İki şeyi asla değiştirmedi. İşini ve eşini.. Akşam'da başlamıştı yine orada bitirdi.
Abone olOKTAY SAĞLAM
İNTERNETHABER-Usta gazeteci Şakir Süter'i kaybettik.. Derin analizleri ve ileriyi gören tespitleriyle hep takip edilen köşe yazarlarındandı.. Akşam'da başladı yine Akşam'da bitirdi.. 12 yıldır burada yazıyordu..
Fildişi kulelerden değil, mesleğe temelinden başlamıştı.. Her aşamasını hızlı adımlarla geçti. Kısa sürede köşe yazarlığına geçti.
1950 yılında hayata gözlerini İzmir Bergama'da açtı. Öğrenci olarak geldiği İstanbul'da İstanbul Üniversitesi’nin Gazetecilik bölümünü bitirdi. 30 Ağustos 1970 yılında Spor muhabiri olarak Akşam gazetesinde işe başladı..
Fildişi kulelerden gelmedi
Her gazeteci gibi muhabir olarak işe atıldı. Önce spor muhabirliği, bir yıl sonra da siyasi muhabirliğe geçti.
O dönemin usta isimlerinin yanında çalıştı. Bu onun için bir şanstı.. Çetin Altan, İlhami Soysal, Altan Öymen, Yavuz Donat..
O günlerde Mehmet Kemal, "Yahu demiş, genç bir hergele var, mini fıkraları yazar, ona yazdırın" demesiyle yeni bir dönem başlamış kendisi için..
Köşesinin adı da "Madalyonun Tersi" oldu.. Hayatını dönüm noktasıydı.. O gün bugündür yazıyordu. İlk yılını hiç unutamadı ve her daim o günleri haytının en yoğun yılı olarak görmüştü.
Kendini serseri ruhlu olarak gördü
Şakir Süter kendini serseri ruhlu olarak görürdü. Özel hayatı ve kişiliği nasıldı? Gazete Kadıköy'e verdiği röportada bakın kendisini nasıl tarif ediyor:
"Ben Bergamalı'yım. İzmir’i çok seviyorum. Buraya okumaya geldim, gazeteci olarak kaldım. Kova burcuyum, serseri ruhluyum. Bir gittiğim yoldan bir daha gitmem, bir yaptığımı bir daha yapmam.
İşimi ve eşimi asla
Sebat ettiğim iki şey var; biri gazetecilik, diğeri de evliliğim. Arnavut'um, inatçıyım bir de aileden soydan hep tek evlilik gördük. İşimi ve eşimi asla değiştirmem, ama başka hiçbir şey için de hiç kimseye "Değiştirmeyeceğim" diye söz vermem."
Hükümetin düşmanı ya da yalakası değildi
Süter kendine has özellikleri olan birisiydi.. Yazısını okuyanlar onu bir tarafa ait bulamazdı.. Bildiğini çekinemden yazardı.Kimse onu bir partiye gönülden bağlı oldunu çıkaramazdı. Renk vermez doğru ve yanlışları kendi bildiğince aktarırdı. Merkez sağdan önemli kulis haberlerine imza atmıştı..
Onu en çok rahatsız eden konu
Süter parti militanlığını sevmezdi.. Siyasi tercihlerin üst kimlik olarak yer almasına karşıydı.. Yine Gazete Kadıköy'e verdiği söyleşide bu rahatsızlığını şöyle dile getirmişti:
"Beni en çok rahatsız eden konulardan birisi, insanların siyasi tercihini üst kimlik gibi göstermeye başlamış olması. Doğrusunu söylemek gerekirse; "Selamûnaleyküm", "Ben sağcıyım", "Ben solcuyum" demeyi, çok ayıp sayıyorum. Benim değerlerim var, o değerleri ne kadar önemsediğin ya da önemsemediğin önemli benim için."
Kadıköy'ü çok severdi
Tam 30 yıldır Kadıköy'de oturdu. Kadıköy'ü memleketi İzmir gibi görürdü. İzmir'i de Kadıköy.. Benzettiği için de bu ilçeye aşıktı. Mesela Karşıyaka vapuru ile Kadıköy vapurunu aynı görürdü. Ne İzmir'den ne de Kadıköy'den vazgeçebildi.