Taksim kurtuldu, kutlarım!
Taksim'in dört yanı çevrili. Sokaklarda müthiş
bir arbede. Can pazarı yaşanıyor adeta. Polis
habire su fışkırtıyor elindeki oyuncağı
deniyormuşcasına!
Biber gazı denemeleri de cabası...
"Her şey Türkiye için" diyor ya
Başbakan!
Polisin ki de o mesele:
-Her şey Taksim için.
Vahşet dedikleri bu olsa gerek.
Ne oldu, ne yaptı o insanlar, nasıl bir suç işlediler?
Gerçekten kafasına jop inen insanlar suçlu
mu?
Velev ki suçlu!
Niye kırıyorsun kolunu kanadını?
Niçin yarıyorsun kafasını?
Yere düşen insanı kolundan tutup kaldırmak
yerine, "bir tekmede benden" demek
niye?
Bu nasıl insanlık?
Bu nasıl vicdan?
Daha dün hoşgörü nutukları atan polis kardeşim,
suçluya (!) bir tekme de sen vuracağına kolundan tutup
atsana ekip otosuna.
Hoş değildi o görüntüler...
Kötüydü...
Rezildi...
"Taksim'i kurtarmak" adına yapılanları anlatmak
için gerçekten kelimeler yetmiyor.
Taksim kurtuldu!
Kutlarım...
Bu başarının (!) faturası çok ağır
oldu. 500 küsür insanımızın yaralanması, kolunun
kanadının kırılması, başının yarılması, işin KDV'si...
İmajımız yerle bir.
Rezil olduk elaleme...
En ağır fatura bu değil mi?
Ağlayan çocuk, ağlayan genç
kız
Adana'da tüp patlaması sonucu
çıkan yangında yaralanan 1'i çocuk 2 kişinin tedavisini
yapmayan Özel Tıp Merkezi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
talimatıyla kapatılmıştı hatırlarsanız.
Niye?
O görüntüler Erdoğan'ın da canını yakmıştı çünkü.
1 Mayıs'ta o çocukların dramı kadar olmasa da,
hepimizin yüreğini yakan benzer bir görüntü vardı
sokaklarda.
Polis göstericileri kovalıyor.
O sırada kaldırımda uzanan genç bir kız görünüyor.
Gaddar mı gaddar, vicdansız mı
vicdansız bir tekme, yerde yatan genç kızın suratına
iniyor.
Vicdan sahibi olan hiç kimse, "O kızın
ne işi var orada?" diyemez...
O tekmenin hiçbir mazareti olamaz çünkü.
Olmamalı!
Özeti şu:
Hastane kapattıran Erdoğan, o vicdansız
tekmenin sahibini bulup bir yerlere kapattırmalıdır!