Ordu 'güvenliğin yeniden tesisi' için Cizr el-Şuhur ve çevresinde operasyonlar yürütüyor. Türkiye'ye sığınanların sayısı 3 bine yaklaştı. Muhalefet eylemcileri, orduyu Cizr el-Şuhur kasabası çevresinde tarlaları ateşe vermekle suçladı.
Abone olSuriye'nin kuzeyindeki muhalefet eylemcileri, orduyu Cizr el-Şuhur kasabası çevresinde tarlaları ateşe vermekle suçladı.
Muhalefet grupları içindeki eylemciler, BBC'ye verdikleri bilgilerde, Suriye ordusuna bağlı savaş helikopterleri ve tanklar kasabaya ateş açarken, ilerleyen askeri birliklerin evleri buldozerlerle yerle bir ettiklerini, tarlaları ve hasadı ateşe verdiklerini söylüyorlar.
Yöre halkı Cizr el-Şuhur kasabasının hemen tamamen boşalmış halde olduğunu ve binlerce insanın sınır ötesine, Türkiye'ye geçmeye çalıştığını anlatıyor.
Muhalefetin anlattıkları konusunda Suriye hükümetinden bir açıklama gelmedi.
Muhalefet ayrıca, güvenlik birimlerinin çeşitli kent ve kasabalardaki hükümet aleyhtarı göstericilere ateş açtığını; 20'yi aşkın insanın öldüğünü belirtiyorlar.
Suriye'de bugün de, başkent Şam'ın bir banliyösü de dahil, çeşitli kesimlerinde geniş çaplı gösteriler olduğu bildiriliyor.
Yetkililerse, protestocuların ateş açtığını savunuyor.
Uluslararası Kızıl Haç Örgütü, şiddet olaylarına hedef olanlara ulaşılmasına derhal izin verilmesi gerektiğini bildirdi.
Öte yandan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, olayların başlangıcından itibaren Türkiye'ye sığınanların sayısının 2800'e ulaştığını açıkladı.
Davutoğlu, gelenlerin yüzde 90'ının çocuk, yaşlı ve kadınlardan oluştuğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı bir soru üzerine, "şu anda sınırda tampon bölge oluşturma gibi bir niyetlerinin olmadığını" açıkladı.
Ahmet Davutoğlu, şartlar normalleşinceye kadar ellerinden geldiği kadar sığınmacıyı ağırlamaya çalışacaklarını dile getirirken, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwell de Türkiye'ye insani yardım konusunda destek olacaklarını açıkladı.
Hatay'a gelen sığınmacılar Yayladağı ilçesinde kurulan iki çadır kente yerleştirilirken yaralılar da Antakya'daki hastanelerde tedavi görüyor.
Günün erken saatlerde BBC'ye açıklama yapan kasaba sakinleri, Suriye hükümeti tarafından cezalandırıldıklarını, devlet hastanelerinin yaralıları tedavi etmeyi reddettiğini söylemişti.
Suriye hükümeti kasabada 120 güvenlik görevlisinin öldürüldüğünü savunuyor ve olaylardan silahlı çeteleri sorumlu tutuyor.
Ancak ordu içi bir isyan yaşandığı yönünde haberler de var.
Ankara Şam'dan uzaklaşıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün akşam katıldığı bir televizyon programında Suriye yönetiminin tavrına yönelik eleştirilerini sertleştirdi.
Suriye güvenlik güçlerinin halka insanca davranmadığını söyleyen Erdoğan, ortaya "yenir yutulur" olmayan görüntüler çıktığını belirtti.
Erdoğan "Türkiye olarak bunlar karşısında kalkıp da hala 'Suriye' diyemeyiz." diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, Suriye'nin söz verdiği reformları gerçekleştirme konusunda net adımlar atması gerektiğini söyledi.
BM İnsan Hakları Konseyi Yüksek Temsilcisi Navi Pillay ise, Suriye hükümetini, halkına karşı savaş açmakla suçladı.
Öte yandan Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'yi kınaması çabalarına muhalefetini artırdı.
İngiltere ve Fransa, Şam yönetimini kınayan bir karar tasarısını Konsey'den geçirmeye çalışıyor.
Ancak Konsey'in daimi üyelerinden Rusya böylesi bir tasarıyı veto edebilir.
Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Alexander Lukaşeviç, tasarıya karşı olduklarını söyledi.
Lukaşeviç bu duruma gerekçe olarak, Suriye'deki gelişmelerin uluslararası barışı ve güvenliği tehdit etmemesini gösterdi.
Brezilya da, BM Güvenlik Konseyi'nin şiddet olayları nedeniyle Suriye'yi kınaması fikrine temkinli yaklaştı.
Konsey üyesi bu ülkenin yetkilileri, Konsey'in Suriye'yi kınamasının, Orta Doğu'de gerginliği artıracağı yönünde kaygılı olduklarını bildirdi.
Brezilya Dışişleri Bakanı Antonio Patriota, Suriye'deki gelişmelerin Libya'dakilerden farklı olduğunu söyledi.
Antonio Patriota, Arap ülkelerinden, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak harekete geçilmesine yönelik herhangi bir destek gelmediğine dikkat çekti.