Uluslararası Kızıl Haç Örgütü, Humus kentinde mahsur kalan insanların ve yaralıların tahliye edilmesine bugün de devam edebilmek için Suriye yetkilileriyle görüşmelerini sürdürüyor. Tunus Konferansından ise 'şiddete derhal son' çağrısı çıktı.
Abone olUluslararası Kızıl Haç Örgütü, Humus kentinde mahsur kalan insanların ve yaralıların tahliye edilmesine bugün de devam edebilmek için Suriye yetkilileriyle görüşmelerini sürdürüyor.
Örgüt, Humus'un ordu birliklerince bombardımana tutulmasından bu yana ilk defa dün, uzun görüşmeler ardından kentte kalanları tahliye etmeye başlamıştı.
20 kadın ve çocukla 7 hasta ya da yaralıdan oluşan 27 kişi, Baba Amr mahallesine giren Suriye Kızılayı'na ait ambulanslarla kentten çıkarılmıştı. Ancak hala kentte bulunan iki yaralı yabancı gazetecinin, Fransız Edith Bouvier ile İngiliz Paul Conroy'un kurtarılması konusunda henüz bir anlaşma sağlanamadığı bildiriliyor.
Geçen hafta başındaki bir saldırıda öldürülen Amerikalı gazeteci Marie Colvin ile Fransız foto muhabiri Remi Ochlik'in cesetleri de hala Baba Amr mahallesinde tutuluyor.
Kızıl Haç Örgütünün sözcüsü, ekiplerin bugün yeniden isyancıların kontrolündeki Baba Amr mahallesine girmek istediğini bildirdi. Baba Amr, kentte en yoğun topçu ateşine hedef olan kesim.
Sayılar bağımsız kaynaklarca doğrulanamasa da, insan hakları eylemcileri, dün Suriye ordu birliklerinin düzenlediği saldırılarda 100 dolayında insanın öldüğünü söylediler.
'Şiddete derhal son verilsin'
Öte yandan 11 aydır muhalifleri üzerinde sürdürdüğü baskılara son vermesi için, Beşar Esad yönetimi üzerindeki uluslararası baskılar da artıyor.
"Suriye'nin Dostları" Konferansı için Tunus'un başkentinde bir araya gelen 70 ülkeden temsilciler, Şam yönetiminin şiddete derhal son vermesini istediler; insancıl yardımlara izin verilmesi ve yardım malzemelerinin sevkedilmesine olanak tanınması çağrısında bulundular.
Tunus Konferansında Suriye'ye yönelik yaptırımların artırılması çerçevesinde, seyahat yasağı uygulanması, hesapların doldurulması, petrol ticaretine son verilmesi, diplomatik ilişkilerin azaltılması ve silah sevkiyatının önlenmesi gibi adımlar atılması kararlaştırıldı.
Tunus'ta bir araya gelen uluslararası temsilciler, Suriyeli muhalifleri tek şemsiye altında toplayan "Suriye Ulusal Konseyi"nin, "inandırıcı bir muhalefet" olduğu kaydedildi ama gruba, "Esad sonrası dönemin hükümeti" gözüyle bakıldığı belirtilmedi.
Suriye Ulusal Konseyi, Beşar Esad yönetimini iktidardan uzaklaştırmak için, askeri müdahalenin tek çare olduğunu belirtmişti.
Batılı ülkeler ve Arap devletleriyse, henüz Libya'da Muammer Kaddafi'nin devrilmesiyle sonuçlanan tarzda bir dış müdahaleyi kabule yanaşmıyorlar.
Ancak Tunus'ta konuşan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el-Faysal, kendilerini koruyabilmeleri için Suriyeli muhaliflerin silahlandırılması fikrine destek verdi.
ABD Başkanı Barack Obama da, dün Washington'da yaptığı açıklamada, Suriye'de masum insanların öldürülmesini durdurmak için, Amerika'nın, müttefikleriyle birlikte "mevcut bütün imkanları kullanmayı düşündüğünü" söyledi.
Başkan Obama, "Bu rejimin artık gitmesi gerekiyor. Suriyelilerin kendi hükümetlerince öldürülmesine son verilmesi gerekiyor." derken, Tunus Konferansına katılan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da, Rus ile Çin'in toplantıya katılmamalarını sert dille eleştirdi.
Clinton, "Kadınlar, çocuklar, mert genç insanlar öldürülür, evler yakılıp yıkılırken, Güvenlik Konseyi'nin iki daimi üyesinin veto hakkını kullandıklarını görmek büyük rahatsızlık veriyor. Bu bir alçaklık... Ve onlara soruyoruz, kimin tarafındasınız diye? Suriye halkının tarafında olmadıkları açık..." şeklinde konuştu.