BIST 9.707
DOLAR 34,58
EURO 36,43
ALTIN 2.939,99
HABER /  GÜNCEL

Suriye'de en zor idam tercihi

Suriye'de olayların çıkmasının ardından oğlunu kaybeden Miclevi, şimdi sınırı geçerek sığındığı Türkiye'de Esed için gün sayıyor.

Abone ol

Suriye'de Hafız Esed döneminde Müslüman Kardeşler'e üye olduğu için 24 yıl cezaevinde kalan ve çeşitli işkencelere maruz kalan Abdurrahim Miclevi, şimdi Beşşar Esed'in gideceği günü bekliyor. Miclevi'nin 24 yıl cezaevinde yaşadıkları ise insanın kanını donduracak cinsten.

Miclevi, 1982 Hama olaylarından sonra bir hakimin babaların ve oğulların bulunduğu gruptan bir kişinin idam edileceğini, tercihi de kendilerine bıraktığını söyledi.

Suriye'deki kriz bir yılı aşkın bir süreyi geride bırakırken Suriye ordusunun katliamlarından kaçan Suriyeliler Türkiye'ye sığınmaya devam ediyor. Sayıları 16 bini geçen Suriyeli sığınmacıların her biri farklı bir hayat hikayesi taşıyor.

Suriye'de gösteriler başladığı sıralarda Türkiye'ye gelen 62 yaşındaki Abdurrahim Meclevi, baba Esed döneminde Müslüman Kardeşlere üye olduğu gerekçesiyle 24 yıl cezaevinde yattığını anlatıyor. Hafız Esed'in 1980'lerde büyük bir kıyım gerçekleştiğini ifade eden Miclevi, "Müslüman kardeşlere üye olduğum gerekçesiyle gözaltına alındım. Mahkemeye çıkararak cezaevine attılar. O zaman henüz 31 yaşındaydım, suçsuz yere 24 yıl cezaevinde yattım." diye konuşuyor.

MAHKUMLARA HER TÜRLÜ İŞKENCE UYGULANIYORDU, EN AZ 5 BİN KİŞİ ÖLDÜ

Cezaevinde kaldığı 24 yılın hayatında kapanması imkansız yaralar bıraktığını belirten Miclevi, cezaevinde yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: "Tedmur Cezaevinde yattım. Burada yapılan işkencelerin haddi hesabı yoktu. Günlük işkenceler yapılırdı. Derilerimiz soyulana kadar kırbaçlanıyorduk. Tekerleğin içine konularak yuvarlamalar, ayaklar şişene kadar falakaya yatırmalar en basit işkencelerden sayılıyordu. Su dolu varile kafa üstü sokuluyorduk. Boğulmaya az kala çıkartılıyorduk ve bu işkence bu şekilde dakikalarca sürüyordu. Kimi mahkumlar kırılan cam kola şişesi üzerine oturtulurdu. Bu şekilde kan kaybederek ölmeleri sağlanıyordu. Buna benzer bir dizi işkenceden cezaevinde 5 bin kişi öldü." diyerek işkenceleri anlattı.

YEMEKLERE DIŞKI VE ÖLMÜŞ FARE KONULUYORDU

Cezaevinde mahkumlara ölmeyecekleri kadar yemek verildiğini söyleyen Miclevi, "Yemek ve su konusunda büyük sıkıntılar vardı. Mahkumlara ölmeyecekleri kadar yemek veriliyordu. Bu yemeklerin içinde çoğu kez ölmüş fare, dışkı ve kum gibi bir çok şey koyarlardı. Çoğu kez yemek bile verilmezdi. Sadece bir ay içinde 58 kişi açlıktan öldü. Tüm bunları yaşadım" diye aktarıyor.

BABA VE OĞULLARINDAN ÖLÜM TERCİHİ YAPMALARINI İSTEDİLER

Tutuklamalar ve idamların keyfi yapıldığını anlatan Miclevi, "Bu günmüş gibi iyi hatırlıyorum. Halep'ten bir baba ve iki oğlunu tutuklanmasının ardından mahkemeye çıkarıldı. Süleyman El Hatip isimli dönemin meşhur hakimi karşısına çıkarıldılar. Masum oldukları ortaya çıkınca da hakim onlara, masum oldukları ancak birinin idam edileceğini söyledi. Bunun için aralarından bir kişinin seçilmesini istedi. Baba ve çocuklar herkes kendisinin idam edilmesini isterken, baba çocuklarına 'Siz gidin küçük çocuklarınız var, beni idam etsinler' dedi. Güçlükle çocuklarını razı etti. Ardından babayı idam ettiler. Çocukları da serbest bıraktılar." diyerek keyfi idamların nasıl yapıldığını belirtiyor. Miclevi o dönemde işkence ve idam cezaları ile 45 bini aşkın insanın öldüğüne dikkat çekiyor.

CEZAEVİNDEN SONRA İSTİHBARAT, BİLGİ TOPLAMAMI İSTEDİ

İdlib'in Cebel el Zaviye bölgesinden olan Abdurrahim Miclevi, 31 yaşında girdiği cezaevinde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bir af kararnamesi ile 7,5 yıl önce 55 yaşında çıktığını dile getiriyor. Miclevi, "Cezaevinden çıktıktan sonra her hafta istihbarat merkezine çağırarak benden çevredeki halkla ilgili bilgi toplamamı istediler. Bilgi getirmemem halinde ise beni tekrar cezaevine koymakla tehdit ediyorlardı. Tüm bunların yanında ise umre yapma hayalim vardı. Bunun içinde yurt dışına çıkma izni vermediler. Umreden bile beni mahrum ettiler." ifadelerini kullanıyor.

BEŞŞAR BABASININ ZULMÜNÜ ARATMIYOR

Suriye'de olayların başlamasının ardından gösterilerde 30 yaşındaki oğlu İbrahim'in güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü anlatan Miclevi, "Beşşar Esed çoluk çocuk ayrımı yapmadan herkesi doğruyor. Babası ne yaptıysa aynı şeyleri kendisi de fazlasıyla yapıyor. Ordu girdiği şehirleri âdeta harabeye çeviriyor. Kadın çocuk ayırımı yapmadan herkes öldürülüyor. Tüm bunlara ek olarak kadınlar tecavüze uğruyor. Son olarak Humus’ta 35 kadın yakınları önünde tecavüze uğradı. Daha sonra kadınlar ve aileleri öldürüldü” diye konuşuyor.

Miclevi son olarak şöyle konuşuyor: "Biz başta Türkiye olmak üzere tüm Müslüman ülkelerinden halka destek olmasını istiyoruz. Özgür Suriye Ordusuna destek versinler. Türkiye'nin durumunu takdir ediyoruz ancak sayın Erdoğan’dan şartları zorlayarak kendimizi savunacak desteği vermesini bekliyoruz.. Tüm bu yaşadıklarımıza rağmen bu yönetimin düşeceğine inanıyorum. O günlerin uzak olmadığını düşünüyorum"