BIST 9.660
DOLAR 34,61
EURO 36,35
ALTIN 2.920,57

"Suriyeli Kadın Ve Erdoğan!"

“Önce eşimin hastanesi bombalandı ve hastane yok oldu.” “Bir başka bombalamada eşimin belden aşağısı parçalandı!” “Gencim, güzelim diye ve eşimin bu durumundan faydalanarak bana tacizler yapıldı!”

15 Temmuz sonrası bir Temmuz gecesi, Milli İrade nöbet meydanlarının birinde  ülkemizin yaşadığı felaketi konuşup “ah, vah” ederken, Suriyeli bir kadının yorgun gözler, ağlamaklı bir ses tonu, kırık bir Türkçe ama vakur bir duruşla söyledikleridir:

“Siz niye üzgünsünüz?”

“Üzgün olmayın, umutsuzluğa kapılmayın; Allah bizimle beraber.”

Biz, “bu kadın da kim?” diye düşünürken, hepimizin gözlerinin içine teker teker bakıp konuşmaya devam etti.

“Türkiye halkı ne kadar cesur olduğunu herkese gösterdi.”

“Benim bundan dört yıl önce 2 tane eczanem vardı.”

“Jeep’imi yeni almıştım.”

“Palmiye ağaçlarıyla çevrili, havuzlu bir villada oturuyordum.”

“3 çocuğum da bölgenin en iyi okullarında okuyorlardı.”

“Eşim doktordu, çalıştığı hastanede başhekimliğe kadar yükselmişti.”

Biz tüm dikkatimizle bir yandan kadını dinlerken bir yandan bize bunları niye anlattığını anlamaya çalışıyorduk, kadın konuşmaya devam etti.

“42 yaşında genç bakımlı ve çok güzel bir kadındım!”

Oysa karşımda duran bayan sanki 50 yaşını geçmiş gibi duruyordu!

Dünyanın sıkıntısını sırtında taşıdığını nereden bilebilirdim!

“Önce eşimin hastanesi bombalandı ve hastane yok oldu.”

“Bir başka bombalamada eşimin belden aşağısı parçalandı!”

“Gencim, güzelim diye ve eşimin bu durumundan faydalanarak bana tacizler yapıldı!”

“Kendime elletmemek adına verdiğim çabadan yorulan zalimler gözümün önünde üç çocuğumun da canına kıydılar!”

“Sonra arabam, eczanelerim ve evim arbedeye döndü!”

“Bacakları olmayan eşimle birlikte güç bela uğraşlar neticesinde Türkiye’ye geldim çok şükür!”

Dişleri görünecek kadar gülümseyerek “Artık başka bir Suriyeli aile ile küçük bir evde yaşıyoruz”

“Ha! Ama havuzu yok” diyerek gülümsemesine devam etti!

“Eşimin belden aşağısı olmadığı için bundan sonra çocuğumda olmayacak!”

“Ama biliyorum ki melekler ahirette etrafı palmiye ağaçları ile çevrili dev havuzlu evimizi yapıyorlar; şu anda çocuklarımda bahçesinde oynuyorlar” dedi

Biz dinlerken duygulandık ve ağlamaklı olduk.

Kadın bize döndü ve dedi ki; “neden ağlıyorsunuz ki”

 “Müslümanlar genelde Allaha inandığını söyler ama O’na güvenmezler!”

“Ben Türkiye’de Allah’a inanmanın, güvenmenin ne demek olduğunu tam manasıyla gördüm. Bunu sizlerin gözlerinde gördüm.”

“Bugün başardıysanız Allah’a olan güveniniz sayesindedir. Bizim güveneceğimiz bir liderimiz ve vatanımız maalesef olamadı. Ama Allah’a güveniyorum O benimle beraber” dedi.

 “Merak etmeyin inşallah Allah Türkiye ile beraber, Allah Erdoğan ile beraber, Allah sizlerle beraber.”

“Biz Suriye halkı olarak yaşadığımız iç savaş neticesinde daha fazla Allah’a yaklaştık, münasebetimizi yeniden gözden geçirdik ve O’na dayandık.”

“Biz de sizlerle ve Türkiye ile beraberiz; hem tankların önünde, hem semaya açılmış dua dua yalvaran dillerle sizlerle, Türkiye ile beraberiz.”

“Allah ile münasebetinizi yoklamanın ardından dayananın ve güvenin O’na. O sizinle beraber.”

Bütün bunları kaleme alınca Cumhurbaşkanımızın yeni yaptığı bir konuşmadaki cümle aklıma geldi;

“15 Temmuz gecesi ne kadar kara başlamışsa sabahı da o derece aydınlık sonuçlanmıştır.”

Evet, bizler Suriyeli kardeşimizin de dediği gibi münasebetimizi yeniden gözden geçirerek Allah’a güven ile daha çok gayret edeceğiz yarınlar için.

Cumhurbaşkanımızın dediği “sabahı aydınlık ile sonuçlanmıştır” cümlesini Türkiye’nin geleceği olarak görüyorum.