Avrupa'ya ulaşan Suriyeli mülteciler, buzdağının sadece görünen kısmı. 4 milyon Suriyeli Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelerde yaşıyor. Ülkelerinde göç eden ve akıbetleri daha az bilinen kişilerin sayısı ise yaklaşık 7 milyon 600 bin.
Abone olSon günlerde gazetelerde, televizyonlarda sık sık Avrupa'ya ulaşan Suriyeli mültecilerin fotoğraflarını görüyoruz. Oysa onlar esasında buzdağının sadece görünen kısmı.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Avrupa'ya varan Suriyelilerin sayısının çatışmalardan kaçanlarin sadece yüzde 6'sıni oluşturduğunu açıkladı.
4 milyon Suriyeli , gibi komşu ülkelere sığınmış durumda.
Ancak bunu da gölgede bırakan başka bir sayı var: 7 milyon kişi 600 bin kişi Suriye'de iç göçe maruz kalmış durumda ve bu kişiler ile ilgilenen yok.
Bu sayı zorunlu iç göç bakımından dünyadaki en büyük rakamı oluşturuyor.
Örneğin Mart ayında İdlib'in isyancı güçler tarafından ele geçirilmesi 230 bin kişinin yerini yurdunu bırakıp komşu kentlere ya da kırsal bölgelere göç etmesine neden olmuştu.
Savaş bölgeleri sık sık değiştiği için çok sayıda kişi birçok kez göç etmek zorunda kalıyor.
Önce iç göç, sonra yurtdışına çıkış
Örneğin 3 yaşındaki Aylan Kurdi'nin ailesi, Suriye içinde birkaç kez yer değiştirmeye çalışmış, sonunda ülkeyi terk etmeye karar vermişti.
Önce başkent Şam'a, sonra Halep'e, en son da Kobani'ye göç etmişlerdi.
Suriye'de çalışan ve göç uzmanı olan Erin Mooney "İnsanlar genellikle önce kendi ülkeleri içerisinde çözüm bulmaya çalışıyor" diyor ve ekliyor.
"Belki bir gün dönme umuduyla evlerine yakın olup mal ve mülklerine göz kulak olmak istiyorlar. Ülkedeki çatışma beşinci yılına girdi ve insanlar giderek daha çaresiz bir hale geliyorlar."
Ama herkes sınırı aşıp yabancı bir ülkeleye gitme seçeneğine sahip olmuyor.
Bazıları kimliklerini kaybetmiş olduğu için dışarı çıkamıyor.
Bazıları ise daha önce güvenli gördükleri bir bölgede sıkışıp kalmışlar.
Çoğunlukla iç göç mağduları, Avrupa Birliği sınırlarına ulaşan mültecilerden çok daha yoksullar.
Norveç Mülteci Konseyi Orta Doğu sorumlusu Carsten Hansen "Avrupa'ya yolculuk oldukça meşakkatli ve hiç de ucuz değil, bu yüzden bunu yapacak kaynağınızın olması gerekir" diye konuşuyor.
Yardım eli uzatılamıyor
Suriye içinde göç eden insanların koşullarını ajans fotoğraflarıyla sergilemek zor, çünkü buralar gazetecilerin giremeyeceği kadar tehlikeli.
Daha kaygı verici olan şey ise yardım kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin de bu insanlara yardım eli uzatamaması.
Oxford Üniversitesi'nde göç uzmanı Profesör Paul Collier, Avrupa ülkeleri açısından sıkıntı yaratmadılar diye bu insanları unutmamak gerektiğini söylüyor:
"Bu insanlar daha zor durumda, çünkü hala şiddete açık bir haldeler. Dışarı çıkamıyorlar. Mülteciler ise hiç değilse göreceli olarak güvendeler, insan kaçakçıları tarafından botlara doldurulmadıkları sürece."
Yurt dışına çıkış yapan mültecilerin temel hakları ayrıca 1951 BM Mülteci Sözleşmesi'nin güvencesi altında.
Suriye'de kalanlar ise resmi olarak Beşar Esad hükümetinin koruması altında ve çoğu için o rejim sorunlarının kaynağı.
Ayrıca Mayıs'ta 'da 11 bin kişinin başına geldiği gibi bazıları da IŞİD militanları tarafından evlerin terk etmeye zorlanıyor.
'Savaşı durdurmanın yolunu bulmalı'
Uzmanlar bu iç göç mağdurlarının gündelik yaşamını gizli arafta kalmaya benzetiyor.
Çoğu derme çatma toplu alanlarda yaşıyor. Temiz su ve elektrik gibi temel ihtiyaçları bile karşılanamayabiliyor.
Çoğu sağlık hizmetinden de yoksun. BM'ye bağlı Dünya Sağlık Örgütü, Suriye'deki hastanelerin yüzde 57'sinin işlevsiz olduğunu belirtiyor.
Suriye'de kalanlara yardım sağlamak dünya liderleri açısından en zorlu konu aslında.
Hansen, "Mülteci krizini çözmeye yönelik konuşmalara fazla enerji harcıyor, ama çatışmaya bir çözüm bulmaya odaklanmıyoruz...Savaşı durdurmanın yolunu bulmamız lazım" diyor.
Suriye'deki savaşı başından beri izleyenler açısından, sadece yurt dışına kaçabilenlere yardım etmek hiç de mantıklı gelmiyor; çünkü Kurdi ailesinde olduğu gibi, bugünün iç göç mağdurları yarının mültecisi oluyor.