Arapça gazete İlaf, Suriyeli muhalifler tarafından Devlet Başkanı Esad'a yapılan "diyalog" çağrısına Türkiye'nin itirazının arkasında, Katar ile siyasi anlaşmazlığın olduğunu iddia ediyor. Gazeteye göre, diyalog planına ABD, Rusya ve İran destek veriyor.
Abone olLondra'da yayınlanan Arapça gazete İlaf, Suriyeli muhaliflerin Devlet Başkanı Beşar Esad'a "diyalog" çağrısı konusunda Türkiye ve Katar'ın anlaşmazlığa düştüğü iddiasına yer veriyor.
Gazete, Suriye muhalefetinden "kaynaklara" dayanırdığı haberinde, Katar hükümetinin Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu'na, Suriye rejimiyle görüşmelere başlaması için "talimat" verdiğini yazıyor.
Habere göre, müzakere planı üzerinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el Arabi, ABD'nin Suriye elçisi Robert Ford ve Ulusal Koalisyon Başkan Yardımcısı Riad Seif mutabakata vardı.
Muhalefet kaynakları, koalisyonun diyalog sağlanabilmesi için kurulduğunu belirterek, ABD elçisi Ford'un "teklifin Ulusal Koalisyon Başkanı Moas el Katip'ten gelmesi halinde Suriye sokağında kabul göreceğine" inandığını belirtiyor.
Haberde, muhaliflerin ağzından şu ifadeler aktarılıyor: "ABD yönetiminin uyumsuzluklarıyla uğraşıyor. Kim kime bağlı? Savunma Bakanlığı, CIA, AIPAC (Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi)? Ford ABD'nin tümünü temsil etmiyor. Katar'ın daha yaygın ve geniş ilişkileri var ve kendi işlerini bu uyumsuzluklar arasında görürken Türk tarafıyla ilgili bir kaygı duymuyor."
ABD Başkanı Barack Obama'nın ikinci dönemine girilirken tüm tarafların "kartlarını" yeniden oynadığı belirtilen haberde; ABD, Rusya ve İran'ın "müzakereyle çözüm" üzerinde anlayış birliğine vardığına dikkat çekiliyor.
'Siyasi mutfak' şefi Katar
Ulusal Değişim Akımı adlı muhalif grubun üyesi Ömer el Şevvaf ise Katar ve Türkiye arasında bir anlaşmazlık bulunmadığı görüşünde.
Koalisyonun "siyasi mutfağının" belirgin biçimde Katar tarafında düzenlendiğini belirten Şevvaf, gazeteye demecinde şöyle diyor: "Herkes, daha kısa zaman öncesine kadar kabul edilemez olan diyaloğun gerekliliğine sokağı ikna ederek, devrimi desteklemekteki başarısızlıklarının üstünü örtmeye çalışıyor. Suriye devriminin amacı tutukluların serbest bırakılması ve pasaportların yenilenmesi olsaydı hiç ortaya çıkmasına gerek duyulmazdı; çünkü bu kadar çok sayıda tutuklu yoktu ve pasaportların yenilenmesi konusunda kayda değer bir güçlük yaşanmıyordu."
Ulusal Koalisyon danışmanlarından Semir el Şişakli ise Türkiye'nin "stratejik değişiklik" olurken danışılmak istediğini vurguluyor. Şişakli'nin internet sitesinde şöyle yazdığı aktarılıyor: "Başka müttefiklerle de benzer anlaşmazlık sinyalleri geliyor; mesela Fransa'yla. Tabi ki bizim kararlarımızı veren müttefiklerimiz değil ama onların müttefiğimiz kalmalarını istiyorsak onlara saygı gösterip danışmalıyız."
Davutoğlu ne demişti?
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Pazar günü Münih Güvenlik Konferansı'nda katıldığı panelde, Suriye rejimiyle diyalog arayışlarını eleştirmişti.
Davutoğlu, "60 bin kişi öldükten sonra Esad'ın görüşmelere hazır olduğunu belirtmesinin, yönetimin ne kadar irrasyonel bir yönetim olduğunun göstergesi olduğunu" savunarak, bu rejimle "diyalog kurulmasını isteyenlerin yanıldığını" vurgulamıştı.
Suriye'de 2012 yılında seçimler yapıldığını hatırlatan Davutoğlu, ''Seçim olması tabii ki iyi. Ancak Suriye'de sözde bir seçim oldu ve yeni parlamento kuruldu, yeni başbakan atandı, iki ay sonra kaçtı. Kim muhalefet liderlerine seçime girme hakkı tanınmasını garanti edebiliyor'' diye konuşmuştu.
Bakan Davutoğlu, dün Kahire'de yaptığı açıklamada da benzer ifadeler kullandı: ''Suriye'deki acımasız diktatörlük mümkün olduğu en hızlı şekilde gitmeli ve yerini demokratik geçişe bırakmalıdır. Bu süregelen şiddetin önlenmesi ve bölgeye istikrar ve güven gelmesinin tek yoludur.''