BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Taraf Gazetesi'nin balonu fena patladı!

Askeri vesayetle mücadele ettiğimiz son 10 yıla baktığımızda karşımıza hep aynı gazete çıkıyor. Onlar "Mavi Zemin" üzerine döşenmiş manşetleri yayınladıkça Türkiye'de yer yerinden oynadı.

17 ve 25 Aralık darbe operasyonlarından sonra merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili konuşulanları hatırlıyorsunuz değil mi?

Neler söyleniyordu o günlerde?

"Başbakan Erdoğan, Hayrettin Karaman'a devletin bekası için Muhsin Yazıcıoğlu'nun katlinin caiz olup olmadığını sorup, fetva istedi.  Hayrettin Karaman hocanın cevabı, “Katli vaciptir” oldu.

Bu cevap üzerine, Erdoğan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a “Ben ölüm fetvasını Hayrettin Karaman hocadan aldım. Ortadan kaldırın!” dedi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan da "emredersiniz” diyerek operasyon emrini verdi.  Helikopter kazası süsü verilen bir suikast sonucu Muhsin Yazıcıoğlu ortadan kaldırıldı! Bu cinayetin ses kaydı var ve yakında ortaya çıkacak, Erdoğan ülkeden kaçmak zorunda kalacak!"

O dönemi iyi hatırlayın!

Sosyal medyada bu söylenti dilden dile yayılıyor, paralel yapıya bağlı medya organları bu söylentileri neredeyse doğruymuş gibi okurlarına duyuruyordu.

Türkiye'ye dehşet çağını yaşatmak isteyenler her bir ayrıntıyı düşündüğünü sanıyordu ama küçücük bir detay tüm oyunlarını yerle bir etti. Yazıcıoglu'nun öldürülmesi ile Hakan Fidan'ın MİT müsteşarı olduğu tarih bir türlü denkleştirilemedi ve inandırıcığılı olmayacak olan bu kasetin yayınlanmamasına karar verildi.

O tarihlerde Taraf Gazetesi'nin bazı yazarları, "Büyük turp heybede" diyerek palavra kaseti meşrulaştırmak için epey gayret sarfetmişti. Emre Uslu ve Önder Aytaç isimli iki zavallının bu konuda twitter'da yazıp çizdikleri Taraf Gazetesi'nde geniş geniş yer buldu.

Askeri vesayetle mücadele ettiğimiz son 10 yıla baktığımızda bu mücadelenin önderliğini her zaman bir tek gazete, yani Taraf Gazetesi yaptı.

Ya da biz öyle sandık, öyle inandık!

Onlar "Mavi Zemin" üzerine döşenmiş manşetleri yayınladıkça Türkiye'de yer yerinden oynadı.

Onlar manşet attı, Nedim Şener, Ahmet Şık, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay gibi gazeteciler sorgusuz sualsiz içeri atıldı. Onlar manşet attı, İlker Başbuğ gibi üst rütbeli paşalar "Terör örgütü lideri" yaftasıyla hapsi boyladı.

Muhsin Yazıcıoğlu cinayetini Erdoğan ve Hakan Fidan'a havale etmek üzereyken tarihleri denkleştiremediği için geri adım atan Taraf Gazetesi, belki de ilk kez bir haberinde çok fena çuvallamış oluyor.

Birkez daha tarih hatası üzerinden hem de...

O haberin reklamı dünden beri "Bu manşet ortalığı ayağa kaldıracak" iddiasıyla paralel yapıyı destekleyen irili ufaklı internet siteleri tarafından yapılıyor.

Bakmayın haber dediğime!...

Yıllardır her seçim döneminde şehir efsanesi şeklinde anlatılan ve artık kahvehane muhabbetlerinde bile dillendirilmeyen söylenti, gazetenin manşetine çekilmiş. Manşetten yayınlanan habere göre kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir AK Partili, "Seçimlerde nasıl hile yaptığını" tüm detaylarıyla anlatmış.

Sözde, ismini açıklamayan bir AK Partili, seçimlerde hileli anketlerden, hayali seçmenlerden, "ölülere oy kullandırıldı" palavrasından ve sandık başkanlarının ayarlanmasından falan bahsetmiş

Haberin panik içinde telaşla hazırlandığı ayrıntılara bakılınca hemen göze çarpıyor. Bu paniğin ve telaşın çok önemli bir nedeni var.

Eski istihbaratçı Sabri Uzun, paralel yapının nasıl hareket ettiğini en ince detaylarına kadar anlatıyor. Türkiye onun anlattıklarını dehşet içinde dinliyor, o konuştukça paralel yapı gündemden düşmüyor. Efendiler bundan epey rahatsız olmuş ve "Türkiye'nin gündemini değiştirmeliyiz" diye harekete geçmiş.

Süleyman Soylu ile ilgili bölüm ise tam bir facia!

Darbe dönemlerinde bazı gazeteler ve yazarlar, "Kimliğini açıklamayan bir üst düzey askeri yetkili" diye yazarak toplumu bu bilinmeyen üst düzey yetkili üzerinden yönlendirirdi...

Selahattin Duman, bu haberlere alerjisi olan bir yazardı. "Kıçımdan uydurdum demiyor da üst düzey anlattı diyor" derdi...

Paralel yapının servis ettiği sahte belgelerden mahrum kalan Taraf Gazetesi tabiri caizse tam da bunu yapmış, kıçından haber uydurmuş! Belge istiyorsanız alın size belge!

Taraf'ın haberinde, "Can güvenliği nedeniyle ismini vermek istemediğini öne süren AKP Seçim Bürosu’nda görevli personel, 2011 yılında AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun ekibine katıldı." deniyor.

Oysa Süleyman Soylu 1 Eylül 2012 tarihinde "Sayın Başbakanımız ile yaptığımız görüşmede kendilerinin bize duyduğu itimada teşekkür ederek Ak Parti’nin ve milletin emrinde olduğumuzu ifade ettiğimi kamuoyuna saygıyla duyuruyorum" diyerek AK Parti'nin teklifini kabul ettiğini duyurmuş, 5 Eylül 2012 tarihinde de resmen AK Parti'ye katılmıştı.

Belli ki Süleyman Soylu ismi özellikle ön plana çıkarılıyor.

Nedeni belli...

AK Parti'nin tüm teşkilatlanmalarını elinde tutuyor da ondan! Teşkilatlarda kamufle olan paralelcileri eliyle koymuş gibi bulup kapının dışına koyuyor. Paralel yapıyla ilgili en can yakıcı açıklamalar ondan geliyor da ondan. AK Parti'nin davasına ve milletin iradesine sadakatle bağlı da ondan! Onu toplum önünde itibarsızlaştırırlarsa teşkilatlara daha kolay ulaşacaklar!

Ama olmadı...

"Erdoğan falan tarihte yurt dışına kaçacak" dediler, kaçmadı. "Uzun adam şu tarihte ölecek" dediler, ölmedi, "Hocaefendi falan tarihte gelecek" dediler, gelmedi,  "Hükümet filan tarihte yıkılacak" dediler, yıkılmadı. "Kasetler falan tarihte yayınlanacak" dediler, yayınlanmadı.

Her zaman olduğu gibi yine tarihten çaktılar!

Boşuna dememişler "Tarih darbecileri asla affetmez" diye!..