BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Tarhan Erdem cemaatin planını açıkladı

Seçim sonuçları ve AK Parti cemaat savaşını analiz eden Tarhan Erdem yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için çarpıcı yorumlarda bulundu...

Abone ol

KONDA Araştırma’nın Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem, 17 Aralık’ta yaşananları, ‘Hükümeti yıkmak değil, hükümet böyle kalsın ama bazı şeyler de benim hakimiyetimde yürüsün’ isteği olarak yorumladı. Erdem, Yeni Şafaksinin gündeme dair sorularını cevapladı.

Konda Araştırma ortaklarından Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır 30 Mart seçim sonuçlarını en doğru bilen ve yorumlayan isimler arasındaydı. Türkiye’nin meselelerini yakından izleyen ve sol siyaset kökenli bu iki aydın ile seçim öncesini ve sonrasını Yeni Şafak'tan Ayşe Böhürler'e anlattı.

İşte o röportajdan çarpıcı bölümler:

DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNİ BU DÖNEME BENZETEBİLİRİZ

Türk siyasi tarihinde bugüne benzer bir dönem hatırlıyor musunuz?

Demokrat Parti dönemine belki benzetebiliriz. Kadro hareketi olarak. O zamanlar Demokrat Partinin Halk Partili memurlardan şikayet ettiğini hatırlıyorum. Kadro her zaman hükümetler için sorun olmuştur. Bu bakımdan 71′den sonraki durum çok daha acınacak bir şeydir. Hükümetin zaten bir kadrosu yoktu. Orada büyük bir kadro değişikliği yapamıyorlardı. 71-80 arası bürokrasi hükümete karşı hareket edebiliyordu. Mesela 24 Ocak 1980 kararları da tamamen bürokrasinin eseridir. Ama onun ‘iktidar yanlış yolda biz doğru yapalım da iktidar uysun’ havası vardı.

CEMAATİN AMACI TÜRKİYE'Yİ YÖNETMEK

O başka bir siyasi cereyanın hakim olmasını isteyen siyasi bir hareket olarak tayin edilemez bugünkü gibi. 17 Aralık sonrasında yaşananlar; hükümeti yıkmak ve onun yerine geçmek değil, hükümet böyle kalsın, ama bazı şeyler de benim hakimiyetimde yürüsün isteğini yansıtıyordu. Geçen seneye kadar böyle bir hükümetten memnunlardı. CHP ya da MHP geçerse, onlarla anlaşmak daha problemli olur duygusu hakimdi. Oysa Ak Parti ve Cemaat arasında tabii ve geleneksel bir anlaşma vardı. Anladığım kadarı ile ‘Bunu böyle devam ettirelim ama filanca da bakan gibi dursun, aşağıdaki adamlar ne istiyorlarsa yapsınlar’ havası hakimdi. Netice itibariyle böyle bir isteğin tek amacı olabilir o da; ‘Türkiye’yi yönetmektir’.

BURADA DİN SADECE FİGÜR

Ne adına?

Ben din filan diye düşünmüyorum. Yine bu, demokrasiye geçmemenin gerekçelerinden birisidir. ‘Ben daha iyi bilirim, daha iyi yönetirim. Bunlar yapamıyorlar, biz yapalım bu işi.’ adına. O arada da din bir motif olarak kullanılıyor.

Madem idari kadrolarda istediğinizi yaptırıyorsunuz, bir tür gizli güç olarak çalışıyorsunuz. Peki niye bir kavgada kendinizi görünür hale getirirsiniz? Ya da böyle bir kavgaya niye girerseniz?

Kavgaya kimin girdiği belli değil ki. Bence önce Tayyip Erdoğan Bey girdi kavgaya. Açığa çıkaran o. Millete böyle bir şey var diyen o değil mi? Yani o açık etti meseleyi.

Neden şimdi?

Onlar etkili gibi görünse de benim kanaatim, Başbakan en önemli yer olan eğitim meselesinde ayaklarına kurşun sıktığı zaman iş ortaya döküldü. Toplumu da en çok etkileyen eğitim. Zannediyorum son yıllarda eğitimde farklı bir kuruluş olduğunu gördü. O arada bakanı değiştirdi. Yeni bakan liberal bir adamdır. Adım atılır atılmaz da karşı çıktılar. Zaman Gazetesi'ndeki bir iki yazar hariç, yazdıkları ilginç.

PERVASIZ YAZILAR ÇIKTI

Hangi yazılar?

Mesela Ekrem Dumanlı’nın ilk yönetmelik lafından itibaren yazdıkları çok pervasız gibi geliyor bana. Hüseyin Gülerce de ilginç. Bunu da niçin yaptıklarını bilmiyorum. Yumuşatmak için mi yapıyor başka bir şey için mi yapıyor bilmiyorum.

Bu kavganın alenileşmesinden sonra ne düşündünüz?

Ben çok farklı düşünüyorum. Şurada halkın hepsinin temsilcisi, onun da bizden farklı düşüneceğini zannetmiyorum. Yapılacak işler bakımından, böyle maskaralık olmaz diyecektir. Onun için bu krizin doğru yönetilmesi lazım.

ÖNCE YERİNDEN YÖNETİM GELMELİ

3 dönemin devam etmesi ya da kaldırılması halinde neler olur?

Erdoğan, 2010′in Şubat veya Ocak ayında kadın kolları başkanlığının genişletilmiş toplantısında dedi ki; ‘Biz, yerimizde oturacak insanlar değiliz, bizim arzumuz biz gittikten çok sonra iz bırakmak.’ Onun için üç dönemi bir daha söyledi. Aşağıdan muhtemelen bir kadın, ‘değiştirirsiniz’ manasına gelen bir laf söylemiş olmalı ki -duymuyoruz onu TV’de- ‘Biz o adamlardan değiliz’ dedi.

BİR LAFININ ESİRİ OLDU

Şimdi tabi bu lafın değil bu duygu ve anlayışın esiri olarak üç dönemi muhafaza etmek istiyor. Yanlış bir tutum, bu işler duyguyla filan olmaz. 11-12 sene başbakanlık yapacak, sonra da milletvekili adayı olamaz diyeceksiniz. Olur mu böyle bir şey? Bence işin yanlış tarafı bu. Ve bu sıkıntılar hep bu yüzden ortaya çıkıyor. Şimdi 2015′de milletvekili adayı olacağını söyleseydi ve aday olsaydı, başbakan da olacaktı. Hiç mesele yoktu.

CUMHURBAŞKANLIĞI BAŞKANLIK REJİMİNE DÖNÜŞEBİLİR

Şimdi Cumhurbaşkanı seçimi de suni olacak. Mevcut bir aday var aynı partiden, o aday olmayacak, bu yüzden milletvekili olamayan bir başbakan da oraya gidecek. E peki sonra o partiyi nasıl idare edecek? Diyorlar ki bunu söylediğim zaman; ‘Canım adam 12 sene genel başkanlık yapmış, gayet tabi tesir edecek’. O zaman bunun doğrusunu yapalım sunisini yapmayalım. Tabii olanı Erdoğan’ın başbakan olmasıdır. Cumhurbaşkanı olmak istemesinin sebebi de hakim olmak içindir. Bir ara da dedi ki; ‘Zaten anayasa müsait, bakanlar kuruluna da başkanlık yapabilirim’. E bunu her pazartesi yapabilir. O zaman da başkanlık rejimine dönüşür. Bu çelişkilerin giderilmesi lazım.

Neden olmasın?

Başkanlık rejmini Türkiye de olmaz. Çünkü başkanlık rejimini bugünkü merkezi devlet ve yönetim yapısına göre yaparsanız, Ankara cehennem olur. Çünkü, zaten Türkiye’de bütün meseleler merkezi yönetimden sorulur. Dolayısıyla yerinden yönetim olmadan başkanlık sistemi uygulanamaz.

10 SENE GEÇMESİ LAZIM

Merkezi yönetimi değiştirmeden başkanlık uygulanamaz mı?

Mevcut yönetim sistemi değişmeden başkanlık sistemi olmaz. 10 sene yaşayacaksınız onun içinde. Bugün kanun çıkarıp yarın tatbik edemezsiniz. Başkanlık rejimine geçmek için ona uygun bir yönetim biçiminin gelmesi gerekir. Bunun için de on sene filan geçmesi lazım.

ERDOĞAN'I HİÇ BİR YERDE İSTEMİYORLAR

Cumhurbaşkanı referandum ile seçilmese de böyle olur muydu?

Mecliste seçilseydi farklı olurdu. Cumhurbaşkanlığı için halka gitmek Ak Parti’nin eski vaadi. 3 dönemi kaldırmak daha pratik bir tercihken bunu yapmadı. Bu siyasetin eğilimine de aykırı bir şey. 3 dönem başbakan ama 4. dönem milletvekili bile değil. Dünyada misali yok. Bu garabeti değiştirmediler. Bütün sorun buradan çıkıyor. Başbakanı cumhurbaşkanı seçtirmek istemiyorlar.

Erdoğan’ı neden istemiyorlar?

Beğenmedikleri için. Başbakanlığını da engellemeye çalışıyorlar. Bence Erdoğan’ı herhangi bir makam da istemiyorlar. Siyasi olarak karşılar. Bugüne gelinen noktada, üç dönem meselesini kaldırması lazım. Kendisinin de milletvekili adayı olması lazımdır.

BARAJ DÜŞERSE İKİ PARTİ DAHA ÇIKAR

Krizin doğru yönetilmesi derken?

Hükümetin demokratikleşme paketini, baraj ve terör kanununu halletmesi lazım. Şimdi terör kanunu, tümünü birden kaldırırsa çok doğru yapacak. Çünkü o doğal mahkemeyi getirecek. İstanbul Başsavcısı Samsun’daki adamı terör diye getiriyor. Bir soruşturma tasarlıyor, o içinde Samsun’da oturan Ali oğlu Veli’yi de getirmek imkanı var. Böyle büyük grup oluyor. KCK da böyle. TMK’nın verdiği imkanlar ve özel mahkemeler gibi davranan, terörden doğan davadan çıkıyor mesele. Çünkü orada bakın, terörün bir tarifi var. O tanıma girmeyen hiçbir hareket ve davranış yok. Şu anda sizinle benim konuşmam, ikimizin de hapsini gerektirir. Böyle bir terör suçu tanımlanmış. Bunların değişmesi lazım. Seçim barajı bana göre sıfır da istiyorsanız 3-5 deyin azalmalı… Yani barajı indirelim, sıfır yapalım, en az iki Kürt partisi çıkar. Ve CHP de AK Parti de oy alır oradan. Tabi bunlar tahmin.

Hükümet birçok açılım yaptı. Ancak terör ve seçim kanunu değişemedi. Neden?

Bence ikisi de Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olma isteğine dayanıyor. Kaç defa önüne gitti baraj meselesi. Asıl fikri de %6′nın altına indirmekti barajı. Ama şimdi partisinin aldığı oyun azami olarak milletvekiline dönüşmesi için uğraşıyor.