BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,67
ALTIN 2.964,66
HABER /  GÜNCEL

Taşgetiren'den Erdoğan'a öneriler

Başbakan Erdoğan'ın 'Kürt sorunu' ifadesine ateş püsküren yazar Ahmet Taşgetiren konuştu. Taşgetiren bu kelimeye niçin karşı? Kendisi ne öneriyor? İşte cevabı...

Abone ol

İslami kesimin önde gelen yazarlarından Ahmet Taşgetiren, başyazarı olduğu Yeni Şafak gazetesinde, AKP tabanının iktidara yönelik rahatsızlıklarını dile getirerek, "muhalif" bir duruş sergiledi. Tayyip Erdoğan'ı eleştiren yazılarıyla dikkat çekti.
Erdoğan'ın "Kürt sorunu" ifadesini kullanmasından duyduğu rahatsızlık üzerine, "DEHAP ile Öcalan'ı tüm Kürtlerin temsilcisi haline getirmenin vebalini kimin üstleneceği" sorusunun yer aldığı bir yazı yazdı. Ancak yazısı gazetesinde yayımlanmayınca "süresiz" izne ayrıldı.
Bir süre sessiz kaldı, sonra kendisini eleştiren Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan Coşkun'u "tetikçilik"le suçladı. Herhangi bir gazetede yazmayı şimdilik düşünmediğini söyleyen Taşgetiren ile yayınevinde konuştuk:

'Türkiye sorunlu'
AKP ve Erdoğan'a yakınlığınıza rağmen muhalif bir çizginiz var, neden?
Kürt sorunu konusundaki duruşum, AKP'ye yönelik bütün değerlendirmelerimi ortaya koyan bir duruş değil. Kürtler konusunda sağlıklı adımlar atılmasını istedim. AKP'nin başarılı olmasını istiyorum. Türkiye sorunlu bir ülke, doğru adımların atılması ve sorunlarının çözülmesi lazım.

AKP'den bir tepki aldınız mı?
Milletvekillerinden arayanlar oldu. Çoğu da benim duruşumu olumlu bulduklarını dile getirdi. Ama yönetimden herhangi bir şey gelmedi. Sadece halkın AKP ile ilgili sıkıntı ve serzenişlerini dile getirdiğim izlenimlerimin ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Akif Gülle aramış, "Bu yazıları ben de okuyorum, Başbakan da... Ve kendi hesabımıza istifade ediyoruz" demişti. Kimseyi dövmek, aşağılamak, fırçalamak gibi bir niyetimiz yok.

Fakat Erdoğan'ın "Kürt sorunu" tanımından da son derece rahatsız oldunuz.
Lozan'da İtilaf devletlerine Kürtlerin azınlık olmadığı kabul ettirildi ama bu konu AB raporlarında "azınlık statüsü" biçiminde yeniden gündeme getiriliyor. Dolayısıyla sancılı olan bu konu bölgede kendini Kürt olarak tanımlayan vatandaşlarımıza da bir ölçüde sirayet etmiş.

'Asker daha sıcak'
Erdoğan'ın sorunun adını koymasını bir adım olarak değerlendirenler oldu. "Daha önceki hükümetlerin ezberini bozdu" denildi.
Tayyip Bey'in "Kürt sorunu" tanımlaması etnik bir tanımlamadır. Bugüne kadar başkaları tarafından yapılıyordu, şimdi Başbakan ifade etmiş oldu. Böyle bir sorun varsa, içinin doldurulması beklenir. Bunu; PKK, HADEP bekler, AB, ABD bekler.

Diyarbakır gezisine çıkmadan önce "Tayyip Bey kendisi olmalı" diye yazdınız. Bununla neyi kastettiniz?
Tayyip Bey ne Amerika'nın ne de AB'nin "bölgede sorunu çözecek adam" profili değil. Erdoğan'ın delikanlılığı, ezilmiş insana yakınlığı, bu ezilmeden nasip almış olması, İslami kimliği bütün bunlar Doğu ve Güneydoğu insanı ile özel bir ilişki kurmasını sağladı. Hatta bu ilişkinin Öcalan'dan daha baskın yanları var.

Kendisi olsaydı sorunun adını koymayacak mıydı?
Sorunun adını koymanızın, köyünden kızakla doğum için kasabaya getirilen kadına bir faydası yok. Ben diyorum ki, Emine Erdoğan şalvarını giymeli, bu kadının daha sağlıklı şartlarda doğurması için bir şefkat harekâtı başlatmalı. İlk başta AKP'li kadınlara sözü geçeceği için bunu söylüyorum. Hükümet böyle bir eylem başlatsa bütün kadınlar bu harekete katılırlar. Erdoğan, bölgede adını koymadan bir- takım adımlar atmalıdır.

Bu adımlarla ilgili hayalinizi de yazdınız, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nı buluşturan...
Buna karşı çıkanlar olabilir ama Tayyip Bey ile Genelkurmay Başkanı Diyarbakır'da buluşsa, laikliğin bundan ne kaybı olur? Bana göre faydası olur. 1 milyon insanla Diyarbakır'da bayram namazı kılsın. Sonra vatandaşla soğan ekmek yesin. Askerin bugün söylemleriyle daha demokrat, daha anlayışlı ve sıcak yaklaştıklarını görüyorum.

Ancak Erdoğan, Diyarbakır'da az sayıda insana hitap etmek durumunda kaldı. Bunu Erdoğan'ın bölgede etkisi olduğunu söylediğiniz için hatırlatıyorum.
Toplumu ona göre hazırlamak gerekiyordu. Demek ki hazırlanmadı. Kürt sorunu dedik, millet arkamızdan akacak. Aktı mı? Akmadı. Çünkü o sorunu bir başkası çok daha güçlü olarak ifade ediyor.

'Gitmeyi düşünmüyorum'

Yeni Şafak'taki durumunuz belli oldu mu?
Henüz belli değil. Başka bir yere gitmeyi düşünmüyorum.

Yazınızın yayımlanmamasını demokrasi ve özgürlükler açısından düşünürsek Yeni Şafak nereye doğru gidiyor?
Şu anda bunu değerlendirmek istemiyorum. Bu tür şeyler gazetelerin bünyesinde oluyor. Yazarların yazıları konuyor, konmuyor. İktidarla ilişkileri gazetelerin tavırlarını etkiliyor. Ancak bana şu ana kadar bir gerekçe ifade edilmiş değil.

İktidar yazılarınızdan bir rahatsızlık yaşamış olabilir mi?
Ben bunu bu tarzda söylemem. Yazım konmadı. Etkilenmeler oluyordur elbette. Bu etkilenmelerden rahatsız da olunabilir. Sonuçta Yeni Şafak, AKP bünyesine ulaşabilen bir gazete. Ahmet Taşgetiren de okunan bir imza.

Haber: Belma Akçura
Kaynak: