Tasarım ofislerinde yeni adım
Tasarım ofislerini de Ar-Ge merkezleri gibi desteklenecek bir mekanizma kuruluyor.
Abone olBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, tasarım ofislerine ilişkin yeni bir adım attıklarını belirterek, "Maliye Bakanlığımızla mutabakatı sağladık. Tasarım ofislerini de Ar-Ge merkezleri gibi destekleyeceğimiz bir mekanizmayı kuruyoruz. Artık tasarım ofisleri de Ar-Ge merkezi gibi desteklenecek. Hatta tasarım ofisleri ve Ar-Ge merkezlerinden destek alanlar da bazı vergi muafiyetlerinden faydalanacak" dedi.
Işık, "Intel Galileo-İcat Kiti Programı"nın tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, bugün gelinen noktada geleceğin teknolojilerini konuşmanın son derece kritik bir önem arz ettiğini belirterek, günü kurtarmak değil, geleceği şekillendirmenin artık gelişmiş toplumların en önemli önceliği olduğunu söyledi.
Bugün dünyada yaklaşık 13 milyar akıllı cihaz bulunduğunu, akıllı cihazların sayısının dünya nüfusunu neredeyse 2'ye katladığını aktaran Işık, şunları kaydetti:
"Milyarlarca insan akıllı telefondan ya da taşınabilir bilgisayarlardan internete bağlanıyor. Artık internetsiz bir hayat düşünemiyoruz. Şu anda yoğunlaşılan alan, nesnelerin birbiriyle internet aracılığıyla haberleşmesi. Dolayısıyla bu alan, önümüzdeki süreçte teknolojide en hızlı gelişimin ve teknolojiden dolayı oluşan ticaretin en fazla büyüdüğü alanlardan biri olacak. Çok güzel bir söz var; 'Fırsatlar hazırlıklı beyinler içindir'. Biz bunu fırsatlar hazırlıklı toplumlar içindir diye modifiye edebiliriz. Bu çağ pek çok fırsatın, tehlikenin ve riskin bulunduğu bir çağ. Bu çağda eğer hazırlıklıysanız, her gelişme sizin için bir fırsat. Eğer hazırlıksızsanız, her gelişme sizin için bir tehdit ve tehlike. İşte tüm fırsatları değerlendiren bir ülke olmak için gece, gündüz çalışıyoruz. Önümüzde 4G teknolojileriyle ilgili çok ciddi bir alan var."
Bakan Işık, bu çağı fırsata dönüştürmek için TÜBİTAK'ta çeşitli Ar-Ge faaliyet programları yürüttüklerini anlatarak, bu programları sadece kamu kaynağıyla değil, açık Ar-Ge ve inovasyon mantığıyla, Türk şirketlerinin yanı sıra global şirketlerin de iş birliğiyle geliştirmek istediklerini ifade etti.
Kamu olarak her türlü desteği verdiklerini ancak, sadece kamu kaynağı kullanarak böyle bir ekosistemin oluşamayacağına işaret eden Işık, bunun oluşması için nitelikli insan kaynağını ve beyin gücünü değere dönüştürecek bir bilgi birikimine ihtiyaç duyduklarını vurguladı.
"Bireysel yetenekte çok iyiyiz ama takım oyunu oynamakta zorlanıyoruz"
Işık, Intel gibi global şirketlerinin Türkiye'de faaliyet göstermelerinin son derece önemli ve değerli olduğunu dile getirerek, şunları ifade etti:
"İcat kiti sayesinde pek çok gencimiz, belki bugün hiçbirimizin aklına gelmeyen icat yapacak. Buna yürekten inanıyorum. Milyar dolarlık şirketleri belki bu vesileyle biz de çıkartacağız. Türk insanının girişimcilik ruhu çok güçlü. Girişimcilik eğilimi araştırmasında dünyada en iyilerden biriyiz, yüzde 80'e yakın bir girişimcilik eğilimimiz var. Ancak, girişimcilik ruhunun yanında ihtiyaç duyduğumuz başka bir şey var, birlikte iş yapma kültürü. Bu, Türkiye'de şu anda en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey. Eğer birlikte iş yapma kültürünü kazanırsak, o zaman inanıyorum ki Türkiye'den bir değil, onlarca milyar dolarlık şirket çok kısa zamanda kurulur.
Bireysel yetenekte çok iyiyiz ama takım oyunu oynamakta zorlanıyoruz. Bireysel yetenekte dünyayla yarışan futbolcularımız var ama milli takımımız istikrarlı bir başarıyı sürdüremiyoruz. Başarıda en önemli kavram sürdürülebilirliktir. 2002'de dünya 3'üncüsü olmuş bir takımımız var. Ondan sonra da Avrupa kupalarına gidemeyen bir takımımız var. Buradaki en temel problemimiz, bilim teknolojide, üniversitede, siyasette, üniversitede, futbolda, eğitimde ve sanatta da karşımıza çıkıyor. En temel problem sürdürülebilir bir birlikte iş yapma anlayışı. Bunu kazandırmak son derece önemli. Burada Intel gibi şirketlerimizin bize ciddi katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Kazan-kazan anlayışını benimsiyoruz. Artık, bu anlayışın dışında hiçbir anlayış Türkiye'yi geleceğe hazırlamaz."
Bu açıdan Ar-Ge merkezi kurulması ve teknoparklara yatırım yapılması durumunda hükümet olarak masraflara ciddi katkı sağladıklarına dikkati çeken Işık, bununla da yetinmeyip proje bazında yapılacak Ar-Ge çalışmalarına da destek verdiklerini söyledi.
Işık, bütün bu çalışmalar sonucunda Türkiye'de birçok güzel gelişme yaşandığını aktararak, "Bugün Ar-Ge merkezlerimizin sayısı 176'ya yükseldi ama yakında 200'ü geçeceğiz. Hedefimiz 500 Ar-Ge merkezidir. Her geçen gün Ar-Ge merkezlerimizin performansı yükseliyor. Şu anda Ar-Ge merkezlerimizde 21 binin üzerinde nitelikli istihdam var. 10 binin üzerinde proje üzerinde çalışıyor. Diğer yandan 2002'de 2 olan teknoloji geliştirme bölgelerimizin sayısı 43'ü faal olmak üzere 61'e yükseldi. Buradaki istihdam da 30 bini geçti. Burada üretilen projeler, Türkiye'nin çok ciddi sıçramasını beraberinde getiriyor. Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) aracılığıyla sadece 2014'te verdiğimiz doğrudan destek 465 milyon lirayı geçti. Bu yıl için bakanlığımızın bütçesinde 1,5 milyar lira neredeyse tamamı hibe destek var" diye konuştu.
Yakında "Ufuk 2020" programının başlayacağını, Türkiye'nin buraya 450 milyon avro para ödediğini anımsatan Işık, "İstiyoruz ki 1 milyar avro Türkiye'den proje bazında buradan kaynak temin edilebilsin" dedi.
Işık, tüm bu çalışmalar sonucunda 2002 yılından 2014 yılına yerli patent, yabancı patent, yerli faydalı model, tasarım ve marka başvuruları sayılarında artış kaydedildiğine dikkati çekerek, bunların son 12 yılda bu alana verilen emeğin ve ayrılan kaynağın somut yansımaları olduğunu dile getirdi.
"Tasarım ofisleri de Ar-Ge merkezi gibi desteklenecek"
OECD ülkelerinde 2007-2012 döneminde gayri safi Ar-Ge harcamalarının yıllık ortalama yüzde 2 artarken, bu rakamın Türkiye'de yüzde 8 olduğunu vurgulayan Işık, şunları söyledi:
"2013 yılında milli gelirimiz 2002 yılına göre cari fiyatlarla 4,5 kat artarken, aynı dönemde Ar-Ge harcamalarımız 8 kat arttı. Bunlar son derece önemli gelişmeler. Bunların sonucunda bugün Türkiye önemli başarılar elde etti ama bulunduğumuz konum Türkiye için yeterli değil. Şimdi yeni bir başarı hikayesini, yeni bir sıçramayı başarmak durumundayız. Bu noktada da yeni hazırlıklar içerisindeyiz. Ar-Ge merkezlerinin ve teknoloji geliştirme bölgelerimizin niteliğini artırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şimdi yeni bir adım atıyoruz. Maliye Bakanlığımızla mutabakatı sağladık, tasarım ofislerini de Ar-Ge merkezleri gibi destekleyeceğimiz bir mekanizmayı kuruyoruz. Artık tasarım ofisleri de Ar-Ge merkezi gibi desteklenecek. Hatta tasarım ofisleri ve Ar-Ge merkezlerinden destek alanlar da bazı vergi muafiyetlerinden faydalanacak. Bu son derece önemli."
Işık, üniversitelerin ticarileşen buluşlara katkısının arzu ettikleri düzeyde bulunmadığını belirterek, "Bunun sebeplerinden biri de bir üniversite öğretim üyesi Ar-Ge yaptığı zaman ürettiği değerden kesintiler oluyor ne neredeyse yüzde 50'nin altına düşen bir kısmı kendine kalıyor. Şimdi yeni bir karar aldık ve meclisimize gönderdik. Eğer üniversite öğretim üyesi Ar-Ge yapacaksa, bundan kesinlikle gelir vergisi almayacağız. Ayrıca, döner sermaye kesinti oranını da yüzde 15 olarak sabitliyoruz ve ürettiği değerin yüzde 85'i öğretim üyemizin cebinde kalacak. Tek istediğimiz şu; üniversitedeki birikimli insan kaynağımızı Ar-Ge ve inovasyona yönlendirmek. Bu ekosistemi güçlendirmek için bu tip radikal, agresif kararlar almaktan çekinmiyoruz" şeklinde konuştu.
"21 projeye, 15 milyon 665 bin lira şu ana kadar destek sağladık"
Işık, birlikte iş yapma kültürüyle ilgili KOSGEB'de çok ciddi destek mekanizmaları oluşturduklarını dile getirerek, Ar-Ge ve inovasyona yönelik destekleri yüzde 50 artırdıklarını ve yeni bir "İş Birliği-Güç Birliği" programı hazırladıklarını anlattı.
Bu programda ikisi aynı alanda olmak kaydıyla en az 3 girişimcinin bir araya gelmesi durumunda, bu girişime 300 bin lira hibe ve 1,2 milyon lira da faizsiz geri ödeme olmak üzere toplam 1,5 milyon lira destek vereceklerini aktaran Işık, amaçlarının girişimcilerin birlikte iş yapmanın hazına varmasını sağlamak olduğunu söyledi.
Işık, tüm bu ekosistemi geliştirme noktasında teknoloji transfer ofislerini son derece önemsediklerini vurgulayarak, üniversitelerde kurulan teknoloji transfer ofislerinden 34'üne destek sağladıklarını ve bunları 10 yıl süreyle desteklediklerini ifade etti.
Teknoloji transfer ofislerinde üretilen bilginin üretime geçiş sürecinde karşılaşılan zorluklara yönelik bakanlıkça tekno yatırım programını başlattıklarını anımsatan Işık, sözlerine şöyle devam etti:
"Burada artık o 'Ölüm vadisi' denilen vadiden, genç ve yeni girişimcilerimizin güvenle geçmesi için onlara destek sağlıyoruz. Şu anda 100 milyon lira bütçemiz var. 21 projeye 15 milyon 665 bin lira şu ana kadar destek sağladık ve ilgiden de son derece memnunuz. Tekno girişim sermayesinde, her geçen yıl artan bir başvuru var. 550 gencimize tekno girişim sermaye desteği veriyoruz 100 bin lira. Şimdi bu rakamı 200 bin liraya çıkarmanın gayreti içindeyiz. İstiyoruz ki girişimcilerimiz tekno girişim alanında çalışsın. Burada üniversite hocalarından özellikle bir ricamız var; çok sıfırcı hoca mantığıyla yaklaşmasınlar. Gençlere toleransla yaklaşsınlar. Bizim bütçemizde para mız var. Geçen yıl 270 tekno girişimciyi destekleyebilmişiz ama bu sayının 550 olmasını istiyoruz. Ancak panellerde öyle notlar veriliyor ki; o panelden geçer not almak için ordinaryus profesör olmak lazım. Biraz daha gençlere güç ve motivasyon yükleyecek bir anlayışı hayata geçirmek durumundayız."