ile ilgili birtakım tartışmalar beni ilgilendirmez. Senfoni orkestrası ile vereceği konserde türkü ya da halk müziği söyleme meselesine gelince, neden olmasın? Çünkü bu müzik halkın duygularını ifade ediyor. İnsanlığın tarihi kadar geçmişi olan bu müziği, belli kalıplara, belli bir bakış açısına hapsetmek son derece yanlış olur. Ben de klasik müzikçiyim, çok tutucu bir çevrede yetiştim; ama Batı müziği içindeki kısıtlamalara ve fanatizme karşıyım. Bence bu konsere önyargısız bakmak lazım, belki iyi şeyler ortaya çıkacak. Kim bilir? Serhan Bali - (Andante Dergisi Genel Yayın Yönetmeni) ‘Tepkinin asıl nedeni İbrahim Tatlıses’ Söz konusu, toplama bir orkestraysa -ki öyle olduğu anlaşıldı- o zaman İbrahim Tatlıses’in böyle bir orkestra eşliğinde sahneye çıkması bence yadırganmamalı. Tatlıses bu anlamda ilk örnek değil, son örnek de olmayacak. Kim hangi toplama orkestrayla çıkarsa çıksın sahneye, ne karışılır? Konser, televizyonlarda BDSO adı verilerek duyurulduğu için klasik müzik camiasında gürültü koptu. Klasik müzik camiasının bu tip tavırlarını, asla burnu havadalık, halkı küçük görme olarak algılamamalı. İnanıyorum ki, adı bilinen bir senfoni Sertab Erener, Sezen Aksu veya Candan Erçetin’e eşlik etmiş olsaydı, camiadan bu tür bir tepki çıkmazdı. Nitekim Borusan Filarmoni de geçen sezon Ömer Faruk Tekbilek’e eşlik etti. Dolayısıyla “senfoni orkestraları popüler müzik yapanlara eşlik edemez” diye bir kural yok elbette. Burada tartışma konusu, sadece eşlik edilen müzisyenin kimliğidir. Cihat Aşkın - (İTÜ Öğretim Üyesi, Keman Virtüozu) ‘Bu tür konserler kültüre ihanettir’ Şanlıel’in çalışması ile meydana getirilen toplama senfonik orkestranın, sanat ve sanatçılık açısından belli bir ölçeğe göre değerlendirilmesi mümkün olmayan ve sanatçı vasfından çok ‘eğlendirici’ vasfı ile meşhur olmuş bir kişiliğin arkasında durması, bu alanda da yozlaşmanın hızlandığını açık ve seçik şekilde ortaya koymaktadır. Popülerlik ve ticari kaygılar adına mesleki ahlakın ayaklar altına alındığı bir devirde, namuslu sanat insanlarının ortaya çıkıp bu gidişe ‘dur’ demesi lazımdır. Birtakım makamlara ‘sanatçı’ ile ‘eğlendirici’ sıfatlarının karşılığını bilemeyip de getirilen bazı şahsiyetler yüzünden, ülkemizin kültür politikası ‘şehriye çorbasına’ dönüşmüştür. Eğlendirici vasıflı kişilikleri sanatçı olarak lanse etmek/ettirmek, içinde yaşadığınız topluma ve kültüre ihanettir. Haber: Abdullah Kılıç Kaynak: www.zaman.com.tr