BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,88
ALTIN 2.968,29
HABER /  DÜNYA

TASLAK - OLGUN ŞİMŞEK ’ÇÖZÜM SÜRECİ’Nİ DEĞERLENDİRDİ

Sinema ve tiyatro oyuncusu Olgun Şimşek, Bursa Gazeteciler Cemiyeti, Nilüfer Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği “Yüz...

Abone ol

Sinema ve tiyatro oyuncusu Olgun Şimşek, Bursa Gazeteciler Cemiyeti, Nilüfer Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği “Yüz Yüze Söyleşileri”nin konuğu oldu. Önceki ay kaza geçiren Şimşek, söyleşiye koltuk değnekleriyle katıldı.
Olgun Şimşek, önceki ay geçirdiği kaza sebebiyle koltuk değnekleriyle yürüyebilmesine rağmen Yüz Yüze Söyleşilerine katıldı. Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın söyleşilere katkıda bulunan BGC çalışanlarına plaket vermesinin ardından başlayan söyleşiyi, BUYAZ Başkanı şair ve yazar Şaban Akbaba yönetti.

"KENDİMİZLE BARIŞIK DEĞİLİZ"
Olgun Şimşek, “barış süreci” ve “barış” konusunda görüşünün sorulması üzerine şöyle devam etti:
“Ne diyebilirim ki? Barış, elbette iyidir. İnsanların veya toplulukların çatışma halinde olmasını ve bunun ülkenin bütün hayatını zehirlemesini onaylayacak biri çıkar mı? Şu bir gerçek: Kendimizle barışık değiliz. Birbirimizi dinlemeyi ve anlamayı bildiğimiz de söylenemez. İnsanı insan yapan en önemli özelliklerinden biri vicdan sahibi olmasıdır. Olup biteni vicdanın terazisinde, öfke ve nefretle gördüğünüzden çok başka, çok farklı görürsünüz. Buna empati de diyorlar. Bir insanın, kendini başkasının yerine koymasıdır empati. Kendini, karşındakinin yerine koyarak olaylara bir de oradan bakmak gerekiyor. Her insan özgün bir varlıktır. Dünyaya ve olaylara bu kişiselliği içinden bakar. Benim, kendimi başkasının yerine koymam, onu anlamanın yoludur. Niçin böyle yapıyor? Niçin farklı düşünüyor? Niçin barışı istemiyor veya istiyor? Mesela Almanlar ve öteki Avrupalılar tartışmak için tartışmıyor. Birbirini anlamak, birbiriyle uzlaşmak, ortak tarafları bulup çıkarmak için tartışıyor. Biz ise, hepimiz biliyoruz ki çoğunlukla birbirimizi dinlemiyoruz. Dinliyor göründüğümüz zamanlarda bile, içimizden, ‘Hele bir bitirsin sözünü, nasıl da okkalı bir şamar indireceğim! Feleğini şaşıracak!’ diyerek dinliyoruz. O zaman, olmuyor tabii. Sokakta da evde de işte de trafikte de olmuyor. Herkes bizim gibi olsun istiyoruz ama bu imkansız. Herkes bizim gibi olmayacak. İyi ki de olmayacak. Yoksa yaşadığımız hayat çekilmez bir şey olurdu. Doğada da yok böyle bir şey. Çam ağacı, yanı başındaki kayın ağacına, ‘Senin kozalakların yok, git öteye’ demiyor. Kırmızı gelincik, sarı papatyaya, ‘Niçin sarısın? Ya kızar ya da git buradan’ demiyor. Kardeş kardeş yaşayıp gidiyorlar. Bir ceylanın, aslanın varlığına itiraz ettiğini hiç duydunuz mu? Verili durum budur onlar için. Aslan, aslan doğasıyla, ceylan da ceylan doğasıyla yaşayıp gidecek. Bizim ülkemizden çok daha yoksul, bizim ülkemizden çok daha ağır sorunları bulunan ülkeler gördüm. İnsanlarla konuştum. Yorumlarını, eleştirilerini dinledim. Bizim kadar öfkeli, bizim kadar dediğim dedikçisini, bizim kadar asar kesercisini görmedim. Yalnızca barış sorununda, Kürt sorununda değil, akla gelen ve gelebilecek her sorunumuzda, çözümü getirecek veya çözüm yolunu gösterecek bir tek, ama bir tek altın anahtarımız, bir tek sihirli formülümüz var: Kendimizle barışık olmak! Kendimizle barışık olursak dünya ile de barışık oluruz; sorunlarımızın çözmek için kavgaya, çatışmaya yer kalmaz, gerek de kalmaz. Unutmamalı ki sorunlar yalnız bizde yok, her yerde var” dedi.
Olgun şimşek, başka bir soru üzerine de “sanatçı toplum” ilişkisine değinerek şöyle konuştu:
“Sanatçının toplumun önünde olmak, topluma örnek oluşturmak, yol göstermek gibi bir görevinin, misyonunun olduğunu düşünmüyorum. Sanatçı değilim, aydın da değilim. Nazım Hikmet’e de sanatçı diyorlar, bana da sanatçı diyorlar. Bir ölçüsüzlük görüyorum bu adlandırmada. Belki ileride bu sıfatı hak edeceğim, sanatçı olarak kabul edileceğim işlere imza atabilirim. Bunu bilmiyorum, şimdilik yalnızca bir oyuncuyum. Yapabileceğim en iyi şey, oyuncu olarak rolümü ciddiye almak ve en iyi şekilde oynamak. Bu bakımdan sanatçı da aydın da değilim. Öyle kabul etsem bile topluma önderlik etmek gibi bir görevimin olduğunu düşünemem. İşimi gereği gibi yaparsam toplumun bir üyesi olarak topluma karşı görevimi de insan olarak yükümlülüğümü de yerine getirmiş olurum.”
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, söyleşinin sonunda Olgun Şimşek’e plaket sunarak teşekkür etti. Şimşek, koltuk değneklerine dayanarak dinleyicileri ayakta selamladı.
(İHA)