Afganistan hükümeti, ABD ve Taliban arasındaki görüşmelere ev sahipliği yapması planlanan Doha'daki Taliban bürosu kapalı dururken, BBC Dünya Servisi'nden Davud Azami gelinen noktayı ve seçenekleri değerlendirdi.
Abone olTaliban'ın geçen ay Doha'da açtığı büronun kapatıldığı haberleri, Afganistan hükümeti, Amerika Birleşik Devletleri ve Taliban güçleri arasında barış görüşmelerine başlanması umudunu sona erdirdi.
'Doha açılımı' iyi bir başlangıç olmadı. Aslında Taliban, bu büroyu hiç kullanmadı.
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, bu büronun şaşaalı bir şekilde açılmasından, başından beri rahatsızlık duyuyordu. Karzai bu büronun kapatılmasını isteyip, Afganistan hükümeti yetkilileri ve Taliban temsilcileri arasında yapılması planlanan bir görüşmeyi de iptal etti.
Karzai, Afganistan'ın bölünmesi, kendi otoritesinin sarsılması ve Taliban'ın alternatif bir hükümet olarak gösterilmesi için bir komplo kurulduğunu savunuyor.
Amerika Birleşik Devletleri de Karzai'ye destek verdi ve bu büroda asılı olan Taliban bayrağının indirilmesi için Katar hükümetine baskı uyguladı.
Ayrıca Taliban 1990'larda iktidara geldiğinde kullandığı 'Afganistan İslam Emirliği' ifadesinin yer aldığı bir tabelanın da kaldırılması talep edildi.
Gurur meselesi
Katar yetkilileri, büronun açılmasından iki gün sonra bu tabelayı ve bayrağı kaldırttı. Ama bunun sonucunda Taliban liderleri aldatıldıklarını ve aşağılandıklarını düşünmeye başladı.
Bayrak ve tabela kaldırıldığından beri Taliban bu büroya girmedi.
Konu tüm taraflar için bir gurur meselesine dönüştü. Şimdi herkes karşı tarafın ne söyleyeceğini bekliyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Afganistan, Taliban'ın yeni şartlar altında görüşmeyi kabul edip etmeyeceğini görmek istiyor.
Taliban ise, Washington ve Kabil yönetimlerinin, görüşmeleri sürdürmek için kendi şartlarını kabul etmesini bekliyor. Bayraklarını ve tabelalarını geri istiyorlar.
Şimdi tüm tarafların kabul edebileceği bir uzlaşma yolu bulmak gerekiyor.
Bir çözüm yolu, Taliban'ın bayrak ve tabelayı daha az görünür bir şekilde, örneğin büronun içinde kullanmasına izin vermek olabilir. Böylece büro, bir 'büyükelçilik' görünümü taşımamış olur.
Afganistan hükümeti, bu büronun sadece ilk görüşmeler için kullanılması gerektiğini, büronun, Taliban'ı, Afganistan hükümetine bir alternatif olarak göstermemesi gerektiğini savunuyor.
Kabil yönetimi, ilk görüşmelerin ardından, ikinci, üçüncü tur toplantıların Afganistan'da yapılmasını istiyor.
Taliban yönetimi de bundan sonra atacakları adımlara karar verebilmek için görüşmeler yapıyor.
Taliban kadroları içindeki bazı kesimler, özellikle de katı tutumlu komutanlar, cephede avantajlı bir durumda olduklarını, NATO'nun kısa süre içinde ülkeden ayrılacağını savunup her türlü görüşmeye karşı çıkıyor. Pek çok Taliban savaşçısı için en büyük motivasyon ülkede yabancı güçlerin bulunması.
ABD tarafından tanınmak
Doha'daki büroyu açarken Taliban'ın başlıca amacı, tüm dünyaya, başıboş direnişçiler değil, diplomasinin inceliklerini de bilen siyasî bir güç olduklarını göstermekti.
Uluslararası platformda varlığını arttırmak isteyen Taliban'ın üç temel talebi var.
- Guantanamo Körfezi Üssü'nde tutulan bazı Taliban savaşçılarının, 2010 yılından bu yana ellerinde tuttukları Amerikalı asker Bowe Bergdahl'la takas edilmesi.
- Taliban'ın isminin Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler'in kara listesinden çıkarılması
- Amerika Birleşik Devletleri'nin Taliban'ı siyasî ve askerî bir güç olarak tanıması
Taliban, başından beri Afganistan konusunda Amerika Birleşik Devletleri'ni başlıca taraf olarak görüyor ve görüşmelerin doğrudan Washington yönetimiyle yapılmasını istiyor.
Öte yandan 'tüm Afganlarla' konuşmaya da hazır olduklarını söyleyerek, buna Afganistan hükümetinin de dâhil olabileceğinin işaretini veriyor. Ancak Taliban bunun ikincil bir konu olduğunu ve Afganistan'ın bu iç meselesinin 'daha uygun bir zamanda' çözüleceğini belirtiyor.
'Doha açılımı' başından itibaren karşılıklı şüpheler ve komplo teorileriyle gölgelendi.
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, Doha'da açılan büronun Taliban'ı alternatif bir hükümetmiş gibi gösterdiğini, Taliban ise Kabil ve Washington yönetimlerinin görüşmeler konusunda ciddi olmadığını, kendilerini bölüp zayıflatmayı amaçladığını düşünüyor.
Doha görüşmelerinin daha başlamadan başarısızlıkla sona ermesi, Hamid Karzai'nin, Amerika Birleşik Devletleri'yle yaptığı ikili güvenlik anlaşması görüşmelerini de askıya almasına neden oldu. Bu anlaşma, 2014'te NATO'nun Afganistan'dan çekilmesinin ardından, birkaç bin Amerikan askerinin, ülkede dokuz farklı noktada görev yapmayı sürdürmesini öngörüyordu.
Washington yönetimi, bu anlaşmanın imzalanmaması durumunda, bu yılın sonunda tüm askerlerini Afganistan'dan çekeceği tehdidinde bulunuyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Taliban'ın Doha'da açtığı büro, barış görüşmelerini kolaylaştırmak yerine daha da güç ve karmaşık bir hâle getirdi.
Karşılıklı suçlamalar, her üç taraf arasındaki güvensizliği daha da derinleştirdi.
Uzun vadede, aslında tüm taraflar hâlâ görüşmeye istekli oldukları için, müzakereler bir aşamada yeniden başlayacak. Ancak bu hassas dengeler üzerine kurulan ve zaman alacak bir süreç.
Bir diğer olasılık da Doha'daki büronun tamamen kapatılması ve başka bir ülkede yeniden açılması. Bu durumda Suudi Arabistan, Afganistan hükümetinin başlıca tercihi olarak görülüyor.
Tüm bu tartışmalar sürerken herkes Afganistan için zamanın daraldığının farkında. NATO güçleri çekiliyor, Hamid Karzai'nin görev süresi 2014 yılının Nisan ayındaki seçimlerle sona eriyor. Afganistan'a sağlanan dış yardımların da giderek azalması bekleniyor.
Şimdi tarafların karşısındaki başlıca sorun, bu karmaşık barış sürecinde ihtiyaç duyulan stratejik sabır ve Afganistan'da ve genel olarak bölgedeki gerçekler arasında bir denge tutturabilmek.