BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Tan baskınında sürpriz isim

Can Dündar'ın gündeme getirdiği Tan baskınında Süleyman Demirel'den sonra yeni bir sürpriz isim daha yeraldı. Peki baskına katılan bu 'ünlü solcu' yazar kimdi?

Abone ol

Gazeteci Can Dündar'ın bundan 60 yıl önce yaşanan Tan baskını olayıyla ilgili araştırmasından yeni isimler çıkıyor. Dündar "Tan baskını" başlıklı yazısında Demirel'den sonra baskına katılan ünlü bir solcu başyazarı ismini verdi:

Yazı: Can Dündar
Kaynak: www.milliyet.com.tr  

Cumartesi "Bay Provokatör" başlıklı yazımda 60 yıl önceki Tan baskınını gündeme getirmiştim.
Amacım, son yaşanan kışkırtmalara katılanları, tarihten bir örnekle uyarmaktı.

"Türk demokrasisinin ilk toplu öğrenci eylemi" sayılabilecek Tan baskını birkaç açıdan önemli:
Birincisi; bu eylem cılız demokrasimizin ilk gözdağı, ilk cadı avı.

İkincisi; eyleme katılanlar sonradan çok önemli mevkilere geldi. Bünyesinden 2 cumhurbaşkanı ve başbakan çıkaran kaç eylem vardır ki?
Üçüncüsü; ortam bugünle çok benzeşiyor: O gün Türkiye, tek partili rejimden çok partili demokrasiye geçmenin eşiğindeydi; bugün AB ile müzakerelerin arifesinde.
Ve o günkü saflaşmalar, bugün neredeyse aynen sürüyor:
2005'te nasıl AB şemsiyesi, kimi muhafazakâr ve liberallerle bazı solcuları bir araya getiriyorsa, 1945'te de CHP'den kopan sağcılar, kendine müttefik olarak sosyalist muhalifleri bulmuştu.
İşte Tan, bu buluşmanın adresiydi.
Tan'ı çıkaran sosyalist Sertel'lere ait Görüşler dergisine yazmayı vaat eden kadroda, tamamen ayrı uçtan imzalar vardı:

Celal Bayar, Aziz Nesin, Adnan Menderes, Behice Boran, Fuat Köprülü, Mehmet Ali Aybar. Bugün nasıl "Egemenliğimiz kaybolacak" endişesi bazı sosyal demokratlarla MHP'yi ve askerleri buluşturuyorsa, o zaman da Şeflik rejiminin sürmesini isteyenler "Komünizm gelir" endişesi ya da bahanesiyle bir "Kızılelma koalisyonu" kurmuştu.
Eylem, CHP il başkanlığında örgütlenmişti. Çoğu niye yürüdüğünü bile bilmeyen gençleri, Cağaloğlu'ndan geçerken hem CHP'nin balkonundan parti müfettişi Alaaddin Tiritoğlu, hem de Vakit gazetesi balkonundan Necip Fazıl Kısakürek alkışlamıştı.

* * *

Yazı çıkınca Demirel, Fikret Bila'ya "Evet, Tan baskınına katıldım" dedi.

40 yıldır hakkında düzinelerce kitap okuduğumuz Demirel'in mazisindeki bu kadar önemli bir eylemi bilmememiz şaşırtıcı. HaberTürk'ten Murat Ongun'a verdiği demece bakılırsa Tan yağmalanırken Demirel kendi deyimiyle "biraz kırma dökme yapanları", "Kahrolsun komünizm" sloganı atarak, Meserret otelinin karşısından izliyormuş.

Kendisini eyleme sürükleyen ortamı Bila'ya şöyle açıklıyor: "Nâzım Hikmet sürülmüş. Sabahattin Ali sınırda öldürülmüş. Öyle bir atmosfer var. Etkilenmemek mümkün değil."
Efsanevi hafızası Demirel'i yanıltıyor olmalı: Baskın, 1945 sonunda oluyor.
Nâzım, 1940'dan 1950'ye kadar Bursa hapishanesinde mahkûm.
Sabahattin Ali'nin sınırda öldürülmesi ise 2 Nisan 1948'de. Yani Tan baskınından 2,5 yıl sonra.
Onu bırakın; Köşk'teyken yaptığı sağduyu çağrılarıyla dikkat çeken Demirel'in Tan baskınının sonucuna bakıp, bu kritik günlerde, bir pişmanlık belirtmesi iyi olmaz mıydı?
* * *
Yazıma ikinci açıklama Orhan Birgit'ten geldi. Birgit, Cumhuriyet'teki köşesinde (13-14 Eylül 2005) Tan baskını sırasında İstanbul Hukuk'a yeni girmiş 18 yaşında bir öğrenci olduğunu, o sabah son sınıftan birinin çağrısıyla eyleme katıldığını, olayın öncüleri arasında olmadığını belirtti.
Demirel de Birgit de "Olaylarda yer alanların sonradan terfi ettiği" yaklaşımını yanlış buluyorlar. Elbette böyle bir genelleme yapmak imkânsız.
Çünkü yürüyüşçüler arasında muhtemelen maaşlı provokatörler olduğu gibi dönemin havasına kapılan meraklılar da var.
Örneğin İlhan Selçuk'un da yürüyüşçüler arasında olduğunu öğrendim. Dün bu konuyu kendisine sorduğumda, o gün "Hadi yürüyün" denilmesiyle herkesin yola döküldüğünü, ama meraklı kalabalıkla, Tan'ı kırıp dökenleri birbirinden ayırmak gerektiğini söyledi. "Ben yürüdüm, ama binaya gitmedim, Tan'ı yağmalayanların bazıları da sonradan DP milletvekili oldu" dedi. Selçuk, Tan baskınının 50. yıldönümünde Sertel Vakfı'nın ilk ödülüne layık bulunacaktı.
* * *
Kendini "ırkçı ve Turancı" olarak tanımlayan Celadet Moralıgil'le solun en itibarlı ismi olacak İlhan Selçuk'u, AP'yi devralacak Demirel'le CHP'den bakan olacak Ali İhsan Göğüş'ü aynı yürüyüşte buluşturan, hangi ortak payda ve kimlerdi?
60. yılında Tan baskını hâlâ güncel değil mi?