Vatan'dan Elif Ergu, Susurluk Skandalıyla gündeme gelen ve geçtiğimiz günlerde salıverilen Yaşar Öz'le ropörtaj yaptı. Öz, Elif Ergu'ya çarpıcı itiraflarda bulundu.
Abone olSusurluk "çete" davasının son hükümlüsü Yaşar Öz, 20 Kasım'da Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye oldu. 29 Kasım'da kendisiyle buluştum. Röportaj talebim ona iletilmişti ama ne evet ne de hayır yanıtı almıştım. Önce tanışmamız gerekiyordu. Tanıştık ve tam 6 saat ara vermeden konuştuk, teyp yoktu, not tutmadım. Daha çok dinledim. Susurluk dosyasındaki bilgiler, hakkında açılan davalar, hüküm giydiği suçlar... Onların dünyasının aktörlerinin sesinin tok olmasını bekliyor, konuşurken de elini kolunu masaya vuracağını sanıyordum, yanılmışım. Bunların ötesinde karşımda usul usul konuşan, ses tonu hiç yükselmeyen, sorduğum soruların bir kısmını nazikçe reddeden, kibar (örneğin ben bir ara masadan kalktım, ben otururken ayağa kalktı), hayatının on yılını vejetaryen geçiren, yorgun ve romantik birini buldum. Kol düğmeliydi, çok titiz olduğu her halinden belliydi.
42 yaşındaydı ama saçları bembeyazdı. Röportajı bazı konulara girmemek koşuluyla kabul etti, 6 saatlik sohbetten sonra bir kez daha buluştuk, bu kez teybi açtım. Yaşar Öz, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve Mehmet Ağar'la ilgili soruları yanıtsız bırakıyor, siyasetçi ve emniyet mensubu olmadığı için Susurluk skandalının bedelinin kendisine ödetildiğini düşünüyor ve çok kontrollü konuşuyor...
* Yaşar Bey, son noktadan geriye doğru gitmek isterim. 20 Kasım'da tahliye oldunuz. 7 yıl 7 ay 13 gün kaldınız cezaevinde. Neden cezaevinden bir helikopterle ayrıldınız?
Helikopterle alınacağımı sonradan öğrendim. Bunu ben planlamadım. Planlayanlar da ciddi anlamda sürpriz yaptılar. Bu durumdan rahatsız da oldum.
Ben hapiste 'F Tipi'nin F Tipi'ni yaşadım
* Neden rahatsız oldunuz. Kim planlamış helikopterle alınmanızı?
Yeğenim Vehbi önderliğinde akrabalarım ve dostlarım planlamış. Helikopterin beni beklediğini kapıda öğrendim. Kalabalık vardı. Onca kişi soğukta beklemişken, helikoptere binip ayrılmayı etik açıdan doğru bulmadım. Rahatsızlığımın nedeni buydu. Tabii ki karşılaştığım kalabalık beni oldukça duygulandırdı. Demek ki unutulmamışm. Kaldı ki helikopterle ayrılacağımı öğrenen yakınlarımın bir kısmı da yoldan çevrilip gideceğim noktaya yönlendirilmiş.
* Cezaevinden çıkışınızda jandarma erleri valizlerinizi taşımış. Bu soruşturma nedeni oldu. Neden sizin valizleriniz taşınıyor?
Bu abartıldı. Valizlerim var, yardım edilmez mi? Bu insanlıktır.
* Metris, Kırklareli ve Eskişehir Cezeavleri'nde, son olarak da Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde kaldınız. Ne fark vardı bu cezaevleri arasında? Basında cezaevinde krallar gibi yaşadığınızı okuduk...
F Tipi'nde sağlayamadığım bir çok imkanı Metris'te ve diğer cezaevlerinde sağlıyordum. Haberleşme güçlüğü hiç yaşamadım. Ama F Tipi'nin de F Tipini yaşadım.
* Ne demek oluyor bu?
F Tip'lerinde iki farklı oda vardır. Birincisi tek kişilik küçük oda ve 3 tane bu tarz küçük oda aynı bahçeye açılıyor. Dolayısıyla bu odaları kullanan 3 hükümlü ya da tutuklu gündüz saatlerinde bahçeyi müşterek kullanabiliyor. İkincisi, 3 kişinin barınabildiği dubleks odalar. İlk yıl tekli odada, ancak bahçeyi kimseyle paylaşmaksızın kaldım. Son bir yıl ise 3 kişilik odada ama tek başımaydım. Üstelik etrafımdaki odalar da boşaltılmıştı. Adeta tecrit edilmiştim. İnanın Elif Hanım kimseyle sohbet etme olanağım olmadığı için konuşma yetimi yitirmeye başlamıştım. Çıktıktan sonraki ilk birkaç gün sesimin 'volume'ünü ayarlamakta zorlandım.
* Önceki yıllar nasıldı?
Oldukça rahattı. Haberleşme açısından problemim yoktu. Dışarıdan yemek siparişimi verebiliyordum. Anlayacağınız istediğim konforu kendi olanaklarımla sağlamıştım.
* Cezaevinden dışarıdan yemek siparişi verilebiliyor muydu? Yoksa bu size özel bir imtiyaz mıydı?
Son iki yıl hariç bu olanağım vardı. Ben hayatımın 10 yılını vejetaryen olarak yaşadım. Bu yüzden cezaevinde yemek konusunda sıkıntım oldu.
* Vejetaryen olmanıza şaşırdım.
Açıkçası bu kadar şaşırmanız da beni şaşırttı. Benim kimliğim farklı yansıtıldı. Nedense aslında hümanist olduğum gerçeğini herkes göz ardı etti. Cezaevi idaresinin yemekleri son derece özenle hazırladığını bilmeme rağmen sunumu bana son derece itici geldiği için bir kez bile ne ekmek ne de yemek alıp yemedim. Zira yemekler 15 cm'e 25 cm'lik mazgal tabir edilen kapı deliğinden veriliyordu. 2 yıl cezaevi kantininden sağlayabildiğim peynir, zeytin, etimek gibi şeylerle beslendim.
Ağar imzalı belgeleri ben hazırlamıştım
* Mehmet Ağar'la nasıl, ne zaman tanışmıştınız? Uzman belgesi neden vardı sizde? O belgeyi size Mehmet Ağar mı vermişti?
Mehmet Ağar'la eski ortağım Tarık Ümit vasıtasıyla yanılmıyorsam 1993 yılında tanıştım. Bahsettiğiniz belge Mehmet Ağar imzasıyla tanzim edilmemiştir. Gerek Abdullah Çatlı, gerekse bendeki belgelerin tümünü kendim hazırladım.
* Neden hazırlamıştınız o belgeleri, ne yapıyordunuz?
O belgelerin sağladığı imtiyazlara ihtiyacım yoktu. En çok yeşil pasaport konuşuldu. Ben dünyanın her yerine seyahat etmeye haizdim. İngiltre ve Amerika vizelerim ömür boyu var. Silah ruhsatım da vardı. Susurluk kazasından sonraki süreçte başlayan Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık eylemine ben de katılıyordum.
* Bütün ilişkiler ortaya çıksın istiyor muydunuz?
Kirli ilişkilerin ortaya çıkmasını istiyordum.
* Susurluk kazasından sonra siyaset-mayfa ve polis üçgeninde yaşanan ilişkilerin sizce ne kadarı çözüldü? Takip ettiniz mi?
Elif Hanım 8 yıl geçti. Doğru ya da yanlış bir şeyler yaşandı. Hele hele son zamanlarda AB sürecinde çok kararlı adımlar atıldı. Artık bu saatten sonra bunları konuşmayalım umarım çok şey değişmiştir.
Sütten çıkmış ak kaşık değilim
* Peki neden ceza almanız gerekiyordu?
Şunu söyleyeyim: Sütten çıkmış ak kaşık değilim ama inandığım bütün değerler adına yemin ederim ki ben o cezaları hak etmedim.
* Uyuşturucu kaçakçılığından da hüküm giydiniz. Siz PKK'nın bağlantıları nedeniyle uyuşturucu işine girdiğinizi söylediniz. Amerika'da uyuşturucu sattınız mı?
Olmayan uyuşturucudan ceza aldım. Bu olaylar ortaya çıkmadan birkaç yıl önce ABD'de birilerinin yargılanmasında adım geçti, aradan geçen yıllar zarfında hiçbir şey ifade etmeyen bu durum, ben tüm davalardan beraat ettiğim için başka şey bulamadıklarından ortaya çıkarıldı. ABD'deki yargılanmada adımı anan sanığın doğru söylemediği ortaya çıkmıştı, Amerika'da aklanmıştım. Ama suçlu bulundum. Bu, ceza aldığım davayla alakalı değil, uyuşturucuyla ilgili tanıdığım etkili insanlar vardı. Girmek istemiyorum onlara.
* Yaşar Bey devlet size bir görev vermiş miydi?
Duyarlı bir insanın devlet tarafından görevlendirilmeye ihtiyacı olacağını sanmıyorum. Dediğim gibi bahsi geçen belgeler yüzünden ceza aldım, gönül rahatlığıyla da bu cezayı göğüsledim.
Hapishaneler F Tipi olmalı!
Yaşar Öz'ün Kırklareli ve Eskişehir Cezaevleri'nde çekilmiş fotoğraflarını gördüğümde gözlerime inanamadım. Müzik setinden, son model televizyona, farbelalı perdelerden berjer koltuklara her türlü konforu cezaevinde sağlamış Yaşar Öz.
Kendi evini nasıl döşeyecekse öyle döşemiş cezaevindeki odasını da. Röportajda, fotoğraflar sayesinde cezaevindeki koşulları da gündeme geldi. Öz, "F Tipi gibi olmalı cezaevleri, buna katılıyorum. 8 yıl yattım ama son iki yıl F Tipi'nde kalınca gerçek hapis cezasının ne olduğunu anladım" diyor.
"Polisler saygıda kusur etmiyor"
Onun da yaşadıkları konusunda aklı karışık aslında. Gördüğü ilgiden dolayı şaşkın. "Beni bir yere koymak istiyorlar" diyor. Trafikte kendini durdurup, selam verip yola devam etmesini söyleyen, kendisine saygıda kusur etmeyen güvenlik güçlerine hayret ediyor. "Elif Hanım burada bir yanlışlık yok mu? Bu devlet beni suçlu bulup cezaevine gönderdi" diyor.
Sivilim diye bedeli ben ödedim
* Susurluk Skandalı sanığı olarak tahliye olan son kişisiniz. Kaza sonrasında ortaya çıkan ilişkilerin kilit ismi olarak gösterildiniz...
Birlikte anılıp yargılandığım kişilerin hepsinden daha çok ceza aldım. Aslında 3-4 ay içinde kendimi ifade edip aklanarak çıkacağımı düşünerek bizzat kendim teslim oldum. Birileri bedel ödemek zorundaydı. Ben de bazı ilişkilerimden ötürü o üçgen için en uygun isimdim.
* Siyasetçi veya emniyet teşkilatı mensubu olmadığınız için mi böyle oldu?
Sanırım haklısınız. Resmi bir titrimin olmaması etkili olmuştur. Buna ek olarak Tarık Ümit ve Abdullah Çatlı ile olan ilişkilerim nedeniyle fotoğrafa uygundum. "Çete" davasında yargılanan sanıkların tamamına yakını geçmişte ya da o dönemde devletin belli kurumlarında çalışan insanlardı. Bana öyle bir elbise biçildi ki uymasa da 8 yıl boyunca giymek zorunda kaldım. Teslim olduğumda sadece Susurluk davası nedeniyle iddianame hazırlanmıştı. Fakat ilk günden başlayarak hakkımda yanılmıyorsam 24-25 dava açıldı.
20 yaşında 20 şirket
Yaşar Öz Abhaz kökenli. Adapazarı'nda büyümüş. Küçük yaşlardan beri ticaretle uğraşmış. 20'li yaşlarında 20 şirketi idare ediyormuş. 23 yaşında ise Düzcespor'un Başkanı olmuş. Şu anda ise akaryakıt istasyonu var. Öz, Abdullah Çatlı'nın eşi Meral Çatlı'nın üvey dayısı. Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan ilişkiler zincirinde Yaşar Öz, DGM'de görülen "çete" davasından suç örgütüne üye olmak suçundan 4 yıl, "teşekkül halinde eroin ihraç etmek" suçundan ise 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı, 7 yıl 7 ay 13 gün hapis yattıktan sonra tahliye oldu. 4 cezaevi değiştirdi. Edirne F Tipi Cezaevi'ne girene kadar her gittiği cezaevinde adından söz ettirdi. Metris Cezaevi'nde kalırken 1998 yılında Abdullah Öcalan'ı iade etmeyen İtalya'yı protesto etmek için bir İtalyan mahkumu rehin aldı, TV programlarına canlı telefon bağlantısı kurdu. Kırklareli Cezaevi'nde bir kadın gardiyanla aşk yaşadı.
Röportaj: Elif Ergu
Kaynak: Vatan Gazetesi