15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece tanklarda görevli askerler komutanları tarafından kandırıldıklarını söyledi.
Abone olFETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu gece tanklarda görevli askerler, komutanları tarafından "Genelkurmay, IŞİD saldırısı altında" diye kandırıldıklarını iddia etti.
Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan bazı uzman erbaş ve subaylar, hakimlikteki ifadelerinde darbe girişiminin yaşandığı geceyi anlattı. Hakimlikteki ifadelere göre, Uzman Erbaş Yusuf Karaböcek, görev yaptığı 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına, "Yakında Kilis'e gideceksiniz. Bütün tanklar hazır olsun" talimatı geldiğini belirtti.
Talimat üzerine bütün tankların hazır hale getirildiğini bildiren Karaböcek, "Hazır olmamız talimatlarını Bölük Komutanımız Erdan Kaya Erdoğan veriyordu. Şırnak'ta bulunan birlikler de bölüğümüze dönmüştü" ifadelerini kullandı. Uzman Erbaş Davut Emen de Karaböcek ile aynı beyanı verdi. Bölük komutanlarının Bora Polat olduğunu anlatan Emen, talimatları ondan aldığını, ona kimin talimat verdiğini ise bilmediğini savundu.
'TÜM ANKARA'NIN HARİTASININ ELLERİNDE OLMASI GEREKTİĞİ TALİMATI VERİLDİ'
Albay Deniz Ay da Paralel Yapı'nın kendisini mağdur ettiğini, albay olarak daha önemli konumda bulunması gerekirken, pasif görevde bırakıldığını öne sürdü. Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi'nde (KOKTOD) görev aldığını, bu görev ve tatbikatların daha önce usulen yapıldığını bildiren Ay, ifadesini şöyle sürdürdü: "Bu işin başında 4. Kolordu Komutanı Korgeneral Metin Gürak vardı. Son tatbikatlarda gerçek mühimmat kullandık. Bu, dikkatimi çekmişti çünkü anormal bir şeydi. Ayrıca, tabur komutanlarına sadece sorumluluk alanlarını gösterir haritanın değil, tüm Ankara'nın haritalarının ellerinde olması gerektiği talimatını verdi."
'KİLİS'E GİDECEĞİZ DİYE ALGILADIK'
Subay Erdan Kaya Erdoğan da darbe girişiminden birkaç gün önce Yarbay Terzi'nin izinlerin kaldırıldığını söylediğini aktararak, şunları kaydetti: "Biz bunu, 'Kilis'e desteğe gideceğiz' diye algıladık. İzinlerin kaldırıldığını söylediğinde moralimizin bozulduğunu fark edince 'Sorun izinse izin kullanabilirsiniz.' dedi ancak bir uzman çavuş benden izin istemişti. Ben de komutanıma arz ettim, 'Ancak 20 Temmuz'dan sonra gidebilir.' dedi."
'KAPIYI KIRARAK GİRDİK'
Uzman Çavuş Ramazan Ulutaş da Genelkurmay Başkanlığı Karargahında yaşananları anlattı. Genelkurmaydan ilk tankın kapıyı kırarak geçtiğini belirten Ulutaş, "İçeride çok karışık bir durum vardı. Özel Kuvvetler'den, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndan askerler vardı. Çıkanları, girenleri vuruyordu. Ortalık çok karışıktı, olayı çözemedik. Sonra helikopterler geldi. Biz diyoruz, 'Helikopterler bizden', bize niye ateş ediyor, anlamadık. Gözlerimize perde mi indi, kandırıldık, donakaldık. Sadece tankın içinde bekledik. Hiçbir şekilde polise veya halka ateş açmadık" ifadelerini kullandı.
Ulutaş, kendilerine tabur komutanından atış talimatı geldiğini belirterek, şu beyanda bulundu:
"Tabur komutanı, 'Halkı tanka bindirmeyin, kuleyi sağa-sola çevirin, düşürün, ezin. Sizin canınız kıymetli, Genelkurmay bizim namusumuz. Yıkın, geçin, ateş yapın' şeklinde bölük komutanımıza emir veriyor. Bölük komutanımız da bize söylüyor. Benim atışla alakam yok. Şoför bölmesinde kapağı kapatıp beklemede kaldım. Mahir Başçavuş, bizi Terörle Mücadele Şube Müdürü, Emniyet Müdürü ve Özel Harekat Kuvvetleri Komutanı'yla görüştürdü. Onların da bilgisi altında 'Arkadaşlar komploya, yalana geldiniz. Emniyetli şekilde sizi oradan çıkaracağız. Harfiyen polisin dediklerine uyun' şeklinde emir geldi.
Biz beklemede kaldık. Daha sonra polis arkadaşlar gelince beylik silahlarımız da dahil her şeyi bıraktık. Mahir Başçavuş, bir isim listesi hazırladı. Listeyi polislere vereceğini söyledi. Daha sonra ellerimiz başımızda polise teslim olduk."
Ulutaş, 15 Temmuz'dan iki ay öncesinde Kilis'te yaşananlar nedeniyle bütün tankların bakımlarının tamamlandığını, ramazanda oruçluyken eğitim ve gece mesaisi yaptıklarını anlatarak, "Son bir hafta içerisinde ayın 15'ine kadar tankların bütün yakıtlarının ful olacağı emri geldi. Ben uzman çavuşum, emir eriyim, emir alırım. Sonuçta bu, benim mesleğim. Bana ne deniliyorsa onu yaptım." dedi.
'ÖNCE ŞAKA ZANETTTİM'
Tank Astsubay Başçavuş Serhat Şahin de hakimlik ifadesinde 28. Mekanize Piyade Tugayı Tank Tabur Komutanlığında görev yaptığını, 15 Temmuz akşamı saat 21.45 civarında kendisini bölük komutanının aradığını ve 'Alarm, alarm, alarm.' dediğini anlattı. Durumun şakadan ibaret olduğunu zannettiğini bildiren Şahin, bölük komutanının durumun ciddi olduğunu, ana arterlerden servis kaldırılacağını söylediğini aktardı.
Tanka aldığı albayın isminin "Bayram Kılıç" olduğunu daha sonra öğrendiğini, yol boyunca Dışkapı'dan Ulus, Kızılay civarında ıslık çalan, alkışlayanların yanı sıra hakaret eden, küfredenlerin de bulunduğunu aktaran Şahin, şunları bildirdi: "O sırada biraz kafam karıştı. 'Asker düşmanı da var, sevmeyen de var, seven de var' diye üzerinde çok durmadım. Yola devam ettik. Tankın ikisi geride kaldı, ikisi önde gitti. Genelkurmay Başkanlığı önünde polis araçlarını gördüm. Onlara destek vermeye gittiğimizi sandığım için polislere el salladım. Birkaç polis de bana el salladı. Ondan sonra tanklarla Genelkurmayın önünde sıralandık. Genelkurmaya geldiğimizde bir halk kitlesi önümüze çıktı. Kafamızdaki ana düşünce, 'Genelkurmay abluka altına alınmış, abluka altına alanlar paralel FETÖ' ama sivil vatandaşların elinde Türk bayrağı görünce biraz şaşırdım. 'Belki de Türk bayrağını kullanmaya çalışıyorlar' diye düşündüm."
Şahin, telsizden bütün tankların Genelkurmaya girmesi emri verildiğini, bu sırada kalabalığın tankın etrafını sardığını, bazılarının ellerindeki taş ve sopalarla bağırıp çağırdığını belirterek, yaşadıkları nedeniyle şoka girdiğini ileri sürdü. Genelkurmay Karargahına bir şekilde girdiklerini, helikopterden açılan ateş sonucu bir arkadaşının ve kendisinin yaralandığını bildiren Şahin, "Kendimi tanktan attım. Tankı aldığımız albay ile resmen küfürleştik. Şoktaydım. Kendimi atmak için ışık yanan bir yer arıyordum. Yaram çok kötüydü, çok kan akıyordu. Beni özel bir odaya aldılar." şeklinde savunma yaptı.
Şahin, daha sonra ambulansla GATA'ya götürüldüğünü belirtti.
'KOMUTANIM ALARMIN NEDEN VERİLDİĞİNİ BİLMEDİĞİNİ SÖYLEDİ'
28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görevli Piyade Uzman Çavuş Emre Tonyalı da 15 Temmuz akşamı saat 21.00'de tabur komutanının alarm durumu olduğunu bildirmesi üzerine tam teçhizatlı hazırlandıklarını, bu sırada bölük komutanına alarmın nedenini sorduğunu, onun da bilmediğini söylediğini aktardı. Tonyalı, bölük komutanının kendilerine "Genelkurmay Başkanlığı ve Emniyet Müdürlüğü IŞİDtarafından saldırıya uğradı. Oranın güvenliğini alıp, teröristleri etkisiz hale getireceğiz." dediğini belirtti.
Emir üzerine Jandarma Genel Komutanlığı önüne geldiğini bildiren Tonyalı, yaşananları şöyle anlattı: "Araçla köprüye doğru tırmandık. Orada halktan 5-6 kişi vardı. Bir Skorsky benim arabayı taradı. O sırada 5-6 kişi vefat etti. Arabadan tam inip yaralıları kaldırayım derken, bir kez daha tarandık. Birkaç kişi daha öldü. Jandarma Özel Harekattakilere, IŞİD saldırısı nedeniyle burada olduğumuzu anlattık. Bize 'Darbe durumu var.' dediler. Tek el bile ateş etmedim. Olayın ne olduğunu anlayınca, bölük komutanıma 'Araçtan iniyorum, bu durumda sizden değilim.' dedim ve araçtan inerek teslim oldum."