Financial Times'a göre Washington Türkiye'yi Esat'ı devirme operasyonunda kilit önemde görüyor.
Abone olFinancial Times'a göre Suriye krizinde Türkiye'ye maliyeti giderek artıyor.
Türkiye'nin Suriye sınırı yakınında Suriyeli mülteciler için kurulan kamptan bir görüntünün eşlik ettiği değerlendirmenin başlığı 'Ankara'nın beklenmedik yükü'...
Daniel Dombey imzalı yazıda Esat rejimine muhalefetin Türkiye'yi giderek artan biçimde komşuları ve küresel müttefikleriyle ters yöne ittiği belirtiliyor.
Yazar Türkiye'yi 'iddialı ve yükselmekte olan bir güç merkezi' olarak tanımlıyor.
BM kayıtlarına göre, Mart 2011'de hükümet karşıtı ayaklanmaların başlamasından bu yana Suriye'de 20 binden fazla kişi öldü.
Financial Times'a göre Washington Türkiye'yi Esat'ı devirme operasyonunda kilit önemde görüyor.
Ancak yazar bu durumun Türkiye için ağır bir yüke dönüştüğünü belirtiyor.
Bir diplomat 'Türkler bu çatışmanın içine hiç beklemedikleri şekilde çekildiler' diyor.
Muhalifler başta Halep'te olmak üzere çatışmalarda her gün onlarca kişinin hayatını kaybettiğini ileri sürüyor.
Savaş uçaklarının çeşitli binaları vurduğu, ordunun muhalif savaşçılara karşı ağır silahlar kullandığı belirtiliyor.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü de, ordunun isyancıların konuşlandığı noktaları bombaladığını söylüyor.
Çeşitli bölgelerde isyancılarla East yönetimine bağlı birlikler arasında çatışmalar yaşanıyor.
Financial Times'a konuşan diplomat Türkiye'nin başlangıçta bu çatışmalardan kaçanlara kapı açarak iyi bir iş yaptığını ancak şu anda bir felaketle karşı karşıya kaldığını kaydediyor.
Yazara göre, gerek Türk gerekse uluslarası uzmanlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tampon bölge talebinde bulunup, Özgür Suriye Ordusu'na destek vererek gereğinden ileri gittiği kanısında.
Beşar Esad yönetimi, ayaklanmanın, yabancı savaşçıların da devreye sokularak uygulandığı bir komplo olduğuna inanıyor.
Katar ve Suudi Arabistan'ın yanısıra Türkiye'nin de bu komploda payı olduğunu iddia ediyor.
Financial Times, hükümeti destekleyen kesimlerin, Türkiye'nin sonunda bu girişimlerin ödülünü alacağı kanısında olduğunu belirtiyor.
Ancak gazete, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'in daha güçlü şekilde gelişmelere müdahele etmesi çağrısında yalnız kaldığına da dikkat çekiyor.