BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56
HABER /  POLİTİKA

Tabipler Birliğine taş

Sağlık Bakanı Akdağ Tabipler Birliği'nin çelişkiler içinde olduğunu bir örnekle açıkladı.

Abone ol

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Türkiye'deki en önemli problem hekim noksanlığıdır. Sağlık sistemi bunun bedelini ağır ödüyor" dedi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Eminönü'nde bulunan Eski Vakıfhan yerine inşa edilen World Park Oteli'nde basın mensuplarıyla biraraya geldi. Toplantıda Bakan Akdağ'ın yanı sıra İl Sağlık Müdürü Mehmet Bakar ve Müsteşar Yardımcısı İsmail Demirtaş da hazır bulundu.

Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Recep Akdağ, Türkiye olarak sağlık reformunda büyük başarı gösterildiğini belirterek, "Çeşitli ülkeler sağlık reformu yaparken biz bir çok alana girdik. Hekimlere yaptığımız ek ödemeler AB gündemine girdi. Bu ödemelerle kamuda verimliliği arttırdık. Göreve geldiğimizde hekimlerin yüzde 10'u ful time çalışıyordu. Şimdi yüzde 55'i ful time çalışıyor. Böylece hastaların hastane dışında tedavi edilmesi olayına son verildi" dedi. Bakan Akdağ, "Türkiye'deki en önemli problem hekim noksanlığıdır. Sağlık sistemi bunun bedelini ağır ödüyor.

Muhalefet ve Türk Tabipler Birliği, Türkiye'de hekim enflasyonu olduğunu iddia ediyor. Türkiye Avrupa bölgesinde kişi başına düşen hekim sayısı bakımından 52 ülke arasında en sonuncudur. Hekime başvurma sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Bu sayı yılda 300 milyona çıktı. Çünkü halkın sağlık bilinci yükseliyor. Türk Tabipler Birliği'ni yanlış tavrından vazgeçmeye çağırıyorum. Hekim sayısı fazla demek hem doktorların hem vatandaşların geleceğini zor duruma bırakıyor.

Buradan YÖK'e de seslenmek istiyorum. Tıp Fakültesi sayılarını ve kontenjanlarını arttırmalıyız. Tabii ki kaliteden ödün vermeden. Biz 275 milyon kez hasta karşılamışız. Özel hastaneler, dal merkezleri ve sağlık merkezleri ise 16 milyon kez hasta karşılamış. 'Bize istediğimiz rakamlar verilmezse grev yaparız, hasta kabul etmeyiz' gibi tehditkar ifadelerin doğru olmadığını düşünüyorum. Biz 25 YTL'lik fiyatlara devlet hastanelerimizde razı oluyoruz. Eğitim hastanelerimizde 40 YTL'lik fiyata karar verdik. Özel sektör için bunun yüzde 20 fazlasını ön gördük. Şimdi burada sesi en çok çıkması gereken biziz ama özel hastaneler daha çok konuşuyor" diye konuştu.
Ücretlerin tespiti sırasında on binlerce faturanın incelendiğini belirten Bakan Akdağ, sözlerine şöyle devam etti:


"'Biz ek ücret alırız' demek bir fırsatçılıktır. Belirlenen sabit ücretler on binlerce faturalarının incelenmesi sonucunda ortaya çıktı. Bir üniversite hastanesi 30 YTL'nin üstündeki tedavi ücretlerinde, vatandaştan fazla para alacakmış, eğer muayene 30 YTL'den az tutuyorsa o zaman üstünü verecek misin? Böyle bir uygulama yok. 'Ben sağlık hizmeti sunacağım bu da sınırsız bir para kaynağıdır' demek olmaz. Bu bir kamu hizmetidir. Sağlık hizmetlerinin karşılığını alacaksın ama bunu para kaynağı olarak görmeyeceksin."

"SAĞLIK ALANINA ŞİMDİ YENİ BİR FATURALAMA SİSTEMİ GELDİ"


Basın mensuplarının, "1 Temmuz ve 5 Temmuz genelgelerinde yeni bir değişikliğe gidilip gidilmeyeceği" şeklindeki soruya Akdağ, "Bu genelgelerin detaylarında düzeltmeler yapılabilir, ama genel mantıkta değişiklik yapmayı düşünmüyorum. 100 hastanın 15'ine MR ve tomografi çekilir mi? Mantıken böyle bir şey var mı? Bunu söyleyen sayı saymayı bilmiyor demektir. Göreve geldiğimizde Sağlık Bakanlığı hastanelerimizde 18 MR varmış, şimdi 64 olmuş. 121 bilgisayarlı tomografi varmış, bu sayı 196'ya çıkmış. MR ve tomografiyi bizim hastaneler çekiyor, oysaki biz de kullanım yüzde 1 ile 1.5 civarında. Sağlık alanında şimdi yeni bir faturalama sistemi geldi" yanıtını verdi.


Konuşmasında özel hastanelere yüklenen Bakan Akdağ, "Şimdi yeni bir faturalama sistemi geldi. 'Onun için fark alıyoruz' diyenler milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Eğer biz sağlık hizmetlerinde 25 ile 40 YTL arasında hizmet veriyorsak, özel sağlık kuruluşları ve üniversite hastanelerinin 'fark isteriz' demelerini vatandaşların çok iyi değerlendirmeleri gerekir" ifadelerini kullandı.


Bakan Akdağ, elektronik reçeteleme sistemiyle ilgili de şunları söyledi:
"Hekimlerimiz çok fazla sayıda hastaya bakıyor. Onlarla uğraşırken bir yandan da elektronik reçeteleme yapmaları çok zor. Aile hekimliğinin getirilmesiyle birlikte hekimlerimizin önüne daha az hasta geleceğinden ve onları daha iyi tanıyacaklarından elektronik reçetelemeyi uygulama şansımız olabilecek. Sağlık harcamalarıyla ilgili iyi yoldayız. Biz mecburi hizmeti kaldırmıştık.

Dedik ki, 'Eleman temininde güçlük çektiğimiz yerlere, kanunla doktor ve pratisyen gönderebiliriz' 2005 yılında bu yöntemle görevlendirdiğimiz uzman hekim sayısı 210. Oysaki bu rakamın binin üzerinde olması gerekiyordu. Oraya giden hekimlere de 7 bin 500 YTL ödedik. Ama buna rağmen doktorlar ücra bölgelere gitmek istemedi. Bunun üzerine mecburi devlet hizmeti yükümlülüğünü geri getirdik. Bu bir zaruretti. Türkiye'nin her yerine doktor göndermek zorundaydık. Eğer bu bir geri adımsa, evet biz bunu bu şekilde yaptık."


Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kamu sağlık harcamaları konusuna çeşitli rakamlar verdi. 2000 yılında sağlık harcamalarının 3.3 katrilyon, 2005 yılında ise 17.85 milyar YTL olduğunu belirten Bakan Akdağ, "Eğer biz gerekli tedbirleri almamış olsaydık, harcamalar elbette artardı; çünkü vatandaşlar ilaca rahat ulaşır. Şimdi çıkıp bize diyorlar ki, 'vatandaşların ilaca erişmesini engelliyorsunuz, bazı ilaçları listeden çıkardınız.' Ben buna 'insaf' derim. Tabipler Birliği, ülkenin sağlık politikalarını belirlemez. Bunu Sağlık Bakanlığı belirler, bunu ben belirlerim. Tabipler Birliği sadece hekimlerden sorumludur. Tabipler Birliği'nin fiyat listesinde bir MR'nin fiyatı 450 YTL'dir. Ben buna 'insaf' derim. Bir yandan halkçılıktan dem vurup 'Halk ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlansın' diyeceksiniz bir yandan da 'Bir MR'a 450 YTL fiyat verin' diyeceksiniz" açıklamasında bulundu.