BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Tarihi mabetleri işte bu sistem koruyor

Arkeologlar, binlerce yıl ayakta kalan tarihi yapıların temellerinde deprem sönümleme sistemlerinin uygulandığını belirledi.

Abone ol

İlk uygulaması M.Ö. 1900'lü yıllara dayanan ve uygulandığı yapıların geçmişten bugüne hala ayakta kaldığı deprem izolatör sistemi ''Orthostat''ın, Kabe, Augustus Tapınağı, Süleymaniye Camisi ve Ayasofya Müzesi'nin temellerinde de kullanıldığı belirtiliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. yayınları arasında yer alan ''1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi''nin 11. sayısında, deprem izolatör sistemi ''Orthostat'' tüm yönleriyle ele alındı.

Jeoloji uzmanı Ali Bayraktar tarafından kaleme alınan ''Tarihi Yapı Temellerinde Uygulanan Deprem Sönümleme Sistemleri'' başlıklı yazıda, Anadolu yapı medeniyetlerini araştıran arkeologların araştırmaları çerçevesinde ''tarihi yapılarda, taşıyıcı beden duvarlarının altına isabet eden temel duvar kısımların tabaka tabaka, harç kullanılmadan kırık taşlarla örüldüğünü, böylelikle tabandan gelen deprem yüklerinin, yapının üst katmanlarına geçmesine engel olan sisteminin keşfedildiğini'' belirledikleri kaydedildi.

Yazıda, arkeologların ''Orthostat Taş Döşeği Sistemi'' adını verdikleri bu uygulamanın görüldüğü yapılar arasında Kabe, Agustus Tapınağı, Ayasofya Müzesi ve Süleymaniye Camisi'nin de yer aldığı ifade edildi.

SİSTEMİN İLKELERİ VE ÇALIŞMASI

Yazıda, sistemin ilke ve çalışması ile ilgili şu bilgilere yer verildi:

''Temel tabakası sağlam zeminden itibaren kırık taşlarla tabaka tabaka örülen sistem yer üstüne çıkınca, 'düzleme tabakası' ile sonlandırılmış. Temelde kullanılan taşlarla mukayese dahi edilemeyecek büyüklükteki taşlarla yapı beden duvarlarına taban teşkil edilmekte. Bu tabakada kullanılan taşlar 1,50 metre genişliğinde 1,80–2,00 metre yüksekliğinde 3,0 metre ile 5,0 metre boyunda. Bu büyüklükteki taşlar, kırık taşlarla örülen temel tabanının üstüne yerleştirilir. Kırık taş taban 10-20 santimetre büyük taşlardan dışarı taşmakta. Taş döşeğin teşkili için büyük taşlar yerine yerleştirildikten sonra alt boşlukları kırık taşlar ile sıkıca doldurulmakta. Bu tabakanın altında enine, boyuna ve dikine hiçbir bağlantı yapılmamaktadır. Bu tabaka tam bir yatay derz oluşturmaktadır.

M.Ö. 900 yılında bu sistemin yeniden bulunduğu ve tüm deprem bölgelerinde tekrar uygulanmasıyla mimarlık tarihinin tekrar yazıldığı kaydedilen yazıda, bu tekniğin en bilinen ve görülen uygulamasının İstanbul Sultanahmet Meydanı'ndaki Dikili Taş'ın temeli olduğu, M.S. 390 yılında dikildiği bilinen tek parça granit taşın, İstanbul'un önemli depremlerinde bile yerinden santim oynamadığı vurgulandı.

Anadolu yapı mühendisliğinin temelini oluşturan ve Osmanlı yapı standartlarına şekil veren bu keşfin, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ile unutulduğu belirtilen yazıda, modern deprem yapı mühendisliğinin eskinin buluşlarından ve tecrübelerinden yoksun, tarihi geçmişi olmayan bir bilim olarak yürütüldüğü görüşüne yer verildi.