BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,72
ALTIN 2.958,26
HABER /  GÜNCEL

Tantan ile dobra dobra

YP Genel Başkanı Sadettin Tantan, Milli Gazete'den Selami Çalışkan'ın pek çok konudaki sorularını cevapladı.

Abone ol

Yolsuzluğu önleme niyeti yok!.. BDDK açıklaması bu. “Batık bankaların içi boşaltıldı. 36 milyar dolar buharlaştırıldı.” Bu rakamlar da kesin değil. Bunlar son 2-3 senelik rakamlar. Buharlaşan para miktarı belki daha fazla. Tam olarak araştırılmış değil. Kemal Derviş, IMF’den alınan paranın 40 milyar dolarını batık bankalara koyduğunu söyledi. Buna karşı mücadele edilmediği zaman ülke batıyor. Soyanlar belli, soyduranlar belli, soyulanlar belli. Soyanların ve soydurtanların partisi yok. Yolsuzlukları gündeme getirmez, yandaşlarınızın affı için yasa çıkarırsanız, vatandaşa: “Her türlü yolsuzluğu yapın. Ben affedeceğim” mesajını vermiş olursunuz. Sadettin Tantan ile ilginç bir söyleşi yaptık. Bu söyleşide sıradan bir polis iken Ekipler Amirliğine kimin getirdiğini, fuhuş yuvalarına karşı mücadele verirken bu görevden kendisini alan Başbakan tarafından daha sonra İçişleri Bakanlığı’na nasıl getirildiğini, aynı kişi tarafından bu görevinden niçin alındığını, İmam Hatip Lisesi mezunları polis olamaz” yasasını niçin çıkardığını, yolsuzlukların niçin önlenemediğini, 28 Şubat’ın görünen ve gerçek nedenlerini, MGK’da konuşulanları sızdırmanın yasal yaptırımlarının olup olmadığını konuştuk. - Beni Oğuzhan bey (Asiltürk) keşfetti AP, MSP, MHPve CGP’den oluşan Birinci Milliyetçi Cephe Hükümetinde İçişleri Bakanı Oğuzhan (Asiltürk) Bey döneminde Ekipler Amirliğine, AP, MSP, MHP’den oluşan ikinci MC’de İçişleri Bakanı Korkut (Özal) Bey tarafından da 2. Şube Müdür Muavinliğine getirildim. BDDK açıklaması bu. “Batık bankaların içi boşaltıldı. 36 milyar dolar buharlaştırıldı.” Bu rakamlar da kesin değil. Bunlar son 2-3 senelik rakamlar. Buharlaşan para miktarı belki daha fazla. Tam olarak araştırılmış değil. Kemal Derviş, IMF’den alınan paranın 40 milyar dolarını batık bankalara koyduğunu söyledi. Buna karşı mücadele edilmediği zaman ülke batıyor. Soyanlar belli, soyduranlar belli, soyulanlar belli. Soyanların ve soydurtanların partisi yok. Yolsuzlukları gündeme getirmez, yandaşlarınızın affı için yasa çıkarırsanız, vatandaşa: “Her türlü yolsuzluğu yapın. Ben affedeceğim” mesajını vermiş olursunuz. * Sayın Tantan, 70’li yıllarda sıradan bir polis iken sizi keşfeden ve Ekipler Amiri görevine getiren İçişleri Bakanı kimdi? -AP, MSP, MHPve CGP’den oluşan Birinci Milliyetçi Cephe Hükümetinde İçişleri Bakanı Oğuzhan (Asiltürk) Bey döneminde Ekipler Amirliğine, AP, MSP, MHP’den oluşan ikinci MC’de İçişleri Bakanı Korkut (Özal) Bey tarafından da 2. Şube Müdür Muavinliğine getirildim. * Fuhuş yuvalarına karşı savaşırken, sizi hangi Başbakan görevden aldı? -İkinci MC Hükümeti yıkılınca CHP tek başına iktidar, Bülent Ecevit de Başbakan oldu. Beni İstanbul dışına sürgüne göndermek istediler. İstanbul’da kalmak için Turizm Polisi Müdürlüğüne tayin istedim ve İstanbul’da kaldım. * Fatih Belediye Başkanlığından sonra 1999 seçimlerinde ANAP’tan aday olarak İstanbul Milletvekili seçildiniz. İçişleri Bakanlığına sizi Genel Başkanınız Mesut Yılmaz mı, yoksa Bülent Ecevit mi getirdi? -Sayın Ecevit beni tercih etti. Ecevit, Bakanlar Kurulu listesini okurken bunu sesiyle vurguladı. Çünkü iki isim belirlenmişti. Biri ben diğeri benden sonra İçişleri Bakanı olan Rüştü Kazım Yücelen. Ecevit’in beni tercihinde Hüsamettin Özkan’ın da etkisi oldu. * Çok enteresan. İçişleri Bakanı oldunuz. Birtakım yolsuzlukların üzerine gittiniz. Bu arada kamuoyuna birtakım insanları hortumcu diye lanse ettiniz. Bunlar arasında asılsız hortumcu çıktı mı? -Asılsız hortumcu olmaz ki yahu. * Yani siz birilerini karalamak için operasyon yapmadınız, öyle mi? -Olur mu canım. Asılsız, delilsiz, sadece ihbar üzerine savcılar iddianame yazamaz ki! Bir operasyon olayı çok gizli bir şekilde yürütülüyor. DGM savcısının başkanlığında, bakanlıklardan ve jandarmadan uzmanlar heyeti kuruluyor. İçişleri Bakanı olayı takip ediyor. DGMSavcısı, mahkemeden delillerin toplanması için onay istiyor. * Ne onayı? -Operasyonda bir sürü gizli görevli kullanılıyor. Telefonlar dinleniyor. İnternet izleniyor. Bu işin bir sürü formalitesi var. * Telefonları dinlemek serbest mi? -Bunların yasal alt yapısı var. Eskiden suçludan delile gidiliyordu. Biz göreve gelince delilden suçluya gitmek için alt yapı hazırladık. Deliller toplanınca savcı “ Bunlar kâfi” derse, yani suç organizasyonu tamamlanmışsa, delilleri ortaya koyar. Ve mahkeme suçluları yakalama kararını verir.. Eskiden 20-30 kişi göz altına alınır, onların arasından gerçek suçlu aranırdı. Böyle bir ihbar alınınca 5-6 ay, belki bir sene olay takip ediliyor. Gizli çalışılıyor.. Dosya ve deliller hazırlanıyor. Ondan sonra adam kımıldayamıyor.. * Sizin de bakan olduğunuz dönemde MGK’da 28 Şubat yaşanmış, Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa kitabını Başbakan Ecevit’e fırlatmış, “Görevinizi yapın, yolsuzlukların üzerine gidin, Anayasaya uyun” demişti. Siz niye yolsuzlukların üzerine gidemediniz? -O zaman Meclis’te bulunan bütün partiler birleştiler, 4422 sayılı yasayı değiştirdiler. Yolsuzluk yapan şebekelerin çete oluşturmak suçunu DGM’lerin görev sahasından çıkardılar. Böylece siyasi partiler, yolsuzluktan, banka hortumlamaktan içerde bulunanları dışarı çıkardılar.. * İnsan hakları açısından DGM’lere karşı çıkmış olabilirler. Öyle değil mi? -Tamam, DGM’lere karşısınız da onun yerine başka bir şey koyun. * Mesela ne? -İsmini değiştirip ihtisas mahkemesi yaparsın. İnsan Hakları maskesine sığınıp “DGM’lere karşıyız” sloganı atmakla, yolsuzlukları yok edemezsiniz. Bütün ülkeleri yolsuzluk mahvediyor. Biz bunu çıkarmakta zaten geç kalmıştık. Birde bunu değiştirdiler. Cehaletin, adaletsizliğin, yoksulluğun altında yolsuzluk ekonomisi yatıyor. Kamu kaynakları haksız bir şekilde gasp ediliyor. Vatandaş fakir ve yoksul hale geliyor. Buna karşı mücadele edilmediği zaman ülke batıyor. Soyanlar belli, soyduranlar belli, soyulanlar belli. Soyanların ve soydurtanların partisi yok. Yolsuzlukları gündeme getirmez, yandaşlarınızın affı için yasa çıkarırsanız, vatandaşa: “Her türlü yolsuzluğu yapın. Ben affedeceğim” mesajını vermiş olursunuz. * Batık bankalarda 36 milyar dolar buharlaştırılmış. Bu para nasıl buharlaşır? -BDDK açıklaması bu. “Batık bankaların içi boşaltıldı. 36 milyar dolar buharlaştırıldı.” Bu rakamlar da kesin değil. Bunlar son 2-3 senelik rakamlar. Buharlaşan para miktarı belki daha fazla. Tam olarak araştırılmış değil. Kemal Derviş, IMF’den alınan paranın 40 milyar dolarını batık bankalara koyduğunu söyledi. * Niçin araştırılmıyor? -AKP yoksulluğu ve yolsuzluğu önlemek vaadiyle iktidar oldu. Acil eylem planı dediler. Altı aydır bununla ilgili ne yasal alt yapı gündeme getirdi, ne de bu konular tartışılır oldu. Vergi barışı diye kendilerini affettiler. * Siz İçişleri Bakanıyken CNNTürk’te M. Ali Birand’ın sunduğu 32. Gün programına katıldınız. “Yolsuzluklar ve hortumlanan bankalar”ın konuşulduğu programda ne konuştunuz? -M. Ali Birand, kamu bankalarının nasıl hortumlandığını sordu. Ben de kamu bankalarından özel bankalara para hareketi olduğunu söyledim ve “Bu bankalara sizin patronun bankası da dahil” dedim. Kamu bankalarını neden birleştirdiler? Neden bir araya getirdiler? İşte bundan dolayı. * Siz bunları söyledikten sonra sayın Aydın Doğan telefonla canlı yayına katılıyor ve diyor ki: “Söyledikleriniz doğruysa kendimi Taksim Meydanı’nda asarım” Daha sonra ben sizi telefonla aradım ve “Elinizde belge var mı?” diye sordum. Siz de “BDDK’nın raporları var.” dediniz. “O belgeleri bize verebilir misiniz?” diye sordum. Siz de: “İsterseniz verebilirim” dediniz. Şimdi o belgeleri verebilir misiniz? -Evraklar, yanımda değil. BDDK ve İçişleri (Bakanlığı) arşivinde vardır. Ben yanımda belge taşımam. Mahkeme isterse ilgili bakanlıktan belge ya da dosyaları alabilir. * Sizden sonra gelen bakan, dosyaları ya da belgeleri yok edemez mi? -Edemez, hepsi orada kayıtlıdır. Ama ilgilenmez, açmaz, zaman aşımına uğratabilir. * Şimdi bu yolsuzluklar nasıl önlenecek? -Niyet önemli. İktidar önlemek istiyor mu istemiyor mu? AKP’liler sizin eski arkadaşlarınız. * Aynı şeyleri söylüyorsunuz. Onlar “Biz değiştik” diyorlar. -Bir anda “Değiştik” demekle insan nasıl değişiyor, ben de onu anlayamadım. * MGK toplanmadan hangi konuların ele alınacağı bir kısım medyada bir hafta önceden günlerce yazılıp çiziliyor. Sonra bir bildiri yayınlanıyor. Bu bildiride yer alanlardan çok senaryolar üretiliyor. MGK toplantısında konuşulanların sızdırılmasının kanuni müeyyidesi yok mu? -Yasal çerçevesi yok. Sadece devleti yönetenler arasında centilmenlik anlaşması var. Soracak başka bir şey var mı? * Yolsuzluklar nasıl önlenir? -Türkiye’de yolsuzlukların önlenmesi için yasal alt yapı yok. Herkes istediğini yapıyor. İktidarlar gelip hepsini affediyor. * Sizin döneminizde de katilleri, hırsızları hep affettiniz. -Onu hükümet yaptı. Onları affedenleri de millet cezalandırdı. Millet affetmedi. * Ama milletin de anası ağladı. 99’dan 2002’ye kadar 3 sene geçti. -Aha şimdi bunlar da af getirecek. Babam da İmam Hatİp yaptırdı ama açılmadı * İçişleri Bakanıyken “İmam-Hatip Lisesi mezunları polis olamaz” diye bir yasa çıkardınız. Buna neden ihtiyaç duydunuz? İmam-Hatip Lisesi mezunu polisler korkak mı, rüşvetçi mi, ahlaksız mı? -Onu ben bilemem. Bunu 28 Şubat’ı yapanlara sorun. Çünkü 28 Şubat’tan sonra İmam-Hatip Lisesi mezunları polisliğe alınmıyordu. Zaten İmam-Hatip Liseleri’nin çoğu kapanmıştı. Mezunlar, okullarına uğramıyordu. Kalanlar da Diyanetin ihtiyacına cevap versinler diye düşündük. Polis okulu mezunlarına üniversite eğitimi veriyoruz. İmam-Hatiplerin kendi sahalarında iyi yetişmeleri lazım. İmam-Hatipler politik olarak kullanılıyor.. Benim babam Sapanca’da İmam-Hatip Lisesi binası yaptırdı. 28 Şubat’tan sonra okul hizmete açılamadı. Daha sonra binayı talebe yurdu yaptılar. Hem sayın Erbakan “İmam-Hatipler bizim arka bahçemiz” demedi mi? * Hayır, iftira ediyorlar. Sayın Erbakan’ın ağzından kesinlikle böyle bir ifade çıkmadı. Bunu ilk defa sizin de GenelBaşkanınız olan Mesut Yılmaz, daha sonra yine bakan arkadaşınız ve partidaşınız Yaşar Okuyan söyledi. -O zaman niye bunlar tekzip edilmedi? * Kaç kere tekzip edildi. Yaşar Okuyan söylediğinde Ali Oğuz, Mesut Yılmaz söylediğinde Şevket Kazan, Deniz Baykal söylediğinde Mukadder Başeğmez, Yıldırım Aktuna söylediğinde Yasin Hatiboğlu sayın Erbakan’ın böyle bir cümle kurmadığını söylediler. Anında tekzip ettiler, ancak işine gelmeyen siyasiler bunu sakız gibi çiğniyorlar. -Mukadder’i boşver. O zaten Erbakan’ı rüyasında görüyor. * Olabilir, adamın rüyasına sansür mü koyacaksınız? -Bizim sansürle işimiz yok. Bütün hareketlerimiz ülke menfaatinedir. İmam-Hatip Liseleri Türk insanının dini bilgisinin gelişmesine katkı sağlayacak bir eğitimi veremiyor. * O zaman okulları kapatmaz, eğitimin kalitesini yükseltirsiniz. Öyle değil mi? -Dünyadaki bütün hizmet alanları ihtisaslaşmaya gidiyor. Bizim yapmak istediğimiz de polislikte ihtisaslaşmaya giden bir yaklaşım. Onun için polisin imama ihtiyacı yok. Sanayici üç lisan bileni değil, tornacıyı işe alıyor. * Bunlara kimsenin itirazı yok. İtiraz şuna, Batık bankalar 36 milyar doları buharlaştırırken, devletimizi yönetenler Meclis Başkanı sayın Arınç’ın eşi bayan Arınç’ın başındaki örtüyü tartışıyor. Bu bir tenakuz değil mi? -Bu konuda bir şey diyemem. Ama ben mücadele verirken SP’liler bana niye sahip çıkmadı? Söylediklerimi yazamazsın * SP sizi hep sahiplendi. Görevden alınmanıza karşı çıktılar. Bunu her platformda dile getirdiler. Sizi görevden SP’liler mi aldı, Mesut Yılmaz mı? -Yılmaz’ın da ortağı olduğu hükümet görevden aldı. * Niye aldılar? -Yaptığım operasyonların belki kendileri için de tehlikeli olacağını gördüler. Onun için aldılar. Aslında bütün partiler halkı aldatıyorlar. * Nasıl yani? -İktidara gelirken “Yolsuzlukların üzerine gideceğiz. Yolsuzluk yapanlardan hesap soracağız” diyorlar. İktidara gelince muhalefetle birleşip af çıkarıyorlar. Kanun çıkarıyorlar. Mevcut kanunları değiştiriyorlar. Buharlaşan 40 milyar doların içinde senin de paran var. Sen hakkını aramazsan, yolsuzluklar, hortumlamalar önlenemez. * Sokağa çıksam ya cop, ya da dipçik hazır. Ben hakkımı nasıl arayacağım? -Ben kimseyi coplatmadım. Ama sen hakkına sahip çıkmadığın için Allah senden hesap soracak. Hesap günü Allah senden hakkına sahip çıkmadığın için hesap sormayacak mı? * Elbette soracak. Ben de diyeceğim ki: “Ya Rabbi, kendisine güvenerek temsilci seçtiğim insan beni aldattı. Yazı yazmak için belge ve delil istedim. Vereceğim dedi, vermedi. -Sen benim söylediklerimi yaz yeter. Ama yazamazsın. ...................... Röp: Selami Çalışkan Kaynak: Milli Gazete