BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Tankları indirebilseler istifa etmezlerdi!

Türkiye'de yeni bir dönemin işareti olarak görülen TSK'daki emeklilik kararları yabancı basının da gündeminde. 4 önemli yayında 4 çarpıcı yorum var

Abone ol

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve 3 kuvvet komutanının YAŞ öncesi deprem etkisi yaratan emeklilik kararına yönelik dış basının ilgisi sürüyor.

Yabancı basında etkili üç gazete ve Time dergisinde yapılan yorumlarda gelişmeler olumlu karşılandı, ancak bundan sonraki sürece dair soru işaretleri yer aldı.

İşte kritik yabancı dergilerdeki TSK'daki depremle ilgili yorumlar:

LİBERAL DEMOKRASİ Mİ OTORİTER YÖNETİM Mİ OLACAK?

WALL STREET JOURNAL:
Generallerin toplu istifası çarpıcıydı ancak kimseyi şaşırtmadı. Generaller, cuma günkü istifadan önce de Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin tek koruyucusu olma görevini çoktan kaybetmiş ve üstünlüğü Başbakan Erdoğan'a teslim etmişti. Normal demokrasilerde siviller askeri kontrol eder ve Türkiye de bu konuda artık bir istisna değil. İstifalar Erdoğan'ın, Atatürk'ün yaklaşık yüz yıl önce kurduğu Türk siyasi sistemini yeniden şekillendirme çabalarına katkı sağladı. Türkiye'nin bu süreçten liberal bir demokrasi olarak mı çıkacağı yoksa Kemalizm'in yerine yeni bir otoriter model mi olacağı, haziran ayındaki seçimlerden 3'üncü kez galip çıkan ve şu anda tüm önemli kurumları kontrol eden Erdoğan'a bağlı. Erdoğan Türkiye'yi modernleştirdi, ancak demokratikleştirip demokratikleştirmeyeceği henüz bilinmiyor. Bu endişeleri askeri temizlik operasyonunu hafifleterek ya da bireysel ve hukuki hakları koruyan bir anayasa oluşturulmasınada uzlaşma arayışına girerek azaltabilir. Kemalizm, yerini Müslüman dünyanın ilk sürdürülebilir demokrasisine bırakırsa, onu özlemek daha kolay olacak.

SEÇİMLERDEKİ BAŞARI BASKI YARATIYOR

NEW YOK TİMES:
Türkiye'nin Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının istifası, birçokları için sivil yönetime karşı en ciddi tehlikenin sonuna gelindiğinin sembolik bir işareti. Ancak Başbakan Erdoğan'ı eleştiren laik kesim bunu onun, ülkenin en temel kurumlarını kontrol edebilme yetisini ortaya koyması olarak görüyor. Erdoğan'ı eleştirenler de onun partisinin, şüpheli görülen dini gündemini hayata geçirmeyeceğinin farkında. Korku daha çok, partisinin seçimlerdeki başarısından ileri geliyor. Bu başarı mahkemeler, üniversiteler, basın ve şimdi de ordu üzerinde daha önce görülmemiş bir baskı yaratıyor.

DAHA ALINACAK ÇOK YOL VAR

FİNANCIAL TİMES: Zamanında Türkiye'nin güçlü ordusu ülkenin şehirlerinde fırtına gibi eser ya da uygulanan siyaset veya kişilere hoşgörüsü kalmadığını açıkça ortaya koyar, mevcut hükümeti düşürürdü. Geçen cuma günü ordunun tepesi farklı bir yol denedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve kuvvet komutanları istifalarını verdi. Türkiye son on yılda siyasi bir devrim yaşadı. Yıldızlar şüphesiz Erdoğan'ın lehine hizalanmış durumda. Askerin kanatlarının kırpılması için daha alınacak yol var. Türkiye'nin yeni anayasasının, özellikle Erdoğan'ın başkanlık arzusu ve otoriter çizgisi düşünüldüğünde demokratik güvenceleri ve fren-denge mekanizmasını tam olarak kapsaması için daha alınacak yol var. Ancak bu zorlayıcı görevi, Avrupa'da hak ettiği yeri arayan modern bir ülkede ordu üstlenemez.

TANKLARI İNDİREBİLSELER İSTİFA ETMEZLERDİ

TİME: Cuma günü olanlar, generallerin bir kısmında, Başbakan Erdoğan'ın yönetimi altındaki demokratik sivil yönetimin kabul edilemez hale geldiği hissinin varlığını yansıtıyor... Bir çok uzman generallerin istifasını, görevdeki on generalden birinin tutuklanmasına karşı bir protesto olarak yorumladı. Eğer tankları sokaklara indirebilselerdi istifa etmezlerdi. Bazıları da generallerin hareketini bir çaresizlik olarak değil, aksine Erdoğan'ın hükümetini bir krize sürükleme hamlesi olarak yorumladı. Erdoğan şayet ordu ile hesaplaşmada üstün gelirse, Türkiye, ilk kez ülkenin en güçlü kurumunu sivil siyasetin kontrolü altına sokarak, ordunun yönetimde etkin olduğu yarım yüzyıllık dönemi kapatmış olacak... Generallerin, eskiden olduğu gibi hükümet üzerinde veto yetkisi kullanamaması, Türkiye'nin yavaş ama sağlam bir şekilde demokratikleşmesinin ve sivil toplumun, ordunun kendine biçtiği ulusun liderliği rolünü boşa çıkaran demokratik bir uzlaşmaya zeminine evrilmesinin getirdiği değişimi yansıtıyor olabilir.