Osman Hamdi Bey'in çok ünlü "Kampulbağa Terbiyecisi" tablosunun adı yokmuş. Emre Aköz, sanat tarihimize ışık tutacak olan araştırmasını köşesinde işledi.
Abone olİlk müzecimiz Osman Hamdi Bey'in paha biçilemeyen ünlü "Kaplumbağa Terbiyecisi" tablosunun adı yokmuş. Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz'ün kısa bir tarih araştırmasından sonra ortaya çıkan gerçek şöyle:
Aranızda hiç kaplumbağa terbiyecisi gören var mı?
Osman Hamdi Bey ve trilyonluk resmi.
Erol Aksoy 'a ait olan ve Osman Hamdi bey tarafından yapılan ' Kaplumbağa Terbiyecisi ' ( 1906 ) adlı tablonun 2 trilyon liradan başlayacak bir açık artırmayla satılacağını öğrenince...
Soru aklıma düştü: Osmanlı 'da ' kaplumbağa terbiyeciliği ' diye bir meslek, bir hüner var mıydı Varsa kimler, nasıl icra ederdi?
Uzman değilim elbette ama bugüne dek sürüyle tarih kitabı, makalesi okudum; hiçbirinde böyle bir mesleğe rest gelmedim. Peki acaba işin uzmanları bu konuda ne diyordu? Özetle şöyle dediler:
ASLINDA TABLO ADSIZ
Ressam ve modern müzeciliğin kurucusu Osman Hamdi bey ( 1842-1910 ), tarihçi Prof. Ethem Eldem 'in büyük-büyük amcası. Eldem, "Osman Hamdi eserlerine isim koymamıştır" diyor: "Tabloların adlarını ya sergiyi hazırlayanlar ya da sanat tarihçileri vermiştir. Ayrıca imparatorluğun popüler kültürüyle ilgili bir ressam değildi. Yani bizzat şahit olduğunu değil, hayalinde yarattığını resmetmiş olması daha büyük olasılık. Benim tarih okumalarım içinde böyle bir mesleğe rastlamadım."
Lale Devri ( 1718-1730 ) eğlenceleri sırasında kaplumbağaların üstüne mum dikip bahçeye saldıklarını biliyoruz. Peki ama acaba o kaplumbağalar eğitimli miydi? Bakıcıları filan var mıydı
Bir başka uzmana, Prof. Metin And 'a da sordum. "Ben Lale Devri üzerine epey çalıştım. Böyle bir meslek hatırlamıyorum" dedi: "Sanırım bu, ressamın hayal gücüyle yarattığı bir iş."
EŞEKLERLE DANS
Gerçekten de bu yorumu yapanlar vardı. Örneğin müzik araştırmacısı ve kitap tasarımcısı Ersu Pekin , kaplumbağaların ve bakıcının elindeki neyin 'Doğu'yu, simgeleyebileceğini söylüyordu.
Pekin, 3. Murat ( 1574-1595 ) ve Lale Devri'nin padişahı 3. Ahmet ( 1703-1730 ) dönemlerinde yazılan ve çeşitli kutlamaları (sünnet düğünü gibi) konu edinen surnameleri incelemişti. Ancak böyle bir mesleğe rastlamamıştı.
Bu bilgiyi Prof. Nuran Atasoy ve 3. Ahmet devri uzmanı Prof. Gül İrepoğlu da teyit ediyordu. Şenliklerde maymunlara elbiseler giydirilmiş, kediler ip üstünde yürütülmüş, eşeklerle dans edilmişti. Kutlamaları fırsat bilenler para kazanmak için İstanbul 'a akın edip hünerlerini ortaya koyardı. Dolayısıyla bunlar arasında 'kaplumbağa terbiyecileri' de olabilirdi. Ancak elde kesin bir bilgi yoktu.
Tarihçiler içinde sadece Necdet Sakaoğlu 'biraz daha' kesin konuştu: " Kızıldeniz civarında yaşayan bazı kabilelerin kaplumbağalara çeşitli numaralar öğrettiğini bir makalede okuduğumu hayal meyal hatırlıyorum. Ancak bu kesin bir bilgi değil."
Böylece sonuçta başladığım yere döndüm: Böyle bir meslek Osmanlı 'da belki vardı, belki yoktu. Eğer varsa nasıl uygulandığı, kaplumbağalara neler yaptırıldığı (şimdilik) belirsizdi.
TUTUCULARA ELEŞTİRİ
Peki bu nokta niye önemli
Eğer Osman Hamdi hayatında hiç kaplumbağa terbiyecisi görmediyse... Tamamen hayal gücüne dayanarak yaptıysa... O zaman bunun ' simgesel anlamlarla yüklü ' bir resim olduğunu daha rahat öne sürebiliriz...
Mesela Eczacıbaşı Sanal Müzesi 'nde yer alan bir yorumda, Osman Hamdi'nin bu resmi yaparak, herhalde yavaş, miskin, tutucu çalışma arkadaşlarını hicvettiği yazılı.
Ersu Pekin'le paylaştığımız bir espriyle bitirelim: Belki de hayvanların yavaşlığı nedeniyle kaplumbağacılar surnamelerde yer alamadı. Onlar gösteri alanına ulaşana kadar törenler bitmiş oluyordu.
Yazı: Emre Aköz
Kaynak: Sabah