Dünyanın büyük kesminde yok edilen çocuk felci, iki yıldır süren savaşla sağlık sistemi ve atyapısı çöken Suriye'de yeniden ortaya çıktı. Virüsün Suriyeli mültecilerle Türkiye de dahil çevre ülkelere yayılması riski söz konusu.
Abone olYaz ayları yaklaşırken, sağlık kuruluşları Suriye'de 100'den fazla çocukta görülen çocuk felcinin Ortadoğu'ya yayılabileceği uyarısında bulundu.
Türkiye'deki bir hastanenin otoparkında bir arabanın arka koltuğunda oturan kadın içerideki bulaşıcı hastalıklar kliniğinde tedavi gören bebeğini anlatırken gözyaşlarını tutamıyor.
"Çok hastalandı. Ayağa kaldırıp ayaklarını kullanmasını sağlamaya çalıştım. Ama imkânsızdı. Şimdi bacaklarını hiç oynatamıyor artık" diyor.
Beş aylık Muhammed'e çocuk felci teşhisi konuldu. 20'inci yüzyılın en bulaşıcı ve en çok korkulan hastalıklarından çocuk felci binlerce çocuğu etkiledi. Küresel bir aşı kampanyası çoğu yerde hastalığın kökünü kuruttu. Buna Muhammed'in geldiği Suriye de dâhildi. Ama şimdi hastalık savaşla birlikte geri döndü.
'Türkiye bilinmesini istemiyor'
Muhammed'in annesi ve babası tedavi için çocuklarını Türkiye'ye getirmiş. Ama yetkilileri kızdırmamak için isimlerinin kullanılmasını istemiyor. Türkiye ülkede çocuk felci hastası olduğunun bilinmesini istemiyor.
Suriye 1999'da çocuk felcinin ülkede yok edildiğini duyurmuştu. Ancak iki yıllık savaşın ardından hastalık yine ortaya çıktı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Suriye'de doğrulanmış 25 vaka olduğunu söylüyor. 13 vaka da doğrulanmayı bekliyor. Ancak Suriyeli doktorlar çocuk felci belirtileri görülen çocuk sayısının çok daha fazla, en az 110 olduğunu belirtiyor. Hastalığa yakalanan her bir kişiye karşılık en az 200, bazı doktorlara göreyse 1000 virüs taşıyıcısı bulunuyor.
Muhammed'i tedavi için Türkiye'ye götüren Suriye'ye Yardım Eli adlı yardım kuruluşundan Dr. Basel el Kader "Bu topçu ateşinden daha kötü, çünkü sessit bir katil. Tepenizdeki bir uçaktan, ya da patlamadan kaçabilirsiniz. Ama bu sudan geliyor" diyor.
Çocuk felci virüsü suda, kirli gıdada ya da kanalizasyonda yaşıyor. Virüs ilk olarak Suriye'nin en az kalkınmış bölgelerinden Deir-ez Zor'da görüldü.
Türkiye'ye sürekli gelip giden Suriyeli Dr.Beşir Taceddin "Fırat nehri boyunca yaşayan halk doğrudan nehirden su içiyor. Su temizleme tesisleri çalışmıyor, kanalizasyon doğrudan nehre karışıyor" diyor.
Suriye hükümeti savaş sırasında da aşı programlarını sürdürdüğünü söylüyor. WHO bu iddiaya destek verse de, çok sayıda Suriyeli doktor ve yabancı sağlık uzmanı karşı çıkıyor.
'Aşıyı silah olarak kullanıyorlar'
Rejimin muhalif güçlerin elindeki kuzey bölgelerinde aşı programlarını durdurarak bunu sivillere karşı bir silah olarak kullandığına inanıyorlar.
Salgını gözlemlemek için sık sık Suriye'ye geçen Amerikalı çocuk hastalıkları uzmanı Annie Sparrow, "Doktorlara yönelik saldırılar, sağlık sisteminin tahrip edilmesi, rejime destek vermeyen ya da hükümetin denetimi altındaki yerlere aşı verilmemesi. İşte alın size insan eliyle yaratılan bir salgın" diyor.
Sparrow WHO'yu salgının boyutlarını olduğundan küçük göstermek ve yavaş davranmakla suçluyor.
WHO Halep'de ilk vakanın geçen Temmuz'da görülmesine karşın, uluslararası uyarıyı Ekim'de yaptı. Üstelik Pakistan'dan gelen virüs Kahire'de ilk olarak Aralık 2012'de görülmüştü.
WHO Direktör Yardımcısı Bruse Aylward ise iddiayı "tam bir saçmalık" diye tanımlıyor ve "2011'de çok sayıda aşı kampanyası yapıldı. Aşılama oranlarının düşmesine karşın 2012'de de yapıldı." diyor.
Ancak Aylward, sınır ötesi operasyonlarda ellerinin bağlı olduğunu da kabul ediyor. Bir BM Kurumu olan WHO hükümetlerle işbirliği yapmak zorunda ve Türk sınırının ötesindeki muhaliflerin elindeki bölgelere doğrudan aşı gönderemiyor.
Bu nedenle salgından bu yana görev Türk hükümetinin mali destek verdiği Türkiye'deki Suriyeli doktorlar tarafından yerine getiriliyor. 8 bin 500 gönüllü kapı kapı dolaşıp, 1,5 milyon çocuğu aşılamayı amaçlıyor. Ama bu tehlikeli bir iş. İki aşı görevlisi öldürüldü, biri de bacağını kaybetti. Savaşın sürdüğü bölgelerdeki 800 bin kişiye hiçbir tıbbi yardım ulaştırılamıyor.
'En büyük risk Lübnan'da'
Suriyeli mülteci akınıyla hastalığın yayılmaması için Suriye'nin sınırı bulunan tüm ülkelerde hükümetler ve BM kuruluşları 22 ila 23 milyon çocuğu aşılama programları başlattı.
Çoğu kayıtsız bir milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan Lübnan belki de en büyük risk altındaki ülke.
Çocuk felci vakaları yaz aylarında zirve yapıyor. WHO hastalığın Suriye'nin ötesine yayılması riskinin çok yüksek olduğunu söylüyor.
Lübnan, Irak ve Ürdün potansiyel risk altında. Hatta çoğu mültecinin iyi organize olmuş kamplarda yaşadığı ve yine organize bir aşı kampanyasının yürütüldüğü Türkiye bile.